Doğum, gebeliğin sona erdiği ve kadının deneyimlediği muhteşem bir doğal süreç olarak tanımlanabilir. Gebe kalan kadınların yaşadığı bir süreç olmasına rağmen bilinmesi gereken ise, her doğumun eşsiz olduğudur.
Medical Point Gaziantep Hastanesi Beslenme ve Diyet, Uzm. Dyt. Özlem Güleçoğlu, emziren annelerde beslenme hakkında bilgiler verdi.
Anneleri eski vücut ağırlıklarına dönmek için çok acele etmemeleri gerektiğini belirten Uzm. Dyt. Özlem Güleçoğlu, kilo vermenin altı ay ya da daha fazla sürebileceğine, emziren annelerin eski formuna daha rahat dönebileceklerine vurgu yaptı. Gebelik sırasında önerilenden fazla kilo alan annelerin her ay iki kilo vermesinin normal olduğunu belirten Uzm. Dyt. Güleçoğlu, ayda iki kilodan fazla kilo kaybının doğru bir yöntem olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
‘’Emziren anneler zayıflama diyeti uygulanmamalıdır. Unlu, şekerli ve yağlı besinleri aşırı yememeye dikkat edilmeli, doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Anneler, kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirli miktarlarda düzenli olarak tüketmelidir. Her gün bir adet yumurta ve bir porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil, protein yönünden zengin olarak beslenmeye yardımcı olacaktır. Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşilbiber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyveler ile birlikte tüketmek kuru baklagillerden alınacak bitkisel proteinin emilmesinde çok etkilidir. Vitaminlerden zengin sebze ve meyveleri her gün farklı renkte tüketmek beslenme çeşitliliğinde çok etkili ve faydalı olacaktır. D vitamini besinlerle yeterli miktarda alınamaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan yansıması ile sağlanır. Bu nedenle güneşlenmeye özen gösterilmelidir. Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanmalı, doğal besinlerle yeterince alınamayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer. Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir. Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine; taze sıkılmış meyve suları, ayran, ev yapımı limonata tercih edilmelidir. Pekmez kan yapıcıdır fakat şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker tüketmek yerine, tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemler için uygun olur. Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir. Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte mümkün olduğunca çay içilmemelidir. Çay kuşluk gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten bir veya iki saat sonra açık ve limonlu içilebilir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilebilir. Sigara ve alkol kesinlikle kullanılmamalı, sebzelerin, makarna ve eriştenin haşlama suları dökülmemelidir. Kuru fasulye, nohut, barbunya gibi kuru baklagiller iyice yıkandıktan sonra ıslatılmalı, kabukları ayrılana kadar pişirilmelidir. Tarım ürünlerinde kimyasallar kullanıldığından, sebze ve meyveler iyice yıkanmalıdır.’’ dedi.