Olay, Canik ilçesindeki özel hastanede, 9 Haziran'da saat 23.00 sıralarında, meydana geldi. İddiaya göre, salıncaktan düşen ve uyku halinde olan M.İ., annesi tarafından hastaneye getirildi. Burada çocukla ilgilenen doktor Ahmet Kurt, M.İ.'ye tomografi çekilmesini istedi. Bir süre sonra gelen tomografi sonuçlarına bakan Kurt, bu sırada hastaneye gelen baba Hasan İ.'nin yumruklu saldırısına uğradı.
Saldırıyı yara almadan atlatan Kurt, beyaz kod verip polisi çağırdı. Baktığı tomografi sonuçlarında çocuğun durumunun ciddi olduğunu fark eden Kurt, tekrar aşağı inip, sonuçlarda beyin kanaması olduğunu tespit etti. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi'ne sevkini isteyen Ahmet Kurt, M.İ. sedyeye alınırken baba Hasan İ. ve kardeşi Şaban İ.'nin saldırısına uğradı.
Hasan İ.'nin attığı yumruk sonrası kanlar içinde yere yığılan Kurt, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürülüp, tedaviye alındı.
Gözaltına alınan Hasan İ. ve Şaban İ., sevk edildiği adliyede tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Şüpheliler, çıkarıldığı hakimlik tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
DHA'ya konuşan doktor Ahmet Kurt, 20 aylık bebeğin anne kucağında geldiğini belirterek, şunları söyledi:
"Direkt olarak kırmızı alana aldık. Uyku halinde bir kız çocuğuydu. Sonrasında uyku hali veren durumu sorduğumda 1,5 metre yüksekliğindeki salıncaktan düştüğünü, düştüğü zeminin de parke olduğunu söylendi. Çocuğun giriş işlemlerini yapıp birkaç dakika içinde tomografiye yönlendirdik. Tomografiden sonra filmlere bakmaya çalışırken baba geldi. 'Çocuğuma neden bakmıyorsun' diye bir tepki gösterdi. Yüksek sesle bir diyaloğumuz oldu. 'Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum, tomografisine bakıyorum filmlerine baktıktan sonra her şey netleşecek' dedim. Aradan 30 saniye geçti, ilk filme bakarken baba ve amcanın yumruklu saldırısına uğradım. O anda kendimi darbettirmedim. Bir şekilde kendimi korudum. Aramıza insanlar girdi ve beni üst kata çıkardılar. Arkasından beyaz kod verip polisi çağırdık. 'Her şey normal' denilince ben tekrar aşağı indim. Çünkü çocuğun durumunu düşündüm, şüpheli durum vardı. Çocukta beyin kanaması vardı. Yoğun bakıma girmesi gerekiyordu, çocuk doktoru ve beyin cerrahisinin aynı anda olduğu OMÜ Tıp Fakültesi'ne gitmeliydi. Sevk kararı verdim ve bunu anneyle babaya anlattım. Kırmızı alanda çocuğun yanına geçtim. Sedyeye koyarken baba sağ arka tarafıma kadar yaklaşmış, farkında bile değildim. Orada bir yumruk attı ve sonrasında burnum kırıldı, gözümde de hasar oluştu."
Burun tamponlarını dün aldırdığını söyleyen Kurt, "Burnumda şu anda bir alçı var. Bu hafta kontrol edip, ameliyatlık bir durum var mı, ona bakacaklar. Görmeyle ilgili bir problemim vardı. Gözümde bir kanlanma bulunuyordu, doktor da 10 gün sonraya muayene verdi. Böyle bir saldırıdan sonra, yeni çıkarılan kanunları da düşünerek, burnumda bir kırık gözümde hasar olmasına, ilk gün verilen sağlık raporunda 'Hayati tehlikesi var' denmesine rağmen, çeşitli bahanelerle şüphelilerin serbest bırakılmasına üzüldüm. En azından beni bu hale sokan baba tutuklu yargılanmalıydı" diye konuştu.
Bu kadar olmasa bile buna benzer saldırılar yaşadığını belirten Kurt, "İlk kez böyle bir hasar aldım. Vicdanen üst kattan alt kata inmeyebilirdim. İlk saldırıdan sonra beyaz kod verdiğim için çocuğun tedavisini reddedip, 'Herhangi bir hastaneye götürün' diyebilirdim. 112'yi arayabilirdim. Bunların hiçbirini yapmadım. Aşağı inip o filmlere baktım. Çocuğun tanısını koyup, sevk işlemini yaparken olay yaşandı. Yine olsa, yine aynısını yapardım. İnmemek kanunen hakkımdı, o tedaviyi devam ettirmeyebilirdim" dedi.