Dr.Deniz Arslan çok güzel özetlemiş ; Antalya’da, yoğun bakımda tedavi gören bir hasta vefat edince, hasta yakınları kapıyı zorla açarak içeri girmiş, oradaki doktor, hemşire ve önlerine gelen kim varsa ağız burun dalmışlar. Bir hem?
Efendim; Antalya’da, yoğun bakımda tedavi gören bir hasta vefat edince, hasta yakınları kapıyı zorla açarak içeri girmiş, oradaki doktor, hemşire ve önlerine gelen kim varsa ağız burun dalmışlar. Bir hemşirenin kafasını duvara vura vura bayıltmışlar.
Vallahi az yapmışlar bence!
Lan yoğun bakımda hasta ölür mü?
Yoğun bakım dediğin sınırsız hava, serum, morfin, açık büfe yemeklerin olduğu, içeride çalışan slav ırkından gelme personelin her türlü hizmeti verdiği, eline kardiyojenik kokteyl alan hastaların diğer hastalarla kahkahalarla sohbet ettiği, gülüp eğlendiği bir yer zaten.
Yoğun bakıma girenler asla hasta oldukları için girmiyorlar. Oraya detoks kampına girmek için gelenler onlar. Yıllardır her bir şeyi sınırsız bir şekilde yiyip içtikleri için (Günde bilmem kaç paket sigara, Alkol, ‘Kilo alırım’ diye kaygılanmaksızın yenilen yemekler, sporsuz hayatlar ) ‘Biraz vücudumuzu dinlendirelim hem de tatil yaparız’ diye düşünüyorlar.
Adı üstünde ‘Yoğun Bakım’!!
Üstelik yoğun bakımlar devletin sağladığı sınırsız imkâna sahip!
Oraya belli bir giriş şartı da yok. İhtiyacın oldumu hastaneye gidiyorsun. Doktorlar ‘Bunun yoğun bakım zamanı gelmiş’ diyorlar, oraya giriyorsun.
Kimse sana ‘Kardeşim kendine neden bakmadın? Niye o kadar sigara içtin? Niye hiç spor yapmadın? Neden yediklerine içtiklerine, sağlığına, sihhatine dikkat etmedin?’ diye sormuyor. Yani bizim devletimiz sormuyor. Ama mesela İngilizler soruyorlar. ‘Sigara içen bilinçli olarak vücuduna zarar vermiştir. Tedavi masraflarını içmeyenler karşılamak zorunda değil’ deyip onları bırakmaya zorluyor.
Mesela Amerika’da Sağlık sigortası bedeli sigara içip içmediğinize göre bile değişiyor.
Ama onlar geri kalmış bir ülke oldukları için(!) paraları yok tabii. Biz zenginiz. İstediğimiz gibi yer, istediğimiz gibi içeriz. Kendimize de bakmayız. Nasıl olsa hasta olduğumuzda bize sınırsız bakan, dövdüğümüzde, sövdüğümüzde, hatta bazılarını öldürdüğümüzde dahi ses çıkarmadan, eşekler gibi çalışan sağlık çalışanları var.
Surat mı yaptılar? Bimer, Cimer, Alo 184 Sağlık Bakanlığı Şikayet hattı, Her hastanedeki Hasta hakları birimi orada emrinize amade. Senin verdiğin vergiyle çalışıyorlar. Onlar zaten çalışıp vergi vermedikleri için sen ne dersen yapıyorlar, yapmak zorundalar. Sen keyfince yaşa. Hastaneler ve oradaki herkes bir el pençe divan bekliyor.
Mesela istediğin doktora gidebiyoruz. Öyle Almanya’daki gibi ‘önce aile hekimi, sonra gerekirse Uzman’ gibi prosedürler zaten yok. Almanya bizi kıskanıyor amk. Onlar açlıktan geberdikleri için sağlık sistemine ayıracak paraları yok.
Bizde bolluk var. İstersen aynı gün 4-5 tane doktora görünebiliyorsun! Hem de aynı branş! Mesela birini beğenmedin ya da tedavi verdi ama sen yine de yan odadakine gidip ‘Şu yandaki doktor ilaç verdi ama bide siz bakın’ diyebiliyorsun. Zengin bir Ülkede yaşıyor olmanın güzellikleri işte..
Eee? Bundan iyisi Şam’da kayısı değil mi? Şam dedim de aklıma geldi Suriyeli Kardeşlerimiz, onların nargileleri ve ücretsiz tedavileri geldi. Ama o konuya hiç girmeyelim.
Biz yoğun bakıma girelim. Girip keyif yapalım. Yoğun bakım dediğin yer keyif yapılmak için yapılmış bir yer zaten.
Lan orada hasta ölür mü be? Kafa göz dağıtılmayı hak etmiyor musunuz ey sağlık çalışanları?
3 yıl önce kaleme almıştım ama hala geçerli bir durum hiçbir şey değişmedi.
EVET HAKKIMIZ ÖDENMEZ
Dr.Deniz Arslan