Müftah İnanç, on ay kadar önce karın ağrısı ve mide bulantısı gibi şikayetleri üzerine Güney Kore’de üç dört hastaneye gittiğini ve yapılan tetkikler sonrasında bağırsağında kitle tespit edildiğini söyledi.
Bunun üzerine hemen Türkiye’ye geldiğini ve Şanlıurfalı olmasından dolayı önceden bildiği SANKO Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’ne başvurduğunu belirten İnanç, “Yapılan tetkikler sonrasında zaman kaybetmeden ameliyat oldum” dedi.
Ameliyattan sonra başka bir merkezde kemoterapi tedavisi almasına rağmen yapılan kontrolde karaciğerinin sağ tarafında 10x8 cm ve 4x3 cm, sol tarafında ise 4x3 cm çapında üç adet metastatik (bağırsak kanserinin karaciğere sıçraması) lezyonu oluştuğunun saptandığını kaydeden İnanç, şöyle devam etti:
“Yeniden SANKO Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’ne başvurdum. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğr. Üyeleri Doç. Dr. Yücel Yüksel ve Dr. Öğr. Üyesi Kenan Demirbakan tarafından karaciğerimdeki tümörlere yönelik ameliyat olmama karar verildi.
Başarılı geçen ameliyatlardan sonra sağlık durumum şu anda gayet iyi. Doktorlarıma ve tüm hastane personeline çok teşekkür ediyorum. İyi ki SANKO Üniversitesi Hastanesi’ne gelmişim.”
İKİ AŞAMALI KARACİĞER REZEKSİYON AMELİYATI UYGULANDI
Ameliyat sürecini anlatan Doç. Dr. Yücel Yüksel ise tetkikler doğrultusunda yaptıkları değerlendirme sonrasında iki aşamadan oluşan operasyon kararı aldıklarını bildirdi.
“Tek ameliyatla tümörleri çıkarsaydık, ameliyat sonrası hastada karaciğer yetmezliği oluşacaktı” diyen Doç. Dr. Yüksel, süreci şöyle özetledi:
“Bu nedenle dünyada yeni gelişen ve ülkemizde az sayıda merkezde yapılan ALPPS (Associating Liver Parpation and Portal Vein Ligastion for Staged Hepatectomy – İki Aşamalı Karaciğer Ameliyatı) yapmaya karar verdik.
ALPPS, sağ ve sol olmak üzere iki parçadan oluşan karaciğerin birinci aşamada kanserli kısmına giden toplardamarını bağlayarak, çıkarılacak kanserli tarafın küçültülerek kalan kısmında günlük yaklaşık 30-50 gramlık büyümesine dayanılarak yapılan ameliyat tekniğidir.
Bu teknikte yaklaşık 7- 15 gün sonra damarı açık olan karaciğer gerekli büyüklüğe ulaşınca ikinci ameliyatla kanserli diğer büyük bölüm çıkarılmaktadır. Bu da hastalarda ameliyat sonrasında oluşabilecek karaciğer yetmezliği riskini düşürmektedir.”
HASTA ŞİFA İLE TABURCU EDİLDİ
Hastanın ameliyat öncesi karaciğerini tomografi eşliğinde haritalandırarak, tümörlerinin ve karaciğerinin volümünü (Tıp dilinde volüm hacim, oylum, cilt, yoğunluk anlamlarında kullanılmaktadır) hesapladıklarını vurgulayan Doç. Dr. Yüksel, ameliyatın aşamaları konusunda şunları söyledi:
“Ameliyatın ilk aşamasında ise hastanın karaciğerinin sağ toplardamarını bağlayarak, karaciğeri iki parçaya ayırdık. Karaciğerin atar damarını, safra yollarını ve diğer toplar damarları serbestleştirdik ama onları bağlamadık. İlk ameliyatta karaciğerin sol tarafındaki 4x3 cm çapındaki tümörü aldık.
Başarılı geçen bu ameliyattan sonra serviste gözlem altında tutulan ve genel sağlık durumu gayet iyi olan hastanın, on gün sonra ikinci ameliyatta karaciğerinin sağ tarafını diğer iki tümörüyle birlikte çıkardık. İkinci ameliyattan bir hafta sonra sağlığına kavuşan hastamız şifa ile taburcu edildi.”
KARACİĞER YETMEZLİĞİ GELİŞMESİ RİSKİ VARDI
Dr. Öğr. Üyesi Kenan Demirbakan da “Hastamız genç. Tümörlerin hepsinin aynı ameliyatta çıkarılması durumunda karaciğer yetmezliği gelişmesi riski vardı” diye konuştu.
Doç. Dr. Yücel Yüksel’le birlikte yeni bir teknik olan ALPPS’le hastayı sağlığına kavuşturmak için süreci başlattıklarını ve başarıyla sonuçlandırdıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Demirbakan, böyle yapılmaması halinde hastanın tümörden değil erken dönem karaciğer yetmezliğinden kaybedilebileceğinin altını çizdi.
Dr. Öğr. Üyesi Demirbakan, “Hastanemiz, Genel Cerrahi Bölümü hem teknik donanım hem deneyimli personel konusunda her türlü imkana sahip olup, bilimsel gelişmeler ve yeni teknikler yakından takip edilerek uygulanmaktadır. Bu ortamda tedavi ettiğimiz hastamızı sağlıklı olarak ailesine kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.