Olay, saat 21.00 sıralarında Bayraklı Şehir Hastanesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, hastanede daha önce tedavi gören C.Y., saat 13.00 sıralarında pompalı tüfekle Bayraklı Şehir Hastanesi'ne geldi. C.Y., durumdan haberdar olan yakınlarının ihbarı üzerine polis ekipleri tarafından hastanenin otoparkında yakalanarak gözaltına alındı. C.Y., emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.
C.Y., saat 21.00 sıralarında hastaneye tekrar gelerek, iddiaya göre, C Blok Kat 9'da katliam yapacağını söyledi. Bu sırada B.G. isimli doktorun beyaz kod vermesi üzerine hastaneye polis ekipleri sevk edildi.
C.Y., hastane girişinin önündü polis ekipleri tarafından yakalanarak, tekrar gözaltına alındı.
Acil servis girişinin önünde polis ekipleri tarafından gözaltına alınan C.Y.'nin, ilk ifadesinde gırtlak kanseri kontrolü için hastaneye geldiğini, 12 saatte bir aspire edilmesi gerektiğini ve kendisiyle ilgilenilmediğini söylediği öğrenildi.
C.Y., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.
İzmir Şehir Hastanesinde bu gece iki olay oldu:
1. KBB servisine hasta yakını silahla girdi.
2. Palyatif serviste pre-ex olan bir hastanın arrest olması sonrası yaklaşık 150 kişilik bir grubun servisi basması.
Arkadaşlar can güvenliğinden endişelendiği için zor bela yangın merdivenine atmış kendini ekiple beraber. Hasta yakınları her yerde bunları aramış, “Biz hastamızı buraya sağlam getirdik, siz öldürdünüz.” diye ithamlarda bulunmuşlar.
Arkadaşımın olay yatıştıktan sonra ilk cümlesi “Diğer hastalar mağdur olmasın serviste kötü hastalar var. Onlara bakmam lazım.” oluyorken bu insanlar olayı bilmeden bu kızı suçluyorlar. Kafayı yememek elde değil. Bu doktorlar korku içinde mi çalışmak zorundalar?
Yenigün Gazetesi'nden Nurcan Etik'in aktardığına göre, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi'nde 23 Nisan günü hem Kulak Burun Boğaz hem de Palyatif Servisinde yaşanan şiddet olaylarına dair İzmir Sağlık Platformu hastane önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak okurken, platform bileşenlerinin temsilcileri de söz aldı. Olay anında KBB Servisinde bulunan hekim ise "Burada yaşanan şiddet değil katliam girişimidir. Kavramları Bunu yapan bir teröristtir. Birine beddua etmek istiyorsanız çocuğunuz doktor olsun deyin" diyerek tepki gösterdi.
"İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde gün boyu süren bir terör olayı yaşanmıştır" ifadelerini kullanan İTO Başkanı Süleyman Kaynak, "Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiştir. Bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9'uncu kata kadar çıkarak servise girmiştir. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uygulamış. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemişler, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir" dedi. Bir katliam yaşanmamasının bütünüyle tesadüf olduğunu vurgulayan Kaynak, "Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. Ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Çünkü sağlıkta şiddet, tıkanmış olan sağlık sisteminin siyasetçiler ve kamu yöneticilerinin tepkiyi kendilerinden uzak tutmak için yararlandıkları bir enstrümandır. Çünkü yeterli ve iyi hizmet alamayan hastalarla, hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya bırakmış, bilerek ve isteyerek sağlıkta şiddete zemin hazırlamıştır." diye konuştu.
Türkiye'de her gün en az 80 beyaz kod verildiğini ve son 10 yılda bildirilen 110 bin sağlıkta şiddet olayının rastlantı olmadığını belirten Kaynak, "Bu durum asla mazur görülemez, asla hiçbir bahanenin arkasına gizlenemez. Sağlık kurumlarında, sıradan bir AVM’deki güvenlik önlemleri bile alınmamakta, Sağlık Bakanlığı bu konuda yapılan uyarılara cevap bile vermemektedir. Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Şimdiye kadar sağlık kuruluşlarında şiddeti önleme adına birkaç göstermelik acil durum butonu koymaktan, birkaç hastaneye göstermelik -çalışmayan veya herkesin elini kolunu sallayarak geçtiği X-ışını cihazları koymaktan başka ne yaptı Sağlık Bakanlığı? Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi?" diye sordu.
Hastanelerde güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu vurgulayan Kaynak, "Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka artırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti önleyici engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şehir hastanesinde güvenlik hizmetlerinin yüklenici firma olan inşaat şirketinin inisiyatifine bırakılması kabul edilemez. Kamu personelinin güvenliğini sağlamak kamu idarecilerinin ve emniyet güçlerinin asli görevidir. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma koşulları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok" dedi.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü'nün hastanede yaşananlara ilişkin yaptığı açıklamayı eleştiren SES 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Başak Edge Gürkan "İl Sağlık Müdürlüğünden burada çokta büyük bir sağlık şiddeti yaşanmadığına dair açıklama yaptılar. 'Hastaları mağdur etmeyin' dediler. Biz 7/24 hizmet verirken hastaları mağdur etmiyoruz. Ancak siz, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, birinci elden bizim can güvenliğimizi sağlamakla yükümlüsünüz. Bugün buraya gelip hizmet alan hastaların mağduriyetinin sebebi sizsiniz" ifadelerini kullandı. Gürkan, "Sağlıkta şiddet meselesi çözülene kadar, can güvenliğimiz sağlanana kadar bu mücadeleden vazgeçmiyoruz. Bizlere giderlerse gitsinler diyenlere de tekrar hatırlatıyoruz. Biz buradayız, mücadeleye devam ediyoruz. Ama siz bizim sorunlarımızı çözmekle yükümlüsünüz. Ya çözeceksiniz ya gideceksiniz!" diye konuştu.
Şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Genel Sağlık-İş İzmir Şube Başkanı Derya Pekel "Bugün bu ülkenin en yetkilisi siyasi iktidarın partili cumhurbaşkanı 'davanızda haklısınız, tüm çalışanlar iş bırakacaklar, bırakmayanlar hakkında tutanak tutulacak' dese şu alana bu kadar kişiden daha fazlasını çıkaramazsınız. Çünkü hiçbir hekim hiçbir sağlık çalışanı hastalarını güvence altına almadan yeterli sayıda mesai arkadaşını çalışmak için bırakmadan buraya gelmez. Bizim hiçbir iş bırakma eylemimiz siyasi iktidarın sağlıkta dönüşüm programının biri kadar bile hastalara zarar vermemiştir" dedi. Şehir Hastanesi'nde yaşanan şİddetin politik olduğunun altını çizen Pekel, "Burada yaşanan şiddet politiktir. Sendikamızın hazırlamış olduğu Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına dayandırılmış, sağlıkta etkin şiddet bir an evvel kanunlaştırılmalıdır" ifadelerini kullandı.
"Bir bayram günü burada bir katliam yaşanacaktı" diyen Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Yakup Gökhan Doğramacı, "Katliama ramak kalmıştı. Aile bireyinin haber vermesiyle engellenmemiş olsaydı biz bugün burada bir protesto eylemi değil az kalsın cenaze töreni düzenleyecektik" dedi. İl Sağlık Müdürlüğünün açıklamalarına tepki gösteren Doğramacı, "Zafiyetini kabul etmek yerine hâlâ çarpıtmaya çalışıyor. Gereğini yapmıyor, yapmadığı gibi bize sorumluluk yüklüyor" diye konuştu. Hastanede güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu vurgulayan Doğramacı, "Şehir Hastanesi açıldığından beri biz bu problemleri yaşıyoruz ve sürekli görmezden geliniyor. Dün sadece silahlı saldırgan olayı değil Palyatif Serviste de benzer bir olay yaşandı. Arkadaşlarımız saatlerce güvenlik beklediler. Müdürlük rehin alınmadı diyor ama bu resmen rehin alınmak. Müdürlüğü gereğini yapmaya çağırıyoruz" açıklamalarında bulundu.