47 sanığın yargılandığı davanın sekizinci gününde, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
İddianamede sanıkların İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bazı bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettirdikleri, bazılarının ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülüyor.
18 Kasım'da başlayan davanın ilk duruşmasının ilk altı oturumunda 22 tutuklu sanık savunmasını yaptı.
Davada 22'si tutuklu 47 sanık yargılanıyor.
Davanın sekizinci gününde ilk savunmayı tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım yaptı.
Kırım, tapelerde geçen "Denetimde her türlü usulsüzlüğü açığa çıkardılar, çomak soktular puanımıza" tapesiyle ilgili olarak, "Erkek arkadaşıma olayları egzajere ederek anlatmışım. Sekreter izinde olduğu için epikrizlerle hastalar uyumlu değildi. Sonradan düzeltildi ama" dedi.
Savcının "Fırat Sarı'ya hat vermişsin. Niye bu adama üstüne kayıtlı bir hat verdin?" sorusuna sanık Kırım, "Meşguliyetinden dolayı söyledi ben de çıkardım verdim" cevabını verdi.
Kırım maaşını hastaneden aldığını belirterek, "Medisense'ten de ayrıca para alıyordum. Çalışmam karşılığında, kıdem ücreti gibi" dedi.
Daha sonra, tutuksuz sanık Beylikdüzü Medilife Hastanesi Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz savunma yaptı ve "35 yıllık doktorum suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Yılmaz, en çok üzüldüğü konunun, "sağlık çalışanlarına bakış değişmesi olduğunu" vurguladı.
Yılmaz ayrıca, "Biz avukat bulmakta çok zorlandık. Ben bu kadar yıllık cerrahım hiçbir hasta AIDS diye ameliyatını reddetmedim. Dosyanın adı nedeniyle avukat bulamadık" dedi.
Altı aylık Michelle Nwandi Opara adlı bebeğin ölümüne yol açtığı iddia edilen sanıklardan hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş de tanık kürsüsüne çıktı.
Büyükköleş, tutuklu sanık hemşire Tuğçe Toptemel'in bebeğin kalp atımlarını duyamadığı zaman tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı'yı aradığını söyledi.
Büyükköleş, "Doğukan'ın doktora haber vereceğini düşündüm. Doğukan bebeğin kan şekerine bakmamızı istedi. Doğukan Taşçı, 'Bebeğe hiçbir şey yapmayın' dedi ama Tuğçe CPR işlemine başladı. Bunu uzun süre yapmadı çünkü sorumlusu yapmaması gerektiğini söyledi" diye konuştu.
"Benim bu fiyat konularıyla ilgili bilgim yok ama nöbeti teslim alacağımız zaman bize söylenen şey şuydu: Bebeğin günlüğünden 20 bin TL alınacağını, bu yüzden bakılacağını söylediler.
"Monitörlerimiz çok sağlıklı değildi ama kötü durumdaki hastalara genelde çalışan monitörlerimiz takılırdı. Ancak eksikliklerimiz çoktu."
Davanın 26 Kasım Salı günü başlayan ikinci duruşmasında, ilk savunmayı tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç yaptı.
Suçlamaları kabul etmeyen hemşire Ecem Koç, Fırat Sarı ve Baha Kanık dışında kimseyi tanımadığını ve örgüt mensubu olmadığını savundu.
Aynı gün Avcılar Hospital Hastanesi'nde yenidoğan hemşiresi olan tutuksuz sanık Serenay Şenkalaycı savunma yaptı.
Şenkalaycı, "Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini" ileri sürdü ve "Kabul etmedim. Bu usulsüzlüktür yapmadım, yönetime de söyledim" diye konuştu
Ardından Tokluoğlu bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız'ın savunmasına geçildi.
Yıldız "Bebek anne karnındayken ciddi anomali tespit edilmiş, bebeğin kaybedilebileceği aileye söylenmiştir. Bebeğin alınması önerilmiş, aile kabul etmemiştir" dedi
Uzman raporundaki "ötanazi" ibaresinin hatalı olduğunu ileri süren Yıldız "Eksik inceleme yapılmıştır" diye konuştu.
Daha sonra bütün suçlamaları reddeden tutuksuz sanık Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Dr. Cafer Akdur, "Ölümlerde ihmalim yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum" dedi.
Fırat Sarı ve İlker Gönen'i tanımadığını ileri süren Akdur, "Ben anlaşma imalamadım. Muhtemelen hastane sahipleri imzaladı" şeklinde konuştu.
Tutuksuz sanık hemşire Tuğba Özkaynak da savunmasında hiçbir nöbetinde çocuk doktoru görmediğini söyledi.
Hemşire takip formlarında oynama yaptıklarını itiraf eden Özkaynak, “Sizin yoğun bakımda müdahale etme yetkiniz var mı?” sorusuna, “Entübasyon ve CPR yapabilirim” yanıtını verdi.
Tutuksuz sanık Tıbbi Sekreter Sümeyye Özdemir ise savunmasında, epikriz yazmadığını ifade etti, doktorların bilgisayar kullanımı iyi olmadığı için onların söylediğini, kendisinin ise yazdığını söyledi.
Davanın altı gün süren ilk duruşmasında savunma yapan 22 tutuklu sanığın arasında, iddianamede örgüt yöneticisi olmakla suçlanan doktor Fırat Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ve doktor İlker Gönen de vardı.
Tutuklu sanık Fırat Sarı savunmasında "Bu yapıyı ben keşfetmedim. Sen gel yap dediler" ifadesini kullandı.
Aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu söyleyen Sarı şöyle devam etti:
"Sevk süresi 5-6 saat sürüyor ve yenidoğan için çok kritik bir süre. Bebek kötüyse hemen müdahale ettik. Bazen ben kendim gittim müdahale ettim. Usulsüz sevk dedikleri de bu."
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var" iddiasında bulundu.
Fırat Sarı, uzman raporunun kötü niyetli ve agresif olduğunu öne sürdü.
Sarı ayrıca, "Görmediğim, bakmadığım bebeklerin ölümünden yargılanıyorum" sözlerini sarf etti.
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ifadesinde, "Hasta yönlendirerek para kazandığımı kabul ediyorum" dedi.
Özdemir, kendi kurdukları sistem sayesinde "5-6 saat" olan sevk süresinin hastalar yararına "45 dakikaya düştüğünü" iddia etti.
Özdemir, "Bu, hasta bakımından daha uygun bir çözüm mü? Mahkemenin takdirine bırakıyorum" dedi.
Örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen doktor İlker Gönen ise ise suçlamaları kabul etmedi.
Hastaneye hasta yatırdığı, hastaların geç taburcu edildiği ve evrakta sahtecilik iddialarını reddeden Gönen, "Ben hiç evrak imzalamadım, ben hiç ilaç satımında bulunmadım" dedi.
Tutuklu sanıklardan hemşire Doğukan Taşçı, savunmasında, SGK’dan daha fazla para kazanmak için, ilaç satışı ve hasta şablonlarındaki oynamalar dahil bazı usulsüzlükler yapıldığını kabul etti.
Taşçı, "kasten öldürme" dahil diğer suçlamaları ise reddetti.
Taşçı, sitem edip suçladığı Fırat Sarı için, "Yoğun bakım boşalınca sitem ediyordu" dedi.
Tutuklu sanık hemşire Hasan Basri Gök ise çalıştığı Reyap Hastanesi'ne bebek sevklerinin Fırat Sarı tarafından yapıldığını, SGK'dan para almak için de yatış süresinin uzun tutulduğunu anlattı.
Sanık hemşire Deniz Korkmaz da savunmasında, "Hastanede bebek yoğun bakımda çalıştım. Hakkımda yapılan suçlama somut delillere dayanmıyor. İşin komik tarafı bu davanın CİMER şikayetini ben yapmıştım. e-Devlet'te de kaydı var; ama burada tutuklu olan benim” dedi.
Tutuklu sanık Hüseyin Günerhan da savunmasında "örgüt üyeliği" suçlamasını reddetti.
Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş, doktor Fırat Sarı'nın kendilerinden dosyalarda değişiklik yapmalarını istediğini söyledi.
Durmuş, "Fırat Bey bazı dosyalarda değişiklik yapmamızı istiyordu. 'Hastayı entübe göster' diyordu, kazanç için. Doğrusu, hasta neyse onun yazılmasıdır" dedi.
Savunması alınan diğer hemşirelerden Cansu Akyıldırım da hakkında medyada çok yanlış ithamlarda bulunulduğunu söyledi.
Tutuklu sanık hemşire Damla Atak da savunmasında, yedi aydır dolandırıcılıkla suçlandığını, Fırat Sarı'nın hastanesinde çalışsa da Sarı'yı en fazla iki kez gördüğünü söyledi.
Damla Atak, "Bilgisayarda yazılan epikrizleri okumadım, bu epikrizlerin hangi şartlarda yazıldığını bilmiyordum" diye konuştu.
Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığını iddia etti.
Sanık Mehtap Sayar’a, sanık Hasan Basri Gök’ün “Mehtap öldür şu bebeği” dediği, fezlekeye göre kendisinin ise “Öldüreceğim de, öldürsem de dert” dediği telefon konuşması soruldu.
Sayar soruya, “Sıkıntılı bir bebek hakkında sıkıntılı bir konuşmadır. Bunun sosyal medyada da basında da psikolojik baskısını yaşadım. O yüzden bu konuda konuşmak istemiyorum” yanıtını verdi.
Tutuklu sanık doktor Rıza Keykubad da savunmasında, denetim raporunda "kendilerinin üzerine oyun oynandığını" ve iftiraya uğradığını iddia etti.
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Renas Kılıç ise savunmasında, Reyap Hastanesi'nde çalıştığı dönemi kapsayan suçlamalara yanıt verdi; bebekleri 112 sistemini aşarak sevk ettiği ve maddi menfaat sağladığı iddiasını reddetti.
Aynı hastanenin muhasebe biriminde çalışan tutuklu sanık Funda Özen de, "yenidoğan çetesi" ile ticari ilişkisinin olmadığını ve dosyadaki çoğu kişiyi tanımadığını savundu.
Birinci Hastanesi'nde hemşire olan ve serbest bırakılması için duruşma savcısının tehdit edildiği ortaya çıkan Tuğçe Toptemel de savunmasında, sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı'yı ölen bebeklerden biri olan Opera bebeğin ailesine doktor olarak tanıttığını ve aralarında para ilişkisi bulunduğunu kabul etti. Bebeğin ölümüyle ilgisi olmadığını savundu.
Sanık Sümeyye Aslan, bu paraların fazla hasta bakmaları karşılığında motivasyon amacıyla verildiğini iddia etti.
Sanık Serdar Yüksel de Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı'dan para aldığını itiraf etti.