15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü
Prostat kanseri, cilt kanserleri hariç tutulduğunda erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Kansere bağlı ölümlerde ise ikinci sırada yer alır.
Prostat kanserinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık, yaşanılan coğrafya, yaş, ırk ve beslenme alışkanlıklarının etkili olduğu düşünülmektedir. Prostat kanseri 40 yaş öncesinde nadiren görülmekle birlikte 50 yaş sonrası risk ciddi şekilde artmaktadır.
Prostat kanseri erken evrelerde çoğunlukla herhangi bir bulgu vermez. İlerleyen olgularda idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma, idrar akım hızında azalma, sırt ve kalça kemiklerinde ağrı ve kilo kaybı gibi bulgular kendini gösterir.
Prostat kanseri teşhisi PSA kan testi ve/veya parmakla rektal muayene yapılarak kolaylıkla konabilir. Ailesinde prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde 40 yaş, aile öyküsü olmayan erkeklerde 50 yaşından itibaren üroloji muayenesi yapılması oldukça önemlidir.
Prostat kanseri tanısı konan erkeklerde tedavi seçeneklerinin belirlenebilmesi için çeşitli görüntüleme yöntemlerine başurulur. Tedavide kullanılacak yöntem kanserin prostat içine sınırlı ya da prostat dışına yayılım göstermesi durumuna göre belirlenir.
Kanser prostat içindeyse ve erken evredeyse hastaya aktif izlem, cerrahi tedavi (radikal prostatektomi) ve radyoterapi dikkate alınır. Prostat dışına çıkmışsa genç hastalar için cerrahi + radyoterapi uygulanırken, yaşlı hastalarda hormon tedavisi ve radyoterapi uygulanır.
Ülkemizde 15 Eylül tarihi Prostat Kanseri Farkındalık Günü olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda yapılan etkinliklerde verilen temel mesaj aile öyküsü varlığında 40 yaş, aile öyküsü yoksa 50 yaştan itibaren yılda bir üroloji muayenesi yaptırılmasıdır. Bunun yanı sıra prostat kanseri riskini azalttığı düşünülen düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkolden uzak durma sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze ağırlıklı (domates, brokoli, lahana, şalgam, kabak, turp) ve yağ oranı düşük bir beslenme tarzı da önerilmektedir.
