Bursa’da ikiz kardeşler Enes ve Emre Dönmez (18), tercihlerinde ilk sıraya yazdıkları Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne birinci ve ikinci olarak yerleştiler. Duruma şaşırdıklarını belirten Enes Dönmez, “Birbirimizin ders anlamdak
Bursa’nın Osmangazi ilçesinde yaşayan Dönmez ailesinin Ikiz çocukları Enes ve Emre Dönmez, 4 yıl önce nitelikli liseleri kazandı. Enes Tofaş Fen Lisesi’nde, Emre Şükrü Şenkaya Anadolu Lisesi’nde okudu. İkiz kardeşler, üniversite sınavına ise birlikte hazırlandı. Birbirlerine eksik kaldıkları konuları anlatan ikiz kardeşler, hayalini kurdukları tıp fakültesine girmek için 4 yıllık lise hayatları boyunca düzenli ve planlı ders çalıştı. Sınav yaklaştıkça çalışma tempolarını arttıran ikiz kardeşler, çok sayıda test çözüp deneme sınavlarına girdi. Enes sayısal sıralamada 2085’inci, Emre ise 2633’üncü oldu. Bursa’da kalmayı düşünen iki kardeşlerin ilk tercihleri, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi oldu. Tercih sonuçları açıkladığında tıp fakültesine Enes 1’inci sırada, Emre ise 2’nci sırada yerleşti. Geçen hafta düzenlenen Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Açılış Töreni’nde Rektör Prof. Dr. Saim Kılavuz, ikiz kardeşlere başarı belgesi verdi.
‘ÇOK FAZLA DENEME SINAVINA GİRDİK’
Fakülteye birinci sırada yerleşen Enes Dönmez, “Sınav süreci aşamasında hocalarımıza çok şey borçluyuz. Onlar olmasa başarımız bu kadar olmazdı. Çok fazla test çözüp, çok fazla deneme sınavına girdik. Çok fazla soru çözdüğümüz için de çok fazla soru sorduk. Hatalarımızdan ders çıkara çıkara, yaptığımız yanlışların doğrusunu öğrenerek çalıştık. Bu sene YKS zorluydu aslında. Ben 492 puan aldım. TYT ve AYT’de kardeşimle yaptığımız netler farklı” dedi.
‘KARDEŞİMLE BİRBİRİMİZİ GÜÇLENDİRİYORUZ’
Kardeşiyle birlikte yıllardır tıp okumak istediklerini belirten Enes Dönmez, şöyle devam etti:
“Liseye başlarken tıp okumak gibi bir amacımız vardı. Sınavdan sonra da tıp okumanın daha doğru olacağına karar verdik. Aynı yerde okumak istiyorduk. BUÜ ikimizin de ortak tercihiydi. Doğduğumuzdan beri Bursa’dayız, tanıdığımız bir yer. Lise zamanında TÜBİTAK projelerinde üniversiteye gelmiştik. Birçok sefer buraya gelip kampüsü görme fırsatımız oldu. Çok hoşumuza gitmişti. Lisedeyken hocalarımızdan tıp eğitiminin zor olduğunu duyuyorduk. Sosyal hayatımızda da birlikteyiz. Birçok konuda aslında birbirimizi güçlendiriyoruz diyebiliriz. Daha iyi olma yönünde birlikte olmamız tetikliyor. Kardeşim bir şeyi yapabiliyorsa, benim de yapmam gerekiyor diye düşünüyorum. Birbirimizin ders anlamdaki eksiklerini de birbirimize anlatarak kapattık” diye konuştu.
‘AİLEMİZ KARARI BİZE BIRAKTI’
Tercih sürecinin zorlu olduğunu belirten Emre Dönmez ise “487 puan aldım. AYT daha fazla etkili olduğu için orada yüksek net yapmak puanımızı daha fazla etkiliyor. Tercih süreci sınav sürecinden daha zordu. Nereye gideceğini bilen biri için aslında tercih süreci gayet basit olabiliyor. Önümüzde seçenekler çoğaldıkça olasılıkları değerlendiriyorsunuz ve aslında süreç zorlaşıyor. Şehir dışına çıkacaksak hangi üniversite doğru tercih olur, kendi şehrinizde kalmanız doğru bir tercih mi değil mi gibi araştırılması gereken çok fazla soru vardı. Ailemiz bize ‘burayı seçin, tıp okuyun, buraya gidin’ gibi hiçbir şey söylemediler. Kararı bize bıraktılar. Sadece ‘ne yapsak istiyorsanız onu yapın’ dediler bize” diye konuştu.
‘İLK İKİ SIRADA YERLEŞTİĞİMİZİ GÖRÜNCE ŞAŞIRDIK’
Genelde kardeşiyle birlikte vakit geçirdiklerini belirten Emre Dönmez, “Bir konuyu o daha iyi anlıyor ve evde bana anlatabiliyor, ben de iyi anladığım bir konuyu ona anlatıyorum. İkimiz birbirimizi bu şekilde desteklediğimiz sürece bizi pozitif olarak etkiliyor. Uludağ Üniversitesi, ikimizin de ilk tercihiydi. İlk tercihlerimiz olduğu için Uludağ Üniversitesi’ne geleceğimizi biliyorduk. Ancak Enes birinci olsun, ben ikinci olayım gibi bir beklentimiz yoktu. Tercihlerin sonuçları açıklanınca biz de çok şaşırdık. Babam ve annem de bu duruma şaşırmıştı” ifadelerini kullandı.
‘BİR KERE BİLE SOSYAL MEDYA HESABI AÇMADIK’
Ailelerinin kendilerine her zaman destek olduklarını belirten Emre Dönmez, şunları söyledi:
“Ailemiz hiçbir zaman bize ‘Sınav senen telefonu bırak, başka bir şeyle ilgilenme, dışarı çıkma, ders çalış’ gibi cümleler kurmadı. Yaptığımız şeyler konusunda otokontrolümüzü kendimiz sağladık. Lise hayatımız boyunca hiçbir zaman bir kısıtlamaya maruz kalmadık. Sosyal medya kullanmıyoruz. Bir kere bile sosyal medya hesabı açmadık. Sınav sürecine özgü yaptığımız bir şey değildi. Bizim sosyal medya açmak gibi bir isteğimiz olmadı. Ancak bu sosyal medyanın kötü olduğunu göstermiyor. Elbette sosyal medya kullanarak, kontrolünü sağladığınız sürece bu sizin başarınıza engel olmaz.”(hürriyet)