Özel Kemal Bayındır Hastanesi İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Dr.Serkan Kocakuşak; Diyabetlilerde ölüm nedenlerinin 80' ini damar sertliğinin neden olduğu hastalıklar oluşturmakta olduğuna dikkat çekti.
Bunların üçte ikisi koroner arter hastalığına, üçte biri ise beyin damarlarının veya periferik damarların (bacak damarları gibi) hastalığına bağlı olduğunu söyledi. Dr. Kocakuşak; Diyabetin varlığı koroner arter hastalığı açısından başlı başına önemli bir risk oluşturmakta, diyabetlilerde kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinde özellikle dikkatli olmak gerekir dedi.
- Koroner arter (kalp damar) hastalığının görülme sıklığı belirgin olarak daha yüksektir, daha genç yaşlarda ortaya çıkar ve kadınlarda da sıkça görülür
- Koroner arter hastalığının hiçbir belirti vermemesi sıkça rastlanan bir durumdur.
- Koroner arter hastalığının varlığında tedavi yaklaşımlarında farklılık söz konusudur.
Diyabetlilerde ölüm nedenlerinin 80' ini aterosklerozun (damar sertliğinin) neden olduğu hastalıklar oluşturmaktadır. Bunların üçte ikisi koroner arter hastalığına, üçte biri ise beyin damarlarının veya periferik damarların (bacak damarları gibi) hastalığına bağlıdır. Diyabetin varlığı koroner arter hastalığı açısından başlı başına önemli bir risk oluşturmaktadır. Diyabetlilerde diyabeti olmayanlara kıyasla koroner arter hastalığının görülme olasılığı yaklaşık üç kat daha fazladır. Diyabetlilerde kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan LDL kolesterol düzeyinin yüksek, iyi huylu kolesterol olarak adlandırılan HDL kolesterol düzeyinin düşük olması, hipertansiyonun, sigara kullanımının varlığı ve kan şekeri düzeyinin iyi kontrol edilememiş olması koroner arter hastalığı riskini arttıran en önemli faktörlerdir.
Erişkin tipi diyabetlilerin yaklaşık 75'i aşırı kiloludur ve kilo fazlalığı risk faktörlerinin her biriyle bağımsız olarak ilişkilidir. Kadınlarda menapoz öncesi dönemde koroner arter hastalığının görülme oranı erkeklere kıyasla daha düşüktür. Menapoz sonrası dönemde ise bu oran erkeklerdekine yakındır. Ancak diyabetli kadınlarda menapoz öncesinde dahi koroner hastalığı riski erkeklerdeki kadar yüksektir.
Diyabetli hastaların önemli bir bölümünde sessiz koroner arter hastalığı mevcuttur. Bir başka deyişle koroner arter hastalığının tanısında yardımcı olan göğüs ağrısı yakınmasına diyabetlilerde diyabeti olmayanlara kıyasla daha seyrek rastlanır. Miyokard infarktüsü olarak adlandırılan kalp krizi tablosunun tanınmasında şiddetli göğüs ağrısının varlığı en önemli bulgudur. Oysa diyabetli hastaların ancak yarısında miyokard infarktüsü sırasında göğüs ağrısı vardır. Diğer yarısında ise ya hiç bir yakınma yoktur, ya da bulantı, kusma, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, kalp yetersizliği bulguları (ayak bileğinde ödem gibi), kan şekeri kontrolünün aniden bozulması gibi durumlar söz konusudur.
Bu nedenle diyabetlilerde miyokard infarktüsü tanısı güçtür ve bazı hastalarda aradan uzun bir zaman geçtikten sonra EKG (elektrokardiyografi) bulgularına dayanarak infarktüs geçirildiği saptanır. Özellikle yaşlı diyabetlilerde bu duruma sıkça rastlanır.
Koroner arter hastalığı saptanan hastalarda diyabetin varlığı tedavi seçiminde de farklı yaklaşımları gerektirebilir. Kullanılacak ilaçların seçiminde hastanın diyabetli olması dikkate alınır. Cerrahi girişim (koroner by-pass) ile alternatif yöntem olan balonla daralmış damarın açılması (anjiyoplasti) arasında karar verirken hastanın diyabetli olup olmaması dikkate alınır.
Diyabetli hastalar kan şekerlerinin kontrol altına alınması konusunda gösterdikleri titizliği kalp sağlığı konusunda da göstermelidirler.
Aşağıda söz edilen önerileri tüm diyabetli hastaların dikkate alması gerekir:
Kan şekerinin yanısıra kan kolestrolüne de belirli aralıklarla (hekimlerin önerisi doğrultusunda) bakılması uygun olur.
Kan basıncının belirli aralıklarla (ayda bir kez ya da hekimlerin önerisine göre) ölçülmesi gerekir.
Önemsiz gibi görülebilen göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı ya da çabuk yorulma gibi yakınmalar koroner arter hastalığının ilk belirtisi olabileceğinden bu yakınmaların en kısa sürede hekimlere bildirilmesi önemldir.
Her diyabetli hasta yılda en az bir kez elektrokardiyografi (EKG) çektirmelidir.
Tüm diyabetli hastalar düzenli egzersiz (en azından haftada üç kez 40 dakika süreyle yürüyüş gibi) yapmalı, fazla kilolarını vermek için uygun diyet uygulamalı, hipertansiyon söz konusuysa hekimlerinin önerdiği ilaçları özenle kullanmalı ve eğer kullanıyorlarsa sigarayı bırakmalıdır.