Seçimlere 5 kala!

Seçimlere 5 kala!

Türk Eczacıları Birliği yeni dönem seçimleri 1 Aralık 2019- Pazar günü gerçekleştirilecek.

2 Soru 2 Yanıt…

TEB Başkanı Adayı Ecz. İrfan Demirci’ nin yanıtları…

Türk Eczacıları Birliği yeni dönem seçimleri 1 Aralık 2019- Pazar günü gerçekleştirilecek.

Eczacı kamuoyuna yansıyan haberlere göre, şu ana kadar, önümüzdeki seçimlerde TEB Başkanı adayı olarak 2 isim öne çıktı. Yeniden aday olan TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak ve Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz. İrfan Demirci.

Her iki adaya da mail yoluyla benzer 2 soru yönelttik.

Gaziantep Eczacı Odası Başkanı ve TEB Başkanı Adayı Ecz. İrfan Demirci yanıtlarını mail yoluyla gönderdi. (Ecz. Erdoğan Çolak’ ın yanıtlarını da gelince yayınlayacağız).

Sayın Ecz. İrfan Demirci’ ye yanıtları için teşekkür ederiz, yanıtlarını olduğu gibi yayınlıyoruz.

Ecz. Hakan Gençosmanoğlu

 

Eczacının Sesi: İçinde bulunduğunuz ve TEB başkan adayı olduğunuz yapılanma mevcut TEB Yönetimi’nde iktidar ortağıydı. Şimdi bir ayrışma dönemi yaşanıyor. Bu ayrışmanın nedeni nedir? Neden ayrıldınız? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İrfan Demirci: 2015 yılındaki Türk Eczacılar Birliği 40. Olağan Kongresine giderken, öncesindeki Samsun Bölgelerarası toplantısında mevcut yapı içinde bir kırılma olacağı belirtileri ortaya çıktı.

Bilindiği gibi içinde bulunduğumuz yapı uzun yıllardır örgütümüzün muhalefet tarafını temsil ediyordu. Yıllar boyunca kürsülerden örgütümüzün yanında durmak kaydıyla eleştirilerimizi ve önerilerimizi olması gereken örgüt gelenekleri içinde yapıyorduk. Bu süreçte bizlere birlikte çalışalım önerisi geldi. Bizlere iletilen bu öneriyi kendi aramızda tartıştık, sonunda da kabul ettik. 40. Dönemle birlikte Merkez Heyeti’nde yer aldık. Verimli bir çalışma dönemi geçirdik. Özellikle SGK protokol süreci bunun en önemli ve somut örneğidir.

Sonrasında 2017 yılı sonundaki 41. Dönem Büyük Kongresi gidiş süreci, birlikte ve uyum içinde çalışma konusunda olumsuzlukların başlangıcı oldu. Dominant bir anlayışın izleri ve bunun kongre ile birlikte yapılanmaya yansıyacağı yavaş yavaş ortaya çıktı.

41. Dönemdeki tecrübelerimiz de bize gösterdi ki; benmerkezci, yeterince paylaşımcı olmayan, kişisel tercihlerin örgütsel ihtiyaçların önüne geçtiği anlayışın değiştirilmesine yönelik tüm çabalarımıza rağmen değişim arzu ettiğimiz hızda ve oranda olmayacaktı. 4 yılın sonunda, 42. Olağan Kongreye giden yolda, oluşacak yapının karar alma mekanizmalarının 2015’in de gerisinde, tek elden şekilleneceğini gördük.

Üyelerimizin beklentilerini, örgütümüzün ihtiyaçlarını ve 4 yıllık tecrübelerimizi dikkate alarak yeni bir yola çıkmaya karar verdik. Bu ayrılık ve farklı bir yola çıkışımız kesinlikle bir iktidar mücadelesi değildir. Bu açıdan, zaten yönetimde olduğumuz gerçeği sanırım herkesçe malum.

Amacımız; çözüm bekleyen sorunlarımızın, örgütümüzün ihtiyacı olan yapısal değişimin, üyelerimizin örgütüne dair taleplerinin aciliyetine kayıtsız kalmayarak, ‘daha iyisinin mümkün olduğunu’ kanıtlayacak bir yapıyı kurabilmektir.   

Eczacının Sesi: TEB başkan adayısınız. Önümüzdeki süreçte nasıl bir TEB Yönetimi öneriyor ve neler vaat ediyorsunuz?

İrfan Demirci: Nasıl bir yönetim anlayışı? Aslında meselenin özü de buradan girmek ve cevaba da buradan başlamak lazım. Her şeyden önce görev paylaşımının sağlıklı yapıldığı, aşağıdan gelen düşünce ve sorunların doğru biçimde değerlendirildiği bir merkez heyeti oluşturmak çözüm için doğru bir başlangıçtır.

Odayla üst örgüt arasındaki sağlıklı ilişki odayla üye arasında da iletişimi güçlendirecek, dolayısıyla odasının örgütünün yanında duran eczacısıyla güçlü birliktelik ortaya çıkaracaktır.

Bizce eczacının yeniden örgütüne güven duymaya, örgütümüzün yanında olmaya ihtiyacı var. Örgütün de eczacının desteğini arkasında hissetmeye gereksinimi var. Temel olaraksorunlardan önce bunu başarmak zorundayız. Bunun da temel anahtarının değişim olduğunu düşünüyoruz.

Değişim bize yeni bir enerji ve güç kazandıracaktır. Yeniden güçlü, kaynaşmış bir örgüt olmayı sağlayacaktır.

Öncelikli olarak temel sorunları yeniden örgütün önünde konuşarak ve tartışarak ele almak, gözden geçirmek lazım. Yaklaşımlarımızın ortaklaştırılması ve netleştirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sorunlarımız çok ağır, bu açıdan hepimizin sahiplendiği çözüm etrafında toplanmak bize güç katacaktır.      

Tek tek ele alındığında yardımcı eczacılık, raflarımızdan alınıp başka kanallarla hastalara sunulan ilaçlar, azalan karlar, ekonomideki dalgalanmaların eczanelerimizde oluşturduğu olumsuz yansımalar, reçetesiz ilaç baskıları, sözleşmeye ilişkin sorunlar kolaylıkla çözülebilecek konular değil.

Yine benzer biçimde birkaç yıl içerisinde eczacı istihdamı,  serbest eczacı üzerindeki yükü sebebiyle daha da karmaşık hale gelecektir. Devlet burada yalnızca yönetmeliği hazırlayıp eczacıyı yükümlü bırakan kısımdan alınıp, sorumlu olan noktaya taşınmalıdır.

İlaç fiyat kararnamesi, göç idaresi protokolü gibi bizim ekonomi ve yaşamımızı etkileyen sorunların çözümü, eczacının eczanesinde nefes almasını sağlayacaktır. Bu yüzden de bizim öncelikli konularımız olacaktır. Bu iki konuyu eczacı lehine mutlaka çözeceğiz.

Meslek hakkına giden yolda atılacak çok adım var. Artık bu konuda laf değil iş üretmeliyiz. Bunların somut sonuçlarını eczanelerde uygulamaya başlamalıyız. Bize tanımlanan 1. Basamak sağlık hizmet sunuculuğu noktasının altının doldurulması öncelikli hedefimizdir.

Meslek hakkının iki boyutu var:

Biri, eczacı olarak halk sağlığına sunacağımız katkılar, diğeri ise kamuya katacağımız değerlerdir. Bizim faydamız da eczacıya sağlayacağımız ekonomik yararlar olacaktır.

Ayrıca bu kongre sonrasında kamu eczacılarının sorunlarına yönelik bakışımızı, yalnızca bir kongre veya komisyon sürecinde tartışmakla kalmayıp, birinci elden çözmeye yönelik taahhütlerimiz var.

Bunların bir bölümü yalnızca bize özgü değil dünyadaki çoğu eczacının sorunu, bu gerçeğin de farkındayız. Muhataplarımıza doğru ve dolu dosyalarla gitmek, anlatmak ve ikna etmek zorundayız.

Taleplerimizi gerekçeleriyle birlikte sürekli gündemde tutmalıyız. Üyelerimizin bu taleplerimizi ve çözüm önerilerimizi sahiplenmesini, bunu sağlayabilmek için de karar süreçlerine katılımlarını mümkün kılmalıyız. Gerektiğinde eczacının örgütlü gücünü kullanmaktan da çekinmemeliyiz. Çünkü bizler kamudan serbest eczanelere kadar halk sağlığı ve kamu yararı adına fedakarca görev yapan büyük bir aileyiz. Sorunlarımıza kulak tıkayan, haklı taleplerimize karşılık bulamadığımız tüm muhataplarımıza karşı da tek ses olmayı başarmalıyız.

Sonuç itibarıyla;

Asıl olan örgütümüzün geleceğidir ve her zaman mücadelemiz örgütümüzün gelişmesi yönünde olacaktır. Yürekten inanıyoruz ki; örgütsel geleceğimiz 63 yıllık mirasımıza yakışır başarılarla dolu olacaktır. Yeter ki bu umudu ortaklaştıralım ve geleceğimize sahip çıkma cesaretini gösterebilelim. ECZACININ SESİ/ HABER



Anahtar Kelimeler: Seçimlere 5 kala!