Türk Toraks Derneği’nden yapılan açıklamada, suda boğulma riskini önlemek için alınabilecek tedbirlere dikkati çekildi.
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gaye Ulubay, suda boğulmanın suya battıktan sonra nefessiz kalma sonucu gelişen ölüm olarak tanımlanırken, boğulayazma ise suya batma olayından kurtarılan kişinin, kurtarıldıktan 24 saat sonra sağ kalması durumu olduğunu söyledi
Suda boğulmaların, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya çapında önlenebilir yaralanmalar içinde ölüme sebep olan en önemli üçüncü neden olduğunu belirten Ulubay, “Vakaların yarısından fazlasını 25 yaş altındaki bireyler oluşturmaktadır. Suda boğulma, can kaybı ve/veya sakatlıklara neden olması, iş gücü kaybına yol açabilmesi ve önlenebilir risk faktörleri içermesi nedeniyle hem dünya hem de ülkemiz için ciddi bir halk sağlığı sorunudur.” dedi.
“SUDA BOĞULMA CİDDİ SONUÇLAR DOĞURABİLİR”
Türk Toraks Derneği Solunum Yetmezliği ve Yoğun Bakım Çalışma Grubu Sekreteri Doç. Dr. Umut Sabri Kasapoğlu da, suda boğulmaların tatlı ya da tuzlu suda gelişebildiğini belirterek,”Tatlı su boğulmalarında hipotonik sıvı akciğerlerden dolaşıma doğru geçer, kan miktarı 3-4 dakika içinde artar, çoğu serum elektrolitlerinin konsantrasyonu düşer, serum potasyumunda yükselme olabilir. Tuzlu su boğulmalarında ise akciğerde ödem gelişir. Kan hacmi azalır, serum elektrolitlerinin düzeyi artar. Tatlı ve tuzlu suyun ikisi de akciğerde surfaktan denilen ve alveolleri açık tutan maddenin hasarlanmasına neden olarak, solunum sıkıntısı ve kan oksijen düzeylerinde düşmeye neden olur. Akciğerdeki hasarı artıran faktörler arasında yutulan sudaki çamur, kum, lağım suyu varlığı (bakteri, alg), mide içeriği olması, kimyasal irritanların bulunması yer almaktadır. Suda uzun süre kalma, yeniden yaşama döndürme girişimlerini (canlandırma) kapsayan kardiyopulmoner resusitasyon (KPR)’a olarak adlandırılan yapay solunum ve dolaşım desteğine geç başlanması, kalbin durmuş olması sonuçları olumsuz etkileyen faktörlerdir. Sonuçta kalpte ritim bozuklukları, beyin hasarı veya böbrek hasarı gibi ciddi ve çoklu organ yetmezliği gelişebilir.” diye açıkladı.
“ZAMAN KAYBETMEDEN MÜDAHALE EDİLMELİ”
Kasapoğlu, “Suda boğulma gerçekleşen bir kişi ile karşılaşıldığında hemen 112 birimlerine haber verilmeli ve zaman kaybedilmeden temel yaşam desteği -temel solunum ve dolaşım yani kalp masajı-uygulamalarına başlanmalıdır. “ diyerek şunları söyledi:
“Suda boğulma, istenmeyen sonuçlarından ötürü önemli bir halk sağlığı sorunu olup, alınacak önlemlerle geri dönüşü olmayan can kayıpları ve sakatlıktan korunmak mümkündür. Alınabilecek önlemler; Bilinmeyen bir yerde veya tek başına denize girilmemesi, derinliği bilinmeyen bir yerde suya atlamaktan kaçınılması, sulama kanallarında, barajlarda veya göletlerde yüzülmemesi sayılabilir. Ayrıca boğulma vakalarında kurtarma süreçlerinde yüzme bilen ve bu konuda eğitim görmüş kişilerin görev alması çok önemlidir. Aksi halde kurtarıcının da boğulabileceği unutulmamalıdır.”