Sözlerine zor bir yıl olduğunu hatırlatarak başlayan Kaplan, “Depremler, yangınlar, sel felaketleri derken en yıkıcı darbe Covid-19 salgınıyla geldi. Hala kontrol altına alınamayan salgın da dâhil bu krizlerin maalesef ülkemizdeki yönetim süreci de bir o kadar felaket oldu. Daha da kötüsü sorumluların bu yetersizliklerini tamamlamak yerine saklama çabasına girmeleri telafi imkânını da yok etti ” dedi.
CHP’li Kaplan sözlerine şöyle devam etti:
“Yılın ilk ayında başlayan doğal afetlerin yaşandığı süreçlerde, yaralar imece usulü kampanyalar ile sarılmaya çalışılırken deprem vergilerinin nereye gittiği sorumuza hükümet “Bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.” diyerek geçiştirmişti. Bu tür afetlerde toplum, dayanışma ruhunun en iyi örneklerini sergilerken asıl sorumlular, sel felaketinde de “Meteoroloji uyardığı halde vatandaş tedbir almadı.” sözleriyle yaptığı gibi sorumluluğu yine vatandaşa attı. Oysa dere yataklarının imara açılmasının yanında HES yapımı ve orman katliamları konusunda uyarı yapanları hain olmakla suçlamışlardı. Hatay Belen’de başlayan yangın çevre şehirlerden gelen ekiplerin de desteğine rağmen İskenderun ve Arsuz ilçelerine de sıçradı ve kontrol altına alınması 93 saat sürdü” dedi.
VATANDAŞTAN BAĞIŞ İSTEYEN HÜKÜMET 5’Lİ ÇETENİN BORÇLARINI SİLDİ
Dünya Sağlık Örgütünün Pandemi ilan ettiği gün olan 11 Mart tarihinde ülkemizde ilk vaka tespitinin yapıldığını hatırlatan Kaplan, “Yani dünya genelinde vakalar artış gösteriyorken Türkiye zamanı ve tedbir alma imkânı olduğu halde bu süreci de doğru değerlendiremediği gibi dünya ülkeleri vaka artışı sıralamasında hızla yükseldi. Vatandaşlar vaka artışı konusunda ilgili Bakanlıkla ciddi bir güven sorunu yaşarken, vaka sayısını doğru açıklayan Tabipler Odası ise hükümet tarafından lanetlendi.” dedi.
Pandemiyi en az zararla atlatmanın yönteminin ilgili yetkililerce netleştirildiğini söyleyen Milletvekili şunları kaydetti:
“Beş maske dağıtacak kadar sistematik işleyemeyen bir düzensizlik, tam kapanmayı finanse etmeye elvermeyen boş bir devlet hazinesi, sağlık sektöründe ticari işletme zihniyetinin hâkimiyeti gibi çoğaltılabilecek birçok sebepten dolayı pandemi süreci de doğru yönetilemedi. İtibardan tasarruf etmeyen hükümet, ihtiyat akçeleri, işsizlik ve sosyal dayanışma fonları konusuna bir açıklık getirmediği gibi gerekli kısıtlamaları uygulayabilmek için başlattığı kampanya ile kendi vatandaşından bağış isterken; ihale zengini 5’li çetenin vergi borçları sildi. Başta esnafımız olmak üzere mağdur edilen müzisyenler ve sahne sanatçılarına herhangi bir karşılıksız destek sağlamazken; 156 ülke ve 9 uluslararası kuruluşa yardım gönderdi. Yine salgın sebebiyle askıya alınan yüz yüze eğitim, dijitale de doğru aktarılamadığı için öğrenci ve ebeveynlerini mağdur ederken; okul materyalleri tedarik zincirine dâhil olan tüm esnafı da zarara uğrattı.
2020 yılı da acı reçetenin halka kesilip sarayın sefa sürdüğü, ekonomimizin büyüdüğü iddia edilirken doların tarihi rekorlar gördüğü, işsizlik azaldı söylemlerine inandırılırken işsizlik kaynaklı intiharların damga vurduğu bir yıl olarak 18 yıllık AKP iktidarının utanç tarihindeki yerini aldı. Türkiye bu yıl da yönetilemedi, savruldu.”(memohaber)