Girişimsel radyolojideki son gelişmelerin ve güncel uygulamaların anlatıldığı kongrede, alanında söz sahibi 26 uluslararası bilim insanı ve 650'ye yakın katılımcı yer aldı.
“AĞRI KESİCİLER ETKİSİNİ AZALTABİLİYOR, SORUNLARI ORTADAN KALDIRMIYOR”
Kongrede açıklamalarda bulunan TGRD Eğitim Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Sinan Şahin, rahim ve yumurtalık varis hastalığı (Pelvik Konjesyon Sendromu-PKS) hakkında bilgi vererek, hastalığın 30-50 yaş arası kadınlarda görüldüğünü belirtti. Hastalığın nedeni açıklanmayan uzun süre devam eden pelvik ve genital bölgede ağrı, dolgunluk hissi ile seyreden, over (yumurtalık) ve uterus (rahim) çevresindeki venöz (toplardamar) yapıların genişlemesi (varisleşmesi) sonucu gelişen, az bilinen, teşhisi zor, tedavi edilebilir bir durum olduğunu belirten Prof. Dr. Şahin, “Bu hastaların dolgunluk hissi ayakta kaldıkları süre içerisinde artıyor, uzandıkları zaman ise gerileme meydana geliyor. Ağrı kesiciler bu kısmen bunların etkisini azaltabiliyor, ama temel sorunları ortadan kaldırmadığı için şikayetleri devam ediyor. Bunun nedenleri arasında birden fazla gebeliğin olması, geçirilmiş derin venöz trombozları (toplar damar tıkanıklıkları), hareketsizlik, pelvik bölgede olan kitlesel lezyonlar gibi nedenlerle hastalarımız bize başvuruyor” dedi.
“MUTLAKA PELVİK BÖLGENİN RENKLİ ULTRASONLA GÖSTERİLMESİ GEREKİR”
Şikâyetlerin tedavisinde cerrahi olabildiğini gibi anjiyografi yöntemleriyle ilgili damar bulunarak çeşitli yöntemler bu damarların tıkanmasının önlenebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, “Ancak tedavisinde en önemli yöntem girişimsel işlem dediğimiz kasık veya boyun toplardamarından girilerek problemli toplardamarların belirlenmesini takiben özel ekipmanlar yardımı ile çeşitli maddeler ile (coil, köpük, tıkaç, yapıştırıcı sıvı maddeler) embolizasyonu yani tıkama işlemidir. Hastanın hayat konforu normal hale getirilebilir. Burada o damara ya kasık ya da boyun damarından ulaşılabiliyor. Teşhis konulabilmesi için önce akla gelmesi gerekir. Varisi olan hastaların hemen hemen hepsinde mutlaka pelvik bölgenin renkli ultrasonla gösterilmesi gerekir. Buradan yola çıkılarak ilgili damarın farklı yöntemlerde tıkanması sonucu tedavi yapılabilir” dedi.
ONKOLOJİK GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ TEDAVİLERİNDE YENİ TEKNOLOJİLER
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. H. Tuğsan Ballı, girişimsel radyoloji yöntemleriyle yapılan kanser tedavileri ile ilgili yaptığı açıklamada şunları paylaştı:
“Çağımızın hastalığı kanserin önümüzdeki yıllarda sayı olarak artacağı öngörülüyor. Çok fazla tedavi yöntemleri var. Son yıllarda kanser tedavilerinde en önemli gelişmelerden bir tanesi de minimal invaziv tedavi yöntemleridir. Yani uygun hasta grubunda kanser tedavilerinin ameliyatsız yönetimidir. Biz tümörü daha öncesinde görebilirken, şimdiki görme şeklimizle daha önceki görme şeklimiz çok farklı. Sadece görmek değil, o tümörlere ulaşabilme imkanını sağladık. Böylece belirli kanser türlerinde daha başarılı sonuçlar elde etmeye başladık. Sadece tedavisini yapmak değil yaptığımız tedavilerin sonuçlarını ne olabileceğini öngörebilmeye başladık. Bu teknoloji yöntemlerini diğer hekim arkadaşlarımız ile birlikte kullanımız hastaların sağ kalımını arttırdı. Teknolojideki gelişmelerin daha da belirgin hale gelmesiyle daha iyi tedavi yöntemleri ortaya çıkacağı aşikardır. Bu tedavileri daha doğru nasıl yapabileceğimizi konuşuyoruz. Ancak son dönemde, teknolojik gelişmeler özellikle de sanal ve arttırılmış gerçeklik alanındaki yenilikler, tedavi hedefindeki tümöre güvenli ulaşımın yolunu açtı. Sanki bir video oyunu platformundaymış gibi, hedef tümörlere güvenli ulaşım ve sonrasında tedaviye birçok anatomik zorluk için imkan sağladı. Navigasyon, hedefleme ve işaretleme gibi üst düzey yazılımların da yardımı ile günümüzde birçok tümörün tedavisi mümkün olmaktadır. Buna ek olarak tedavi ile eş zamanlı bir şekilde tedavi yanıtını değerlendiren yazılımların da entegrasyonu, bütüncül yaklaşımı tamamlamaktadır” dedi.