Kovid-19'u yenen yoğun bakım uzmanı, şifa vermeye devam ediyor

Ankara'da Kovid-19 yoğun bakım servisinde çalışan ve aynı hastalığa yakalanan Dr. Ümmügülsüm Gaygısız, sağlığına kavuştuğu gün hastanedeki görevinin başına geçti.

SAĞLIK 3.10.2020 09:34:30 0
Kovid-19

Kovid-19 yoğun bakım servisinde çalışırken yakalandığı hastalığı yenen Dr. Ümmügülsüm Gaygısız, hastalarına tekrar şifa vermek için görevini sürdürüyor.

 

Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde yoğun bakım uzmanı olarak görev yapan Dr. Ümmügülsüm Gaygısız, AA muhabirine, küresel salgının etkin olarak sürdüğünü, sağlık çalışanlarının fedakarca görevlerinin başında olduğunu, kendisinin de halen Kovid-19 yoğun bakım servisinde çalıştığını anlattı.

 

Üniversite hastanesinde sadece Kovid hastaları için ayrılmış bir bloğun bulunduğunu, burada hem yataklı hem de yoğun bakım servisleri olduğunu aktaran Gaygısız, son dönemde hasta sayısında artış olduğuna dikkati çekti.

 

“Tedavimin tamamlanmasının ardından tekrar görevime geri döndüm”

 

Sağlık çalışanlarının yüksek risk grubunda bulunan kişiler olduğunun altını çizen Gaygısız, “Hekiminden hemşiresine, hasta bakıcısından diğer tüm sağlık personeline kadar yüksek risk altındayız. Çünkü, buraya gelen hastalar ağır ve viral yükleri çok fazla. Özellikle bu kişilere tedavi veren yoğun bakım ekipleri risk altında.” dedi.

 

Gaygısız, kendisine de virüsün bulaştığını dile getirerek, yaşadıklarını şöyle özetledi:

 

“Ben de pandeminin ilk başladığı aylarda Kovid pozitif oldum. Kırgınlıkla başladı ve koku, tat alma bozukluğu ile kendini gösterdi. Özellikle halsizlik gibi şikayetlerim oldu. Alınan örnek sonucu pozitif çıktı. Özellikle ilk bir hafta bu semptomlar yoğun bir şekilde devam etti. Yaklaşık 10 gün sonra alınan örnek negatif geldi, 14. gün yapılan testte ikinci kez testim negatif çıktı. Tedavimin tamamlanmasının ardından tekrar görevime döndüm. Allah’tan bende hastalık çok ağır seyirli olmadı ama ağır da seyredebilirdi. Endişeli günlerdi. Hafif de olsa nefes darlığım vardı. Hastalarım gözümün önüne geldi ve ‘Ben de öyle olabilirim, ölebilirim’ korkusu yaşadım. İnsanın böyle bir durumda gözünün önüne en çok sevdikleri geliyor. Onlardan ayrılmak istemiyor insan. İnsan, genellikle bir şeyi yitirirken kıymetini daha iyi biliyor, anlıyor. Bu sağlığımız için de geçerli. Çünkü sağlıklıyken bunu anlayamıyoruz. Bu noktaya geldiğinizde bir yol ayrımına giriyorsunuz.”

 

Gaygısız, hastaların birden bire sağlık durumlarının kötüleşebildiğini bildiğinden bunun da endişe yarattığını ifade ederek, “Genç hastalar da ağırlaşabiliyor, bunu görebiliyoruz. Onun için aynı riski bizler de taşıyoruz. Bunu biliyor olmak iyi bir duygu değil. Hasta olmak, hayatının sonuna gelmiş olabileceğini bilmek üzücü.” diye konuştu.

 

“Cepheyi sağlam tutabilmek için herkesin kurallara uyması lazım”

 

Hastalığı yenen şanslı kişiler arasında olmanın kendisi için mutluluk verici olduğunu belirten Gaygısız, şöyle devam etti:

 

“İyileştikten sonra bu hastalıkla daha çok savaşmak ve insanlara yardım etme isteği daha da pekişti. Ben de iyileştiğim gibi görevime döndüm. Tüm arkadaşlarımızla can pahasına bu hastalıkla çarpışıyoruz, hayati tehlikeyi göze alıyoruz. Sonuçta hasta olma riskimiz çok yüksek. Viral yükü yüksek hastalarla karşı karşıyayız. Ama hastalarımızı iyileştirmek için bu olasılığı aklımıza getirmeden çalışıyoruz. Kendi canımızdan çok sevdiklerimize bulaştırmaktan endişe ediyoruz. Evde çocuğu olan arkadaşlarımız var, annesi, babası, hastası olanlar var. Onlar daha çok endişe yaşıyor ve hatta evlerini ayırıyorlar bu süreçte. Sevdiklerinden uzun süre ayrı yaşıyorlar. Biz görevimizin başındayız ama destek istiyoruz vatandaşlarımızdan. Hasta olmamalarını yürekten temenni ediyor ve onlardan gerekli kurallara uymalarını bekliyoruz. Çünkü, sorumsuzca davranışlar kötü sonuçlanıyor. Kovid-19’un özelliği nedeniyle bir kişi 10 kişiye bulaştırabiliyor. Bir kişi ailesine getirdiğinde tüm aile hasta olabiliyor. Bu nedenle, bir kişinin atladığı basit bir sorumluluk, evdeki birçok kişiyi ve başkalarını etkiliyor. O yüzden herkes öz sorumluluğuyla hareket etmeli.”

 

Kimsenin “Benim hayatım, ne olacak sanki” deme lüksüne sahip olmadığını vurgulayan Gaygısız, herkesin potansiyel bulaştırıcı olabileceğinin farkında olup buna göre davranması gerektiğini kaydetti.

 

Gaygısız, sözlerini “Bu cephedeki savaşan sağlık çalışanları bir süre sonra yıpranmaya, erimeye başlıyor. Onlar kaybolursa ne olur, cephede savaşacak kimse kalmayacak. Bu durumda düşman dediğimiz virüs galip hale gelecek. Onun için cepheyi sağlam tutabilmek için herkesin kurallara uyması lazım. Salgının yayılmasının, yeni vakaların artışının önlenmesi lazım. Bunun için de halkın desteği çok çok önemli.” diye tamamladı.