Prof. Dr. Bayram Yılmaz’ın DSÖ bünyesindeki ataması ülkemiz için gurur verici olmasının yanı sıra Türkiye’nin BM nezdindeki Sıfır Atık Projesi’ne de katkı sağlayacak.
Türk bilim insanı Prof. Dr. Bayram Yılmaz, DSÖ’nün New York Albany Üniversitesi ile birlikte bu yıl kurduğu Mükemmeliyet Merkezi’nde İnsan ve Çevre Sağlığı Enstitüsü Danışma Kurulu Üyeliğine seçildi. Çevresel kimyasal kirleticilerin endokrin bozucu etkileriyle ilgili 20 yıldan uzun süredir araştırmalar yapan Prof. Dr. Bayram Yılmaz’ın DSÖ bünyesindeki ataması ülkemiz için gurur verici olmasının yanı sıra Türkiye’nin BM nezdindeki Sıfır Atık Projesi’ne de katkı sağlayacak.
Halen Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Bayram Yılmaz, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) New York Albany Üniversitesi’ndeki İnsan ve Çevre Sağlığı Enstitüsü Danışma Kurulu üyelerinden biri olmaya layık görüldü. SUNY & DSÖ İnsan ve Çevre Sağlığı Enstitüsü Direktörlüğünü yapan Prof. Dr. David Carpenter, atama yazısında Prof. Dr. Bayram Yılmaz’ın aynı zamanda endokrin bozucu kimyasal maddeler alanında DSÖ’nün danışmanlığına da görevlendirildiğini bildirdi. DSÖ’nün New York Albany Üniversitesi ile birlikte 2023 yılında kurduğu Mükemmeliyet Merkezi’nde, özellikle çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerine etkileri üzerine araştırmalar yapılıyor. Bunun yanı sıra İnsan ve Çevre Sağlığı Enstitüsü bünyesinde, çevresel kimyasal kirleticiler ile ilgili uluslararası mevzuatın hazırlanması, önceliklerin ve sınırlamaların belirlenmesi konusunda DSÖ yönetimine danışmanlık hizmeti veriliyor ve politikalara yön veriliyor.
20 yıllık araştırmaların getirdiği bilgi birikim DSÖ’ye danışmanlık getirdi
Atamayla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Bayram Yılmaz, “Yaklaşık 20 yıldır çevresel kimyasal kirleticilerin endokrin bozucu etkileriyle ilgili TÜBİTAK ve Avrupa Birliği destekli projeler gerçekleştirdik ve çok sayıda önemli uluslararası makalemiz yayımlandı. Türkiye’den bu referans araştırma merkezinin danışma kurulu üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı olmam hem benim hem de ülkem için guru verici. Türkiye, bilimsel alanda da ne kadar ileri seviyede olduğunu sağlıkta da bu şekilde bir kez daha göstermiş oldu. Endokrin bozucu maddeler insanlığın geleceği açısından son derece önemli bir konudur. DSÖ’ye danışmanlık yapan İnsan ve Çevre Sağlığı Enstitüsü’nde yıllardır yaptığımız araştırmaların sonuçları ve bilgi birikimimizle politikalara katkıda bulunan ekipte yer alacak olmam gurur verici” dedi.
Üreme bozukluklarının yanı sıra kansere neden oluyorlar
Görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Bayram Yılmaz, çevre kirliliğinin tüm Dünya’da giderek artmakta olduğunu, günlük yaşamı birçok alanda kolaylaştırmak üzere geliştirilen kimyasal maddelerden bazılarının endokrin sistemini etkileyerek insan sağlığı için tehdit oluşturabileceğini söyledi. Yılmaz şöyle devam etti; “Endokrin bozucu maddelerin önemli bir kısmı besin zincirine girerek insana olumsuz etki yapıyor. Ayrıca deriyle temas ve solunum yoluyla da az da olsa kontaminasyon olabiliyor. Bu kimyasal maddelerin ve plastiklerin yakılması durumunda da insan sağlığı tehdit oluşturuyor. Kadın ve erkeklerde üreme fonksiyonlarının bozulması ile hormona duyarlı kanserler bu maddelerin zararlı etkilerinin başında geliyor. Endokrin bozucu kimyasal maddelerin besin zincirine girmemesi için alınması gereken bireysel ve kurumsal tedbirleri uluslararası rapor haline getirerek yayınladık. Çok yakın zaman sonra bu çalışmalarımıza Nature dergisi de ayrıca yer verecek. Araştırmalarımıza göre bu kimyasal maddeler giderek artan oranda karşımıza çıkıyor.
Bugün, 1000 kadar kimyasal maddenin endokrin bozucu özelliğe sahip olduğu tahmin ediliyor. Bunlar arasında pestisitler, fungusitler, endüstriyel kimyasallar, plastikleştiriciler, nonifenoller, ağır metaller, farmakolojik ajanlar ve fitoöstrojenler bulunmaktadır. Bu kimyasal maddelerden özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler grubunda olanların üretimi ve kullanımı yasaklanmış veya sınırlandırılmıştır. Bunların endokrin bozucu etkilerinin dışında kanserojenik, nörotoksik, immunotoksik, hepatotoksik ve nefrotoksik olabileceği bildirilmiştir.
Endüstriyel gelişmeyle kirlenme arttı
Dünyada son 70 yılda sağlanan endüstriyel gelişmelere paralel olarak, çok sayıda kimyasal maddenin çevreye salındığı ve yaygın şekilde kirlenmeye neden olduğu bilinmektedir. Farklı yapılardaki kimyasal maddeler yanmayı önleyici, boya sanayi, zirai mücadele, kozmetik, gıda ambalajı ve plastik yapımı gibi çok farklı alanlarda yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bugün, günlük yaşamın her alanında kullanılan plastik kaplar, deterjanlar, kozmetikler, oyuncaklar, yanmayı önleyiciler, pestisitler ve gıda koruyucular gibi birçok üründe endokrin bozucu kimyasal maddeler bulunmaktadır.
Fetal, yeni doğan ve erken çocukluk dönemine dikkat edilmeli
Yapılan araştırmalar, özellikle organ ve nöral sistemlerin geliştiği, fetal, yeni doğan ve çocukluk dönemlerinde endokrin bozuculara maruziyetin önemli risk oluşturduğunu bildirmektedir. Endokrin bozuculara maruz kalınan yaşam evresi oldukça önemlidir. Endokrin bozucular her yaşta insan için risk oluştursa da, fetal, yeni doğan ve erken çocukluk bu kimyasal kirleticilere maruziyet açısından en kırılgan dönemlerdir.
Endokrin bozucular çoğunlukla kontamine besin ve suların ağız yoluyla alınmasıyla vücuda girer. Yağda erime özelliği olan kimyasal maddeler deri yoluyla da emilebilir. Ayrıca, bazı kimyasal maddelerin volatilize olabildikleri ve havadaki partiküllerinin solunum yoluyla organizmaya taşınabileceği de bildirilmiştir. Dolayısıyla bu kimyasal maddeler ev ve her türlü iş kolunda besinler, su ve hava yoluyla vücuda taşınabilmektedir. Epidemiyolojik analizlerde endokrin bozuculara tüm bireylerde ve farklı biyolojik örneklerde (serum, yağ dokusu, anne sütü, idrar, plasenta ve fetal kan) değişen miktarlarda rastlanmaktadır.
Aşağıda endokrin bozucu kimyasal kirleticilere karşı alınabilecek kurumsal ve bireysel önlemler belirtilmiştir.
Kurumsal olarak alınması gereken önlemler:
Bireysel olarak alınabilecek önlemler:
Sıcak içecekleri plastik bardakla içmeyin