Gaziantep Üniversitesi bünyesinde görev yapmaktan gurur duyduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Öztürk üroloji bilim dalı ile ilgili“ Üroloji denildiği zaman çoğunlukla erkek hastalıkları algılanıyor ve erkek doktoru olarak tanınıyoruz. Üroloji alanı cinsiyet ayrımı olmaksızın anne karnındaki bir bebekten tutun en yaşlı insana kadar herkese hizmet verebilen bir tıp alanıdır. Ayrıca poliklinikte hastalarımızın yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Üreme ve erkek cinsel fonksiyon bozuklukları ve prostat, testis hastalıkları sadece erkek özelliklidir. Bunların dışında böbrek taşları, mesane ve böbrek kanseri, işeme bozuklukları ve idrar kaçırma her iki cinsiyette de karşımıza çıkmaktadır” ifadelerine yer verdi.
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Öztürkile gerçekleştirdiğimiz o röportajın devamı sizlerle…
1991 yılında Gaziantep’te doğdum. İlköğretim ve lise eğitimi gibi tıp eğitimini de Gaziantep’te tamamladım. Uzmanlık eğitimimi Gaziantep Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra mecburi hizmet için bir buçuk yıl kadar 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde çalıştım. Hem tıp eğitimini hem de uzmanlık eğitimini aldığım, 15 yıl önce kapısından öğrenci olarak girdiğim üniversiteme ve her zaman mensubu olmaktan gurur duyduğum Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’na Eylül 2024 tarihi itibariyle öğretim üyesi olarak tekrar döndüm.
Üroloji alanında ulusal ve uluslararası birçok araştırma yaptım. Özellikle toplumumuzda sık karşılaşılan böbrek taşı başta olmak üzere sertleşme problemi, prostat hastalıkları ve ürolojik kanserler odaklı çalışmalar yürüttüm ve hala bazılarına devam etmekteyim. Özellikle üro-onkoloji ve böbrek taşları konusuna ilgim olup kanser ve taş cerrahileri üzerinde uğraş vermekteyim.
Burayı evim olarak görüyorum. Gaziantep Üniversitesi’nden mezun bir hekim olarak hem tıp eğiti- mimi hem de uzmanlık eğitimimi tamamladığım hastanede doktor öğretim üyesi olarak çalışmak benim için gerçekten gurur verici. Bu kurumun bir parçası olduğum için şanslı hissediyorum. Hocala- rım ve eski çalışma arkadaşlarımla yeniden bir arada olmak, aynı zamanda yeni meslektaşlarımla tanışmak benim için bir sevinçkaynağı. Hasta muayenelerinin yanında asistan ve öğrencilerimizin eğitimine katkıda bulunmak, hem öğrenen hem de öğreten tarafta olmak gerçekten de farklı bir duygu.
GAÜN Üroloji ailesi olarak her türlü ürolojik hastalığı tedavi edebilecek çok güçlü bir ekibimiz var. Klinik olarak 8 öğretim üyesi, 15 araştırma görevlisi, 11 hemşire, 7 personelden oluşan bir kadroya sahibiz. Kliniğimiz; öğretim üyesi, asistan ve teknik personelile modern ürolojinin gerektirdiği her türlü bilimselve klinik aktiviteyi gerçekleştirecek alt yapıya sahiptir. Halen kliniğimizde genel ürolojik uygulamaların yanı sıra pediatriküroloji, üroonkoloji, endoüroloji, kadın ürolojisinöroüroloji, androloji ve infertilite alanındaki tüm hastalıkların tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de iki kadın asistana sahip tek üroloji kliniğiyiz. Rektörlüğümüz, dekanımız ve başhekimimizin katkılarıyla kliniğimize alınan Thulium lazer cihazı ile halk arasında Holep/ ThuFlep olarak bilinen enükleasyon cerrahisi başarı ile uygulanmaktadır. Aynı zamanda ameliyat- hanemizde, modern teknolojik cihazlarla donatılmış bir ortamdamodern tıbbın gerektirdiği tüm cerrahi işlemler başarıyla gerçekleştirilmektedir. Bunlar arasında laparoskopik böbrek ve prostat cerrahisi (laparoskopik nefrektomi, laparoskopik parsiyel nefrektomi, laparoskopik radikal prostatektomi, laparoskopik böbrek kist eksizyonu, laparoskopik pyeloplasti, laparoskopik inmemiş testis ameliyatı vb) perkütan yöntemle taş çıkarılması (PCNL, MİNİ PCNL, MİKRO PCNL), lazerle endoskopikböbrek taşı tedavisi (RIRC) sayılabilir.
Üroloji denildiği zaman çoğunlukla bahsettiğiniz gibi erkek hastalıkları algılanıyor ve erkek doktoru olarak tanınıyoruz. Üroloji alanı cinsiyet ayrımı olmaksızın anne karnındaki bir bebekten tutun en yaşlı insana kadar herkese hizmet verebilen bir tıp alanıdır. Ayrıcapoliklinikte hastalarımı- zın yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Üreme ve erkek cinselfonksiyon bozuklukları ve prostat, testis hastalıkları sadece erkek özelliklidir. Bunların dışında böbrek taşları, mesane ve böbrek kanseri, işeme bozuklukları ve idrar kaçırma her iki cinsiyettede karşımıza çıkmaktadır.
Kadınlar daha çok polikliniğimize sık idrara çıkma, idrar yolu enfeksiyonu, idrar kaçırma ve idrar yaparken ağrı şikâyetleriyle başvurmaktadır.
Üroloji; böbrekler, testisler, idrar kanalları (üreter,üretra), prostat ve cinsel organları içine alan vücut bölümleriyle ilgilenmektedir. Temel olarak işeme ve üreme fonksiyonlarıyla ilgilenmekteyiz. İdrar yapamama, zorlanarak idrar yapma, idrar kaçırma, çocuk sahibi olamama, idrardan kan gelmesi, yan ağrıları, sertleşme problemi, gece alt ıslatma, halk arasında pey- gamber sünneti olarak da bilinen idrar deliğinin aşağıda olması, yenidoğanlarda yumurtala- rın torbalara inmemiş olması, testis ağrısı ve testiste ele gelen kitle şikâyeti olan hastaların üroloji bölümüne başvurması gerekmektedir.
Yaşadığımız bölge taş açısından endemik bir bölge olup en sık karşılaştığımız hastalık doğal olarak taş hastalığıdır. Bunu aşırı aktif mesane, prostat hastalıkları ve mesane kanseri takip etmektedir. Sıcak bir bölgede yaşamamız, hayvansal gıda ağırlıklı kalorili, baharatlı beslenme kültürünün yanı sıra sıvı alımının az olması taş oluşumunu artırmaktadır. Sigara kullanımının yaygın olması mesane tümörünü tetiklerken; çay tüketiminin fazla olması aşırı aktif mesaneye neden olmaktadır.
Türkiye’de tıp alanındaki uygulamalar, dün- yadaki tıp merkezleri ve uzmanları ile daha yakın ilişki ve iş birliği sonucu oldukça ilerlemiş, hatta bazı alanlarda referans merkezi durumuna gelmiştir. Üroloji alanında da çok önemli gelişmeler olmuştur. Ülkemizden dün- yaca kabul görmüş çok başarılı ürologlar çıkmıştır. Üroloji branşı yapılan endoskopik girişimler nedeniyle herhâlde teknolojiden en fazla etkilenen ve yararlanan bölümdür. Ekonomik şartlar nedeniyle diğer ülkelere göre geç de olsa her türlü teknolojik gelişme nihayetinde ülkemizde de ulaşılabilir olmuştur. Esasen en önemli sorun temel bilimsel çalışmalara halen yeterli kaynak aktarılamaması nedeniyle, icat eden bir ülke olmak yerine, halen uygulayıcı bir ülke durumunda olmamızdır.
İleri laparoskopik cerrahiler üzerinde uzmanlaşmak ve mümkün olduğunca minimal invaziv girişimlerle hastalarımızın şifa bulmasına aracı olmak istiyorum. Aynı zamanda şehrimizde olmayan robotik cerrahinin yanında ameliyat olmak istemeyen ya da ameliyatı kaldıramaya- cak bazı kanser hastalarının tedavilerinde kullanılan kriyoterapi, radyofrekans ablasyon ve HIFU gibi tedavi alternatifleri ile anılan bir klinik olmak başlıca hedefimiz. Hasta tedavilerinin yanında özellikle onkolojik hastalıklara yönelik klinik araştırmalar yapmak ve bilimsel çalışmalara katkıda bulunmak da projelerim arasında yer alıyor.