Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nın önerisiyle 1972 yılından itibaren 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanmaktadır. Bu yılın teması “Ekosistem Restorasyonu” olarak seçilmiştir. Türk Toraks Derneği de seçilen bu tema çerçevesinde ekosistem tahribatının doğrudan bir sonucu olan COVID-19 pandemisi ve Marmara denizinin çürümesi anlamına gelen musilaj felaketinden ders alarak acilen ekolojik yıkımın durdurulmasını ve onarım için harekete geçirilmesini talep etmektedir.
Başka Bir Dünya Mümkün
Bir yandan artan nüfusunun etkisi, diğer yandan endüstriyel tarım ve endüstriyel hayvancılığın olumsuz sonuçları nedeniyle dünya hızla altıncı büyük yok oluşa sürüklenmekte ve bu çerçevede canlılar arasında türsel çeşitlik hızla azalmaktadır. Azalan bu çeşitliliğin en önemli sonucu ekosistemin onarılmayacak biçimde bozulmasıdır.
Öte yandan kışkırtılmış kalkınma modelinin bir yansıması olarak dünyada her 10 kişiden 9’u kirli hava solumaktadır. Bu sağlıksız havanın başta solunum sistemi hastalıkları olmak üzere kalp-damar sistemi hastalıklarına ve kanserlere yol açtığı bilinmektedir. Araştırmalar çocuklar, yaşlılar ve yoksullar başta olmak üzere kırılgan grupların hava kirliliğinin yıkıcı etkilerine daha çok maruz kaldığını göstermektedir. Yakın zamanda ülkemizde yapılan bir araştırmada, sadece 2018 yılında 44 bin 617 kişinin havada asılı kalan ve görünmeyen ince partiküler madde solumasına bağlı çeşitli hastalıklardan yaşamını yitirdiği saptanmıştır. Ancak bu ölümcül gerçeğe rağmen aynı araştırma hava kalitesi ölçümü yapan istasyonların yaklaşık yarısının (47.6) yıl boyu ölçüm yapmadığını ortaya koymuştur. Başka bir ifadeyle Türkiye hava kirliliğini yeterince izlememekte ve yeterli ölçüm yapmadığı için sorunun gerçek boyutunu görememektedir.
Bir yılı aşkın bir süredir COVID-19 pandemisinin yıkıcı etkisinin sürdüğü ülkemizde salgına bağlı gelişen ölümlerin hava kirliliği ile doğrudan ilişkili olduğu da bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir. Solunan havada asılı kalan partiküler madde dışında kükürt dioksit, azot dioksit, karbon monoksit ve ozon gibi kirleticilerin de SARS-CoV-2 virüsüne karşı olan duyarlılığı ve hastalığın şiddetini arttırdığı gösterilmiştir. Bu kapsamda Türkiye’den yapılmış bir araştırmada havada asılı kalan küçük partiküllerde SARS-CoV-2 virüsünün gösterilmiş olması dikkat çekicidir.
Ayrıca derneğimizin çalışma grubu üyeleri tarafından yapılan ve halen yayın açısından değerlendirme aşamasında bulunan iki araştırmada da; İstanbul’da yaşanan COVID-19 ölümlerinin sülfür dioksit, partikül madde10 ve azotdioksitlerle ilişkili olduğu ve iki günü aşan fiziki hareket kısıtlamalarının hava kirleticilerinde azalmaya neden olduğu gösterilmiştir.
Antroposen/ Kapitalosen (İnsan/Sermaye Çağı)
Büyük yok oluşun yaklaştığı bir zaman diliminde yaşayan insanlar olarak temel sorunumuz insanın türsel bir algıyla doğaya hükmetmesi ve hayattaki her değere fiyat gözüyle bakmasıdır. Başka bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çağ, daha çok kazancı ve meta birikimini kutsayan ve bu nedenle ekolojik sistemi yıkıma sürükleyen ve geleceğimizi büyük yok oluşa taşıyan bir çağdır.
Aslında son günlerde Marmara Deniz’inde gözle görünür olan müsilaj (deniz salyası) sorunu da bu iki durumun yansımasıdır. Yıllar boyu insan dışındaki diğer (deniz) canlıları(nı) önemsemeyip Marmara Denizi’ni insan atıklarıyla kirletmemiz bir iç deniz olan Marmara’yı ölüme yaklaştırmıştır. Atıklar için arıtma tesisleri kurmamamızın nedeni ise maliyettir. Bu da Marmara Denizi gibi bir değere fiyat gözüyle bakan kapitalosen zihniyetinin denizi bir katı atık çöplüğüne çevirmesiyle sonuçlanmıştır.
Son olarak müsilaj kirliliğinin insanlarda ölümcül kolera hastalığına yol açan Vibrio cholerae bakterisinin üremesini de kolaylaştırdığını dikkate aldığımızda antroposen ve kapitalosen zihniyetinin tıpkı COVID-19 pandemisi gibi salgınlara nasıl zemin hazırladığı anlaşılabilir.
Türk Toraks Derneği, ekolojik felaketlerin yaygınlaşıp sıradanlaştığı ve dünyanın geleceğini tehdit ettiği bu dünyada, insanı ve insansız doğayı birbirinden ayrı ele almanın ya da birisini diğerinin içinde eritip yok etmenin doğru bir bakış açısı olmadığını düşünmektedir. Bu nedenle dernek olarak doğanın sahibinin tek başına insan olmadığını, aksine insanın doğanın bir parçası olduğunu savunmaktadır. Bu bakış açısının doğal bir sonucu olarak da gelecekte kâr – kazanç kaynaklı olmayan, ekosisteme saygılı, türsel olmayan bir yaşamı inşa etmenin gerekli olduğunu düşünmekte ve bu nedenle Türkiye’de Bergama’dan Cerattepe’ ye; İkizdere’den Kirazlı’ ya kadar olan her yerdeki her yıkıma karşı çıkmaktadır.
Bilelim ki; COVID-19’ dan çıkarabileceğimiz tek kazanım doğaya, kalkınma/büyüme kavramlarına bakış açımızı ve değerlerimizi değiştirmek olmalıdır.
Unutmayalım ki; çocuklarımıza bırakacağımız en iyi miras Yaşanılabilir Bir Dünya’dır.
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu
Pala K, Aykaç N, Yasin Y. Premature deaths attributable to long-term exposure to PM 2.5 in Turkey. Environ Sci Pollut Res Int, 2021 May 16.
Kayalar Ö, et al. Existence of SARS-CoV-2 RNA on ambient particulate matter samples: A nationwide study in Turkey. Sci Total Environ, 2021 May 25;789:147976.