6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından yaptığı bilgilendirici, uyarıcı ve yol gösterici açıklamalarla kamuoyundan büyük takdir toplayan İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, tutuklu inşaat mühendislerinin durumuna da dikkat çekti.
SUÇU OLANLAR ELBETTE CEZASINI ÇEKMELİ
Tutuklu inşaat mühendislerinin durumunu yakından takip ettiklerini belirten İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, suçu ve kusuru olanın cezasını çekmesi gerektiğini ancak kurunun yanında yaşın da yanmasına karşı olduklarını ifade etti. Başkan Güçyetmez, “Depremde 50 binden fazla canımızı kaybettik. Elbette suçu olanlar cezasını çekmeli. Ancak aradan 5 aydan fazla zaman geçmesine rağmen tutuklu üyelerimizin çoğu henüz ilk mahkemeye bile çıkmadı. Türk adaletine güveniyoruz. Olayı cadı avına çevirmeden hızlı ve adil bir yargılama ile mağduriyetlerin giderilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
“YÜCE TÜRK ADALETİNE GÜVENİYORUZ”
İMO Şube Başkanı Güçyetmez, yıkılan binalarla ilgili hazırlanan bazı bilirkişi raporlarının çelişkili ifade ve tespitlerle dolu olduğuna da vurgu yaparken, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Oda olarak bir taraftan vatandaşların can ve mal güvenliği için sağlıklı ve güvenli binaların yapılmasını sağlamak için çaba gösterirken, diğer taraftan da üyelerimizin hak ve menfaatlerini korumak, onların mağduriyetlerinin önüne geçmek asli görevimizdir. Mezun olduğumuzda ettiğimiz mühendis yemini ile hiçbir meslektaşımız isteyerek bilerek mesleğini kötüye kullanmaz ve suç işlemez. Bu nedenle tutuklu üyelerimizin durumu en önemli gündem maddemiz olmaya devam etmektedir. Elbette tutuklu üyelerimiz içerisinde suçu ya da kusuru olanlar olabilir. Suçlu olup olmadıklarına yüce Türk adaleti verecektir. Ancak biz inanıyoruz ki, tutuklu üyelerimiz içerisinde kusuru ve suçu olmayanlar da vardır. Bunların da bir an önce yargı karşısına çıkarılarak tutukluluk hallerinin sona ermesi en büyük dileğimizdir. Mesela, 20 yıl önce doğru projelendirilen bir binaya sonradan fazla kat çıkılıyor. Ardından imar affı ile bu kaçak katlar yasal hale getiriliyor. Depremde de bina yıkılıyor. Burada inşaat mühendisinin ne suçu olabilir ki! Ayrıca bir inşaat mühendisinin yaptığı binadan ömür boyu sorumlu tutulması da yanlıştır. Kaldı ki üniversitelerin raporlarına göre de; yarattığı etki ve şiddet açısından 6 şubat depremleri oldukça büyük ivme değerlerine ulaşılmış ve de statik tasarımlarda kullanılan ivme değerlerini de bir çok noktalarda aşıldığı vurgulanmıştır. Zemin değerlerinin durumu, beton kalitesi, donatı kalitesi en önemlisi de doğru uygulanıp uygulanmaması bunlar çok önemlidir. İnşaat sektörünün uygulama alanı usta ve işçilerin özen göstermesi gereken, doğru denetlenmesi gereken ve sürekli eğitimleri barındırması gereken bir alandır. Geçmiş yıllardaki yönetmeliklere göre tasarlanan binaların günümüz şartlarına göre değerlendirilmesi de ayrıca doğru bir kıyas olamaz.1975 yönetmeliği şartları ve malzeme teknolojisi ile 2018 yönetmeliği ve malzeme teknolojisi çok farklıdır. İmar afları ile yasallaştırılan kontrolsüz binalar, meslektaşlarımızın bilgisi dahilinde olmayan ilave yapılan katlar, taşıyıcı sisteme izinsiz müdahaleler, kolonların perde elemanlarının kesilmesi gibi kullanım sonrası yapılan binaya kötü müdahalelerle ilgili konular da detaylıca araştırılmalıdır.
BİLİRKİŞİ RAPORLARI ÇELİŞKİLERLE DOLU
Depremin üzerinden 5 ayı aşkın bir süre geçti. Bu süre içerisinde tutuklu üyelerimizin çoğu henüz ilk duruşmasına bile çıkmadı. Diğer taraftan yıkılan binalarla ilgili bilirkişi raporları da gelmeye başladı. Ancak raporlardaki çelişkili ifade ve tespitlerin de yeni mağduriyetlere yol açmaması en büyük temennimizdir. ‘Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür.’sözü geçerliliğini korumaktadır.
YARIN DEPREM OLACAKMIŞ GİBİ BİR AN ÖNCE ŞEHİRLERİ DEPREMLERE HAZIRLIKLI HALE GETİRMELİYİZ
Güçyetmez, şehirlerin depreme dirençli hale getirilmesi için uyarılara devam edeceklerini de belirterek, “Depreme dirençli şehirler için tüm kamu kurum ve kuruluşları işbirliği halinde çalışarak şehirleri depremlere hazırlamalı. Geçmiş depremlerden ders alınmalı, yeni bir yapı denetim sistemi oluşturulmalı, imar aflarına son verilmelidir. Kısacası bilim ve fenne aykırı tüm uygulamalardan vaz geçilerek, el birliği ile şehirlerimizi depreme dirençli hale getirmeliyiz” şeklinde açıklamada bulundu.