İlacın hammaddesinden ambalajına kadar birçok girdisi ülkemize döviz ile geldiği için özellikle son yıllarda bulunamayan ilaçların sayıları giderek artıyor. Bunun en büyük sebebi ilaçtaki Euro kuru ile reel kur arasındaki uçurumun giderek büyümesi.
“İsmine ‘ilaç sıkıntısı’ mı, ‘ilaç yokluğu’ mu ‘bulunamayan ilaçlar’ mı, ne dersek diyelim, ülkemizdeki ‘ilaç sorunu’ tahammül boyutlarını aştı” diyen TEİS Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan’ın konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklama şöyle:
“20 yıldır yaşanmayan ilaç sorunu özellikle son 3 yıldır yoğun bir şekilde yaşanmasının asıl sebebi, 2009 yılında yani 14 yıl önce ilaç euro kurunun reel kurdan ayrılmasıyla başladı. 2009 yılında ilaç Euro kuru 1,9595 ve reel Euro kuru ise 2,1181 idi. Yani ilaç Euro kuru, değerinin yaklaşık olarak yüzde 7 altında belirlenmişti. Ancak, günümüzde ilaç Euro kuru 10,77 lira, reel Euro kuru ise 5 Temmuz yani bugün itibariyle 28,39 lira olmuş durumdadır.
Geçen 14 yıllık sürede bu fark yaklaşık reel ilaç kurunun nerede ise 3 katına ulaştı. Özetle önden koşan reel kurun hızına ilaç kuru artık ayak uyduramıyor. İlaç üretimi ve ithalatı için asla telafi edilemeyecek bu fark, yaşanan ve son zamanlarda vatandaşın ismini “ilaç kıtlığı” koyduğu büyük sorunun en büyük sebebidir.”
GÜNÜ KURTARMAK SORUNU ÇÖZMÜYOR ÇÜNKÜ 14 YILDA EURO/TRY DEĞERİ %1215 ORANINDA ARTMIŞTIR
Saydan, “İlaç öyle bir üründür ki: arandığı zaman bulunması, bulunduğu zamanda ulaşılabilir olması gerekir. Bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır” diyerek şöyle devam etti:
“Son 3 seneye kadar ülkemizdeki ilaç fiyatlarını kontrol edebilen bu sistem artık çalışmıyor. Çünkü 14 yılda Euro/TRY değeri ortalama %1215 oranında artmıştır. Bu 14 yıllık sistem, günümüz ekonomik koşullarında çözümsüz hale gelmiş ve artık vatandaşlarımızın ilaçlara ulaşmasını engellemektedir. Artık yeni bir çözüm yolu bulmak zorundayız. Gelişmeleri ve sıkıntıları eczane eczacılarının sendikası TEİS olarak endişe ve şaşkınlıkla izliyoruz. Sağlık otoritemiz sorunu düzeltmek yerine günü kurtarmaya çalıştığı için hiçbir çözüm üretilememiş oluyor.
İlaç firmaları son derece profesyonel çalışan, istatistiksel verilere ve günün koşulları ile entegre olarak üretim yapan ticari kuruluşlardır. Nüfusu, yaşanan kontrolsüz göç akınıyla 90 milyonu bulan bir ülke için dünyadaki her ilaç firması ilaç üretmek, ilaç göndermek ve satmak ister. Kazanç amacı ile kurulmuş ilaç firmaları için bunun aksi asla düşünülemez, ama ülkemizde üretilen ilaçlar bile yeterli seviyede iç pazara sürülmüyor. Aynı sorun ithal ilaçlarda da yaşanıyor. Euro kuru nedeniyle yurt dışından ilaç gelmesi ve özellikle yeni molekül ilaçların gelmesi artık hayal gibi görünüyor.
İlaçların bulunamıyor olması insan ve toplum sağlığı için ciddi bir sorun halini almış durumda. Dünyanın en büyük hastanelerini kurup, en iyi doktorları yetiştirseniz, en iyi tetkikleri yapsanız, en doğru teşhisleri koysanız bile tedavi için kullanacağınız ilaç yoksa bütün bu artı değerler sıfırlanır, hiçbir işe yaramaz.
Bahaneler ve sonuçsuz girişimler yapılarak “ilaç yokluğuna” çare bulunmaz. Gerçekçi yaklaşımlarla sorunun acilen çözülmesi ve vatandaşın ihtiyacı olan ilaçların eczanelerimize gelmesi sağlanmalıdır.”
ECZANELERİN YAŞAMASI İÇİN BİR AN ÖNCE KALICI ÇÖZÜM BULUNMALI
Bizler küçük işletmeleriz, vergi veriyoruz, istihdam yaratıyoruz ve Sağlık Bakanlığı’ndan ilaç sektörünün son halkası olan eczanelerimizin yaşatılması gerektiğini unutmamasını, ekonomik koşulların gereği doğrultusunda İlaç Fiyat Kararnamesinde düzenleme yapması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz. İlaç ve eczacılık hizmetinin sürmesi ve insanımızı yaşatabilmemiz için eczanelerimizin de yaşaması gerekiyor. Bunun için de yeni bir yol bulmak zorundayız. Nasıl ki dünün güneşinde bugünün çamaşırı kurutulamazsa, 2009 yılının ekonomik şartlarına göre hazırlanan düzenlemelerle bugünün ilaç ve eczacılık hizmetlerini sürdürmek imkansızdır.”