Tarih: 17.04.2020 17:55

Evde Kaliteli Zaman Geçirin!

Facebook Twitter Linked-in

Korona virüs bulgusunun dünyada ilk kez görülmesinin üzerinden yaklaşık 3.5 ay, salgının ülkemizi tehdit etmesinin üzerinden ise 1 ay geçti. Geçen bu zaman diliminde vatandaşlarımız, salgın sürecine bazen hızlı bazen yavaş biçimde uyum sağlamaya çalışırken; bazı vatandaşlarımız ise sürece daha etkin bir şekilde hakim oldu. Korona virüs sürecini iyi yönetemeyenler ise tam tersi davranış biçimi sergileyerek, salgından tamamen kopuk bir ruh hali ile bu süreci deneyimlediler.

Medicalpark Gaziantep Hastanesi Klinik Psikoloğu Işınsu Erbudak, yeni tip korona virüs salgının tüm ezberleri bozarak insanların yaşam düzenini değiştirdiğini ifade etti. Yeni tip korona virüsün evrensel boyutta tüm insanların iş, ev, aile ve sosyal yaşamında birçok değişikliğe neden olduğunu, insanların bu süreci atlatmak adına farklı sistemler kurarak ayakta kalabilmelerini öğrettiğini vurguladı. Korona virüs nedeniyle günlük yaşamdaki rutinlerin gerçekleştirilmesinin pek mümkün olmadığını belirten Klinik Psikolog Erbudak,  korona virüsün insanların kontrol arzusunu sabote ettiğine dikkat çekti. Salgının kaygı düzeyini artırdığını ve geçmişte var olan bir ‘iyi olma’ sürecine engel olduğunu ve hissedilen kaygının bu sürecin doğal bir sonucu olduğunu şu sözleriyle açıkladı:

 

“Korona virüs salgınında “kaygı” hissetmek çok doğal ve sağlıklı bir duygudur. Kaygıyı kabullenmek çözüm için atılan sağlıklı bir adımdır. Kaygı ve korku zaman zaman benliğimizde şiddetini artırabilir veya azaltabilir. Bu salınımda dengede kalabilmek, olumsuz içerikli duygu ve düşüncelere tahammül edebilmek oldukça kıymetlidir. İnsanlar birbirinden farklıdır, kaygıyı karşılama ve yaşama biçimlerimiz de bu sebeple birbirinden farklı farklı... Belirsizliğin çok yoğun yaşandığı bu süreç ile baş etme düzeneklerimiz, bugüne kadar bizi biz yapan ilişkilere ve deneyimlere benzer şekilde oldu, ama kimseninki birbirine benzemedi, kaygı ile baş etme düzeneklerimiz sadece bize özel... Evde kalma süreci zaman zaman kendini gerçekleştirme, sınırları zorlama, gelişim için bir fırsat gibi yorumlandı. Oysa fiziksel sağlığımızı, yaşamımızın devamlılığını, canlılığımızı, sevdiklerimizi ve bizi tehdit eden Korona virüs isimi bir salgın var. Dışsal gerçekliği kaplayan bu öge hayatımıza bu kadar nüfuz etmişken entelektüel uğraşılarla ilgilenmek hepimiz için çok kolay olmadı. İnsanlar üzerindeki bu faktör, verilen tavsiyelere uyamama durumu, yetersizlik ve suçluluk hissini ortaya çıkardı. Verilen her tavsiyenin ve bilginin herkes için geçerli olmadığını korona virüs salgınında unutmamak gerekir.’’ diye konuştu.

 

Korona virüs sürecinde evde kalmanın oldukça gerekli olduğuna dikkat çeken Medicalpark Gaziantep Hastanesi Klinik Psikoloğu Işınsu Erbudak, ebeveynlerin evde kaliteli vakit geçirmesinin mümkün olduğunu ifade ederek, sık sık kitap okumak, film ve dizi seyretmek gibi eylemlerin, düşüncenin odağını dışsal gerçeklikten ve onun tehdit edici özelliğinden uzaklaştırdığını kaydetti.

 

Klinik Psikolog Işınsu Erbudak, karantina günlerinde kaliteli yaşam adına gerçekleştirilen etkinliklerin, bireylerin fantezi dünyalarına kısa süreli geçiş sağladığını, bu etkinliklerin insanlar tarafından rahatlama amacıyla yapıldığını belirterek şöyle konuştu:

 “Mutfakta vakit geçirmek, bizi yaşamımızın ilk yıllarına doğru bir yolculuğa çıkarır. Bir bebeğin doğumdan sonra annesi ile kurduğu ilk güvenli ilişki biçimi beslenmek üzerinden gelişir ve oldukça rahatlatıcıdır. Birçok kişinin zihninde yemek yemek ile ilgili ortaya çıkan yüklü enerjinin sebebi, bu yaşantıları anımsayarak kendini rahatlatmaktır. Sürekli hareket etmek, spor yapmak, etkinlik yapmak ise vücutta biriken enerjiyi boşaltarak rahatlatmanın yanı sıra, var olan ölüm dürtüsünün yoğunluğu ile baş edebilmek için aktif eyleme yönelmek, canlılığa, yaşama dair vurgularda bulunmak anlamına gelir. Sizi zaman zaman kuşatan durumlarda kendinizi daha iyi anlayabilmek için “Bu his nedir? Hangi durumlarda ortaya çıkar? Daha önce benzer şekilde hissettiğiniz başka bir deneyiminiz oldu mu? Ne düşündünüz? Bedeninizde neler hissettiniz, üşüme, titreme, terleme, ağrı gibi bedensel duyumsamalarınız oldu mu?” gibi sorulardan yararlanabilirsiniz. Çocuklar ile resim çizerek bu çalışmayı sürdürebilirsiniz. “Korkunun ve kaygının resmini çizebilseniz neye benzer? Rengi, kokusu var mı? Konuşabiliyor mu, konuşsa ne der?  Hareket ediyor mu, ne yapıyor?” sorularının cevabı hakkında çalışmak, ruhsal dünyamızda tanımlanamamış, söze dökülememiş malzemeleri bir tasarıma bağlayarak kontrol edebilme hissini artırır ve belirsizliğin oluşturduğu güvensizlik durumunu azaltır. İşe giden ebeveynler aldıkları koruyucu önlemleri anlatarak çocukları ile iletişim kurmalıdır; maske, eldiven, dezenfektanın ne işe yaradığını açıklayarak çocuk ile paylaşmak, çocuğun sürece dair kaygısını azaltır. Hatırlayın, ilk vaka ortaya çıktığında sürece dair hiçbir fikrimiz yoktu. Korkunun ve paniğin yoğun hissedildiği bir dönemdi. Yaşanan deneyimler hastalığın seyrini, sağlık sistemimizin hazırlıklarını ve müdahale yöntemlerini gözlemleyebilmemize yardımcı oldu. Artık daha sakin ve kontrollü hissediyoruz. Bu, bizim yaşamaya dair motivasyonumuzun ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir bilgidir. Hiçbir salgın kalıcı değildir. Korona virüsün zaman içinde yok olacağını gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.  Korona virüs sürecini kolay bir biçimde atlatabilmek için gerekli tedbirleri almalıyız. Bu süreci atlatırken kaygı düzeyiniz çok yüksek ise, bu durum yaşamınızı olumsuz biçimde etkiliyor ise mutlaka bir uzmandan yardım almanız gerekmektedir. ’’ diye konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —