Prof. Dr. Sedat BOSTAN


Başarıyı Kovalamak

Başarıyı Kovalamak


İnsan hayatta başarılı olmayı arzu eder. Başarılı olmak için değişik yollar dener. Bazı insanlar hak ve adalet terazisine uygun çalışarak, gayret ederek başarıyı ulaşmayı bekler. Bir kısım ise başarıya götüren bütün yolları mubah görür ve kuralsız bir şekilde veya kuralları atlayabildiği kadarıyla kestirmeden başarıyı elde etmeye çalışır. Hakkaniyet ve liyakati sorgulamadan...

Başarıyı aramanın altında değişik nedenler yatar. Başarının peşine kendine, ailene, çevrene ve insanlığa katkı sağlamak için düşülebilir. Katkı sağlamak “öncelikle zarar verme” ilkesiyle örtüşür. Zarar vererek insanlığa katkı yapmayı umamazsınız. Bu nedenle zarar vermeden katkı sağlamak gerekir. Bazen zarar-fayda analizi yapmak zorunda da kalınabilir. Küçük bir zarardan kaçınayım derken, büyük bir faydadan mahrumiyet daha büyük zarardır.

Zarar-fayda analizindeki ölçü zararı başkasına faydayı kendine almak değildir. Zararı kendine almak, faydayı adilane dağıtmaktır. Başkasının zararına onun adına sen rıza gösteremezsin. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Onun rızası ve talebi varsa amenna... Örneğin, bir gemide on cani, doksan masum varsa o gemi hiçbir şekilde adalet namına batırılamaz. Tersi olsa dahi, hatta doksan dokuz cani bir masum olsa bile o gemi hak namına batırılmaz.

Başarıyı aramanın bir nedeni de başarı sonrası gelecek olan kazanımlara ulaşmak ve şöhreti yakalamaktır. Bu amaç yapılacak işe ve işi yapmanın sağlayacağı katkıya odaklanmamıştır. Aksine işin sonrasındaki yan faydaları elde etmeye yönelmiştir. Bu nedenle işin gereklerine uygun hareket etmek için bir kıstası yoktur. Böyle durumda işin gerekleri çoğu zaman atlanır. Zorunlu görülen şeyler yapılır, tribüne oynamak, kamuoyu oluşturmak, reklamı cilalamak asıl hale gelir. “İş hiçbir şeydir, imaj her şeydir” anlayışına kapı açılır. Renkli ve ilgi çekici çok balonlar olur. Bütün caba balonlara üflemek ve iğneleri balonlardan uzak tutmaktır. Çünkü bu balonların sonu iğnelerle karşılaşana kadardır. Fakat etraftakiler o kadar mahirdir ki bu süre çok uzun ve netice, aldatıcı olabilir.

Başarı özel bir gayretle mi gelir? Yoksa işini doğru yapmak yetmez mi? İşini düzgün yapmak zaten bir başarı değil midir? Gerçekten olumlu bir şey yapmak zordur. Çünkü pozitif şeyler vücuttur, vücut vahdeti ister. Her işin kendine göre gerekleri, kuralları, iklimi ve istediği caba vardır. Bir işi yapmak bütün gereklerini istenilen zaman ve miktarda doğru bir şekilde bir araya getirmekle mümkündür. Bunun için özenli ve sürekli bir caba gerekir. Pozitif anlamda başarılı olmak için işini doğru yapmak yeterlidir, bu zaten bir başarıdır. Bu nedenle yaparak başarılı olanlar azdır ama başarıları kalıcıdır.

Birde bozmada, yıkmada başarılı olanlar vardır. Bu kolaydır. Çünkü yıkıcı, bir şeyleri bir araya getirmek zorunda değildir. Sadece bir fikri, bir inancı, bir kuralı veya bir nesneyi varlığın yapısından çeker, faaliyetini durdurur ve ya yanlış işletir, sonuç bina çökerZaten eşyanın tabiatında entropi vardır. Toplumu ve aileyi bir arada tutan manevi ve insani değerleri yıkmak isteyenlerin yaptıkları buna güzel bir örnektir. Toplumun manevi ve insani değerlerine saldırmak, ahlaksızlığı yaymak gibi faaliyetlerle, gençlerin manevi dünyalarında büyük tahribatlar yaparlar. Görünüşte bir felsefe inşa ediyorlar gibi görünse de, aslında sadece yıkmaktadırlar.

Sonuç olarak; yüklenilen görevi, sorumluluğu veya işi doğru, özenli, hızlı, verimli ve etkili bir şekilde yaptığınızda orta veya uzun vadede başarı kendiliğinden gelir. Sizin istediğiniz kişisel ve toplumsal katkı sağlanmış olur. İstemeseniz bile başarının saygınlığı, kazancı ve şöhretinin sahibi olursunuz. Fakat başarıyı ve başarının getireceği yan kazançları esas maksat yapsanız, bir şekilde elde edebilirsiniz ama başarınız saman alevi olur.

Başarı devam eden bir yolculuktur, gayret ve sebatla yoğrulur.