Dr. Ceyhun Nuri; Mavi bölgeler, insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşadıkları yerlerdir. İsanlar buralarda 100 ve üzerine kadar yaşayabiliyorlar.
İnsanlar mutlu olmak isterler, sağlık ve afiyet içinde olmak keyifli ve uzun yaşamın tadını çıkarmak isterler. Kim istemez ki? Gerçekten yataktan sağlıklı bir şekilde uyanmak şu dünyadaki en büyük nimetlerden biridir. Ama çok az insan mutluluk ve sağlığın kendi elinde olduğunun farkındadır. Bunu bilmediği için mutluluk ve sağlığı dışarıda arar. Fakat tahmin edeceğiniz gibi bulamaz, çünkü yanlış yerde arıyordur. Peki uzun yaşam sürmek..?
Bunu anlamak için insanların uzun bir ömür sürdükleri mavi zone adı verilen mavi kuşak sakinlerine göz atmak iyi olabilir. Bu mavi bölgeler, insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşadıkları yerlerdir. İsanlar buralarda 100 ve üzerine kadar yaşayabiliyorlar. Üstelik sadece uzun süre yaşamıyorlar; sakatlanmadan, hastalanmadan, sağlıklı, zinde ve daha da önemlisi neşeli bir şekilde yaşamayı başarıyorlar.
Yaşlanmak, tüm canlılar için kaçınılmazdır.
Bazı insanlar daha hızlı yaşlanır ve bazı insanlar daha yavaş yaşlanır.
Aynı çağı paylaştığımız bu insanlar bunu nasıl başarabilmişlerdir acaba?
Onlarda insan biz de. Arada bir fark olmalı ki onlar yüz yaşına kadar yaşıyor ve bağına bahçesine gidip sebze yetiştirebiliyor. 90 yaşında haftada iki kez tenis maçı yapabiliyorlar. Hem de tekli.
İnsanı merakta bırakan bu topluluklarda uzun ömür ve sağlıklı yaşamın sırrı var mıdır?
Varsa nedir?
Ölümsüzlük iksirini arayan Mezopotamya kralı Gılgamış‘ın elinden kaçırdığı gençlik otunu onlar bulmuşlar mıdır acaba?
Modern teknolojiye sahipler mi, çok miktarda takviye ilaçlar alıyorlar mı, hergün koşu bandı üzerinde koşuyorlar mı, düzenli egzersiz yapıyorlar mı, çok özel diyet listelerine göre mi besleniyorlar, çok uzak diyarlardan özel gıdalar mı getiriyorlar, özel genleri mi var?
Uzun Yaşam Bölgeleri – Mavi Bölgeler
Mavi Kuşak Sakinleri
İtalyan Adası, Sardunya. Klasik Sardunya diyeti, tam tahıllı ekmek, fasulye, bahçe sebzeleri ve meyvelerden oluşan bitki tabanlıdır. Et büyük ölçüde pazar günleri ve özel günler için ayrılmıştır.
Okinawa, Japonya. Her gün arkadaşlar buluşur ve dedikodu sohbet ederler. Araştırmalar, bireylerin hayatlarının yaklaşık % 90’ını, Yaşam Yarıçapı olarak bilinen, evlerinin 10 kilometre içinde geçirdiğini gösteriyor. Hemen hemen tüm Okinawalılar aktif yürüyüşçüler ve bahçıvanlardır. Antiinflamatuar diyet ağırlıklı beslenirler. Günde yedi farklı meyve ve sebze ve 18 farklı yiyecek ve düzenli olarak 200’den fazla farklı yiyecek ve baharat yerler.
Loma Linda, Kaliforniya. Kaliforniya’daki bu Adventist topluluğu, ortalama bir Amerikayı on yıl geride bırakıyor.
Kosta Rika’nın izole Nicoya Yarımadası. Nicoyalılar çok az işlenmiş veya hiç işlenmemiş yiyecekler ve bol miktarda antioksidan açısından zengin tropikal meyve yerler. Ancak bir sırları daha vardır: İÇME SULARI. kalsiyum ve magnezyum açısından zengin su, kalp hastalığını ortadan kaldırır ve güçlü kemikleri teşvik eder.
Ikaria, yalıtılmış bir Yunan adası. Bu küçük Ege adasındaki insanlar Amerikalılardan 8 yıl daha uzun yaşıyorlar. % 20 daha az kanser, kalp hastalığı oranının yarısı ve neredeyse bunama yaşamazlar.
Tüm dünyada obezite ve diyabet yaygınlaşıyor. Şu anda, insanlar çareyi farklı diyetlerde ve egzersiz programlarında arıyorlar. Bunların sürdürülebilir değişiklikler olmadığı bulunmuştur.
Diyetin ilk 7 ayında, bireylerin% 90’ından fazlası pes edecektir.
Spor salonu üyeliklerine bağlılık konusunda da benzer bir düşüş söz konusudur; sadece 2 yıl sonra, katılımcı sayısı% 70 oranında düşecektir.
Hızlı bir çözüm olmadığı açıktır, ancak uzun süreli sağlık değişikliklerini görmek için küçük değişiklikler yapılması gerekir. Örnek, tezgahın üzerine bir kase meyve koymak, masada değil, ocakta yemek servis etmek, bahçe işleri için el aletlerini kullanmak ve çok daha fazlası gibi küçük değişiklikler… Her toplumda, insanların % 80’i sağlık alışkanlıklarını değiştirmek istemektedir. Ancak ne yazık ki istemek yetmiyor!
Mavi bölge insanları oldukça basit bir şekilde, sağlıklı bir diyetle besleniyorlar, doğal bir şekilde yetiştirdikleri ile besleniyorlar, gıdalarında sanayileşme yok, aile hayatına önem veriyorlar, tek eşiller, hayata dair yaşları ne olursa olsun bir amaç var, dini inanışlara değer veriyorlari ve düşük stresli bir yaşam tarzında yaşıyorlar.
Bu yaşam tarzını büyük ve hızlı şehirlerde elde etmek zor görünse de, ülkemizde kırsal kesimde ve yaşamın daha kolay olduğu yavaş şehirlerde sağlamak mümkündür.
Yavaş şehirlerin mottosu şöyledir:
Yavaş yaşamak, hayattan zevk alabilmek, sevdiklerimize ve kendimize zaman ayırabilmek, hız için dünyaya zarar vermemektir. Arkadaşlarımızla yürürken kahve içmek yerine oturmak ve onlara zaman ayırmaktır. Hayatın hızlı gidersek erken varacağımız bir varış noktası yoktur, önemli olan hayatımızı nasıl yaşadığımızdır, her geçen anın değerini bilmemizdir.
Kısacası yapacağınız tercihler varış noktanızı belirleyecektir.
İnsanlar her zaman karmaşık tıbbın ve pahalı modern teknolojik tedavilerin uzun ve sağlıklı yaşamak için gerekli olduğunu düşünüyor. Uzun ve sağlıklı bir yaşam çoğunlukla bireyin elinde. Sağlıklı yaşam tarzını seçmek bizlere kalmıştır ve ne yazık ki çoğumuz bu yaşam tarzını yaşamamayı seçiyoruz. Kırsal kesimde yaşayanlar çoğunlukla büyük şehirlerin stresli hayatına özeniyorlar. Yaşam biçimi tercihimiz geleceğimizi ve neslimizi de etkiliyor.
Büyük şehirde yaşıyor olsak bile sade ve stressiz yaşamı yakalamak için çaba sarf edilmelidir.
Öncelikle, sağlıklı bir diyetle ne kastediyoruz?
Mavi bölge araştırmasıyla kastedilen sağlıklı bir diyet, sebzeler, meyveler, balıklar ve fındık ceviz gibi işlenmemiş kuru yemişleri çokça tüketme ve her türlü işlnemiş şeker, katı yağlar ve modern uygarlığın toksik işlenmiş gıdalarından uzak kalarak beslenmeyi kast ediyoruz.
Vücudumuzu Kirletiyoruz.
Bu bölgelerde yapılan araştırmalarda turşu, sirke gibi fermente ürünleri çokça tükettikleri, bitkisel çaylardan ve keçi sütünden faydalandıkları görülmüştür. En önemlisi, genellikle iyi şeyler (meyve, sebze, balık) yemenin ve zararlı gıdaları (ticari amaçlı üretilen et, yağ, şeker) kesmenin üst düzeyde etkisi ile hareket etmektedirler.
Loma Lindalılar diyetlerini doğrudan İncil’den alarak yapraklı yeşillik, fındık ve baklagillerden oluşan vegan bir diyet tüketirler. Yaşı 105 olan bir nine her sabah 05:30 uyandığında İncil’ini okuyup, yavaş pişirilmiş yulaf ezmesi, fındık ve soya sütü ve kuru erik suyu içeren bir kahvaltı yapıyor. Daha sonra 30 dakika boyunca sabit bisikletine binecek.
Doymuş yağ ve iltihabı tetikleyen şekerli gıdalar ve kimyasal olarak hücreleri tahrip edici diyetlerle doldurduğumuz bedenimizin acı çekmesi şaşırtıcı olabilir mı? Acı çekmemesi anormal olurdu.
Bilimsel veriler, kalp hastalıkları, diyabet ve obeziteyi yalnızca diyet ile neredeyse % 100 kontrol edebileceğimizi gösteriyor. Binlerce denemede ve bilimsel çalışmada, kanser ve Alzheimer dahil olmak üzere birçok önemli hastalığın insidansının sağlıklı bir diyetle ciddi şekilde sınırlandırılabileceği belgelenmiştir.
Ege Denizindeki komşumuz Ikaria adasındaki insanlarda Amerikalılara göre %50 kalp hastalığı % 20 kanser vakaları daha az görülüyor.
YAZI DEVAM EDECEK…