“İmar Barışı” adı altında vatandaştan para toplamak için kaçak yapıların önünü açan, imarsız, riskli yapıları yasallaştıran AKP Hükümetinin vebali çok büyük!”
“İmar Barışı” adı altında vatandaştan para toplamak için kaçak yapıların önünü açan, imarsız, riskli yapıları yasallaştıran AKP Hükümetinin vebali çok büyük!”
2020 yılı resmi verilerine göre 2 milyon nüfusu, gayri resmi verilere göre 2,5 milyonu geçen toplam nüfusu ile Gaziantep, Türkiye’nin önemli sanayi ve ticaret kentlerinden biri olmasına rağmen muhtemel bir depreme hazırlıklı olmadığı görülmektedir.
Gaziantep’in yüzde 60-65’i çarpık, kontrolsüz ve projesiz binalardan oluştuğu için olası bir depremde kayıpların büyük olacağı konun uzmanlarınca belirtilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını dile getiren CHP Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya, Gaziantep’in deprem gerçeğine dikkati çekti.
“Yöneticilerin umursamaz tavrı yüzünden ülkemizi daha büyük afetler ve yıkımlar beklemektedir” diyen Yılmazkaya konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu önemli noktalara değindi.
Deprem Master Planı Var Mı Yok Mu?
Yılmazkaya, “Gaziantep, ülkemizdeki iki büyük fay hattından biri olan Doğu Anadolu Fay Hattına kuş uçuşu 40 kilometre kadar uzaklıkta bulunmaktadır. Bu kadar riski olan bir fay hattı üzerinde olan Gaziantep’te, muhtemel bir deprem tehlikesine karşı mevcut yapıların deprem güvenliklerinin incelenmesi ve yeterli güvenliğe sahip olmayan yapılar için teknik, hukuki, sosyal ve mali açılardan uygunluk arz eden gerekli güçlendirme ilkelerinin belirlenmesi yanında diğer teknik, sosyal, idari, hukuki ve mali önlemlerin belirlenmesini içeren Deprem Master Planı nerde?” diye sordu.
“Gaziantep’te yaşanacak olası bir depreme karşın toplamda kaç toplanma alanı ve çadır kurulacak yer var? Bu bilgiler Gaziantep halkı tarafından bilmemektedir!” diyen Yılmazkaya, “Türkiye, bir deprem ülkesi olarak dünyada ilk 10’un içinde yer almasına rağmen, planlama, mühendislik, mimarlık, yapılaşma ve kamusal denetim konularında maalesef gerekli adımlar atılmamakta” ifadelerini kullandı.
İmar Barışı İle Kaçak ve Riskli Yapıları Önü AÇILDI!
Milletvekili olarak Gaziantepli hemşerilerimizin karşı karşıya kaldığı büyük tehlikeyi gündeme getirmek ve bu konuda hükümeti uyarmak benim birinci görevimdir diyen Yılmazkaya; “İmar Barışı ile mühendislik hizmeti alınmadan yapılan binaları kaçak olmaktan kurtarabilirsiniz ama depremden kurtaramazsınız. İmar affıyla, bilimden uzak bir anlayışla, mühendis ve mimarlar hiçe sayılarak, “İmar Barışı” adı altında vatandaştan para toplamak için kaçak yapıların önünü açan, imarsız, riskli yapıları yasallaştıran AKP Hükümetinin vebali çok büyük” dedi.
Yılmazkaya, “Deprem master planı ile ilgili birçok yerel yönetim tarafından somut adımların atılmadığı görülmektedir. Hâlâ birçok ilimizde deniz kumuyla yapılmış binalar var, kentsel dönüşüm daha hızlı gerçekleşmeli. Depremin afete dönüşmesi daha çok insanlar eliyle yapılmakta! Bu nedenle depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıplarını kadere bağlamak pekte doğru değildir! "Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hattı" olarak bilinen ve zaman zaman ters istikamette yürüyen fay hattı, dünyanın en tehlikeli faylarından biridir. Bu fay hattı yakınında olan Gaziantep İlimizde hala toplanma alanlarına yüksek katlı binalar yapılmakta olup deprem sonrası nerede toplanılacağı halkımız tarafından bilinmemektedir. Şehrin merkezinde sığınacak park ve bahçelerin sayısı yeterli değil. Deprem afet konteynerleri var ama kullanmasını bilen az! Depreme karşı daha organize ve planlı hareket edilmeli” dedi.
Yanlış Politikalar Uygulanıyor
Yılmazkaya, “Türkiye bugün 21 yıl önceki Marmara depreminden daha iyi durumda değildir. Mevzuat düzenlemelerinin rant eksenli olması, kentsel dönüşüm programlarının ranta yönelik olması ve bütün ülkenin imara açılması gibi yanlış politikalar ülkeyi daha büyük yıkımlara itiyor! İktidarın mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı mesleklerine yönelik saldırısı rantçı sermaye güçlerinin önünü açmaya yönelik tutumu sorunların derinleşmesine neden olmaktadır. 81 kentin yaklaşık 55’inin ciddi deprem tehlikesi altında olduğu Ülkemizin yüzde 96’sı aktif deprem kuşağında yer aldığı gerçeğiyle hareket etmeliyiz. Bu konudaki çalışmaların yetersiz olduğu net bir şekilde görülmektedir. Muhtemel yaşanacak depremler için mal ve can kayıplarının önlenmesi adına biran önce çalışmaların yapılması gerekmektedir. Yeni yapılacak olan yapıların güvenli bir şekilde üretilmesi ve eski yapıların güçlendirilmesi sorunun temel kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Deprem yaşanmadan önce alınacak önlemler ve parasal harcamalar, deprem yaşandıktan sonra yapılacak düzenleme ve parasal kayıplardan çok daha azdır. Gerekli önlemler alınmazsa bedeli ağır olur!” dedi.