Dr. Ramazan Sürücü ; 6 Şubat 2023 Pazartesi günü, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve ardından7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiş 11 ilimiz ve ilçelerinde yaygın yıkımlara ve ağır hasarlara yol açmıştır.
6 Şubat 2023 Pazartesi günü, saat 04:17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 ve ardından saat 13:24’te Elbistan ilçesi merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiş 11 ilimiz ve ilçelerinde yaygın yıkımlara ve ağır hasarlara yol açmıştır. On binlerce yurttaşımız hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve yüzbinlerce insanımız evsiz kalmıştır. Kaybettiğimiz canlarımıza tekraren Allah’tan rahmet ve tüm halkımıza baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Depremin ilk 48-72 saati içinde anlaşılması, anlamlandırılması ve affedilmesi güç, normal bir akılla başka bir açıklamasını bulamadığımız, vicdan tutulması ve siyasi rant hesapları vb sebeplerden olduğuna inandığımız gerekçelerle, ülkemizin en güvenilir, en disiplinli, en donanımlı, en tecrübeli, hareket kabiliyeti ve hızlı karar verme potansiyeli en yüksek kurumu olan ordumuzun sahaya çıkarılmaması nedeniyle (Oysa sadece bölgede ki askeri birlikler ilk bir iki saat içinde sahaya çıkabilir, çevredeki illerden de saatler içine alana intikal ettirilebilirdi); arama kurtarma ve diğer yardım organizasyonlarında hayati önemdeki ilk 48-72 saat, insanlarımız enkaz altında kurtarılmayı beklerken, çığlıklar içinde ve soğuktan donarak hayatını kaybetti. Kulaklarımız duyduğu çığlıklardan, gözlerimiz hiçbir travma izi olmayan, donarak ölmuş çocukları görmekten utandı.
Birçok kurumda olduğu gibi, AFAD’ın başına da kurumun amacıyla, görev alanıyla alakası olmayan liyakatsız atamaların faturası ağır oldu halkımız için. AFAD kendisi yetişemediği ve organize olamadığı gibi, sahaya kendi imkanlarıyla ulaşan gönüllü sağlık ekiplerinin, arama ve kurtarma ekiplerinin de iş yapmasına engel oldu. Yurt dışından ekipmanları ile gelen sağlık ekipleri çalışabilmek için günlerce beklemek zorunda kaldı. Sivil toplum örgütlerinin, ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği önerilerine kulak tıkandı. Özetle AFAD’ın kendisi afete dönüştü sahada.
Gerek koordinasyon ve insan kaynağı, gerekse de lojistik desteğindeki eksikler yüzünden insanlarımız çaresizliğe mahkum edildi.
Madenciler göz göre göre ölüme gönderildiğinde ‘işin fıtratı’, depremde on binler canını kaybettiğinde ‘kader planı’ diyen, ancak iş kendilerine geldiğinde binlerce korumayla gezen, onlarca sarayı ve uçağı ‘itibardan tasarruf olmaz’ düşüncesiyle kendilerine layık görüp, depremin 3.gününde insanlarımız can pazarındayken, Kızılay aracılığıyla çadır ve yemek satma alçaklığını gösteren, devleti şirket gibi yöneten tekçi zihniyetten insanlık utandı. Bu alçaklar ekranların karşısında kendilerini pişkince savunurken utanmadılar.
İlk gün tüm imkanlarımızla sahadayız, ulaşılmamış nokta kalmamıştır diye konuşan iktidar mensupları ve partili cumhurbaşkanı, deprem bölgelerindeki görüntülerde acı ve çaresizlik içinde haklı isyanda bulunanlara ve bu eksiklikleri dile getirenlere karşı; suçlu oldukları her durumda yaptıkları gibi saldırgan bir tutumla ağıza alınmayacak küfürler ederek savunmaya geçip, sonrasında da yine her zaman olduğu gibi helallik isteme pişkinliğini göstermişlerdir. Keşke iktidar saldırganlık ve pişkinlik konusundaki becerisini, ihtiyacı olduğunda hakkıyla halkın yanında olarak gösterebilseydi. Helallik isteyenlere cevabımız nettir. Her iki cihanda da hakkımız haram olsun. Sorumlular önce hesap vermelidirler!
Evet, iktidarın depremin şiddeti yüksek, etkilediği alan geniş, etkilenen nüfus fazla ve iklim koşulları kötüydü gibi argümanlar üzerinden, süreci ‘Asrın felaketi’ diye tanımlaması ve ‘kader planı’ kavramıyla açıklamaya çalışması, pişkinliğin zirveye ulaştığı bir algı operasyonundan öte bir anlam taşımamaktadır.
Sormak isteriz; Yakın tarihlerde, Japonya’da ve Şili’de 9 şiddetinin üzerinde depremlerde bizdeki kadar yıkım ve can kaybı yaşandı mı?
20 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz, kişiye özel imar alanları açtınız, yedi kere imar affı çıkardınız ve bununla övündünüz. İmar affı ile ilgili reklam filmleri çektiniz. Ülkeyi sorumsuzca kontrolsüz, denetimsiz, gözü doymaz yandaş ve rant odaklı mezarlığa çevirdiniz. Bütün bu yaşananların tek sebebi ortak akıl ve bilimden uzak, vicdansız liyakatsızlığın yarattığı ahlaksızlıktır.
Onlarca HES’lerinizle sel oldunuz, heyelan oldunuz canımızı aldınız! Grizu oldunuz madenlerde canımızı aldınız, yetmedi tekme olup kafamıza indiniz.
Meydanlarda, sokaklarda, düğünlerde bomba olup, paramparça ettiniz bedenlerimizi, hala o koku, -insan etinin kokusu- burnumuzda!
Besleyip, büyüttüğünüz, ne istedilerse verdiğiniz ve birlikte yol yürüdükleriniz tank oldu, uçak oldu, bombalar yağdırdı, aldınız canımızı!
Yangın oldunuz canımızı, doğamızı yaktınız!
Evet depremin üzerinden ay geçti. Hala sahada çadır, tuvalet, duş vb bir çok eksiklik devam ediyor. Bu depremde yaşadığımız acının izlerini nasıl unutacak bu toplum?
Bir yerde hakkınızı teslim etmek lazım. Her zaman olduğu gibi, inşaatın yapımından olduğu kadar, yıkımından ve enkazından da çok hızlı rant devşirme çabanız takdire şayan gerçekten de. Baş döndürücü bir hızla ve yine kontrolsüz, yine tedbirsiz.
Depremde öldüğümüz yetmedi! Şimdide asbest olup, toz olup üstümüze yağıyorsunuz.
Avrupa Birliği üye ülkelerinde 1 0cak 2005 ve sonrasında, ülkemizde ise 2010 yılındaki bir yönetmelik ile ülkemizde de beyaz asbest üretim, kullanım ve satışı yasaklanmıştır. Haliyle eski binaların yapımı sırasında kullanılan beton ve çimento gibi inşaat malzemesi içeriğinde asbest bulunmaktadır. Yeni binalarda ise binanın birçok bölümünde yalıtım, ısıtma ve soğutma sistemleri, izolasyon ve kaplama malzemeleri, yalıtım malzemeleri ve kiremitler gibi asbest içeren ürün ve malzemeler bulunabilmektedir. Dolayısıyla aksi gösterilmediği sürece enkaz ortamında asbest "VAR" kabul edilmelidir.
Unutmayınız ki enkaz kaldırma ve ağır hasarlı binaların yıkım çalışmalarında havada uçuşan asbest, bölgedeki yurttaşlarımızla birlikte, o bölgede hizmet veren herkes için, yıkım ve enkaz kaldırma faaliyetlerinde görev alanlar için ciddi bir sağlık sorunu olabilecek tehlikeleri barındırmaktadır. Enkaz kaldırma çalışmalarında ortaya çıkan kanserojen lif, asbest ve toksik tozlar, ilerleyen yıllarda kanser başta olmak üzere ciddi hastalıklara neden olabilir.
Buradan İlimizin mülki idaresini, Büyükşehir belediyesini, sağlık müdürlüğünü ve ilgili tüm yetkilileri uyarıyor ve sorumluları göreve davet ediyoruz. İlimizde depremin en çok etkilediği, deyim yerindeyse yerle bir ettiği İslahiye ve Nurdağı ilçelerimizde enkaz kaldırma ve yıkım çalışmalarını yerinde bir görün.
Biz gördük. Enkaz kaldırmada, yıkımda sulama yapılmıyor. Diplerinde çadırlar, yaşama alanları, sağlık hizmeti veren çadırlar, aş evleri. Kimsede maske yok. Onlarca iş makinası, yüzlerce kamyon. Hiçbir tedbir olmadan, yüklenen kamyonlara branda çekilmeden trafikte son sürat rant taşıyor. Ortalık toz bulutu. Yolda düşen molozlar ayrı bir tehlike! Ne trafik kontrolü, ne tedbir! İş makinaları ve kamyon o kadar fazla ki. Öğrendiğimiz kadarıyla köylerle beraber günlük yaklaşık 1500 kamyon moloz taşınıyormuş. Keşke arama kurtarma çalışmalarında da bu kadar araç olsaydı, bu kadar hızlı çalışılabilseydi. Üzülerek görüyoruz ki iktidarın gözünde bir insanın hayatının değeri, enkazın rantı kadar bile yokmuş.
Bu bağlamda acilen;
1.Çadırlar ve diğer hizmet birimleri çalışma sahasından uygun alanlara ve konteynerlere taşınmalı, enkaz alanına ulaşım sınırlandırılmalı, bu sayede maruziyet riski azaltılmalıdır.
2.Enkaz alanında çalışanlar ve bölgede yasayanlar asbest riski ve alınması gereken tedbirler konusunda bilgilendirilmelidir.
3.Çalışma süresince uygun filtreli tam yüz maskesi, eldiven, tulum, göz koruyucu gibi kişisel koruyucu ekipmanları sağlanmalı ve kullanımı zorunlu hale getirilmeli ve sıkı denetimler yapılmalıdır.
4.Pandemi de kullanılan normla cerrahi maskelerin bu konuda koruyuculuğu yoktur.
5. Ayrıca duş imkanı ve uygun temizlik ortamı sağlanmalıdır.
6.Enkazlar profesyonel ekiplerce kaldırılmalıdır. İş makinelerinin çalıştırılma şekli etrafa asbest yayılmasını azaltabilecektir.
7.Enkaz taşıyan kamyonlara branda çekilmeli, İslahiye yolunda mutlaka hız sınırı konulmalı ve denetlenmelidir.
8. Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına mutlaka sulama eşlik etmelidir.
9.Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmelidir, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir.
10.Deprem bölgesinde yasayanlar ve deprem alanında görev yapanlar mutlaka uzun vadeli sağlık izlemine alınarak olası asbest etkileri açısından takip edilmelidir.
11.Halk sağlığını yok sayan yaklaşımlardan vazgeçilmelidir.
Dr. Ramazan Sürücü
GAZİANTEP CHP İL SAĞLIK KOMİSYONU