21 yıldır iktidarda olan, ülkeyi saltanata ve adeta hanedanlığa dönüştüren AKP-MHP hükümetinin hayatın her alanında oluşturduğu güvensizlik, rant ve talan politikaları nedeniyle toplumun ahlaki değerlerinde ciddi oranda değersizleşme boyutuna gelinmiştir.
Kendisine ve yandaşına ne pahasına olursa olsun siyasi ve ekonomik rant sağlama üzerine kurulmuş olan düzenini sürdürmek için her türlü ahlaki ve toplumsal değeri ayaklar altına almaktan çekinmeyecek kadar pervasızlaşmıştır.
AKP-MHP iktidarı, dayanışma yerine yardım ve biat düzenini oluşturmuş, referans aldığı; “bir elin verdiğini, diğer el görmesin”, “bir hırka, bir lokma” öğretisinin tam tersine daha çok bağımlı kılma ve daha çok rant elde etmeyi hayat felsefesi haline getirmiştir.
Halka ait birçok kurum ve yapıyı tasviye eden bu iktidar, 155 yıl önce kurulmuş olan Kızılay’ı da İnsanlık, Ayrım Gözetmemek, Tarafsızlık, Bağımsızlık, Gönüllü Hizmet, Birlik ve Evrensellik ten oluşan 7 temel ilkesinden uzaklaştırmakla kalmamış, tamamen bir rant ve devşirme alanına dönüştürmüştür.
Hiçbir dönemde Kızılay’a yönelik güvensizlik bu dönemdeki kadar artmamıştır. Olağan dönemlerde yapılan kan bağışlarıyla toplanan kanları para ile hastalara satan, en son meydana gelen Deprem sürecinde de çadır, yiyecek vb. satması nedeniyle yurttaşların kan bağışı yapması yönünde olumsuz etkilerini maalesef sağlık kurumlarımızda daha iyi gözlemleyebiliyoruz.
Yeterli oranda kan stoğu olmaması nedeniyle hayati önemdeki kalp ameliyatlarının dahi yapılamadığı kritik bir aşamaya gelinmiş olunmasının sorumlusu bu iktidar ve yanlış politikalarında ısrar etmesidir.
Yine Kızılay yönetim kurulu ve başkanının huzur hakkı adı altında aldıkları yüzbinlerce tl maaş, bu kurumun “Gönüllü Hizmet” ilkesini hiçe saymış ve bağış yapılmasını da olumsuz engellemiştir.
Özellikle 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrası hem ulusal hem de uluslararası alanda bu kurumun hiçbir güvenirlik ve prestiji kalmamış, uluslararası Kızılhaç ve Kızılay federasyonundaki statüsünün değiştirilme riski ve tartışmalarına neden olmuştur.
Hastanelerin kendilerine ait kan bankalarının yeniden oluşturulması, Kızılay kurumunun şeffaf, bağımsız ve denetlenebilir bir kurum olabilmesi için yeniden yapılanmaya gidilmesi, sorumluluğu olan kişiler hakkında soruşturmanın başlatılması ve sorumluluk gereği istifa etmeleri gerekmektedir.
Tüm olumsuzluklara rağmen kan bağışı sürekli olmak durumundadır. Bu nedenle bir yandan eleştirilerimizi yapıp şeffaf ve toplum yararına faaliyet yürütecek bir Kızılay’ı yaratmaya çalışırken diğer yandan yaşamak ve yaşatmak çabamızı dayanışma ile büyüteceğiz.
Bizler, toplumsal sağlığı ve insan yaşamına önceleyen ilkesel duruşumuz gereği ve kan bağışının hayat kurtardığı bilinciyle; üyelerimiz başta olmak üzere halkımızı, bir başkası için yaşama yeniden tutunma mutluluğunun önemli dayanışması olan kan bağışını yapmaktan imtina etmemeye çağırıyoruz.