Uyku apnesi, solunumun en az 10 saniye durmasıdır. Uyku sırasında üst solunum yolunun tıkanması ile solunumun tekrar tekrar durup başladığı ve kan oksijen değerinin azaldığı ciddi bir uyku bozukluğudur. Toplumda görülme sıklığı %5-10 arasındadır. Özellikle aşırı kilolu orta yaşlı erkeklerde bu oran artmaktadır. Çocuklarda uyku apnesi daha çok okul öncesi dönemde görülür. Gelişme geriliği, okul başarısızlığı, davranış bozuklukları, hiperaktivite, kalp ve ritim bozuklukları gibi ciddi problemler ortaya çıkabilmektedir.
Apne ve Horlamada risk faktörleri;
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi ve ENDO klinik doktorlarından endokrinoloji uzmanı Prof. Dr. Ersin Akarsu obezitenin en önemli risk faktörü olduğunu ayrıca aile hikayesinin olması, genetik faktörler, alkol, sigara, yetersiz fiziksel aktivitenin de rol oynadığını belirtmektedir. Özellikle santral obezite yani kilosu bel çevresinde biriken ve elma tipi şişmanlayan bireylerde sıklıkla rastlanmaktadır. Boynun kısa oluşu, boyun çevresinin erkeklerde 43, kadınlarda 40 cm üzerinde olmasının önemli risk faktörü olduğunu ifade etti.
Horlama ve uyku apnesinin nedenleri;
Obezite, uzamış ve sarkık yumuşak damak ve küçük dil, bademcik ve geniz etinin büyük olması, burundaki anatomik problemler, alkol ve yatıştırıcı bazı ilaçlar olarak sayılabilir.
Horlama daha çok kişinin çevresindekileri rahatsız eder, ancak apne söz konusuysa ciddiye alınmalıdır ve nedenleri araştırılmalıdır. Çünkü solunumun durması kandaki oksijen miktarının azalmasına ve ciddi sistemik sorunlara yol açmaktadır.
Uyku apnesinin belirtileri;
Gece ve gündüz semptomları farklılık gösterir. Kişi gece semptomlarının çoğunun farkında olmaz.
Gece semptomları; horlama, uykuda nefes kesilmesi, uykuda aşırı hareketlilik, reflü, gece terlemesi, sık idrara çıkma.
Gündüz semptomları; uykululuk hali (televizyon seyrederken, toplantılarda, araba kullanırken), yorgunluk, dikkatsizlik, anksiyete, cinsel isteksizlik, sabah baş ağrısı, ağız ve boğaz kuruluğu.
Uyku apnesinin arttırdığı riskler;
Prof. Dr. Ersin Akarsu uyku apnesinin tedavisinin yapılmaması veya yetersiz yapılması sonucunda; Hipertansiyon, felç-inme geçirme, uykuda ani ölüm, kalp hastalıkları, hiperlipidemi, obetize, insülin direnci gelişimi ile şeker hastalığına yatkınlık, trafik kazaları, evlilik problemleri gibi ciddi sorunlar görülebileceğini belirtmektedir.
Uyku apnesinin tanısı nasıl konur;
Yeterli bir anamnez ve fizik muayene gereklidir. Sonrasında ayrıntılı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılır. Kesin tanı için polisomnografi denen uyku apnesi testi yapılması şarttır. Bu testte kişi odada uyurken çeşitli elektrotlar bağlanarak gece boyu izlenir ve kan oksijen seviyesi, apne sayısı, göğüs, çene, karın ve bacak hareketleri, beyin aktivitesi, kalp hızı ve ritmi gibi parametreler kaydedilir ve değerlendirilir. Anormal solunum olayları kabul edilebilir değerin üzerindeyse Uyku Apne Sendromu tanısı konur.
Tedavi;
Uyku apnesinde tedavi hastalığın şiddetine göre bazı önlemler ile yaşam tarzı değişiklikleri, cerrahi tedaviler ve basınçlı hava tedavisi (CPAP) şeklindedir.
Çocuklarda bademcik-geniz eti ameliyatı ile başarı şansı %75-100 arasındadır.
Erişkinlerde tedavi planlamasında öncelikle varsa fazla kilolardan kurtulmak esastır. Bazı ilaç tedavileri denenmiş olsada etkinliği kanıtlanmamıştır. Obez hastalar endokrinoloji uzmanı ve diyetisyen kontrolü altında mutlaka zayıflatılmalıdır.
Genel önlemler;
Kilo kontrolü ve sportif bir yaşam biçimi tercih edilmelidir. Uyku pozisyonunun değiştirilerek yan yatılması faydalı olur. Sigara alkol kısıtlanmalı mümkünse bırakılmalıdır. Uyku ilaçları, sakinleştirici ilaçlara apneyi arttıracağından dolayı dikkat edilmeli, uykudan 3-4 saat önce ağır yemekten ve aşırı yorgunluktan kaçınılmalıdır.
KBB uzmanı üst solunum yolu darlıklarında cerrahi tedavi yapabilir ancak apne tedavisinde temel yöntem pozitif hava basıncı veren CPAP denen uyku apnesi cihazıdır. CPAP en etkili tedavi yöntemlerinden biridir.