Şehit Dr.Ersin Arslan unutulmadı

Mezarı başında anıldı.Dr.Ersin Arslan görevi başında katledilmesinin üzerinden 13 yıl geçti.13 yıldır sağlıkta şiddet bitmedi. "Çünkü bir hekim, bir arkadaş, bir evlat, bir eş, bir kardeş... Bir umut, bir nefes eksildi aramızdan..

SAĞLIKÇI VEFATLAR 17.04.2025 13:18:00 0
Şehit Dr.Ersin Arslan unutulmadı

 

Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından katledilmesinin üzerinden 13 yıl geçti.13 yıldır sağlıkta şiddet bitmedi, her geçen gün daha da arttı. Dr. Ersin Arslan’ı Özlemle , rahmetle anıyor, unutmuyoruz. Unutturmayacağız

Görevini ifa ederken saldırı sonucu hayatını kaybeden Göğüs Cerrahi Dr. Ersin Arslan’ı, vefatının 13. yılında rahmet, dua ve hürmetle yâd ediyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. 

Dr Beytullah Şahin İl Sağlık Müdürü 

 

"Çünkü bir hekim, bir arkadaş, bir evlat, bir eş, bir kardeş... Bir umut, bir nefes eksildi aramızdan.." Hastanemize adını veren ve görevi başında şehit olan Dr.Ersin Arslan'ı vefatının 13. yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyoruz.    Dr.Ersin Arslan EAH Gaziantep

 

 

Görevi başında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden genç meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı aramızdan ayrılışının 13. yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz. 

Prof. Dr. Oğuzhan Saygılı GAÜN Hastanesi Başhekimi  GAÜN Hastanesi

 

 

DEMOKRASİ VE HUKUKUN İŞLEDİĞİ, BİLİMSEL VE ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ!

Dr. Ersin Arslan ve Sağlıkta Şiddet Sonucu Kaybettiğimiz Meslektaşlarımız Anıldı: Sağlıkta Şiddet Sona Erene Kadar Mücadeleden Vazgeçmeyeceğiz.

17 Nisan 2012 tarihinde bir hasta yakını tarafından görevi başında katledilen Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümü Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilmişti.

TTB ve tabip odaları, “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” kapsamında birçok ilde basın açıklamaları düzenledi. Dr. Ersin Arslan için ilk anma mezarı başında yapıldı. Anmada TTB Merkez Konseyi ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri,emek meslek örgütleri ve siyasi partilerin yöneticileri ile Dr. Ersin Arslan’ın ailesi ve yakınları yer aldı.       Gaziantep Kilis Tabip Odası 

 

Dr. Ersin Arslan ve Şiddet Sonucu Kaybettiğimiz Meslektaşlarımız Anıldı: Sağlıkta Şiddet Sona Erene Kadar Mücadeleden Vazgeçmeyeceğiz.

17.04.2025

17 Nisan “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele  Günü”

DEMOKRASİ VE HUKUKUN İŞLEDİĞİ, BİLİMSEL VE ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIŞMAK  İSTİYORUZ!

Bilindiği gibi 2012 yılının 17 Nisan günü Gaziantep’te hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin ARSLAN’ın ölüm yıldönümleri Türk Tabipleri Birliği tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmişti. Sağlık çalışanlarına karşı giderek artan şiddet ile ilgili farkındalığın artması, şiddetin toplumsal olarak reddedilmesi, gerekli ve etkili yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere her 17 Nisan’da ülke genelinde birçok etkinlik ile anmalarımızı gerçekleştiriyoruz.

2023 yılında Türk Tabipleri Birliği’nin üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasına katılan 10 hekimden yaklaşık 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü; şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisi yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını ve Beyaz Kod kullanmadığını belirtti. Türk Tabipleri Birliği’nin talebine rağmen edinemediği, bu nedenle açtığı dava sonucunda elde edilen Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerine göre; Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmıştır. Ancak bu tarihten sonraki veriler yine elde edilemediği için halen mahkeme kararı beklenmektedir.

Özü itibariyle kişisel ve toplumsal iyiliği hedef alan, bu amaç üzerine kurulu bir mesleğin mensupları olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gittikçe artan dozda ve bazen de ölümcül olan şiddete maruz kalması anlaşılmazdır, kabul edilemezdir.

Sağlıkta yaşadığımız bu şiddet sarmalının evlerden, sokaklardan ve hepsinden önemlisi bunu önlemek ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü en yetkili organların söylemlerinden bağımsız olduğu düşünülemez. Şiddetin dil ve söylemde başladığını, burada engellenemeyen şiddetin fiziki ve devamında ölümcül bir niteliğe bürünebildiğini herkes biliyor. “şiddete sıfır tolerans” anlayışının propaganda içeren bir söylemden çıkıp gerçek bir politikaya dönüşebilmesi sürekli, kararlı ve samimi bir anlayışı zorunlu kılar. Ülkemizde “sağlıkta şiddetle” ilgili samimiyetsiz tutumun en çarpıcı örneği olarak; “Memnuniyetsizliğiniz varsa gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diyen bir milletvekilinin hâlâ Meclis’te durabiliyor olmasında görüyoruz.

Sağlıkta Dönüşüm nedeniyle sağlığın bugün geldiği noktanın yarattığı olumsuz iklimin şiddet doğurduğu, özellikle acil servislerde kontrolden çıktığı, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetinin verildiği yerlerin güvenli olmaktan çıktığı aşikardır.

Tedavisi için uğraşılan ya da ameliyatı yapılan bir hasta veya o hastanın yakını tarafından yapılan saldırı da, bu saldıralar sonucunda sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybetmesi de kanıksanamaz. Her gün birçok sağlık merkezinde yaşanan mobbing, tehdit, hakaret ve fiziksel saldırıya varan şiddetin her türlüsünü durdurmaya kararlıyız. Sağlıkta şiddet bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşmüştür. Bu durum sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir!

Bu nedenle toplumda yaygınlaşan şiddet iklimine ve özel olarak sağlıkta yaşanan şiddet olgularına karşı topyekun, kararlı ve samimi bir mücadele yürütülmesi zorunludur. Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesinin; şiddeti doğuran kültürel, toplumsal, siyasal, hukuksal yapının düzeltilmesinin, sosyal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesinin ancak demokrasi, adalet ve barış ortamının sağlanması ile mümkün olabileceğinin farkındayız

TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için yasa önerisine göre; cezalar artırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nda şiddet başlığı ile ayrı bir suç kategorisi tanımlanmalı, suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı, sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlenmelerle engellenmelidir.

Mesleğimizin geleneği şiddet değil, karşılıklı güven içeren bir sağlık ortamına dayanır. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza şiddet içermeyen bir sağlık ortamında hekimlik yapacakları bir gelecek bırakmak da bizim sorumluluğumuzdur.

Her yıl olduğu gibi bugün de kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ve ekip arkadaşlarımızın anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.

Şiddetin olmadığı bir sağlık sistemi kurmak mümkün!

Bunun için;

  • Performans sistemi kaldırılmalı, ekip çalışmasını özendiren nitelikli çalışma düzenine geçilmelidir.
  • Randevular hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.
  • Sağlık kurumlarında yeterli sayıda güvenceli sağlık çalışanı görevlendirilmelidir.
  • Sağlık kurumlarında güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
  • Merkezi şikayet hatları kaldırılmalıdır.
  • Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilmelidir.
  • TTB’nin önerdiği caydırıcı yasa teklifi hayata geçirilmelidir.

Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir sağlık ortamı istiyoruz!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

 

GAZİANTEP SAĞLIKÇILAR MECLİSİ

 

 Törene katılanlar duygusal anlar yaşarken hep birlikte “ unutmadık, unutturmayacağız” diyerek bir defa daha hayatının baharında şehit edilen Arslanı, rahmetle andılar.

Görev şehidi Dr. Ersin Arslan, kendi ismini taşıyan Mücahitler hastanesinde kalabalık bir katılımla anıldı. Hastane yönetiminin organize ettiği anma törenine doktorlar, hemşireler, hastane çalışanları ve çok sayıda katılımcı katılırken, bir kere daha sağlıkta şiddete ve teröre lanet okundu. Türkiye’nin gelecekte en başarılı kalp damar cerrahilerinden birisi olarak gösterilen merhum Ersin Arslan, kara gün olan 17 Nisan günü hayat verdiği bir hastanın torunu tarafından hunharca ve kahpece sırtından bıçaklanarak  şehit edildi. Hayatının baharında  ve daha 30 yaşında bir hayata can veren, umut olan Arslan’ın bu kahpece şehit edilmesi gerek ülkede gerekse de sağlık camiasında çok büyük üzüntü yaşatmıştı.

“UNUTMAYACAĞIZ”

Mücahitler hastanesinde ki törende bir konuşma yapan başhekim yardımcısı Dr. Ayşe Fulya Özkanlı, Ersin Arslan gibi bir hekimin bu ülke için çok büyük kayıp olduğunu ve bir operasyondan diğer bir operasyona üzerinde ki terli forması ile giderken şehit edildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Unutmadık, unutturmayacağız. O gün Dr.Ersin Arslan’a vurulan bıçak sadece ona değil bu ülkenin sağlık kalbine de vurulmuştur. O ki bir cana daha hayat vermek için, canla başla koşarken çok acımasızca ve kalleşçe şehit edildi. Daha hayatının bağrındaydı.   Yaşasaydı beklide bugün yüzlerce binlerce cana daha hayat verecekti. Ersin Arslan bunu kesinlikle hak etmedi. O mesleğine aşık, görevini her şeyin üzerinde gören bir doktordu.  Biz mesai arkadaşları, sağlık çalışanları ve sevenleri olarak onu asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Mekânı cennet ruhu şad olsun” diye konuştu. 

Mücahitler hastanesi Müdürü Mehmet Akmaz’da, 17.04.2012 Nisanın sadece bu şehir için değil bu ülkenin sağlık camiası için kara bir gün olarak tarihe geçtiğini, Ersin Arslanların bu ülkede kolay yetişmediğini ifade etti. Akmaz, Ersin Arslan isminin de her zaman yaşatılacağını ve unutturulmayacağını da sözlerine ekledi. ( İleri ) 

 

 

 

Sevgili Ersin Hocamız… Biz seni sadece kalbimizde taşımıyoruz, biz seni yaşatıyoruz. Her gün hastaneye adım attığımızda, “Bugün daha iyisini yapacağız” diyorsak.. O cümlede sen varsın. Ruhun huzurla uyusun.. Saygı ve Özlemle..@saglikbakanligi  @gaziantepism   Dr.Ersin Arslan EAH Gaziantep

 

 

17 Nisan 2012. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ersin Arslan’ın Katledildiği Gün. 13 yıl önce, Op. Dr. Ersin Arslan bir hasta yakını tarafından görevi başında öldürüldü. Dr, katilin akciğer kanseri olan dedesini tedavi etmeye çalışmıştı. Ameliyat sonrasında vefat eden dedenin maaşını alamadığı için ölüm bildiriminin yapılmaması için tehdit etmişti Dr. Ersin Arslan'ı. Murat Geceken adlı katil, hain bir pusu kurdu ve doktoru hastanede bıçakla katletti. Yaralı haldeyken bile yanına kimseyi yaklaştırmadı. Bunları yaparken çok profesyoneldi. Katiline "suça sürüklenen çocuk" dediler. 17 yaşındaydı. 24 yıl ceza aldı, ama uzun sürmeyecek. Bir gün çıkacak. Belki yakında çıkar?! 2025’in başında, bu kez bir çocuk öldürüldü. 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, Kadıköy’de pazarda bıçaklanarak can verdi. Kendinden büyük iki "SS çocuk" tarafından. Adalet, sadece yaşa göre değil; yaptığın suça göre işlemeli değil mi? Ersin Arslan bir hekimdi. Mattia bir evlattı. İkisi de geri gelmeyecek. İkisinin ailesi de mahvoldu. Op. Dr. Ersin Arslan'ı ve Mattia Ahmet Minguzzi'yi saygıyla, öfkeyle ve unutmamak için anıyoruz.    Dr Sıtkı Sarper Sağlam

 

 

17 Nisan 2012'de Gaziantep’te sendikamız üyesi, milletine hizmet için gecesini gündüzüne katan doktorumuz Ersin Arslan hasta yakını tarafından katledildi. Türk Sağlık-Sen olarak her 17 Nisan'da Şehidimiz Dr. Ersin Arslan’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu Şad Mekanı Cennet olsun   Türk Sağlık Sen 

 

Tam 13 yıl önce bugün, Dr.Ersin Arslan sağlıkta şiddet sonucu hayattan koparıldı. Türk Tabipleri Birliği tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilen 17 Nisan’da, Dr.Ersin Arslan’ı saygı ve sevgiyle anıyoruz. Artık bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Şiddeti körükleyen politikalara karşı, hergün bir çok sağlık merkezinde yaşanmaya devam eden mobing, sözel ve fiziksel şiddete karşı mücadeleye devam edeceğimizi belirttiğimiz basın açıklamamızı gerçekleştirdik. #SağlıktaSiddetSonaErsin Şanlıurfa Tabip Odası

 

 

Sağlık Camiası görev şehidi Dr. Ersin Arslan’ı vefat yıldönümünde; sağlıkta şiddetin son bulması temennisiyle saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Doktorumuzun hatırası Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanemizde ebedi olarak yaşıyor. Mekânı cennet olsun. AK Parti Gaziantep

 

 

Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından katledilmesinin üzerinden 13 yıl geçti. 13 yıldır sağlıkta şiddet bitmedi, her geçen gün daha da arttı. Bu şiddet tablosunun sorumlusu; sağlık sistemini çökerten, hekimi yalnız ve değersiz bırakan siyasi anlayıştır. AKP iktidarı, sağlık hizmetini ticarete dönüştürdü. Hekimleri itibarsızlaştırdı, şiddete açık hale getirdi. Ve bugün neredeyse her gün bir sağlık çalışanı darp ediliyor, tehdit ediliyor, iktidar hâlâ sessiz. Zafer Partisi olarak çok netiz: Bir ülkede doktor korkarsa, halk çaresiz kalır. Bu düzen değişmeden sağlıkta güven olmaz. Bizim iktidarımızda hekimler yurtdışına gitmek zorunda kalmayacak. Kendi ülkesinde görevini severek, güven içinde ve saygı görerek yapacak. Ve “giderlerse gitsinler” diyerek ülkemizden gönderilen hekimlerimizi özel uçaklarla geri getireceğiz. Ve elbette, sığınmacı ve kaçaklar da çoktan karayoluyla ülkelerine dönmüş olacak. Dr. Ersin Arslan’ı rahmetle anıyor, unutmuyoruz. Unutturmayacağız. Zafer Partisi 

 

Bundan 13 yıl önce hasta yakını tarafından hayattan koparılan Dr Ersin Arslan'ı ve şiddet sonucu hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını saygı ile anıyoruz. Aradan geçen bunca zamana rağmen sağlıkta şiddet en önemli sorunların basında gelmektedir. Bulunduğumuz her yerde, Dr. Ersin Arslan şahsında sağlıkta şiddet sonucu kaybettiklerimizi anıyor ve sağlıkta şiddete karşı mücadelenin sesini yükseltiyoruz! Onlara sözümüz sağlık emekçilerinin ve halkımızın yararına bir sistem inşa etme mücadelesini yükseltmek olacaktır.#saglıktaşiddetsonbulsun  SES 

 

Dr. Ersin Arslan’ı, meslektaşları olarak geniş katılımla, yarın görev yaptığı hastanede anacağız Hekim Birliği olarak, sağlıkta şiddetin en acı örneklerinden biri olarak kalbimizde yaşattığımız meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı, uğradığı hain saldırının 13. yılında unutmadık, unutmayacağız. 17 Nisan Perşembe günü (yarın), çok sayıda sivil toplum kuruluşunun da katılımıyla gerçekleştirilecek anma töreni, meslektaşımızın görevi başında hayatını kaybettiği ve sonrasında ismi verilen Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi B Blok Poliklinik önünde, saat 12.30’da başlayacak. Bu anlamlı törende, Hekim Birliği adına basın açıklamasını Genel Başkan Yardımcısı Dt. Özgür Öz yapacak. Ülkemizde sağlıkta şiddet, münferit olmaktan çıkmış, yıllardır sürdürülen yanlış sağlık politikalarının sonucu olarak yapısal bir sorun halini almıştır. Hekimlerin can güvenliği olmadan hizmet üretmesinin istenmesi kabul edilemez. Sağlıkta şiddete hep birlikte karşı durmak için; #GelinBirlikOlalım   Hekim Birliği

Hemşehrimiz, mesai arkadaşımız, görev şehidimiz Dr. Ersin Arslan'ı vefatının 13. yıldönümünde rahmet ve dualarla yad ediyorum. Ruhun şad, mekanın cennet olsun güzel insan.. Kemal Kazak TSS

 

17 Nisan 2012’de, Gaziantep Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi'nde görev yaptığı sırada hasta yakınının saldırısı sonucu hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan’ı vefatının 13. yılında saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Sağlıkta şiddetin ilk olmadığı ama ne yazık ki son da olmadığı bu acı olay, hepimizde derin yaralar bıraktı. Aradan geçen yıllara rağmen sağlık ortamında şiddet sona ermedi; caydırıcı yasal düzenlemeler hâlâ yetersiz, sağlık çalışanları güvende değil. Ailesine, sevenlerine ve sağlık camiasına bir kez daha sabır diliyor; sağlıkta şiddetin son bulduğu bir sistem için mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdürüyoruz.   TABİP-SEN

 

DR. ERSİN ARSLAN’I UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ! SAĞLIKTA ŞİDDETE HAYIR! Bugün, 17 Nisan 2012’de görevi başında, bir hasta yakını tarafından katledilen Dr. Ersin Arslan’ı UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ. Sağlık emekçileri şiddet tehdidi altında çalışmaya devam etmektedir. Siyasi iktidar önlem almamakta ısrarcı davranırken, bizler her geçen gün yeni bir şiddet haberiyle sarsılmaktayız. Artık yeter! Sağlıkta şiddet son bulmalı, caydırıcı yasalar ivedilikle hayata geçirilmelidir! Genel Sağlık-İş olarak, sağlık emekçilerinin güvenli çalışma ortamına kavuşması için mücadelemizi sürdüreceğiz! #ErsinArslan #SağlıktaŞiddeteHayır #GenelSağlıkİş            GenelSağlıkİş   

 

 

Dr. Ersin Arslan, 17 Nisan 2012’de görevi başında bir hasta yakını tarafından hunharca katledildi. Henüz 30 yaşında, umutları ve geleceği olan genç bir hekimdi. Onun kaybı, sağlıkta şiddetin ne denli derin ve acı bir yara olduğunu tüm Türkiye'ye gösterdi. Dr. Ersin Arslan’ın anısı, sadece bir hekim olarak değil; sağlıkta şiddete karşı verilen mücadelenin simgesi olarak yaşatılmaktadır. Bugün, Dr. Ersin Arslan’ı saygı, minnet ve özlemle anarken, sağlıkta şiddetin sona ermesi için daha güçlü adımlar atılması gerektiğini bir kez daha hatırlıyoruz. Onun ve diğer kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının anısı, sağlıkta güvenli çalışma ortamlarının sağlanması için mücadelemize ışık tutmaya devam ediyor. Dr. Ersin Arslan’ı unutmayacağız, sağlıkta şiddete son diyerek onun mirasını yaşatacağız. 

Hekim Dayanışması

 

 

 

Yaşatmak için yaşamak istiyoruz!  (Dt. Özgür Öz )

Dr. Ersin Arslan’ın ardından geçen 13 yılda sağlıkta şiddetle yüzleşmeye devam ediyoruz. Peki, biz hekimler güvende miyiz?

Vahşetin üzerinden geçen 13 yıl

Yarın, 17 Nisan’da, Gaziantep’te bir hastanenin önünde toplanacağız.
Canımızdan bir parça olan meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı 13. ölüm yıldönümünde anacağız.
Görev yaptığı hastanede, hastasına şifa vermeye çalışırken, görevi başında alçakça katledilen bir hekimdi Ersin.
Gencecik, başarılı, idealist bir doktordu.

Her yıl dönümünde olduğu gibi yine anacağız onu.
Ama artık anmak yetmiyor. Sağlıkta şiddet sona ersin diye oluşan slogan karşılık buldu. “Ersin’im” diyemiyoruz.
Çünkü aradan geçen 13 yıla rağmen hiçbir şey değişmedi. Sağlıkta şiddet, hekimlere ve sağlık çalışanlarına karşı büyük bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor.

Bir ülke, hekimini görevi başında kaybetmeye nasıl alışır?

Sağlıkta şiddet artık münferit değil, yapısal bir sorun.
Ve ne yazık ki, yıllardır sürdürülen yanlış sağlık politikalarının ve bilimsel temelden uzak, kışkırtılmış sağlık söylemlerinin kaçınılmaz bir sonucu.
Bugün hastaneler, şifa dağıtılan kutsal mekânlar değil; öfkenin, nefretin, çaresizliğin şiddete dönüştüğü alanlara dönüşmüş durumda.
Sahi, neden kaldırıldı tüm hastanelerden sağlıkta saygınlığın en temel sembollerinden biri olan, “SUS” işaretini yapan hemşirenin resimleri? Neden?
Şiddetin gerçekleşebilmesi için gerekli gürültü olsun diye mi? Bunun için mi?
Sonuç ne oldu peki?

Vatandaş hekime saldırmayı hak sayarken, milletin vekili bu utanç verici tabloyu çözmek yerine sağlık çalışanlarını hedef gösteren cümleler kurabiliyor.
Bu mudur Meclisimizin vatandaşına ve hekimine sahip çıkma biçimi?

Biz bu ülkenin hekimleriyiz.
İnsanları yaşatmak için ant içmiş, canını ortaya koyan bir meslek grubuyuz.
Ama her geçen gün soruyoruz: Bizi kim yaşatacak?

Hastaneler savaş alanı olmamalı

Dr. Ersin Arslan’ın ardından onlarca meslektaşımız şiddetin hedefi oldu.
Kimi yaralandı, kimi mesleğini bıraktı, kimi hayatını kaybetti.
Kimileri ülkeden gitti, kimileri sessizce tükendi.
Kimileri de… kendi yaşamına son verdi.

Bu yalnızca birkaç kişinin değil, sistemin suçudur.
Göstermelik düzenlemelerle, etkisiz yasalarla bu kan durmaz ki. Şu ana kadar durmadığı gibi.
Sağlıkta şiddet, ancak güçlü bir siyasi iradeyle, caydırıcı yasal düzenlemelerle ve koruyucu önlemlerle önlenebilir.

Kaç beyaz önlük daha düşerse sesimizi duyacaksınız?

Yıllardır aynı soruyu soruyoruz.
Bir hekimin ölümünü kaç yıl anarsak, sağlıkta şiddet gündemden düşer?
Kaç beyaz önlük daha yere serilirse, bu toplumda bir kırılma yaşanır?

Anmalara kulak verin.
Adaletle, önlemle, güvenli çalışma koşullarıyla bu sorun çözülür.
Çözüm için gerekli iradeyi gösterin.

Biz sadece yaşatmakla yükümlü değiliz.
Aynı zamanda kendi yaşam hakkımızı da savunmak zorundayız.
Bizleri korumayan bu sistemle uyum içerisinde, her şey normalmiş gibi nasıl hizmet üretebiliriz?

Biz unutmuyoruz, unutturmayacağız

Dr. Ersin Arslan’ı unutmuyoruz.
Ve onunla birlikte katledilen, şiddet mağduru olan tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını…
İsimleri tek tek aklımızda. Yüzleri hafızamızda.
Acıları içimizde.

Susmayacağız.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmayacağız.
Unutmayacağız. Unutturmayacağız.

Bu ülkede hiçbir hekim, hiçbir sağlık çalışanı bir daha görev başında, sağlıkta şiddetin kurbanı olmasın diye mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.
Çünkü biz yalnızca bir mesleği değil, insan onurunu ve yaşam hakkını savunuyoruz.
Ve elbette, kendi yaşam hakkımızı savunmak da en temel hakkımız.

Yaşatmak için yaşamak istiyoruz

Şeyh Edebali, yüzyıllar önce söylemiş:
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bizler, yaşatmak için yaşıyoruz.
Ama artık bu mesleği güvenli koşullarda icra etmek istiyoruz.
Endişe duymadan, tehdit altında olmadan, yalnız hissetmeden…

Şiddetin son bulduğu, hekimlerin saygı gördüğü yarınlar yakın mı bilmem.
Ama umuttur insana mücadele gücü veren.
Ve haklı mücadeledir, her zaman taviz vermeden kararlılıkla gerçekleşen.
Şiddetsiz bir sağlık sistemi içinde, hak ettiği saygınlıkla hizmet sunan çalışma koşullarında buluşmak umuduyla…

Sevgi ve saygılarımla,    https://www.24saatgazetesi.com/yasatmak-icin-yasamak-istiyoruz

 

 

 

Dr. Ersin Arslan'ı 17 Nisan 2012'de sağlıkta şiddete kurban verdik. 17 Nisan 2025 Perşembe günü, saat 12.30'da iş yerlerimizde Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddete kurban verdiğimiz bütün meslektaşlarımızın anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuyor, sağlıkta şiddete dikkat çekiyoruz.

17 Nisan “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü"nde okunacak basın açıklaması metni şöyle:

DEMOKRASİ VE HUKUKUN İŞLEDİĞİ, BİLİMSEL VE ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIŞMAK  İSTİYORUZ!

Bilindiği gibi 2012 yılının 17 Nisan günü Gaziantep’te hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin ARSLAN’ın ölüm yıldönümleri Türk Tabipleri Birliği tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmişti. Sağlık çalışanlarına karşı giderek artan şiddet ile ilgili farkındalığın artması, şiddetin toplumsal olarak reddedilmesi, gerekli ve etkili yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere her 17 Nisan’da ülke genelinde birçok etkinlik ile anmalarımızı gerçekleştiriyoruz.

2023 yılında Türk Tabipleri Birliği’nin üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasına katılan 10 hekimden yaklaşık 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü; şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisi yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını ve Beyaz Kod kullanmadığını belirtti. Türk Tabipleri Birliği’nin talebine rağmen edinemediği, bu nedenle açtığı dava sonucunda elde edilen Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerine göre; Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmıştır. Ancak bu tarihten sonraki veriler yine elde edilemediği için halen mahkeme kararı beklenmektedir.

Özü itibariyle kişisel ve toplumsal iyiliği hedef alan, bu amaç üzerine kurulu bir mesleğin mensupları olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gittikçe artan dozda ve bazen de ölümcül olan şiddete maruz kalması anlaşılmazdır, kabul edilemezdir.

Sağlıkta yaşadığımız bu şiddet sarmalının evlerden, sokaklardan ve hepsinden önemlisi bunu önlemek ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü en yetkili organların söylemlerinden bağımsız olduğu düşünülemez. Şiddetin dil ve söylemde başladığını, burada engellenemeyen şiddetin fiziki ve devamında ölümcül bir niteliğe bürünebildiğini herkes biliyor. “şiddete sıfır tolerans” anlayışının propaganda içeren bir söylemden çıkıp gerçek bir politikaya dönüşebilmesi sürekli, kararlı ve samimi bir anlayışı zorunlu kılar. Ülkemizde “sağlıkta şiddetle” ilgili samimiyetsiz tutumun en çarpıcı örneği olarak; “Memnuniyetsizliğiniz varsa gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diyen bir milletvekilinin hâlâ Meclis’te durabiliyor olmasında görüyoruz.

Sağlıkta Dönüşüm nedeniyle sağlığın bugün geldiği noktanın yarattığı olumsuz iklimin şiddet doğurduğu, özellikle acil servislerde kontrolden çıktığı, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetinin verildiği yerlerin güvenli olmaktan çıktığı aşikardır.

Tedavisi için uğraşılan ya da ameliyatı yapılan bir hasta veya o hastanın yakını tarafından yapılan saldırı da, bu saldıralar sonucunda sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybetmesi de kanıksanamaz. Her gün birçok sağlık merkezinde yaşanan mobbing, tehdit, hakaret ve fiziksel saldırıya varan şiddetin her türlüsünü durdurmaya kararlıyız. Sağlıkta şiddet bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşmüştür. Bu durum sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir!

Bu nedenle toplumda yaygınlaşan şiddet iklimine ve özel olarak sağlıkta yaşanan şiddet olgularına karşı topyekun, kararlı ve samimi bir mücadele yürütülmesi zorunludur. Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesinin; şiddeti doğuran kültürel, toplumsal, siyasal, hukuksal yapının düzeltilmesinin, sosyal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesinin ancak demokrasi, adalet ve barış ortamının sağlanması ile mümkün olabileceğinin farkındayız

TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için yasa önerisine göre; cezalar artırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nda şiddet başlığı ile ayrı bir suç kategorisi tanımlanmalı, suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı, sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlenmelerle engellenmelidir.

Mesleğimizin geleneği şiddet değil, karşılıklı güven içeren bir sağlık ortamına dayanır. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza şiddet içermeyen bir sağlık ortamında hekimlik yapacakları bir gelecek bırakmak da bizim sorumluluğumuzdur.

Her yıl olduğu gibi bugün de kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ve ekip arkadaşlarımızın anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.

Şiddetin olmadığı bir sağlık sistemi kurmak mümkün!

Bunun için;

  • Performans sistemi kaldırılmalı, ekip çalışmasını özendiren nitelikli çalışma düzenine geçilmelidir.
  • Randevular hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.
  • Sağlık kurumlarında yeterli sayıda güvenceli sağlık çalışanı görevlendirilmelidir.
  • Sağlık kurumlarında güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
  • Merkezi şikayet hatları kaldırılmalıdır.
  • Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilmelidir.
  • TTB’nin önerdiği caydırıcı yasa teklifi hayata geçirilmelidir.

 Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir sağlık ortamı istiyoruz!      https://istabip.org.tr/8443-17-nisan-dr-ersin-arslan-anma-ve-saglikta-siddete-karsi-mucadele-gunu.html

 

 

NE SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YÖNELİK ŞİDDETİ NE DE TOPLUMDA KÜLTÜR HALİNE GETİRİLMEYE ÇALIŞILAN ŞİDDETİ KABUL ETMİYORUZ!

İŞ YERİNDE, SOKAKTA, EVDE HER ALANDA ACİL DEMOKRASİ DİYORUZ!

Sağlık emekçileri olarak zor koşullarda çalışıyoruz. Çalışma ve yaşam koşullarımız yıllar içinde düzeltilmemiş, taleplerimiz karşılanmamış, yeni sorunlar eklenerek giderek katmerleşmiştir. İçinde bulunduğumuz her türlü zorluğa rağmen, en iyi şekilde hizmet vermek için gecemizi gündüzümüze katıyoruz.

Yıpranıyoruz, yıpranma hakkı alamıyoruz. Ücretlerimiz giderek eriyor, elimize geçen para artsın diye daha çok çalışmaya, daha çok nöbet tutmaya zorlanıyoruz. Personel eksikliği giderilmiyor, geçici görevlerle sürekli boşlukları doldurmaya zorlanıyoruz. İş güvencemiz yok, sürekli tehdit altındayız. Sağlık bir ekip işi iken, her birimizin rolü biricik ve vazgeçilmez iken sağlık emekçileri arasında ayrımlar oluşturuluyor, aramızda farklılıklar yaratılarak iş barışımız bozuluyor.

Başta ücretlerimiz olmak üzere eşit koşullarda ve eşit haklarla çalışmamız engelleniyor. Çıkan her yeni düzenleme bu farkı kapatmak bir yana, daha da derinleştiriyor. Bize bu çalışma koşularını dayatan şeyin, sağlık sisteminin getirildiği nokta olduğunu, emekçilerin haklarını her alanda budamaya niyetli sistem olduğunu iyi biliyoruz. İçinde hizmet vermeye çalıştığımız sağlık sisteminin yeterli olmadığını gayet iyi biliyoruz.

Ücretsiz sağlık hizmetinin ortadan kaldırıldığını, sağlık için cepten yapılan ödemelerin giderek arttığını, bugün çok sayıda kalemde cebimizden katkı/katılım payları altında para çıktığını biliyoruz. GSS prim borcu olan milyonlarca kişiye her gün yenilerinin eklendiğini biliyoruz. Hastanelere erişimin zorlaştığını, randevu almanın zorluklarını, günlerce hatta aylarca sonrasına randevu alınabildiğini biliyoruz. Artık sanal kuyruklarda bekliyoruz. Hasta başına ayrılan muayene süresinin 5 dakikaya indirildiğini biliyoruz.

İçinde bulunduğumuz koşullar ve sağlık hizmetlerinin durumu böyle iken giderek artan şekilde şiddete uğruyoruz. İdarecilerden baskı ve şiddet görüyoruz. Ayrıca hasta ve yakınlarından şiddet görüyoruz. Bu şiddet canlarımızı aramızdan alıyor, kimimiz kendi yaşamından vazgeçiyor.

Şiddetin nedenlerinin sağlık sisteminin yukarıda saydığımız eksikleri olduğunu biliyoruz. Hizmete erişim zorlaştıkça, gerçek sağlık sisteminin vaat edildiği gibi olmadığını görünce, hesap sorulan, öfke boşaltılan biz sağlık emekçileri oluyoruz. Çünkü olmayan bir sağlık sisteminin vaadi ile halkı kandıranlar, her aksaklığın sorumlusunun biz sağlık emekçileri olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Sağlık emekçilerini itibarsızlaştırarak, sağlık emekçilerini hedefe koyarak ve suçlayarak halkı yanıltmaya, sağlık sisteminin sorunlarının üstünü kapatmaya çalışıyorlar.

ERSİN ARSLAN’IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ OLAN 17 NİSAN “SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE GÜNÜNDE” KONUYLA İLGİLİ BAKANLIK ÖNÜNDE İFADE ETTİĞİMİZ DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLERİMİZİ BİR KEZ DAHA PAYLAŞMAK İSTİYORUZ.

Şiddet konusunda da işin kaynağına dönmek gerekiyor. 2000’li yıllara kadar hastanelerimizde sadece bir polis memuru adli vakalar için bulunurdu. Şimdi her hastanede onlarca, yüzlerce güvenlik görevlisi var. Fakat şiddet gittikçe tırmanıyor. Şiddet “sağlıkta dönüşüm” denilen ve AKP hükümetleri dönemlerinde hızlandırılan piyasacı uygulamalar yaygınlaştıkça artmaya başladı. Sağlık alanını kar elde etme alanı olarak gören, sağlık hizmetlerini üretim-tüketim ilişkisi içinde metaya dönüştüren ve her gün kışkırtılan sağlık talebi ile yöneticilerin değersizleştiren dil ve üslubu ile bu sistem şiddet üretiyor.

Sağlıktaki şiddet sadece hasta ve yakınlarının emekçilere yönelik şiddeti değildir.

İşyerlerindeki liyakatsiz yöneticilerin uyguladığı mobbing, muhalif olan sendika üyelerine yönelik siyasal (sürgün, işten atma, açığa alma, soruşturma vb) şiddet,

Açlık ve yoksulluk sınırı arasında çalışmaya mahkûm edilerek uygulanan ekonomik şiddet gibi birçok şiddet türü ile uğraşıyoruz. Toplumu ayrıştıran, kışkırtan, kutuplaştıran siyasal atmosfer, bireysel silahlanma vb.

O zaman şiddet üretmeyen bir sistem yaratma mücadelesini hep birlikte vermemiz lazım.

Bu mücadele sadece işkolumuz ekseninde de düşünülemez.  İktidar eliyle uzun yıllardır uygulanan baskı politikaları, kendinden olmayan herkesi öteki görme yaklaşımı ile birlikte toplumda oluşturulan kamplaşma beraberinde şiddet üretiyor. Uygulanan kutuplaştırma siyaseti nedeniyle kendini devlet gibi gören kesimlerde şiddete meyil ediyor. Yine açlık, yoksulluk, zamlar… Yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan milyonların bu durumu görmemesi için ayrıştırma ve kutuplaştırma siyasetini özellikle derinleştiriyorlar. Bu durumda da insanlar yaşadığı sıkıntıların sorunların kaynağını sistem olarak görmek ve hak elde etmek için mücadele etmek yerine en yakınındakine şiddet olarak yansıtıyor. Bu nedenle de şiddet toplum içinde gittikçe bir kültür haline geliyor.

Bu nedenle de normalleştirilmeye çalışılan şiddet kültürüne karşı sağlıklı bir toplum için bütünlüklü olarak mücadele etmek gerekir.

Toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek ancak toplumsal yaşamı demokratikleştirerek, birey ve toplumu özgürleştirerek ve eşitsizliklerle mücadele ederek; her bir bireyin yeterli beslenebildiği, uygun koşullarda barınabildiği, temiz suya ulaşımının mümkün olduğu, havanın kirletilmediği koşulları sağlayarak, temiz çevre ve güvenli gıdaya ulaşımın sağlandığı yani en temel insani ihtiyaçların karşılanması ile mümkündür. Sağlık hizmetleri, ancak tüm bu sıralananlarla birlikte toplum sağlığının geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Türkiye gibi toplumsal eşitsizliklerin derin olduğu ülkelerde, sağlık hizmetleri eşitsizlikleri en aza indirgenmesi hedefiyle de yapılandırılmak zorundadır. Sağlık emekçilerine yönelik şiddeti engellemenin birinci yolu toplumdan ve hizmet üreten emekçiden yana bir sistem inşa edilmesi ile mümkündür.

Elbette bu gerçekleşinceye kadar şiddeti engellemek için caydırıcı yasal düzenlemeler ile tedbirler alınmak zorundadır. Bunlardan bazıları;

İşkolundaki emek ve meslek örgütleri olarak önerdiğimiz sağlıkta şiddet yasasının tek bir virgülü dahi değiştirilmeden kabul edilmesini istiyoruz.

Sağlık emek-meslek örgütleri ve uzmanlık derneklerinin önerileriyle güvenli çalışma alanları istiyoruz.

Mesleklerimizi hedef gösteren tüm kitle iletişim araçlarının denetlenmesini istiyoruz.

“Sağlıkta Dönüşüm” Programı hemen terk edilmelidir. Toplumu hastalıklardan koruyabildiğimiz; koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği bir sistem inşa edilmelidir. Bunun için hizmet sunanların ve alanların örgütlü yapıları aracılığıyla katıldığı, sağlık bakanlığı koordinasyonunda bir mekanizma ile yeni bir sağlık sistemi inşa çalışmaları derhal başlatılmalıdır.

İdareci belirlemeleri liyakat kriterlerini taşıyan kişilerin aday olacağı ve çalışanlar tarafından seçimle belirleneceği şekilde olmalıdır.

Bunların dışında kısa vadede şiddetin toplumsal yaşamadan çıkarılmasında farkındalık yaratmak için;

Sağlık Bakanlığı diğer bütün kamu kurumlarına öncülük ederek; “sağlıklı bir toplum için şiddetsiz yaşam” “sağlık için demokrasi” “sağlık için herekse iş, aş, insani barınma ve eğitim” gibi temaları öne çıkaracak tarzda işkolunda örgütlü bizim gibi örgütlerin de desteğini alarak yeni bir kültür oluşması için çalışma yapmalıdır.

Ayrıca Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı başta olmak üzere iktidar ve muhalefetin tanınan yüzleri ile işkolumuzdaki emek ve meslek örgütlerinin yöneticilerinin de içinde yer aldığı ve sağlık emekçilerine yönelik şiddeti azaltmaya yönelik kamu spotları hazırlanmalı ve TV’lerde yayınlanmalıdır.

İlkokuldan Üniversiteye kadar insan hakları, demokrasi, demokratik yaşam konularında farkındalık yaratacak eğitim süreçleri müfredatlara acilen eklenmelidir.

Son olarak;

Şiddetin çalışma ortamımızın olağan bir parçası haline getirilmesi isteniyorsa, bu şiddete alışmamız isteniyorsa, bir kez daha ifade edelim ki bu şiddeti kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Birlikte çalıştığımız tüm sağlık emekçileri ile bu şiddeti durdurmak, haklarımıza kavuşmak için mücadele edeceğiz. Sağlık hakları ellerinden alınan halkımızla ele ele vererek layık görüldüğümüz bu sağlık sistemini değiştirmek için, sağlık hakkımız için mücadele edeceğiz.

Dr. Ersin Arslan şahsında yaşamını yitiren tüm sağlık emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onlara sözümüz sağlık emekçilerinin ve halkımızın yararına bir sistem inşa etme mücadelesini yükseltmek olacaktır.   SES Genel Merkezi 

 

Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde düzenlenen törende konuşan Başhekim Yardımcısı Dr. Ayşe Fulya Özkanlı, “17 Nisan bizim için bir tarih değil aynı zamanda yüreğimize açılmış bir yaranın yıl dönümüdür” dedi.

Gaziantep’te 17 Nisan 2012 tarihinde bir hasta yakını tarafından görevi başında katledilen Dr. Ersin Arslan, ölüm yıldönümü 13. yılında, şehit edildiği hastanede düzenlenen törenle anıldı.

BİR CANA UMUT OLMAK İSTERKEN HAYATTAN KOPARTILDI

Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen törende konuşan Başhekim Yardımcısı Dr. Ayşe Fulya Özkanlı, Dr. Ersin Arslan’ın acısının ilk günkü gibi devam ettiğini belirterek “17 Nisan bizim için bir tarih değil aynı zamanda yüreğimize açılmış bir yaranın yıl dönümüdür., Ersin Arslan 30 yaşında yüreği insan sevgisi ile dolu bir hekimdi. Hayatının baharında elinde steskopuyla bir cana daha umut olmak için adım attığı bir günde, ne yazık ki hayattan kopartıldı. Ve bizler o günden sonra hiçbir sabaha aynı gözle uyanamadık” dedi.

BU HASTANEDE BU KORİDORDA, BU ÖNLÜKTE HEP SEN VARSIN

Başhekim Yardımcısı Dr. Ayşe Fulya Özkanlı “Bugün burada onun hatırasını yaşatırken, sadece bir acıyı değil büyük bir sorumluluğu da hatırlıyoruz. Bizler sağlıkta şiddetin sona erdiği, herkesin güvenle ve sevgiyle görevini yapabileceği bir dünyayı kurma hayalini yaşıyoruz. Ersin Hocamız için, gelecek nesiller için. Sevgili Ersin Hocam seni anlatmak çok zor. Ama hissetmek o kadar kolay ki. Çünkü biz seni hergün içimizde taşıyoruz. Bu hastanede bu koridorda, bu önlükte hep sen varsın. Ve sen oldukça biz hiç yalnız değiliz Ruhun Şad olsun” diye konuştu.

Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen törene Başhekim, Başhekim Yardımcıları, hastane müdürleri ve müdür yardımcıların v çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. ( gerçek haber27 . com/ )

Anahtar Kelimeler: Şehit .Ersin Arslan unutulmadı