Özel hastane çetesinin yargılandığı davayı takip eden bebeğini kaybeden Tekstil İşçisi Hacire Akıncı, adalet istiyor. Akıncı, özel hastane patronları nerede diye soruyor: “Onlar neden yargılanmıyor?"
Hacire Akıncı tekstil işçisi bir kadın, eşi de tekstil işçisi. 2015’te evlenip 8 yıl boyunca gördüğü tüp bebek tedavisinden sonra hamile kalıp Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde doğum yapmış. Ancak kendilerine sorulmadan bebek Esenyurt Reyap Hastanesine götürülmüş. Bebeğinin Reyap’taki doktoru ise bugün özel hastane çetesinin lideri olmakla suçlanan Fırat Sarı. Hacire, bu hastaneye geldikten 2 gün sonra çocuğunu kaybetmiş. Özel hastane çetesine ilişkin haberlerde Reyap Hastanesinde hayatını kaybeden Akıncı bebek ismini gördüğünde avukat tutuyorlar ve soruşturma başlıyor. Akıncı bebeğin soruşturması, duruşması görülen dosyaya dahil olmasa da Hacire, pazartesi gününden beri her gün Bağcılar’daki evinden kalkıp duruşmaları izlemeye geliyor. Hacire yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Kaç gün sürerse sürsün her gün geleceğim, çocuklarımızı öldürenlerin ceza aldığını göreceğim.”
2015’te evlendiğini, evlendikten sonra hastane hastane gezdiğini ancak çocuğu olmadığını söyleyen Hacire o süreci şöyle anlatıyor: “Taksim’de İstanbul Tüp Bebek Merkezinde tedavi görmeye başladım. 8 yıldan sonra tüp bebek yoluyla gebe kaldım. Bebeğimin hiçbir şeyi yoktu. Çam Sakura'da doğum yaptım 23 Eylül 2023’te yani daha geçen sene doğum yaptım. Gece 02.30’da doğum gerçekleşti. Ben zaten yatağıma götürülmüşüm, servise gittiğim için ilk başta bebeği göremedim. Narkoz altındayken bebeği getirdiler. ‘Hacire Hanım buyurun bebeğiniz, sağlıklı, gayet güzel’ dediler. Her şey yolundaydı, ağladığımızı hatırlıyorum. Daha sonra bebeğimizi yeniden odaya götürdüler, sonra bebeği bekledik bekledik gelmedi.”
Sabah saat 5 sularında eşine bebeği başka hastaneye naklettiklerini söylediklerini aktaran Hacire “Bizim bilgimiz olmadan, bize sorulmadan, hiçbir evrak verilmeden bebeğimiz çocuk yoğun bakımda yer olmadığı için Esenyurt Reyap Hastanesine nakledildi” dedi. Bebek için kendisinden süt istendiğini ve gün boyunca süt gönderdiğini anlatan Hacire “2 gün boyunca bebek hakkında bilgi alamadık. Doktor Fırat Sarı’nın bir cenazede olduğu söylendi. Pazar günü taburcu olduğumda yoğun bakıma gittim, bebeği gösterdiler, gayet sağlıklıydı” diye konuştu. Daha sonra 26 Eylül Salı günü kardeşiyle beraber hastaneye gittiklerinde Fırat Sarı’nın ‘Bebeğin durumu ağır’ dediğini anlatan Hacire “Daha önce defalarca sormama rağmen bir şey söylenmedi. Eve dönüp bir süre sonra yeniden hastaneye gittiğimde bebeğimin hayatını kaybettiğini söylediler” dedi.
Hacire’ye tüp bebek doktoru Acıbadem Hastanesinde doğum yapmasını öneriyor, Hacire’den 50 bin lira istiyorlar: “Maddi durumum olmadığı için devlet hastanesinde doğum gerçekleştirmiştim. Ben nereden bileyim bana böyle bir şey yapacaklarını?” Durumu birkaç ay önce özel hastane çetesi haberleri çıktığında anlamış. Haberlerde geçen Akıncı bebek Hacire’nin bebeği. Ölüm sebebine ‘doğal ölüm’ yazılmış. Haberlerde Hacire tapelerde bebeği hakkında konuşulanları duyuyor: “3 gün yoğun bakımda kalan bebeğimizin 6 gün kaldığını yazmışlar. O benim bebeğim. Küfürlü şeyler söylüyorlar bebeğim hakkında.” Hacire’nin eşi Suriye’de büyüdüğünden Türkçesi çok iyi değil, bu da yer alıyor tapelerde: “Konuşmaların hepsini okuduk. Eşim yabancı uyruklu, Türkçesi de yok. ‘Kafamız rahat’ diyorlar konuşmalarda. Ölüm raporunda kısacık bir şey anlatmışlar o kadar.”
Hacire 8-9 yaşındayken ailesi 8 kardeşiyle beraber Mardin’den İstanbul’a yerleşmiş. 11 yaşından beri tekstil atölyelerinde çalışıyor, okumadığı için halk eğitim merkezlerinde okuma yazma eğitimi almış, “Ben kendi emeklerimle bugünlere geldim” diyor. Ancak artık düzenli şekilde çalışamıyor çünkü tüp bebek tedavisi döneminden kalan ağrıları var. Hacire bunları şöyle anlatıyor: “Tedavi dönemi hep masraftı, yetişemiyorduk, borç alıyorduk, tekrar veriyorduk. Ben sabahtan akşama kadar atölyede çalışıyordum, çıkıyordum Bağcılar’dan Taksim’e doktora gidiyordum, eve gelmem gece 12’yi buluyordu. Para yetiştirebilmek için geceleri bile çalıştık biz bazen. Ve şu anda tekrar tedaviye gidiyorum ama yumurtam çıkmadığı için çaresiziz. Bu şekilde yani, ne bırakıldı bize bu emekten sonra? İşte şu halim.” Hacire ağabeyinin eşinin de tüp bebek tedavisi görerek yine iddianamedeki hastanelerden Güney Hastanesinde doğum yaptığını ve yeğeninin engelli kaldığı bilgisini vererek “O da bütün kontrollerden geçti ama şu anda çocuk engelli. Ne yürüyor ne konuşuyor. Onlar da şüpheleniyor, çünkü anne karnındayken hiçbir şeyi yoktu” dedi.
Şimdi Hacire’nin bebeğinin mezarı açılarak otopsi yapılacak. Hacire bıkmadan usanmadan, sanıklar ceza alana kadar tüm duruşmaları takip edeceğini söylüyor. Hacire dava sürecine dair, “Bu hastanelerin sahipleri, patronları nerede, neden yargılanmıyor? Bağcılar’da 4 tane hastane kapatıldı. Yani biz bu ilçede sağlığımızı mecburen onlara emanet ediyoruz. Para için yapmışlar tüm bunları. Ne hakları var yani bizi böyle üzmeye? Ne emeklerle biz bu saate kadar böyle geldik? Sağlık bakanı açıklama yapmıyor yani. Demiyor ‘bu insanlar mağdur’ demiyor. Üstünü kapatıyorlar gittikçe. Kimse bizi arayıp sormuyor. ‘Bu ailelerin çocukları ölmüş, ne haldeler?’ diye sormuyor. Biz hakkımızı istiyoruz. Ben sonuna kadar ne gerekliyse yapacağım. Büyük ceza alsınlar. Parmağı olan herkes ceza alsın” diyor.
Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen özel hastane çetesine ilişkin davada 22'si tutuklu 47 sanık yargılanıyor. Çok sayıda özel hastanenin içinde yer aldığı çeteye ilişkin davada sadece 1 hastane patronu sanık. O da Güney Hastanesi'nin patronu Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu.
Akıncı bebeğin özel hastaneye sevk edildiği kamu özel iş birliği (KÖİ) ile yapılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinin ilk etabı 20 Nisan 2020’de hizmete açıldı. 21 Mayıs 2020’de ise AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinin açılış törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, hastanenin kamu-özel ortaklığının en güzel örneklerinden biri olduğunu belirterek şu ifadeleri kullanmıştı: “Toplam 107 branşta hizmet verecek hastanede tam kapasiteye ulaşıldığında günlük 35 bin ayaktan hasta alınması ve 500 özellikli ameliyat yapılması planlanıyor. Yabancı misafirlerimize de hizmet vereceğiz. Yani artık İstanbul aynı zamanda uluslararası bir sağlık merkezi durumuna gelmiştir.” Ayrıca törende Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Sağlıkta Başarı Hikayesi’ filmi gösterilmişti.(Kaynak:www.evrensel.net)