Siyasi partiler doğası gereği devleti yönetmeye talip olurlar. Parti programlarını, iktidara geldiklerinde neyi nasıl yapacaklarını, nasıl bir yönetim ortaya koyacaklarını halka anlatarak destek bulmaya çalışırlar. Bunu başarmanın olmazsa olmazı da merkezden yerele her noktada teşkilatlanmadır.
Güçlü örgütlenme yapısına sahip olan her parti iktidar olmayabilir. Amma şöyle orta halli denilebilecek bir örgütlenmeye sahip olmayan, kayda değer bir teşkilat yapısına sahip olmayan bir partinin de iktidar olma şansı yoktur.
Siyaset tarihinde bunu başaran demokratik meşruiyete sahip bir iktidar yoktur.
CHP 1950 den sonra büyük oranda halk desteği alarak istikrarlı bir şekilde iktidar olamayışının nedenlerinden biride merkezde ve yerelde çok sesli, çok hizipçi kurultaylardan sıyrılamayışı, yeknesak bir yapılanmaya kavuşamaması vardır.
CHP’nin siyasi tarihi iktidar mücadelesinden ziyade iç kavgaların, didişmelerin ve çekişmelerin tarihidir. İçeride verdikleri mücadeleye harcadıkları enerjilerini halka dönük propaganda aracı olarak kullansalardı iktidar olurlar mıydı bilmem ama bundan çok daha başarılı olacakları kesin.
CHP li dostlarıma, siyasi gidişatı az çok okuyabilen, anlamaya çalışan aktif siyaset dışı bir gözlemci olarak söyleyeceğim bir iki söz var.
Artık yeter. Bu ülkenin güçlü ve istikrarlı bir iktidara ihtiyaç olduğu gibi, her zaman iktidar olmaya hazır güçlü bir muhalefete de ihtiyacı var. Hani iktidar olmayı uzak bir ihtimal olarak görüyorsanız en azında güçlü özelliklede iç problemlerini çözmüş bir muhalefet olamaya bakın.
Şartlar iktidarı kapınıza taşıdığı zaman bari hazırlıksız yakalanmayın.
Ziya paşanın güzel bir mısrası var.
Eskiler bilir.
“Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde“
Hanesi sükûn ve istikrar bulmadan dünyaya nizam vermeye kalkmak inandırıcı olmaz. Olmuyor da zaten.
GAZİANTEP’TE CHP MANZARASI
Gaziantep’te elde edilmesi gereken makam ve mevkiler il ve ilçe başkanlıklarından ibaret değildir. Antep gibi sosyopolitik önemi seçmen niceliğinin de çok üzerinde olan bir metropolde iki milletvekili çıkarmak başarı değil, iktidar iddiası olan bir parti için hezimettir.
Gaziantep’in “ekâbirlerinin” de bulunduğu bir sohbette CHP’nin Gaziantep’teki durumunu soran Kılıçdaroğlu’na acizane bazı tespitlerimi aktarmıştım.
Bilindiği gibi “Bina” Arapça gramer kitabıdır. Medreselerde Arapça öğrenmeye çalışan öğrenciler binadan başlarlar. Kafası basmayan bir öğrenci, öğrencilik yaşamı boyunca bir türlü binayı geçememiş öğrenememiş. Babasına oğlunun ne okuduğunu sorduklarında
“Bizim oğlan bina okur döner döner yine okur” dermiş dedim.
“Gaziantep’te doğu ve güneydoğudan gelen ve onlarla aynı dili konuşan aynı hassasiyetlere sahip seçmenin oranı 40 civarındadır. Bunların da yaklaşık 30 u Şanlıurfa kökenlidir. Siz bu kesime ulaşmadığınız sürece, Siz Antep’in sosyodemografik yapısını çözüp gereğini yapmadığınız sürece, iki milletvekilinden fazla çıkaramazsınız” demiştim.
Gaziantep’te CHP’nin bu analizleri yapıp bu kesime nasıl ulaşacağını ve nasıl kazanacağının hesabını yapamadan istediği kadar il başkanını ilçe başkanlarını değiştirsin. İstediği kadar kongre yapsın. Ne değişecek?
Çoğu yaşlı başlı, bastonlu delegeleri bu pandemi döneminde ikide bir toplamak seçmen nezdinde oy patlaması yapar mı? Göreceğiz.
Yerelde bu tespitleri ulusalda ki büyük fotoğraf ile bağdaştırabilirsek ne demek istediğim daha iyi anlaşılır sanırım.
Türkiye’de siyaset kurumu “tuzu kuru” olanlarla, emeği ile zar zor geçinen büyük halk yığınları arasında tercih ile karşı karşıya olagelmiştir. Bizde imarlı bölgelerin oyları kenar semtlerdeki işçi, emekçi, küçük esnaf ve işsizlerin oylarının yöneldiği siyasi arena, dünyadaki genel manzara ile aynı değildir.
İktidarı hayali kuran partiler bunu çözemedikleri sürece, iktidar hoş bir hayal olarak kalır. Vesselam.