Şanlıurfa Barosu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada 1 Ocak 2018 ile 21 Ağustos 2019 tarihleri arasında CMK sanık ve mağdur müdafi atamaları verilerine göre; bin 292 kişinin cinsel istismara ve saldırıya uğradığını duyurdu. Bin 292 kişiden bin 216’sı çocuk. İstismara maruz kalan bin 216 çocuktan 418’i 12 yaşından küçük, 407’si 12-15 yaş aralığında 391 ise 15 - 18 yaş aralığında.
Şanlıurfa Barosu’nun verilerine göre; istismara maruz kalan bin 216 çocuktan 272’i erkek çocuğu, 944’ü ise kız çocuğu. Medyaya yansıyan haberlerde ise istismara maruz kalan çocuklardan 21’inin ise hamile kaldığı iddia edilmişti.
Konuya ilişkin euronews’e konuşan Şanlıurfa Barosu avukatları ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şanlıurfa Şubesi çalışanları, çocuk istismarından ortaya çıkan tablonun sadece adli kayıtlara yansıyan veriler olduğunu belirterek tablonun çok daha ağır olduğunu söyledi. Avukatlar özellikle kentte Suriyeli sığınmacı ailelerin çocuklarının çok sık istismara maruz kaldığını ve çoğu kız çocuğunun istismar eden erkekle para karşılığında ikinci eş/kuma olarak evlenmeye zorlandığını ifade etti.
Cinsel istismarın ve ensestin kentte bir süreklilik halini alarak toplumsal bir sorun olduğunu belirten avukatlar ve sağlık çalışanları “İstismara uğrayan kız çocukları çoğu zaman istismar edenle evlenmeye zorlanıyor. Bunu kabul etmeyen çocuklar ise intihara sürükleniyor” dedi. Çocuk evliliğinin de ciddi boyutlara vardığını söyleyen avukatlar, “Evlendirilen çocukların çocuk doğurması bekleniyor. Çocuk doğuramayan çocuklar yetişkinlere uygulanan tedavi yöntemleriyle tedaviye zorlanıyor” dedi. Kentin kırsal bölgelerinde ensest vakalarının da büyük bir sorun haline geldiğini söyleyen avukatlar, “Ensest sonucu hamile kalan çocuklar var” diye konuştu.
Öte yandan Suriyeli çocukların da sık sık istismara maruz kaldığını belirten avukatlar, “Yakın dönemde Siverek’in bir köyünde kalan Suriyeli sığınmacı ailenin 12 yaşındaki oğlu köyün imamının cinsel istismarına uğradı. Adli tıp raporlarında sperm örnekleri çıktı. Ancak imamın ailesi, istismara uğrayan çocuğun ailesinin para karşılığı şikayetten vazgeçmesini istedi. Dava geçtiğimiz aylarda sonuçlandı. İmam indirim uygulanmaksızın 25 yıl hapis cezası aldı” dedi. Sağlık çalışanları ise medyaya yansıya 21 çocuk hamileliğinin aslında sadece adli kayıtlara yansıyan veri olduğunu, sayının çok daha fazla olabileceğini söyledi.
Konuya ilişkin euronews’e konuşan Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Esra Yurum Aktaş, bu verileri CMK atamalarından elde ettiklerini belirtti. Verilere ilişkin açıklamada bulunan Esra Yurum Aktaş şöyle konuştu: “Son yıllarda bu tür suçlarda hem mağdur hem de fail konusunda bir artış var. Ayrıca biz dışarıdan çocuk hakları aktivistlerinden ve derneklerden veri aldık. Kuruluşlardan ve derneklerden gelen veriler haricinde bizim için resmi olan CMK verileri. Tabii ki sayılara, CMK atamalarına yansımayan ve ‘karanlık sayı’ olarak kalan veriler de var. Elimizdeki son 1 yıllık verilere göre;
İstismara uğrayan çocuk sayısını ise Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Esra Yurum Aktaş şöyle açıkladı:
“Mağdur olarak müdafi atanan çocukların verileri ise şöyle;
Esra Yurum Aktaş istismarın daha çok kırsal kesimlerde ve ilçelerde yaşandığını söyleyerek, “Çoğu istismar olarak görülmüyor bile. Çocuk evlikleri çok fazla. Evlendirilen çocukların çoğu hamile kalıyor. Harran, Akçakale ve Siverek’te çocuk evlilikleri çok fazla” dedi.
Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Esra Yurum AktaşRabia Çetin
430 bin 237 Suriyeli sığınmacının yaşadığı Şanlıurfa’da Suriyeli çocukların da son 5 - 6 yıldır istismara maruz kaldığını belirten Aktaş şöyle konuştu: “Ben 7 yıldır uluslararası kurumlarda hukuki danışmanlık yapıyorum. Danıştığım kişilerde bu duruma rastlıyorum. Tam sayısal bir veri vermem zor. Ancak korunmaya muhtaç olan çocuklar daha fazla istismarı uğruyor. Küçük yaşta evlendirilen Suriyeli çocuklar var. İkinci eş olarak evlendirilen çocuklar var. Bunun yoğun bir şekilde devlet olarak takip edilmesi gerekiyor. Üstelik evlendirildikten sonra terk edilen çocuklar da var.”
21 çocuğun hamile kaldığı iddialarına yanıt veren Esra Yurum Aktaş, “Klinik psikolog bir arkadaşımızın açıkladığı veriler. Bu konuda bilgimiz var. Resmi kurumların ve baronun resmi verileri değil bu 21 çocuğun hamileliği. Ancak bu sadece 21 ile sınırlı değildir. Bu sayı çok daha fazla. İstismar sonucu hamile kalanlar ve çocuk yaşta evlendirilerek gebe kalan çocuk var. Bu sayı 21’den çok daha fazla.” diye konuştu.
Çocuk evliliklerinin bildirim yükümlülüğü olduğunu vurgulayan Esra Yurum Aktaş, “Özellikle hastanelerde doktorların çocuklardaki gebelik vakasını iletmekle yükümlüdür. Aksi takdirde görevi ihmal suçu oluşuyor. Ayrıca bu konuda savcılıklar ihbarları da kabul ediyor. Çocuğun evlendirildiğini gören komşular da ihbarda bulunabilir. Bunun TCK’da çok ağır suçları var.” dedi.
Çocuk yaşta evlendirilen çocukların hamile kalmaması durumunda çok ağır tedavi gördüklerini de belirten Esra Yurum Aktaş, “Evlendirildikten sonra hemen hamile kalması bekleniyor. Evlendirilerek cinsel istismara maruz kalmış çocuk hamile kalmayınca bu kez hastanelere götürülerek rahim röntgenleri çekilen çocuklar var. Bu ağır tedaviler sonucu kanamalar yaşayan çocuklar var. Çocuğun çocuk doğurması bekleniyor.”
Siverek’te avukatlık yapan Şanlıurfa Barosu’ndan Avukat Bıra Dengtaf Özbadem de euronews’e yaptığı açıklamada çocuk gebeliklerinin genelde hastanedeki doğumlarda ortaya çıktığını söylüyor. Özbadem, “Sıklıkla kırsal bölgelerde rastladığımız bir durum. CMK atamalarıyla haftada bir iki kez bu tür dosyalara bakan arkadaşlarımız var. Genellikle de ‘rıza’ ile beraberlikten olan durumlar var. Çocuk yaşta evlendirilen çocuklarda hamilelik görülüyor. Aileler rıza gösteriyor bu duruma. Çocuklar da ‘biz severek evlendik’ diyor. Bu ‘rıza’ sonucu 14 yaşında hamile kalan çocuklar var. Yasal düzenlemeler olmazsa bu durum artacaktır. Evlendirilen erkek çocuğu 15 - 16 kız çocuğu ise 14 yaşında oluyor. Genellikle akraba ile evlendiriliyor çocuklar.” diyor.
Çocukların genellikle ‘imam nikahı’ ile evlendirildiğini söyleyen Özbadem sözlerini şöyle sürdürüyor: “15 yaşında çocuğunu kucağına alan bir çocuğun imam nikahı ile evlendirildiği çocuk kolluk kuvvetlerine bildirildiğinde tutuklanabiliyor. Çocuk evliliğinden tutuklananlara en alt sınırdan 8 - 9 yıl hapis cezası verilebiliyor. Siverek’te 1 yılda buna benzer 200 ila 300 arasında vaka yaşanıyor. Çoğu çocuk gebeliği imam nikâhlı evliliklerde yaşanıyor. Tarafların her ikisi de çocuk oluyor genelde. 14 yaşında erkek çocuğu ile 16 yaşında kız çocuğunun evlendirildiği durumlar da var. Çocuklar ‘Biz isteyerek evlendik’ dese de istismar iki taraflı yaşanıyor. Bazı doktorlar ise bu tür durumlarda kemik yaşı tespitinde çocuğun 15 yaş ve üstü olduğuna dair raporlar da hazırlayabiliyor.”
Siverek’te 1 yılda 50-60 civarında çocuğun da cinsel istismara uğradığını söyleyen avukat Bıra Dengtaf Özbadem, “Bu çocukların çoğu kırsal kesimlerde istismara uğruyor. Bu çocukların çoğu ensest istismarına maruz kalıyor. Ve ensest sonucu hamile kalan çocuklar var. Çocuklar durumu ailelerine anlatamıyor. Kırsalda psikolojik danışman ve rehber öğretmen bulmakta da zorlanıyor. Zaten çoğu köyde okul bile yok. Bu nedenle hamileliğin çok geç farkına varılıyor ve çoğunlukla da doğum oluyor. Bu kez töre cinayetleri gibi durumlar yaşanıyor. Olay çok boyutlu. Urfa genelinde bu durum her geçen gün artıyor. Çoğu doğum hastanede olduğunda çocuğun istismarı ortaya çıkıyor. Kayıt altında olmayan vakalar da var. Okul öncesi eğitim ya da ilkokula başlangıç zamanında kimlik çıkarıldığı için çoğu çocuk kayıt altına alınmıyor. Bu nedenle çoğu vaka bilinmiyor.”
Avukat Bıra Dengtaf Özbadem Suriyeli çocukların da cinsel istismara maruz kaldığını belirterek bu konuda takip ettiği dosyaya dair şu bilgileri verdi: “Girdiğim bir dosyada Siverek’in köylerinden birinde kalan Suriyeli ailenin 12 yaşındaki erkek çocuğu ev sahipleri olan 25 yaşındaki imam tarafından cinsel istismara maruz kalmış. İmamın ailesi çocuğun ailesine bir miktar para vererek durumun üstünü kapatmaya çalıştı. Çocuğun ailesi şikâyetinden bu nedenle vazgeçti. Ancak adli tıp raporunda da çocuğun istismara uğradığı ortaya çıktı. İmam çocuğun ailesinin mülteci olmasından, ekonomik durumlarının kötü olmasından faydalanmaya çalışmış. Çocuğun ailesine ‘Hem Kuran eğitimi vereyim, Türkçe öğreteyim’ diyerek çocuğa birden fazla kez istismarda bulunmuş. Bu durum çocuğun öğretmeninin fark etmesiyle ortaya çıktı. Çocuğun ailesi şikayetçi olmadığını belirtse de çocuğun muayenesinde sperm örnekleri de çıkmıştı. Olay 2018’de yaşandı. Geçtiğimiz aylarda dosya karara bağlandı ve imam 25 yıl ceza aldı.”
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şanlıurfa Şubesi’nin Hukuk Sekreteri Müslüm Saraçoğlu, sendika olarak Şanlıurfa Barosu’nun paylaştığı verilerin doğruluğunu araştırdıklarını belirtiyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan ve istismara uğrayan çocukların izlendiği Çocuk İzleme Merkezleri’ne her ay 20’nin üzerine vaka gittiğini söyleyen Saraçoğlu, “Urfa’da her ay ortalama 20’nin üzerinde cinsel istismar vakasının ÇİM’e geldiğini tespit ettik. 18 yaşın altındaki çocukların yaşadığı bu istismar aslında Türkiye ortalamasının üzerinde. Baronun çıkardığı bu verilere resmi kurumlardan herhangi bir yalanlama da olmadı. Son 3 yılda çok ciddi artışlar var. Bu durum üstelik kent merkezinde değil kırsal alanlarda da çok fazla yaşanıyor” dedi.
Şanlıurfa’daki Suriyeli çocukların da istismara maruz kaldığını belirten Saraçoğlu şöyle konuşuyor: “Suriyeli göçmenlerin kırsal alanlarda iş imkanı bulmalarından kaynaklanan bir durum bu. Suriyeli çocuklar istismara daha fazla uğruyor. Suriyeli göçmenler hastaneye başvurmuyor. Göçmenler burada ‘ikinci sınıf’ vatandaş olarak görüldüğü için cinsel istismara uğrayan çocuklar hastaneye götürülmüyor. 13-14 yaşındaki Suriyeli kız çocukları kırsal bölgelerde ikinci ve üçüncü eş olarak evlendiriliyor. Bunun karşılığında da çocukların ailesine belli bir ücret veriliyor. Bunun üzerine bir raporlaştırma yapamadık. Bu durum daha çok Harran ve Akçakale’de yaşanıyor. Bize en çok gelen şikayetlerden biri istismara uğrayan Suriyeli çocuklar kendilerini taciz eden erkeklerle para karşılığı evlendiriliyor.”
Kırsal bölgelerde istismara uğrayan kız çocukları ile erkek çocuklarının istismar sonrası yaşadığı sürecin farklı olduğunu ifade eden Saraçoğlu, “İstismara uğrayan erkek çocukları ile kız çocuklarının istismardan sonra yaşadığı süreç de farklılık gösteriyor. Kız çocuklarının önüne iki yol sunuluyor. Ya istismar edenle evlendiriliyor ya da intihara sürükleniyor. Hastaneye götürülmeyip evde doğum yaptırılan çocuklar var İstismara uğrayan çocuğun ailesi önce istismar edenle evlendirmek istiyor, evlenmezse bu kez çocuğu kendi akrabalarıyla evlendirmeye çalışıyor. Bu da olmazsa bu kez çocuğu intihara sürükleniyor. Urfa genelinde intihar verilerine ilişkin raporlaştırma yapamıyoruz. Resmi kayıtlara ‘kişinin düştüğü, yaralandığı, boğulduğu’ şeklinde yansıyor. Kişiler ‘Ben intihar ediyorum’ diye mektup bırakıp intihar etmiyor aslında. İntihara zorlanıyor. Özellikle kız çocukları istismar edenle evlenmek istemiyorsa buna zorlanıyor. Çoğu aile otopsi yapılmasına da izin vermiyor. Aile istemiyorsa kurumlar da otopsi yapmıyor. Oysa otopsi yapılsa çocuğun istismarı da ortaya çıkar. Erkek çocuklarının istismarı ise duyurulmuyor. Eğer duyurulmuşsa erkek çocukları ya il dışına gönderiliyor ya da sosyal hizmetlerin yurduna gönderiliyor.” dedi.
İstismar verilerinin çoğunun gizli tutulduğuna işaret eden Saraçoğlu, “Sağlık çalışanları, çocuk izleme merkezi çalışanları ciddi bir mobinge uğradığı için bu konuda verileri paylaşmadıkları için raporlaştırmada zorlanıyoruz.” dedi.
Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Zeynep Dilek Polat ise 21 çocuğun hamileliğinin sadece yargıya yansıyan sayı olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “21 çocuğun istismar sonucu hamile kaldığı ortaya çıktı. Söz konusu sayı, sadece yargıya yansıyanlar olurken, gerçek rakamların bunun çok üstünde olduğunu biliyoruz. Bu vahim tablo her bireyin ve sorumlu her kurum sorunu görmezden gelemez, yok sayarak yaşayamaz, çocuklar bizim geleceğimiz bir an önce harekete geçmeliyiz.”
Öte yandan istismara uğrayan çocukların izlediği Şanlıurfa Çocuk İzleme Merkezi ise Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları anlaşma gereği verileri paylaşmıyor. Urfa İl Emniyeti ve Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne ise ulaşma çabalarımız sonuçsuz kaldı.(Kaynak:tr.euronews.com)