Türkiye’de Covid-19 vakalarında görülen artış ile birlikte yeni pazarlar oluşmaya başladı. Pazarda önemli bir yer tutan ürünlerden biri de ‘nano maske’ olarak adlandırılan ürünler. Bunların satışı sosyal paylaşım siteleri üzerinden gerçekleştiriliyor. ‘Yıkanabildiği, virüsten koruduğu ve sağlıklı olduğu’ iddia ediliyor. Oysa onaysız biçimde satılıyorlar.
Maskeye erişimin giderek zorlaşması ortaya yeni bir sektörü çıkardı. Sektörün ortaya çıkardığı bu ürünlere ‘nano maske’ adı veriliyor.
Benzerlerinin Çin gibi ülkelerde de görüldüğü ürünler, sosyal medya ve online alışveriş siteleri üzerinden satışa sunuluyor.
Ürünlerin tüketicide karşılık bulduğu görülüyor. Hem sosyal medyadan hem de İstanbul ve Ankara gibi illerin sokaklarından bunu anlamak mümkün.
Maske satıcılarının iddiaları
Maskeler satıcılar tarafından çeşitli iddialar ile piyasaya sürülüyor. Bunlar arasında ‘koronavirüse karşı koruma’, ‘Sağlık Bakanlığı onayı’, ‘laboratuvar testleri’, ‘uluslararası sertifika’ gibi resmi makamlara atıf yapılan önemli iddialar da yer alıyor.
Piyasada sosyal medya üzerinden satılan ürünlerde “Sağlık Bakanlığı onaylıdır” ibaresi yer alması üzerine Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ile iletişime geçtik.
Telefonda görüştüğümüz yetkiliye “onaylı” iddiası ile piyasada yer alan ürünün barkod numarasını ilettiğimizde, yetkili ilgili barkoda dair resmi bir onayın olmadığını aktardı. Bilgiyi veren yetkili, ürünün tekstil ürünü olabileceğini söyledi.
Bunun ardından ürün üzerinde yer alan barkod bilgilerini https://gs1.tobb.org.tr adresinden sorguladık ve ürün üzerindeki barkoda dair bilgilerin veritabanında olmadığını gördük.
Böylelikle “Sağlık Bakanlığı onaylı” olduğu iddia edilen ürünlerin onay sürecinden geçmediğini ve barkod numaralarının gerçek dışı olduğunu öğrendik.
Kuyumcu, maske satıcısı oldu
Ürünler üzerinde yer alan bir diğer iddia ise maskelerin sertifikalı ürünler olduğu yönünde.
Satıcıların açtığı internet sitelerinde yer alan sertifikaları incelediğimizde, sertifikaların ilgili satıcıların şirketlerinin idare biçimine ilişkin verilen sertifikalar olduğu görülüyor.
Ayrıca sertifikalarda yer alan şirket bilgileri ise görülmeyecek biçimde bulanıklaştırılmış durumda.
Maske satışı gerçekleştiren bir şirketin normal şartlarda kuyumculuk işiyle uğraştığı, maske satışına virüs salgını ile başladığı bilgisi de sorgulama sonucu elde ettiğimiz bir diğer önemli bilgi.
Laboratuvar: Ürünler maske standardı taşımıyor
Ürünlerin laboratuvar testlerine dair paylaştıkları bilgiler incelendiğinde ise maskelerin kozmetik ürün olarak incelemeye sunulduğu ve değerlendirmelerin bakteri sayımı gibi konularla sınırlı olduğu görülüyor.
Ancak maske virüse dair bir incelemeye tabi tutulmazken, virüsleri engellediği iddiası ile satışa sunuluyor.
Testleri gerçekleştiren Nanolab ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede ise firma temsilcisi gerçekleştirilen testlerde Aerobik Koloni Sayımı yapıldığını ve ortaya çıkan değerlerin maske standardı taşımadığını belirtti.
TSE; TS EN 14683’e göre Aerobik Koloni Sayımı <30kog/g olması gerekirken, 5,3×10 sonucu elde edildiğinden rapor altına “Sonuç uygunsuz” uyarısı düşülmüş.
Maskelerde kullanılan kumaş ve piyasada artan talep
Maskeleri incelemesi için ilettiğimiz bir kumaş tedarikçisi, kullanılan kumaşların polyester olduğunu ve son bir haftada bu tarz kumaşlara yoğun bir ilginin olduğunu aktardı.
Polyester kumaşa talebin ağırlıklı olarak İstanbul’dan olduğunu, merdiven altı atölyelerin bu kumaşları kullanarak üretime geçtiğini belirtti.
Polyester kumaşların uzun süre solunması halinde alerjenik reaksiyona yol açacağını belirten tedarikçi, kumaşların renklendirilmesi sürecinde kullanılan boyaların solunmasının ise kanserojen etkilerinin olabileceği uyarısında bulundu.
Polyester kumaşlar doğal yollardan elde edilmeyen, çeşitli kimyasal maddelerin karışımı ile elde edilen kumaşlar olarak biliniyor. Kumaşın ham maddesini petrol ürünleri oluşturuyor. Esnek yapısı nedeniyle hava alma özelliğine sahip olan bu kumaşın maske üretiminde kullanılması ise önerilmiyor.
Maske satıcıları ne diyor?
Sosyal medya üzerinden satış gerçekleştiren satıcılar ile Instagram ve telefon numaraları üzerinden irtibat kurduk. Kendimizi alıcı olarak tanıtıp maskelere dair sorular sorduk.
Bir maske satıcısı “Sağlık Bakanlığı onayı var mı?” sorusuna, “Onaylatmadık” biçiminde yanıt verirken, yaşlıları koruyacağını savundu.
İnternet sitesinden satışını gerçekleştirdiği ürünleri için “Sağlık Bakanlığı onaylı” ibaresini kullanan bir diğer satıcı ise diğer satıcıların ürünlerini ‘merdiven altı’ olarak nitelendirdi. Yaşlıları koruyup korumayacağı yönündeki sorumuza ise, “Tabii, kul hakkına giremeyiz” şeklinde yanıt verdi.
Instagram üzerinden ulaştığımız bir diğer satıcıya da “Koronavirüsten korur mu?” sorusunu yönelttiğimizde, “Evet efendim” şeklinde karşılık verdi.
Bir başka satıcı, “İşe gitmek zorundayım, bu maske beni korur mu?” sorusu karşısında, toptancıdan gelen “Evet” cevabını bizlere iletti.
“Boya maddesi içeren maskeler birçok kişide reaksiyon yaratabilir”
Öte yandan ‘nano maskeler’de kullanılan boyalarla ilgili görüşüne başvurduğumuz Türk Dermatoloji Derneği ve Dermatoalerji Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Esen Özkaya, “Kumaş boyaları da ciltte tahrişe yol açabilir. Ancak en önemli yan etki alerjik reaksiyon gelişimidir” diyerek şu uyarılarda bulundu:
“Polyester gibi sentetik kumaşların boyanmasında sık kullanılan para-fenilendiamin gibi azo boyaları (dispers boyalar) ciltle uzun süreli temasta, özellikle nemlenmeye bağlı tahriş zemininde, alerjik kontakt dermatite yol açabilir.
“Tahriş egzemasından farklı olarak, alerjik kontakt dermatit gelişmesi biraz daha uzun zaman alır. İlk aşamada kişinin bu maddelere karşı reaksiyon verebilecek ve ömür boyu kalıcı olan özel savunma hücrelerini (spesifik T lenfositler) üretmesi gerekir. Bazı kişiler başka sebeplerle bu hücreleri önceden üretmiş olabilirler, o zaman reaksiyon çok daha hızlı gelişir.
“Ülkemizde de dünyadaki gibi para-fenilendiamin içeren Hint kınası ve saç boyası alerjilerinin yaygın olduğu düşünülürse bu boya maddesini içeren maskelerle birçok kişide reaksiyon meydana gelebilir.
“Alerjik reaksiyon, temas bölgesinden başlayan, ancak bu bölgeyle sınırlı kalmayıp etrafa da yayılabilen kızarık ve ödemli zeminde minik su toplamaları ve şiddetli kaşıntı şeklinde kendini gösterir, hatta daha da şiddetlenebilir.” (gazetekarinca)