Severek, sevilerek, düşünerek, bardağa dolu tarafından bakarak...Yaşamak güzel...
Radyolojide malpraktis seminerini duyunca anılarım canlandı birden. Malpraktise doğru giderken son anda kurtulduğum, Radyoloji de yaşadığım bir süreci anlatayım istedim.
Avukatlık Stajını başlatacağım günlerde evrak peşinde koşturup duruyorum.. Günün yorgunluğu ile eve döndüğüm bir gece yemekten sonra şiddetli bulantı ve kusmam oldu sabaha kadar. Oğlum Amerika’dan bir gün önce gelmiş Jet lag etkisi ile uyukluyordu. O kadar şiddetli bulantı ve kusmam oldu ki, biran geldi bilincimi kaybedeceğimi hissettim ve en son hatırladığım şey, eşime oğlumun odasının ve bulunduğum salonun kapılarını kapatmasını oğlumun beni böyle görmemesini söylediğim oldu..
Sabaha doğru kendime gelmiş, bulantı kusmam geçmişti. Kendimi artık iyi hissetmeme rağmen eşim sabah hastaneye götürmekte ısrar etti.. Ben ise oğlum beni bu halde gördü mü diye soruyordum.. Görmemişti sevindim.. Sonunda ikna oldum sabah saat 07 e doğru yola çıktık. Hemen kanlarım alındı, Herkes kusma sırasında bilincimi kaybetmeme odaklanmıştı. Nöroloji vs vs sonunda Kranial BT Anjio da istendi..
Deontoloji işliyordu, ‘’Hekimim diye, atlamayalım diye’’ her işlem yapılmaya çalışıldı, işlemler hemen de yapılıyordu.. Kranial BT Anjio için odasına gittiğimiz Radyoloji hocası da, meslektaşı olan, bembeyaz bitkin bir yüz ifadesi ile karşısında duran benle ilgilenerek ,benim yanımda "BT i çektiğiniz zaman hemen bana gönderin" diye birde telefon açtı radyoloji teknisyenine....
Sonunda sabah 08-09 arasında tüm İşlemler bitti. Ben sonucu bekliyorum. 1 saat geçti, 2 saat geçti . Bu arada ben çok iyiyim. Eşim içeri dışarı girip çıkmaya başladıktan bir süre sonra ‘’ sen eve geç, dinlen Aynur’’ demeye başladı. Bunun ne anlama geldiğini hekimler anlar, 20 yıllık bir Anestezi Rea. Uzmanı olan bende anlamıştım.. Ve kaderimin üstüne gitmeye kara verdim, ‘’radyoloji Hocası BT görmüş olmalı, onun yanına uğrayalım, oradan giderim’’ dedim, o ise ‘’ben öğrenir sana iletirim, henüz bakmamıştır’’ gibi şeyler söylüyordu. Sonunda ben Hocanın odasının yanından geçerken içeri daldım. Hoca yanında asistanları ile filmleri değerlendiriyorlardı . Eşim Hemen konuşmaya başlayarak ‘’hocam biz BT sonucunu öğrenmek istedik ‘’ dedi. Hocamız da "Uğurcuğum niye eşinle geldin, her yere eşinle mi gidersin" dedi.. Film orda koptu benim için… Sadece "benimle de rahat konuşabilirsiniz" diyerek ilk boş sandalyeye oturdum. Bu arada mesleki refleks olarak, değerlendirmek için asılan bir kranial BT filmine gözüm takıldı. Beyin dokusunun nerede ise yarısını tümör kitlesi kaplamış BT görüntüsünü görünce "Yazık Beyninin yarısı yok, nasıl yürüyor, nefes alıyor bu hasta vs vs acaba" diye hızla bir düşünce geçti aklımdan.. Hoca bir süre filmlere baktı asistanlarla konuştu, sanki biz yoktuk, anladığım kadarı ile cümleye giremiyordu..Sonra birden ayaklı sandalyesi ile hızla kayarak yanıma geldi. Ve dedi ki "bu filmi görüyor musun, sizin BT niz bu……………… Ama beyin tümör cerrahisinde çok iyi ekipler var, çok başarılı ameliyatlar yapılıyor, Pamir hocayı (birkaç isim daha saydı) tanırım, hemen hocamıza telefon ederim, size hemen ameliyat günü alırız, müdahale ederler………………".
Eşim ağlamaya başlamıştı. Ben ise nerede ise beynimin yarısını kaplayan tümöre, o yarım beyin tomo manzarasına bakıyordum ve bu sefer aklımdan hızla şu düşünceler geçti " vay be yarım beyinle ben nasıl hukuk bitirmişim, üstelik bu arada birde sağlık hukukunda doktora yeterlilik sınavını bile vermiştim, bravo bana, Bu yarım beyinle ben nasıl yürüyordum ve bunları nasıl başarmıştım".. Sonra hocaya döndüm "ben yıllarca bu ameliyatlara girdim, sonuçları biliyorum, ben ameliyat olmayı düşünmüyorum hocam. Ama o bahsettiğiniz hocalara da giderim, sadece ortalama ne kadar ve nasıl yaşayacağımı öğrenmek için giderim " dedim.
Bu arada rahatlamıştım, çünkü üniversiteyi bitiren oğlum ayakları üzerinde duruyordu, bana muhtaç arkamda kimse kalmayacaktı. Yani gözüm arkada kalmadan ölebilirdim..
Bu rahatlama ile ağlayan eşime döndüm "çocuğum büyüdü, bana ihtiyacı yok, bende iyi ve güzel yaşadım , ağlama" dedim..
Bu arada hocamız bu beyin tümör ameliyatlarında artık çok iyi sonuçlar alındığından bahsederek beni o çok ünlü beyin cerrahlarına gitmeye ikna etmeye çalışıyor, aslında beni yaşatmak için çırpınıyordu. Benim içinse hem zaman hem de söz bitmişti artık. "Biz kalkalım hocam" dedim ve ‘’hala ameliyat günü ayarlarım’’ diyen hocaya teşekkür ettim ve kalktık..Eşim kendini dışarı attı..
Odada bu arada 3 asistan var, sessizce ayakta bu muhabbeti dinliyorlar.. Dışarı kendini atan eşimin arkasından çıkmak için kalktım ve odadaki hekimlerin herbirine teşekkür ederek kapıdan çıkarken, asistanın biri diğerine rapora yazmak için adımı sorduğunu duydum... Genç doktorun soyadımı doğru telafuz edemediğini duyunca ‘’Özensoy’’ diyerek müdahale ettim, anlamadığını düşünerek kapıdan döndüm adımı soyadımı tekrarladım, ‘’ÖZELSOY değil ÖZENSOY dedim.. Tamam dediler... Karşılıklı teşekkür ettik.. Son gördüğüm şey hoca yine işine dönmüş BT’ lere bakıyordu.. Birden hocanın odadan çıkmış olan eşime "Uğur Dur dur" diye bağırdığını duydum, adımı soyadımı bağırarak asistanlara sordu tekrarladılar.. "Bu Dr hanımın BT’si değil ki, isimler farklı" diyordu, eşim tekrar odaya girdi, bu arada hoca hızla telefonla birini aradı, telefonun diğer tarafındaki kişiye ( ki sonradan öğrendim ki beni muayene eden BT filmi isteyen nöroloji doktorunu arıyordu hocamız) "Ugur’un eşi tümor değil, film başka hastanınmış hocam, Müjde " diyordu.
Radyoloji hocamız hastası hayata tutunan, hastası yaşamsal tehlikeyi atlatan her hekimin hissettiği gibi, çocuklar gibi şendi, inanılmaz bir çoşku içindeydi.
Konu şu; sabahın saat 08 i civarında biri ben olmak üzere iki kadın hastaya Acil Kranial BT çekilecek. İLK ÇEKİLECEK HASTA BENİM ve bende iğne korkusu var, damar yolu açtıramamış durumdaydım. Kusmayı bulantıyı unuttum damar yolu nasıl açtıracağım panik atağı yaşıyordum ve bu arada insanlar benim damaryolu açtırmamı beklemesin diye "bekleyen hastayı alın, bu bayan önce girsin’’ demiştim..
Bizim hocamızda ‘’ilk bayan hastanın BT sini hemen bana gönderin’’ deyince, " İLK BAYANIN BT si hocaya hemen gönderilmiş hali ile..Ve benim sonuç, çekildiği andan itibaren tüm hastaneye yayılmış, eşime söylenmiş, geriye sadece durumun bana nasıl söyleneceği kalmıştı özetle.
2016 da yaşadığım, burada kısaca anlattığım bu konuşma yaklaşık 1.5-2 saat sürmüştü..
Bu arada eşim üzüntüden mi sevinçten mi ağlıyordu bilemem ama bu BT ye bakarak ameliyat dahil neden olacağı sonuçları düşünmek bile istemiyorum.
Sonrasında hızla hastaneyi terk edip eve gittim. Artık hiçbir tarafım ağrımıyordu…Jet lag etkisi ile uyuyup uyanan oğlumun odasına girdim, Onu öptüm. Uyandı, beni gördü, ‘’neredeydin Aynur’’ dedi. ‘’Kısa metrajlı bir korku filmi seyrettim’’ demek vardı ama ‘’İşim vardı sen uyurken hemen gidip geldim’’ dedim.. Ve bugün hala ne o geceyi ne sonrasını bilmiyor..
Sonuç; Hayat kaldığı yerden devam ediyor ve YAŞAMAK GÜZEL
Sonuç; CUMHURİYETİN YETİŞTİRDİĞİ HEKİMLERİMİZ, Benim hekim meslektaşlarım, vatanına, insanına, insanlığa, bilime olan saygıları ile çok özel, mesleki becerileri ile olağanüstüler bireyler, hekimlerdir… Yeter ki bu hekimlere gölge edilmesin..