Bilim ve teknoloji geliştikçe sunulan sağlık hizmetleri ve beklentiler de değişiyor. Hekimlerin kendi dijital yeteneklerini artırarak yeni dünyanın hekimleri haline gelmesi gerektiğine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, sağlıkta inovasyon için ‘Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Dersi’ni başlattıklarını kaydetti. Yapay zekâ ve büyük veri odaklı derslerin, öğrencilerin temel ve klinik yetkinliklerinin gelişmesi, çeşitlenmesinde bütünleyici beceri kazandıracağına inandıklarını söyleyen Sur, tıp eğitimini farklı mühendislik alanlarıyla da desteklediklerini kaydetti.
İnsan ömrü ortalaması dünyada son 30 yılda neredeyse 25 yıl artmış durumda. Öte yandan dünya nüfusu yaşlanıyor, yaşlanınca da kronik hastalıkların toplumda görülme sıklıkları ve sağlık hizmetlerine olan talep artıyor. Bunun sonucu olarak insanlar sağlıklarına daha fazla özen gösteriyor. Buna rağmen hala milyarlarca insanın sağlık bilincinin istenilenden çok uzak olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, tıp ve bilim dünyasının bu konuda önlemler aldığını söyleyerek günümüz koşullarında tasarlanmış tıp eğitiminin öneminden bahsetti.
Şehir hayatı sağlığımızı tehdit ediyor
İnsan sağlığının genetik kalıtsal birtakım belirleyicilerle şekillendiğinin doğru olduğunu, ancak bütün işin bundan ibaret olmadığını söyleyen Sur, “Beslenme düzenimiz, alışkanlıklarımız, spor yapıp yapmadığımız, stres düzeyimiz, bağımlılıklarımız, sigara, alkol, kumar, internet gibi bağımlılık alışkanlıklarımız iyi bir uyku düzeninin olup olmaması gibi nedenler bizim sağlık düzeyimizi belirleyen diğer faktörler. Öte yandan insanlar işlerini sürdürürken sağlığı tehdit eden faktörlerle bir arada çalışmak zorunda kalırlar. Yüksek ısı fırınlarında çalışan işçiler, açık havada çalışan kişiler, birtakım kimyasallara maruz kalanlar, polis güvenlik kuvvetleri gibi stresle yürütülen işler gibi mesleki bazı riskler de kaçınılmaz olarak hayatımızın içinde yer alıyor. Giderek nüfusun artması, insanların şehirlerde yoğunlaşmaları ve yapay gıdalarla beslenmeleri, kendi gıdalarını üretememeleri, yeterince havadan, oksijenden, güneşten, ormandan, denizden yararlanamamaları, şehir hayatının getirdiği bazı olumsuzluklar da sağlığımızı tehdit eden faktörler arasında. Günden güne sağlıklı gıdaya erişimin zorlaştığını da ayrıca belirtmek gerekir.” dedi.
Hasta olmadan ve hasta olduktan sonra alınacak önlemler var
“Tıp ve bilim dünyası buna iki türlü önlem almaya çalışıyor. Hasta olmadan ve hasta olduktan sonra alınacak önlemler var. Birincisi risk faktörlerini koruyucu önlemlerle insan hayatından çıkarmak. Buna birincil önlemler diyebiliriz. İkincisi de yaşla birlikte ortaya çıkma ihtimali olan kalp, böbrek, karaciğer, akciğer hastalıkları, kanserler, diyabet, hipertansiyon gibi var olması önlenemese bile insanda yıkıcı etkiler yaratmadan uzun süre bu hastalıklarla birlikte yaşayabilmesini sağlayacak ikincil önlemleri almak. Bu saydığımız kronik hastalıkların tedavisi yoktur. Hastaların kullandıkları süper tansiyon ilaçlarının, diyabet ilaçlarının ya da kandaki yağları ve şekeri düşürücü ilaçların gerçek bir tedavi olmadığını bilmemiz lazım. Bunlar sekonder yani ikincil önleme mekanizmalarıdır. İnsanların uzun süre bu hastalıklarla birlikte yaşayabilmelerini sağlamak için alınan önlemlerdir.”
Hekimlik ve bilim insanlığı çerçevesini net olarak öğrencilerimize gösteriyoruz
Üsküdar Üniversitesinin Transgenik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin çalışmaları kapsamında özellikle bakterilerin virüslerin genlerine ilişkin çalışmalar yürütüldüğünü söyleyen Sur, “Virüslere karşı aşı geliştirme, önlemler alma konusunda genetikle birlikte yürüttüğümüz birtakım çalışmalarımız mevcut. Bu alanda TÜBİTAK’tan ve Avrupa birliğinden aldığımız projeler var. Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümümüz de etkin çalışmalar ortaya koymaktadır. Biz Tıp Eğitimini genetik alanındaki araştırma merkezlerimiz, mühendislik ve doğa bilimleri fakültemizin AR-GE çalışmalarıyla destekliyor, hekimlik ve bilim insanlığı çerçevesini net olarak öğrencilerimizin görüş açılarına yerleştirmeye çalışıyoruz. Dünya ve bilim değişiyor. Elbette buna bağlı olarak da sunulan sağlık hizmetleri de değişmek zorunda.” diyerek tıp ve genetik bilimi birlikteliğinin altını çizdi.
Sağlıkta İnovasyon için ‘Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Dersi’ başlıyor…
21. yüzyılın sağlık hizmetlerinin özellikleri sayıldığında ‘uzaktan sağlık hizmeti’ kavramının öne çıktığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Sur, “Yapay zekâ tabii ki son dönemde sağlık teknolojileri ile sağlık hizmetlerinin de içine girdi. Sağlık Bilimlerinde yapay zekâ uygulamalarını kurulduğumuz 2011 yılından itibaren uygulamada ve akademik çalışmalarımızda önceliyoruz. Öyle ki Üsküdar Üniversitesi olarak 2023-2024 akademik yılından itibaren Tıp Fakültesi öğrencilerimize “Sağlıkta İnovasyon için Yapay Zekâ ve Veri Bilimi" başlıklı dersi açtık. Böylece, Tıp Fakültesi öğrencileri özellikle büyük veri analizinde kullanılan modelleme yaklaşımlarını proje uygulamalı olarak görebilecek. Yapay zekâ ve büyük veri odaklı derslerin, öğrencilerin temel ve klinik yetkinliklerinin gelişmesi, çeşitlenmesinde bütünleyici beceri kazandıracağına inanıyoruz.” dedi.
Hekimler dijital yeteneklerini artırarak yeni dünyanın hekimleri haline gelmeli
Artık daha az yanılarak teşhis koyabiliyoruz diyen Prof. Dr. Haydar Sur, “Bu insanlık için bir kazanımdır. Bireyler artık evinden doktoruna online bağlanıp şikayetleri söyleyebiliyor, kamerayı yarasına ya da lezyona tutup doktoruna evinden gösterebiliyor. Yani hiçbir yere gitmeden tedavisini alabiliyor ve elektronik reçetesiyle ilaçlarına kavuşabiliyor. Konsülte etmek maksatlı tahlillerin ve görüntülerin yurt içinde veya yurt dışındaki doktorlar arasında anında paylaşıldığı bir dünyadan yani “Telemedicine” dediğimiz uzaktan sağlık hizmetlerinden bahsediyoruz. Yapay zekâ teknolojileriyle birçok şeyin daha kusursuzca, otomatik olarak makina tarafından yapıldığı bir dünyadayız. Hekimlerin kendi dijital yeteneklerini artırarak yeni Dünya’nın hekimleri haline gelmesi gerekir. Biz eğitimlerimizi o yöne doğru yöneltmiş bulunuyoruz. Bu dijital olanaklar geliştikçe dijital dünyaya daha hâkim doktorlar yetiştirme zorunluluğumuz artmaktadır.” ifadelerini kullandı. Makinelerin sağlık hizmetlerine girdikçe hekime olan ihtiyacın artacağını vurgulayan Sur, o makinayı yönetecek donanımda insanları o işin başına geçirmek zorunluluğu olduğunu belirterek tıp biliminde asıl olanın insan faktörü olduğuna dikkat çekti.
Tıpta parlayan ve yıldızı yükselen branşlar
“Birçok hastalığın altında genetik faktörlerin de yer alması nedeniyle ‘Tıbbi Genetik’ bölümünün yıldızının yükseldiğini görüyoruz.” diyen Prof. Dr. Haydar Sur, teknolojinin hâkim olduğu radyoloji ve benzeri görüntüleme tekniklerinin bölümlerini de sayabileceğini söyledi. Sur, “Bunların yanında çevresel etkilerin ve iş ortamlarının sağlığa etkileri daha iyi bilindiği için Halk Sağlığı branşı da öne çıkıyor. İnsanların vücut güzelliklerine daha fazla önem vermeye başladığını, sık sık operasyonlar geçirdiğini, silikon ve benzeri takviyeler yaptırdığını göz önüne aldığımızda ‘Dermatoloji’ ve ‘Plastik Cerrahi’ nin sıyrıldığını da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘Tıpta insani bilimler’ dersimizde sağlığın manevi ve etik tarafını anlatıyoruz
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi eğitiminin hibrit gerçekleştiğini, bazı derslerde tıbbın ana mesleki dersleri sayılacak kurul dersleri olarak tasarlanıp, paketler halinde sunulduğunu kaydeden Sur şunları söyledi: “Tıpta yarıyıl dersleri diye kodlanan bazı derslerimiz var. Bunlarda öğrencilerimizin çağdaş bir hekim olarak geniş bir bakış açısıyla mezun olması için; sadece mesleğin becerileri değil işin felsefesini ve sağlık endüstrisi hakkında bilgi sahibi olmasına yönelik derslerdir. Bu tarz derslere örnek olarak sağlık bilişimi ve teknolojileri, sağlık ekonomisi, sağlık antropolojisi ve sosyolojisi gibi dersleri verebiliriz. Bunun dışında her hekimin vicdanlı, insaniyetli mesleğini bilimle yaptığı kadar vicdanıyla da yapan kişiler olmasına çok özen gösteriyoruz. Manevi sağlık, güzel sanatların hekimin ruhu üzerine etkisi, hastayı anlayabilmek ve empati becerileri, hastalıkların ve rahatsızlıkların sosyal boyutlarını kavrayabilme, hastanın söylediklerinden söylemediklerini sezebilme gibi yeteneklerini geliştirmek için ‘tıpta insanı bilimler’ dersini koyduk. Türkçede bu alanda tek olan Üsküdar Üniversitesi tarafından basılmış bir kitabımız da mevcut. Bu da bizim özelliklerimizden birini gösteriyor.”
Öğrencilerimiz hem özel hem de devlet hastanelerinde staj görüyor
Tıp eğitiminin en önemli parçasının uygulama olduğunu söyleyerek sözlerini tamamlayan Prof. Dr. Haydar Sur “Uygulamaya çok önem veriyoruz. Laboratuvarlarımız çok geniş, gerçek kadavra üzerinde anatomi pratikleri yaptırarak öğrencilerimizin insan vücudunu gerçek hali tanımalarına olanak veriyoruz. Ayrıca bizim NPİSTANBUL Hastanesi ve Ataşehir Memorial Hastanesi olmak üzere iki afiliye hastanemiz var. Uygulama alanlarımızı güçlendirmek için her yıl Sağlık Bakanlığına bağlı iki eğitim araştırma hastanesi ile de protokoller imzalıyoruz. Geçen sene olduğu gibi bu yıl da Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi ve Sancaktepe Eğitim Araştırma Hastanesi ile anlaşmalar imzaladık. Dolayısıyla öğrencilerimiz stajlarını hem özel hastane tarafını tanıyarak hem de devlet hastanelerindeki hastaların davranışlarını gözlemleyerek gerçekleştiriyor, tedavi ve yaklaşımları karşılaştırabiliyorlar.” dedi.