Eziyet Yönetmeliğini Kabul Etmiyoruz!

Eziyet Yönetmeliğini Kabul Etmiyoruz!

Aile hekimleri, Eziyet yönetmeliğine karşı hekimlik onuru ve halkın sağlık hakkı için 2-6 Aralık tarihlerinde iş bırakıyor.

 

Sağlık Bakanlığı tarafından Aile Hekimliği Ödeme Sözleşme Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeye karşı Gaziantep Sağlıkçılar Meclisi olarak, 2-6 Aralık iş bırakma eylemleri nedeniyle Gaziantep Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Ayrıca açıklama öncesi vatandaşa lokma tatlısı ikram edildi.

Basın açıklamasını Gaziantep Sağlıkçılar Meclisi adına Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları okudu.

 

 

 

Eziyet Yönetmelikleri Değil Sağlığa Bakan İstiyoruz!

Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor.

Resmi Gazetede Ekim ayında yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştireceğini hemen her kademeden bakanlık yetkililerine iletmiş ve  5 temel talebimizi kamuoyuna açıklamıştık. Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik.

 

 

Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.

Bizler 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.

 

 

Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir.

TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil.

 

 

Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi.

Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır.  Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

 

 

Sağlık Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz sorun yumağına dönüşmüş sağlık sistemini performansa dayalı, bilimsel yaklaşımdan uzak yönetmelikler ile düzeltemezsiniz.  Alanın öznesi olan bizlerin, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin örgütlerinin yapılan değişikliklere yönelik görüşlerimizi ve önerilerimizi dikkate almayarak, yok sayarak ne halk sağlığını geliştirebilirsiniz ne de sağlık emekçilerinin sorunlarını çözebilirsiniz. Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata geçirilmesi yeterlidir. Buradan bir kere daha hatırlatıyoruz:

  1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.
  2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
  3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri mesleki sorumluluklarının dışında kriterlerden oluşmakta iken Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan ebe hemşirelerine ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.

 4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve   sağlık emekçilerine   emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.

  1. Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.

Bizler halkın sağlık hakkını, mesleki özerkliğimizi, mesleğimizin onurunu, ekonomik ve özlük haklarımızı savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha kararlılıkla vurguluyoruz. Eziyete dönüşen Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin iptalini ve mecliste sunulan yasa taslağının geri çekilmesini istiyoruz.

Bu taleplerimizin hayata geçmesi için  2-6 Aralık 2024 tarihleri arasında yapacağımız eylemler daha da önemli hale gelmektedir. Bu eylemlerimiz sadece sağlık emekçileri için değildir. Bizler meslek onurumuza sahip çıkarken, bilimsellikten uzak uygulamalara karşı dururken halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz.  Bu nedenle de bir hak olan sağlık için cebinden daha fazla para ödemek istemeyen, nitelikli sağlık hizmeti almak isteyen halkımızın da desteğini bekliyoruz. 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde halkımızı ASM’ lerden hizmet almak için değil sağlık hakkına sahip çıkmak için alanlarda bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz.

2- 6 aralık 20204 tarihleri arasında aile sağlığı merkezleri çalışanları olarak üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz.   Bu haklı taleplerimiz gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.

 

 

Sağlık Bakanlığı tarafından Aile Hekimliği Ödeme Sözleşme Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeye karşı Gaziantep Sağlıkçılar Meclisi olarak, 2-6 Aralık iş bırakma eylemleri nedeniyle Gaziantep Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

 

Sağlık Bakanına Soruyoruz:

Halkın sağlığını korumak ve geliştirmek istiyor musunuz?

Hekimlerin, sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmek istiyor musunuz?

Sağlık Bakanı göreve geldiği günden beri birinci basamağı güçlendirerek koruyucu sağlık hizmetlerini geliştireceğini, sağlık emekçilerinin tükenmişliğini gördüğünü ve sorunlarını çözeceğini söylemektedir. Ancak lafla peynir gemisi yürümemektedir. Bakan ne söylüyorsa tersini yapmakta. Ne yapıyorsa tersini söylemektedir.

 

 

Sağlık alanında sayısız sorun yaşanırken, sağlıkta ticari çeteler eliyle yenidoğan bebeklerin hayatı pahasına milletin parası SGK üzerinden hortumlanırken, hekimlere sağlık çalışanlarına her gün sayısız hakaretler edilip fiziksel şiddet uygulanırken, birinci basamakta aşı temininde dahi sorunlar yaşanırken, hastalar hastanelerde randevu bulamaz sağlık hizmetine ulaşamazken, diğer yanda ağır iş yükü altında günde 70-80 hasta bakmak zorunda kalan hekimler, sağlık çalışanları tükenmişlik içindeyken,  sağlık emekçileri ay sonunu nasıl getireceğini, çocuğunu nasıl okutacağını düşünürken, deprem bölgesinde konteynerlerde birinci basamak sağlık hizmetleri verilmeye çalışılırken Bakanlık ne yapmaktadır?

 

 

Bu sorunların hiçbirini çözmediği gibi daha da derinleştirecek yönetmelikler, kanunlar çıkarmaktadır.

Bakanlık yetkilileri her fırsatta aksini iddia etse de 1 Kasım’da yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana daha da kötüye götürecek uygulamalar içermektedir. Görevi halkımıza bilimsel tedaviler uygulamak olan aile hekimlerine “halkı tedavi etmene gerek yok 5 yıldız alsan yeter” deniliyor. Hekimin tedavi bağımsızlığına müdahale edilerek uygun gördüğü ilaçları reçete etmesi engelleniyor. Entegre sağlık merkezlerinde her gün mesai yapan aile hekimleri ayda en az 5 nöbet tutmaya zorlanıyor. Kronik hastalık takibini önemsiyoruz denilerek kime hizmet ettiği bilinmeyen HYP sistemine veri girilmesi şart koşulup kabul etmeyenler sözleşme feshi ile tehdit ediliyor.

 

 

Maalesef bu yönetmelik

  • Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir
  • Aile sağlığı merkezlerinin sayısının, donanımlarının, ekiplerinin artırılarak güçlendirilmesi için bir düzenleme içermemektedir
  • Hastalara ve koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir
  • Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır
  • Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir
  • Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir
  • Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir
  • Hekimlerin ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır

Bizler her gün halkımıza sağlık hizmeti sunmak için emek veren sağlık çalışanlarının örgütleri olarak daha yürürlüğe girmeden önce bu yönetmeliğin uygulanabilir olmadığını, birinci basamak sağlık hizmeti sunumuna vereceği hasarı hemen her kademeden bakanlık yetkililerine iletmiş ve 5 temel talebimizi kendilerine ve kamuoyuna açıklamıştık. Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik.  Umudumuz bakanlık yetkililerinin bu uyarıları dikkate alarak halkın sağlığı ve bizlerin çalışma koşullarını iyileştirmek için yönetmeliği geri çekmesi ve gerekli düzenlemeleri yapmasıydı. Maalesef bakanlık bunu yapmak yerine hekimlerle hastaları karşı karşıya getiren, bazı hizmetleri ücretli yapan, halk sağlığını tehdit eden uygulamalara kapı açan, halkın cebinden daha çok para çıkmasına neden olacak maddeler içeren torba kanun teklifini TBMM’ne sundu.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecektir. Hastaların etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Bakanlık halkın sağlığını önemsiyorsa birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlamalıdır, GETAT uygulamalarının değil.

Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Teklifi savunan milletvekillerinin komisyon görüşmelerindeki ifadesiyle “Paralı olunca vatandaş talep etmez” diye düşünülmektedir.  Oysa tersine “Parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya geleceğimizi, zaten önleyemediğiniz sağlıkta şiddeti daha da körükleyeceği apaçık ortadadır.

Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır.  Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği yukarıda belirttiğimiz gibi 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir.

Bakanlığın “tersini yapma” faaliyeti bunlarla da sınırlı kalmamıştır. Daha dün Resmi Gazete’de bazı yönetmelikler yayımlanmıştır. Hastane Koordinasyon Kurulu Yönetmeliği,  Homeopatik Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve benzeri yönetmeliklerle sağlık alanında düzenleme adı altında tahribat devam etmektedir

Bakanlığa soruyoruz; madem halkın sağlığını ve sağlık emekçilerinin iyiliğini düşünüyorsunuz, bu kadar kanun teklifi ve yönetmelikler içinde neden yenidoğanların ticari çeteler elinde ölmesini engelleyecek düzenlemeler, örneğin SGK’nın özel hastanelerden hizmet almasını durduran düzenlemeler yapmıyorsunuz?  Neden deprem bölgesinde gebelerin, küçük çocukların kötü beslenme kaynaklı gelişme geriliğini önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden 21. yüzyılda boğmacadan bebeklerin öldüğü bu ülkede aşılamayı geliştirecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden sağlıkta şiddeti önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz?

Sağlık Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz sorun yumağına dönüşmüş sağlık sistemini; halkla hekimleri ve sağlık çalışanlarını karşı karşıya getiren, performansa dayalı ödeme ve taşeronlaşma ile sağlığı piyasalaştıran, bilimsel yaklaşımdan uzak kanun ve yönetmelikler ile düzeltemezsiniz.  Alanın öznesi olan bizlerin, sağlık emek meslek örgütlerinin görüşlerini ve önerilerini dikkate almayarak, yok sayarak ne halk sağlığını geliştirebilirsiniz ne de sağlık emekçilerinin sorunlarını çözebilirsiniz. Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata geçirilmesi yeterlidir. Bunları sürekli olarak hatırlatmaya devam edeceğiz:

  1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri binaları kamu tarafından sağlanmalıdır.
  2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilmeli Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
  3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmelidir, Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Aile Sağlığı çalışanlarına ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmeli, Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.

 4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan sağlık emekçilerine   emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.

  1. Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.

Sağlık emek meslek örgütleri olarak üretimden gelen gücümüzü kullanıyor ve bu hafta boyunca iş bırakıyoruz. Bizler bu eylemlerle meslek onurumuza sahip çıkarken halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz. Taleplerimiz sadece kendi haklarımız için değil halkımızın eşit, ücretsiz, erişilebilir ve daha nitelikli bir sağlık hizmeti almasını sağlamak için önemlidir. Bu nedenle eylemlerimize halkımızın da desteğini bekliyoruz. Taleplerimiz gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)

Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN)

Hep-Sen Gaziantep Şubesi

Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu (ASEF)

Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası

Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası

Genç Sağlık Sendikası

Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş)

Hekim Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası

Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (Hekimsen)

Hürriyet Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası (Hürriyet Sağlık Sen)

Sağlık Çalışanlarına Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER)

Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN)

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)

Tabip ve Diğer Sağlık Çalışanları Sağlık ve Sosyal Hizmetler Kamu Görevlileri Sendikası (Tabip-Sen)

Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRAD-DER)

Türk Tabipleri Birliği (TTB)

 



Anahtar Kelimeler: Eziyet Yönetmeliğini Kabul Etmiyoruz!