Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hande Gülcan’ı çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz..
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hande Gülcan’ı çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz..
O mükemmel bir insandı, mükemmel bir bilim kadınıydı, bu itibarla her yerde hatırlanacak.. O hayat doluydu.. O herkesin hayatına dokunan, tanımaktan her zaman mutlu olduğumuz, insanların hayatının yönünü degiştiren, çok ama çok özel bir insandı.. Ölüm ona hiç yakışmadı.. Ailesinin, hastalarının, Neonatoloji camiasının ve hepimizin başı sağolsun..
Güleryüzün ve iyi kalbinle asla unutulmayacaksın.. Ruhun huzur içinde uyusun..
BİYOGRAFİ
1992 yılında Tıp Doktoru ünvanını almıştır.
1998 Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
2001 Yenidoğan Uzmanı
2006 Yardımcı Doçent Dr.
2006 Doçent Dr.
2013 yılından bugüne kadar Profesör Dr. ünvanıyla çalışmasını sürdürmüştür.
TEZLER
-Malatya bölgesindeki çocuklarda Heliokobakter Pilori enfeksiyonunun sıklığı ve Heliokobakter Pilori enfeksiyonunun Tip I diabetes mellitus, konstitüsyonel büyüme geriliği ve tekraralayan karın ağrısı ile olan ilişkisi (Uzmanlık Tezi)
-Akridin Oranj lökosit sitospin test ile neonatal nozokomiyal pnömonilerin erken tanısı (Yandal Uzmanlık Tezi)
#ProfDrHandeGülcan
#TürkNeonatolojiDerneği #TND
#DokuzEylülÜniversitesiTıpFakültesi
#BaşkentÜniversitesiTıpFakültesi
#BaşkentAdanaDrTurgutNoyanUygulamaVeAraştırmaMerkezi
Prof. Dr. Hande Gülcan’ın ardından:
OLMADI HANDE, BÖYLE ERKEN GİTMEYECEKTİN!
1994 yılının ilk aylarında DEÜ Çocuk Onkoloji Polikliniği'nde gördüğüm sempatik kızı ay sonunda kadar son sınıf öğrencisi (intern) sanmıştım. İkinci ay devam edince kendine sordum: "sen onkolojı uzmanı olmaya şimdiden karar verdin de pediatri internliğinin iki ayını da bizde mi yapmaya karar verdin". O an yanıtını bile dinlemedim. Sonradan öğrendim; DEÜ mezunu, İnönü Üniversitesi asistanı olduğunu ve orada çocuk onkoloji olmaması nedeni ile onkoloji rotasyonunu bizde yaptığını. Uzmanlıktan sonra bu defa "Yenidoğan" yan dal uzmanlık eğitimi için geldi DEÜ'ye. İki yılı aşkın süre de bu şekilde çalıştık. Başkent'e 2005'de geldim. O mu ben mi erken geldim halen bilemiyorum. Özetle en az 15 yıl aynı kurumlarda birlikte çalıştık. Genç bir öğrencimin yıllar içinde büyüyerek profesör oluşunu görme mutluluğuna eriştim.
Yüzündeki gülümsemesi, aceleciliği ve sıcaklığı bir başka idi. Tüm internlere olduğu gibi ona da ilkin "kızım" diye hitap etmiştim. Bu unvanı çok sevmiş olacak ki; ne zaman başka bir hitap kullansam "artık kızın değil miyim" derdi. Resmi ortamlarda başka şekilde zorunlu hitaplarımı her yargılar, toplantı sonrası bana sitem ederdi.
Mükemmel hekimliği yanında sosyal yardım faaliyetlerinde de çok aktifti. Kendi el işleri ile profesyonel sergiler açar, gelirlerini hasta çocuklara bağışlardı. Tatlı yapmakta usta idi. Sabahın erken saatinde yaptığı tatlıları küçük paketler halinde polikliniklerimize dağıtırdı. Adana'da Çocuk Hematoloji-Onkoloji Polikliniği giriş katında olduğu için tatlı dağıtımına benden başardı. Kurabiyelerine bayılırdım. Bu kadar güzel tatlı yapıp, bir manken misali zayıf kalabilmesinin sırrını sorduğumda “ben hiç yemem ki” derdi.
Bilimsel başarılarını, çok başarılı yenidoğan-prematüre hekimliğindeki bilgi ve becerisini herkes takdir ederdi. Bu anı yazısında bunlardan söz etmeyeceğim.
Yakalandığı meme kanserinin tedavisi için sayısız hekimin seferber olmasına, en modern tedavilerin uygulanmasına, özel ihtimam gösterilmesine rağmen hastalığını seyri maalesef değiştirilemedi. Yoğun kemoterapi ve radyoterapilerde zedelenmiş akciğeri kovid-19'u kaldıramadı. Sonuç kovid-19 ölümü gibi görülse de yolun sonuna geldiğimizi sevenleri olarak üzüntü ile izliyorduk. Tüm hekimler biliriz sanır ama tam anlayamazlar. İzlediğiniz bir hastalığın görünür sonucunu gören onkoloji uzmanları bir başka zedelendir. Başka yakın arkadaşları ve tedavi hekimleri olmak üzere Tüm onkoloji ekibim şimdi bu haldedir. “Kader değiştirilemez” sözüne örnek verebileceğim en tipik üç örnekten biridir Hande’m.
Yaş ve meslekteki kıdemim artık ileridir. Çok sayıda meslektaşımın, sevdiğimin ölüm haberini aldım. Akşamdan beri arayan yakın arkadaşlarımdan kelimeleri boğazında düğümlenmeyen olmadı. Herkesle birlikte ağladım.
Başkent ailesi, Türk Yenidoğan Dünyası ve Türk tıbbının başı sağ olsun. Elli yılı biraz aşan bir hayatta çok az kimse bu kadar çok dost biriktirebilir, bu kadar çok sevilir Hande. Arkandan bu satırları birisinin yazması gerekti, o da bana düştü. Özellikler gençler için bundan sonra bu tip yazıları yazmaktan iyice yoruldum. Neden hep ağlayan ben? Herkes sırasını bilsin istiyorum !
Kovid-19 nedeni ile seni uğurlayamamak da bir başka acı. Duydum ki çok sevdiğin Çeşme'ye yerleşiyorsun. İlk gelişimde sana sitem edeceğim unutma.. Işıklar içinde uyu kızım.
Not: Alltaki fotoğrafta kırmızı çizmeli kızım.
Prof.Dr. Faik Sarıalioğlu