Saliha İNAN


Șairlerle Hasbihâl

Șairlerle Hasbihâl


ȘAİRLERLE HASBİHÂL 


Konuk şair hakkında ön bilgi: 
(Saliha Inan) 
 

 


Hiçliği bu dünya üzerinde esaret olan ve kendi halinde yazan bir kadın Saliha İnan.  
06.30.1991 Gaziantep, Şahinbey doğumlu.  
Şiir yazmaya 13 yaşında başlamış.  Gönlü ağlayan,  kalemi yazan bir yürekte, binlerce insan duygudaşlığına sahip bir değer.  
Mesleği, Özel güvenlik ve Sekreterlik.  
Gaziantep Sağlık Dergisi, Önce Vatan, Edebiyat Yelpazesi Yazılarım ve Gaziantep Olay Gezetesi’nde şiirleri yayınlanmıştır.
 Şiirleri, Nif Dergisi, Mamak Havadis Gazetesi ve Yarı Mavi Kültür Edebiyat Dergisi’nde yayınlanmaya devam etmektedir. 

~Şiir adına söylenen o kadar çok söz var ki, yine de klasik sorularımızdan başlayalım. Şiir nedir, şair kimdir? Şiirlerinizde mistik bir hava var, tasavvuf yönü ağır basıyor, bunun bir nedeni var mıdır? 
Edebiyat ve şiirimize katkı sunacağını düşündüğüm bu hasbihal fırsatını verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum üstadım. Sağ olun, var olun.

-Şiir: Konuşarak anlaşılmadığın durumu veya anlatamadığın duygularının durumunu, kendi iç dünyandaki; gözyaşların, acıların, sevinçlerin, aşkın, sevginin, heyecanın, hâyâllerin, siteminin, geçmişin ve geleceğe dair umudun olarak, inci tanesi gibi gönüle ve gönüllere dizme sanatıdır. 

-Șair: Yukarıda saydığım özellikleri, duyguları ile harmanlayıp, karşı tarafa estetik geçişli duygu verebilir ise bana göre şairdir.                                                                                   
Şiir yazmak, benim nazarımda bir çeşit terapi ve iç sesimin gündelik hayatıma uyum süreci diyebilirim. Evet, şiirlerimde mistik ve tasavvuf havası var. Yaratıcı ile kendi iç dünyamda mânâ ile bir etkileşimim var.
Bu kâinatın muntazam düzeninde, naçizane şükür havasında ne kadar yer alabilirim ve manaya kendimden neler katabilirim düşüncesiyle, mistik ve tasavvuf şiirleri yazmayı seviyorum

~Hocam, şiir sözleri bir araya getirilirken, belli bir estetik diziliş ile okuyucuda estetik bir düşünce oluşturmak hedeflenir. Sizce bu duyguyu vermek ve bu duyguyu yaşatmak mümkün olabilir mi? 

-Şiir insanın duygusal parmak izi gibidir. Herkesin kendine has üslubu ve tarzı vardır. Bunları keşfetme süresi var ve keşfettikten sonra da gelişim süreci var. Şiir için bir neden ve bir sebep aramadım ama insanın kalbinde ne varsa kalem ve kelam onu yazdırıyor.  
Birilerini etkilemek için şiir yazmadım, içinden geldiği gibi yazdım. Ruhum ve kalbimden ne geçti ise kaleme aldım. Özel bir çaba sarf etmedim, özel bir çaba sarf ettiğim an şiir yazamadım. Sadece yüreğimden taşanları yazdım. Ben usta bir șair değilim ve öyle bir niyetim de hiç olmadı... Manaya önem arz ederek ilerliyorum. Estetik dizilişi ise zamanla, dikkatli bir şekilde öğrenerek; gönlümden, ruhumdan nasıl geçiyorsa öyle yazıyorum. 

~ Saliha Hanım, deniliyor ki şiir; güzel sanatların en üstünü ve en zor olanıdır. Bu görüşe katılıyor musunuz? 

-Evet, bu görüşe katılıyorum. Güzel sanatların diğer dallarına da ilgi duydum. Yeteneğim el verdiği sürece uğraştım ama şiirin verdiği o havayı yakalayamadım... Var olmak mı niyetimiz, hiç olmak mı gayemiz? Burada var olup veya yok olmanın bilinci ile hiçliğimizden tüm insanlığa ne anlatmak isteği var. Bu edebi yazılar ile dünya üzerinde ebedi olabiliriz. Baki yerimizin toprak olduğunu ve dünya üzerinde baki olmadığımızı biliyorum ancak sanatın bir türü olan şiir ile de baki olabiliriz ve sanatı da sonsuzluğun kanatları olarak düşünebiliriz... 

~Hocam, duygularınızı sözler mi, sözlerinizi duygular mı yönetiyor? Sözler duygularınızın üzerinde ne kadar etkili? Duyduğunuz güzel bir söz, sizin kendi dünyanızda ne kadar derinlik sağlıyor? 

-Güzel olduğu kadar, zor bir soru üstadım. “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?” sorusunu aklıma getirdi... 
Şairi duyguları yönetir. Çünkü duygu, merhamet ve duygusal zekânın yönetimi altındadır. Aksi söz konusu olduğunda şunu diyebilirim. Duygusal zekâsı ve merhameti olmayan kişiler, mantığı ile hareket eden kişilerdir. Mantık, sadece şiirin kendi mantığıdır. Elbet de mantıklı duyguları kabul etmek için vardır şiir. Bir şey itiraf etmek gerekirse; ben, hâlâ duygularım ve bir kalbimin olduğunun bilinci ile harekât ediyorum ve bu konuda hiç akıllanmayacağımı da biliyorum. Evet, güzel sözler, hiç söylenmeyen güzel sözler duyguları hizaya sokar. Zaten estetik sözleri bulursan, duyguların kendi güzelliğini yakalar. Tabi ki duygu her şeydir desek de sözlerin kendi ağırlığını da görmezden gelemeyiz. 

~ Saliha hocam şairler şairleri eleştirebilir mi, eleştirme hakkı var mıdır, varsa bunun ölçüsü nedir, ne olmalıdır? 

-Üstadım tabi ki eleştirebilirler. Yapıcı ve öğretici eleştiriyi kim istemez ki? Unutmadan söyleyeyim. Bu hasbihalimiz de yapıcı bir şekilde eleştirilirse sevinirim. Güzel söz kalbe şifadır. Kötü kelam ise insana zehirden ateşli oktur. Üstadım malumunuz, belki sizin de karşılaştığınız bir durum. Kimi şairlerin hakarete varacak şekilde kırıcı eleştirileri var. Edebiyat dünyasına girdiğimde fark ettim. Tabi bu ifadem, bütün şairleri kapsamıyor. Sözüm, egosu tavan yapmış, ağzına kaşık sığmayan şairlere…
Başka şairleri ve şiirini kötüleyerek kendini yükseklere çıkarma içgüdüsü. Sosyal medyada sık rastladığım bir durumdan bahsediyorum. İmalı ya da açık göndermeler yapılıyor. “Bu şair değil, bunun yazdığı şiir değil” gibi... Kişiliği oturmamış bu cenah, obez egolarını tatmin etmek için insanları küçük görmekten ve kırmaktan hiç çekinmiyorlar. Arkadaşım bir derdin varsa git yüzüne söyle, belki niyetin yardımcı olmak! Kırmadan, dökmeden bunun bir yolu yordamı var.
Tüm şiir seven okurlarıma, şiirimden bir bölüm ile veda edip saygı ve sevgilerimi sunuyorum. 

"Hak'tır ezeli ve edebi yoktan var edeni... 
Dilhane hiçlik  gayesi beyaz gülün seyri!.. 
Sarmasın sarmaşık çiçekleri kibir bencilliği; 
Kâinatta o bir kul, beyaz güllerden sarılı seveni 
Zayi etme insanlığı, ölüm sonsuzluğun zemini."