17 Nisan 2012 tarihinde bir hasta yakını tarafından görevi başında katledilen Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümü Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilmişti.
TTB ve tabip odaları, “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” kapsamında birçok ilde basın açıklamaları düzenledi. Dr. Ersin Arslan için ilk anma mezarı başında yapıldı. Anmada TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile Dr. Ersin Arslan’ın ailesi ve yakınları yer aldı.
İllerde yapılan basın açıklamalarında ise Dr. Ersin Arslan şahsında sağlıkta şiddet sonucu yaşamını yitiren sağlık emekçileri anıldı, sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadele sözü verildi.
Etkinliklerde yapılan açıklama şöyle:
Sağlıkta Şiddet Sona Erene Kadar Mücadeleden Vazgeçmeyeceğiz
Gaziantep’te görevi başında katledilen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün üzerinden 12 yıl geçti. TTB tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilen bu günde, başta Dr. Ersin Arslan olmak üzere sağlıkta şiddet nedeniyle bugün aramızda olmayan, kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
Son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarımızda karşılaştığımız şiddet korkunç boyutlara ulaşarak biz hekimlerin/sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz. Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir.
Dr. Ersin Arslan için ilk anma mezarı başında yapıldı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile Dr. Ersin Arslan'ın ailesi ve yakınlarının katıldığı anmada sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadele sözü verildi.
Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadığımız, hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip kabul edilmesine rağmen, halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle alakalı halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz. Üstelik Sağlık Bakanlığı, Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor! Ancak biz, TTB olarak bu bilgileri sınırlı da olsa mahkeme kararıyla alabiliyoruz.
Tüm bunlar, her geçen gün bizi çalışamaz hale getiren şiddetin çözümüne dönük etkin, sahici adımlar değildir. Kamu otoritesinin, ilgili meslek örgütü ve sendikalarla en küçük işbirliğinden dahi kaçınması da şiddeti bitirmeye yönelik ciddi bir irade olmadığının delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok meslektaşımız şu an hayatta olabilirdi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte hasta ve yakınlarının müşteri olarak görüldüğü ve sınırsızlık tanındığı, biz sağlık çalışanlarının ise gittikçe değersizleştirildiğimiz bir sistemde çalışmaktayız. Sağlıkta şiddet bizi tüketen bu sistemin, hastalarla ve kendi aramızda oluşan sağlıksız iletişimin bir parçası haline gelmiştir. Ancak bireyci, sermaye odaklı ve ölümcül bir rekabeti önümüze koyan sağlık sistemi sadece şiddet üretmiyor. Bu sistemde sağlık hizmetleri de niteliksizleşiyor ve sonucunda toplumun sağlığının daha da geriye gittiğini istatistikler bize gösteriyor.
Sağlıklı çalışma koşullarında, tükenmeden ve şiddet görmeden nitelikli sağlık hizmeti verebilmemiz için sağlık sisteminin daha eşitlikçi, toplumun sağlığını önceleyecek şekilde yeniden inşası zorunludur. Bunun dışında sağlıkta şiddet yasa teklifimiz kabul edilmeli, idarecilerin sorumluluğu göz ardı edilmemeli, çalışma ortamımızın düzenlenmesi için TTB olarak önerdiğimiz çözümler dikkate alınmalıdır. Bunlar aynı zamanda uluslararası kabul görmüş önlemlerdir.
Tabii ki toplumsal alanda büyüyen şiddet iklimi ve bizi birbirimize düşman ederek kazanç sağlamaya çalışan zihniyetin varlığında sağlık alanında şiddetin de var olacağını biliyoruz. Dolayısıyla şiddetle her alanda mücadele etmekten başka bir şansımızın olmadığı açıktır. Ancak mücadele, dayanışma ve örgütlülükle, “Şiddet Sona Ersin” sloganının tüm dünyada yankılanmasıyla şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kurabiliriz.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak, bu zamana kadar çalışma ortamlarımızdaki şiddet sorununun çözümü için her alanda, her düzeyde emeğimizi ortaya koyduk. Sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiklerimizin anılarını yaşattık, yaşatacağız. Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde sözümüzü yineliyoruz! Sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!
Türk Tabipleri Birliği
Gaziantep-Kilis Tabip Odası
Hekim Birliği Yönetim Kurulu 17 Nisan 2012'de görevi başında hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan'ı unutmadı. Arslan'ın ölüm yıldönümünde Gaziantep Şehir Hastanesi önünde bir basın açıklaması yapan Hekim Birliği Yönetim Kurulu sağlıkta şiddete dikkat çekti.
Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi;
"Bugün 17 Nisan; tam on iki yıldan bu yana kalbimizdeki sızının dinmemesine neden olan o acı günün yıldönümü.
17 Nisan 2012’de sevgili meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı, ameliyattan çıkıp servisine gittiği sırada bir caninin saldırısı sonucunda kaybettik. Sözde “hasta yakını" sıfatı taşıyan bu cani Dr. Ersin Arslan’ı görevi başında yaşama ve yaşatma çabasıyla fedakârca çalışırken ve henüz 30 yaşında gencecik bir hekim iken katletti.
Meslektaşımızın kaybının üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin bu acı unutulmaz!
Bizler Hekim Birliği üyeleri olarak meslektaşımız Ersin Arslan’ı son görev yeri olan Gaziantep’te anarken ne yazık ki sağlıkta şiddetin Ersin Arslan’ın kaybından bu yana bırakın kontrol altına alınmasını, her geçen gün giderek arttığını söylemek durumundayız.
Türkiye’nin en büyük hekim sendikası olarak görevleri başında başka Ersinleri, başka hekimleri, başka sağlık çalışanlarını kaybetmeyelim diye haykırmak için buradayız!
Sağlık Bakanlığı’na Yüzlerce kez öneri ve taleplerimizi iletmemize rağmen SAĞLIKTA ŞİDDET ne yazık ki hala kanayan yaramız olmaya devam ediyor.
Sağlıkta şiddet binlerce hekimin, hekim yakınlarının ve sevdiklerinin hayatını karartırken yöneticiler için ne yazık ki sıradanlaşmış, normalleşmiş, sadece birer istatistikten ve sayıdan ibaret hale gelmiştir.
Bugün Dr. Ersin Arslan’ı ve sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiğimiz tüm canlarımızı saygıyla anıyoruz.
Ülkemizde yaşanan tüm şiddet olaylarının dörtte biri sağlık sektöründe yaşanıyor. Sağlık sektöründe şiddet diğer sektörlerden 16 kat daha fazla görülüyor. Ülkemizde sağlıkta şiddet sın 10 yılda yüzde 600 arttı. Kadın hekimler daha çok şiddete maruz kalıyor. Bununla birlikte sadece Beyaz Kod verileri bile 2021 yılında Türkiye’de, günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakasının yaşandığını gösteriyor.Hekimlerin %84’ü meslek hayatlarında en az bir kez fiziksel veya sözel şiddete uğruyor.
Biz Hekim Birliği olarak bu vahşete DUR demek ve yetkililere bu konudaki görev ve sorumluklarını tekrar hatırlatmak için buradayız!
Sağlık hakkının korunması ile çalışan güvenliğinin sağlanması, doğrudan Devletin sorumluluğundadır ve devletin güvencesi altındadır. Yetkilileri görevlerini hakkıyla yapmaya davet ediyoruz!
Sağlıkta Şiddetin sonra ermesi için öneri ve taleplerimizi bir kez daha tekrar ediyoruz:
*Şiddet yasasının doğru uygulanması, ertelenmemesi; ceza ve yaptırımların etkin, caydırıcı hale getirilmesi
*Sağlık kurumlarında şiddet olaylarının vuku bulabileceği yerlere fiziki panik düğmelerinin konulması,
*Sağlık kuruluşlarına giriş ve çıkışın sağlandığı kapıların kontrollü olması ve yeterli sayıda olacak şekilde azaltılması,
*Sağlık kuruluşları kapı girişlerine X-ray cihazı başta olmak üzere; kuruma girecek kişilerin kesici, delici ve ateşli silah gibi aletler açısından kontrolünün yapılacağı cihazların konularak; yetkilendirilmiş görevlilerce girişlerin engellenmesi
*Mesleğimizin değerini ortaya koyacak siyasi dilin hakimiyeti ve basın söyleminin yaygınlaşması
*Artan iş yükünün, yoğunluğun ve sağlık hizmetindeki bilimsel kriterlere uymayan beklentilerin azaltılması; yeterli sayıda personel ve uygun fiziki, teknik alt yapının sağlanması
Ersin Arslan’ı ve tüm kayıplarımızı saygıyla anarak; içimizdeki acıyı tekrar paylaşarak, yeni şiddet olayları yaşanmaması için Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz".