Cumhuriyet özü itibariyle Kurtuluş Savaşı sonrasındaki en büyük kazanımdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir.” diyerek bu noktaya vurgu yapmıştır. Atatürk’ün bu yüksek dehasını anlayamayanlar maalesef Cumhuriyet’i de gerçek anlamda anlayamadılar ve sahiplenemediler. Ülkemiz 102 yıldır laiklik, saltanat, hilafet, şeriat, demokrasi, özgürlük, tarikat, cemaat, milliyetçilik, hümanizm ve monarşi gibi kavramlarla cebelleşmektedir. Saltanatı hilafetle karıştıranlar, kendi içtihatlarını şeriat kabul edenler, milliyetçiliği ırksal üstünlük anlayanlar, demokrasiyi sadece üstünlerin yönetimi kabul edenler maalesef Cumhuriyeti anlayamadılar.
Ülkemiz yüz iki yılda; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz gibi askeri darbe ve darbe girişimleri, başörtüsü yasağı ve 28 Şubat gibi inanç saldırıları, Kürtçe’nin ve alevilerin yok sayılması gibi asimilasyon politikaları, Tunceli’de, Çorum’da, Sivas’ta, Maraş’ta ve sair yerlerde yaşanan acı olaylar, PKK, FETÖ, DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütlerini gördü. Tüm bu acı ve ülkemizi zayıflatıcı olaylara rağmen bir İran olmadık, Afganistan olmadık, Suriye ve Irak gibi parçalanmadık. Tam aksine Katar, Libya, Somali, Irak gibi birçok ülkede askeri üslerimiz var, kimseden izin almaksızın yurtdışı operasyonlar gerçekleştirebiliyoruz, son yirmi yıldaki ciddi atılımlarla savunma sanayimizi çok ilerlettik, Azerbaycan-Ermenistan savaşı ve Ukrayna-Rusya savaşını etkileyecek insansız hava araçları ürettik. Emperyalistlerin piyonluğunu yapan terör örgütlerini bitirdik. Geçmişteki hatalarla yüzleştik ve yeni sayfalar açtık.
Belki farkında değiliz ama tüm bunları Cumhuriyet’e borçluyuz. Evet insan hakları ve adalet konusunda hala çok ciddi sıkıntılarımız var. Belki zaman gerekecek ama bunları da mutlaka aşacağız. Çünkü Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değil; aklın, bilimin, bağımsızlığın ve millet iradesinin ta kendisidir. Yaşasın Cumhuriyet!