T.C. Sağlık Bakanlığı ve Exponet Dijital iş birliğinde düzenlenen Sağlıkta Kariyer Zirvesi’nde, “Sağlık Eğitiminde SANKO Üniversitesi Farkı 1” başlıklı Workshop oturumu yapıldı.
Oturumda konuşmacı olarak SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Mehtap Özkur, Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Nurten Budak ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Arzu Demirgüç yer aldı.
“Hekimlik tüm dünyada saygın bir meslek. Bunu pandemide belki daha derinden fark ettik” diyen SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehtap Özkur, öğrencilerle Tıp Fakültesi ve hekimlik mesleği ile ilgili bilgiler verdi.
Tıp doktoru olmak için üniversitelerin altı yıllık eğitim veren tıp fakültelerinden lisans derecesi ile mezun olmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özkur, “Tıp Fakültesi mezunları aile hekimi olarak sağlık hizmetlerine devam edebilirler. Çeşitli branşlarda uzmanlığa hak kazanmak için ise Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavına (TUS) girme şartı bulunmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Özkur, “İsterse hekimler uzmanlık alanlarında ileri eğitime devam ederek üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalışabilir ve bir yandan bilimsel araştırmalar yaparken bir yandan da eğitim-öğretim ve hekimlik faaliyetlerini sürdürürler” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Özkur, iyi bir hekim olmak için gereken özellikleri şöyle sıraladı:
“Öncelikle hekim olmak isteyen; hizmet edeceği insanı sevmeli, ona zarar vermemeli. Sevmeden bu meslek yapılmaz. Vicdanlı olmalı. İnsan vicdanıyla doğar. Öğrenmeyi sevmeli ve sabırlı olmalı. Çünkü hekim sıfatını almak için öncelikle çok yoğun bir eğitim, belki yüzlerce sınavdan geçmek gerekir. Daha da önemlisi hekimlik hayat boyu güncel olmayı yani bilgilerinizi tazelemeyi gerektirir. Ve son olarak gençler bu kutsal ve saygın mesleğin bir üyesi olmayı çok istemelisiniz.”
Prof. Dr. Özkur, 2014 yılında eğitime başlayan SANKO Üniversitesi’nin 2020-2021 eğitim-öğretim dönemi itibarıyla iki yerleşkede iki fakülte, bir Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ve bir meslek yüksekokulu olarak genç ve dinamik bir kadroya sahip olduğuna değindi.
Türkiye’nin ilk tematik sağlık üniversitelerinden olan SANKO Üniversitesi merkez yerleşkesinin yanında yer alan SANKO Üniversitesi Hastanesi’nin 25 yıllık deneyime sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özkur, hastaneyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“60.000 m2’lik kapalı alanı olup, ülkemizin özel hastaneleri içerisinde tek çatı altında bulundurduğu 600 yatak kapasitesi ile ilk sırada yer almaktadır. Hastanemizde pek çok alanda sağlık hizmeti verilmekte olup, organ nakil merkezi, obezite merkezi, tüp bebek merkezi gibi özel merkezleri de bünyesinde bulundurmaktadır. Dolayısıyla, öğrencilerimiz başka hastanelere ihtiyaç duymadan bütün uygulamalı eğitimlerini, kendi hastanelerinde yapmaktadırlar.”
Prof. Dr. Özkur, üniversitenin sahip olduğu alt yapı ve teknolojilerle ilgili olarak ise şu bilgileri verdi:
“Üniversitemizde Türkiye’de az sayıda üniversitede bulunan her çeşit mesleki uygulamanın yapılabildiği ve uzaktan kumanda edilebilen maketlerin yer aldığı yüksek teknolojili simülasyon laboratuvarları bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra güncel teknolojinin bütün olanaklarıyla donatılmış derslikler, mesleki beceri, multidisiplin, bilgisayar becerileri ve antropometri gibi her bölümün kendine ait laboratuvarları da yer almaktadır.
Öğrenciler çoğu tıp kökenli öğretim üyelerinin rehberliğinde eğitimlerinin gerektirdiği bütün süreçleri bu laboratuvarlarda birebir gözlemleyip, deneyimlemektedirler.”
DANIŞMAN HOCALAR EŞLİĞİNDE PROJE HAZIRLIYORLAR
Tıp fakültesi öğrencilerinin eğitimlerinin ilk yıllarında danışman hocalarıyla birer proje hayata geçirerek, bu projelerini ulusal veya uluslararası kongrelerde sunduklarını anımsatan Prof. Dr. Özkur, “Böylece, bir bilim insanının meşakkatli yolculuğunu daha öğrenciliklerinin ilk yıllarında deneyimlemektedirler” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Özkur, tıp fakültesi öğrencilerinin eğitimlerinin ilk yılında mesleki beceri ve klinik beceri uygulamaları dersleri ile hastaneye ve hekimlik mesleğine adım atarak, endişe ve korkularını hızla geride bıraktıklarına dikkati çekti.
Öğrenci odaklı bir üniversite olduklarını anlatan Prof. Dr. Özkur, “Çok sayıda öğrenci kulübümüz var ve sosyal faaliyetler ile sosyal sorumluluk projelerinin önemli bir bölümü öğrenci kulüpleriyle hayata geçirilmektedir” ifadelerine yer verdi.
SANKO Üniversitesi’nin Gaziantep kent merkezinde bulunması nedeniyle, öğrencilerin şehrin tüm sosyal imkanlarından kolaylıkla yararlandığını anımsatan Prof. Dr. Özkur, “Son bir anımsatma yapmak isterim: Üniversitemiz yüksek öğrenim kurumları sınavı başarılarına göre tıp fakültesi bulunan vakıf üniversiteleri arasında en çok tercih edilen üniversitelerden biridir” diyerek sözlerini tamamladı.
PROF. DR. NURTEN BUDAK
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Nurten Budak ise Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılında ilk öğrencilerini aldığını, bu yıl dördüncü mezunlarını verdiğini bildirdi.
“Bölümümüz sayısal puan türü ile öğrenci almakta ve 4 yıl eğitim vermektedir” diyen Prof. Dr. Budak, diyetisyenlik mesleği ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Bölümün öngördüğü dersleri başarı ile tamamlayan öğrenciler ‘Diyetisyen’ olarak mezun olmaktadır. Diyetisyen; Beslenme ve Diyetetik bilim alanına uygun alt yapı alarak, topluma ve bireylere beslenme planı yapan, eğitim veren ve tıbbi beslenme tedavisi uygulayan sağlık çalışanıdır.
Diyetisyenler ülkemizde kamu ve özel tüm yataklı ve yataksız tedavi kurumları, toplu beslenme hizmeti veren kuruluşlar, halk sağlığı hizmetleri ve gıda sanayi gibi çok geniş bir çalışma alanında görev yapabilmektedirler.”
Prof. Dr. Budak “2 profesör, 2 Dr. öğretim üyesi, 1 öğretim görevlisi, 4 araştırma görevlisi ve 1 uygulama sorumlusu kadrosuna sahip SANKO Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü 2021 yılında Sağlık Bilimleri Akreditasyon Kurulu (SABAK) tarafından Akreditasyon Belgesi almıştır” diyerek anımsatma yaptı.
PROF. DR. ARZU DEMİRGÜÇ
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Arzu Demirgüç de Sağlıkta Kariyer Zirvesi ve Fuarı’nda sunum yaptı.
Bölümün 2021 yılında Sağlık Bilimleri Akreditasyon Kurulu tarafından “Akreditasyon Belgesi” almaya uygun görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Demirgüç “Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü 4 yıllık bir eğitim süresinin sonunda ‘fizyoterapist’ mezunlar vermektedir. Her biri alanında özelleşmiş ve deneyimli öğretim elemanlarımızın tümü fizyoterapisttir” dedi.
Prof. Dr. Demirgüç, fizyoterapistleri, doğuştan veya sonradan edinilen hastalık ve engel durumları sonucu ortaya çıkan ağrı ile fonksiyonel yetersizliklerle ilgili özel ölçüm ve değerlendirmeleri yapan, değerlendirme sonuçlarından yola çıkarak uygun fizyoterapi programını planlayan ve uygulayan sağlık profesyoneli olarak tanımladı.
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünün teorik ve uygulamalı derslerin harmanlandığı zevkli ve dinamik bir eğitim programı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Demirgüç, şu bilgileri paylaştı:
“İlk yıl; temel tıp bilimleri dersleri (anatomi, fizyoloji, histoloji, vb.) ikinci yıl; elektrofiziksel ajanlar, manipulatif tedavi, kinezyoloji vb. mesleki ve pratik ağırlıklı dersler, üçüncü yıl; ortopedik rehabilitasyon, nörolojik rehabilitasyon, pulmoner rehabilitasyon, pediatrik rehabilitasyon vb. ilk iki yıldaki derslerden edinilen bilgilerin pekiştirildiği özelleşmiş rehabilitasyon alan dersleri, dördüncü yıl; klinik uygulama ağırlıklı bir eğitim var.”
“Doğumdan ölüme kadar her süreçte, her yaşta, her hastalıkta, şu an gündemde olan Covid -19 pandemisinde fizyoterapiste ihtiyaç vardır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Demirgüç, gerekçesini şöyle açıkladı:
“Her yaşta sağlığın korunmasında, kişilere sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılmasında fizyoterapistin rolü vardır. Mesleki uzmanlaşma alanları çok çeşitlidir; pediatrik rehabilitasyon, ortopedik rehabilitasyon, nörolojik rehabilitasyon, sporcu sağlığı ve rehabilitasyonu, kardiyopulmoner rehabilitasyon, kadın ve erkek sağlığı bunlara örnektir.”
Fizyoterapistlerin istihdam alanlarının çok geniş olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Demirgüç, çalışma alanlarını şu şekilde sıraladı:
“Kamu ve Özel Hastaneler (devlet/özel hastaneler/Tıp merkezleri/ 1. basamak sağlık hizmetleri), Kamu Kuruluşları (SESAM - Sporcu Eğitim Sağlık Araştırma Merkezi, Huzurevi, bakımevi, çocuk esirgeme kurumları), Spor Kulüpleri, Sağlıklı Yaşam Merkezleri ve Spor Merkezleri, Okullar ve Özel Eğitim Veren Okullar, Özel Eğitim Merkezleri, Özel Dal Merkezleri, Huzurevi ve Bakım Evleri, Belediyeler, Evde Bakım Merkezleri, Hastalıklara Özel Vakıf ve Derneklerdir.”
Sağlıkta kariyer ve istihdam konularında geleceğe yönelik alternatifler ve çözümlerin ele alındığı Sağlıkta Kariyer Zirvesi ve Fuarı yarın da devam edecek.