Dünyada 2,2 milyondan fazla yeni akciğer kanseri teşhisi kondu

Dünyada 2,2 milyondan fazla  yeni akciğer kanseri teşhisi kondu

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, akciğer kanserinin pek çok ülkede ölüm sıralamasında ilk sırada yer aldığını vurgulayarak, kadınlarda dikkat çekici bir a

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, akciğer kanserinin pek çok ülkede ölüm sıralamasında ilk sırada yer aldığını vurgulayarak, kadınlarda dikkat çekici bir artış olduğuna dikkat çekti. Kış mevsiminde artan COVID 19 ve grip salgınlarına karşı önlem alınması gerektiğini belirten Yılmaz, “İki doz COVID-19 aşısının yüzde 86’ye varan oranda koruma sağlıyor. Akciğer kanseri hastaları doktorlarına danışarak aşılarını olmalı” uyarısı yaptı.

 

 

Kasım ayı boyunca sürecek Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında bir açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) vakalardaki artışa dikkat çekti. TÜSAD Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, 2020 yılında dünyada 2 milyon 206 bin 771 yeni akciğer kanseri teşhisi konduğunu belirtirken, her 5 kanser ölümünden birinin akciğer kanseri sebebiyle olduğuna da dikkat çekti. Yılmaz’ın dikkat çektiği bir diğer nokta ise, akciğer kanseri erkeklerde 2 kat daha sık görülse de son yıllarda kadın hastalarda da bir artış yaşandığı oldu.

 

Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, 2,2 milyon yeni vaka sayısının 2020 yılında yeni teşhis edilen kanserlerin yüzde 11,4’ünü oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kanser teşhisi konan her 10 kanserden 1’i akciğer kanseri. Ölüm sayısı milyonlu rakamlarla ifade edilen tek kanser türü de maalesef bu hastalık. 2020 yılında dünya genelinde 1 milyon 796 bin 114 kişi akciğer kanserinden yaşamını yitirdi. Yani geçen yıl içerisinde kanser nedeniyle ölenlerin yüzde 18’inin ölüm sebebi akciğer kanseri. Bu da her 5 kanser ölümünden birinin akciğer kanseri sebebiyle olduğunu ortaya koyuyor. En çok görülen kanserler arasında ilk sırada yer alan meme kanseri nedeniyle 2020 yılı içinde hayatını kaybedenlerin sayısı ise 684 bin 996, bu da kanser nedenli ölümlerin yüzde 6,9’u anlamına geliyor.”

 

HEM SIK GÖRÜLÜYOR HEM DE ÖLÜM ORANI YÜKSEK

Akciğer kanserinin sıklık sıralamasında 36 ülkede birinci sırada geldiğini, 93 ülkede ise ölüme neden olan kanser sıralamasında en başta yer aldığını aktaran Yılmaz, hastalığın cinsiyetlere göre dağılımı konusunda ise şu bilgileri verdi: “Erkeklerde akciğer kanserinin görülme sıklığı yüzde 14,3. Erkeklerde kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri yüzde 21,5 ile açık ara ön sırada yer alıyor. Kadınlarda ise dikkat çekici bir tırmanış olduğunu söylemek mümkün, görülme sıklığı yüzde 8,4 ile üçüncü sıradayken, kanser sebepli ölümler arasında ise ikinci sıklık sırasında bulunuyor. Dünya genelinde akciğer kanseri, erkeklerde kadınlara göre 2 kat daha sık görülüyor ve 2 kat daha fazla ölüme neden oluyor. Ancak, ülkeler ve bölgelere göre bu oranlar bazı değişimler de gösterebiliyor. Ayrıca, Türkiye dünyada yüz binde 41,7 ile erkekler arasında en yüksek ülke bazlı insidense, yani yıllık yeni teşhis konan akciğer kanseri sayısına sahip ülke. Yani akciğer kanseri hem sık rastlanan hem de sık öldüren bir hastalık.”

 

ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ

Akciğer kanseriyle ilgili en önemli zorluğun kendine özgü bir belirti vermemesi nedeniyle erken teşhisindeki güçlük olduğunu belirten Yılmaz, şu uyarılarda bulundu: “Maalesef, akciğer kanserine özgü ne bir belirti vardır ne de bir yakınma ya da muayene bulgusu var. En sık rastlanan yakınmalar öksürük, balgam, nefes darlığı bazen kan tükürme veya göğüs ağrısı yakınması. Ancak, iki adet kocaman, alveol keseleriyle birlikte bir futbol sahası büyüklüğünde diye anlattığımız akciğer içinde, erken dönem dediğimiz 2-3 cm’den küçük kanser, kapladığı yer açısından hiçbir şey ifade etmiyor ve bu nedenle hiç de bir şikâyete neden olmuyor. Aslında önemli olan da tam bu dönemde, hastanın yakınması yokken hastalığı teşhis edebilmek. Yakınma oluştuktan sonra konulan teşhis durumunda, çoklukla hastalık arzu etmediğimiz boyutlara ulaşabiliyor.”

 

HASTALARIN YÜZDE 90’I TÜTÜN KULLANICISI

Akciğer kanserinin tedavisi zor, ancak alınacak bazı önlemlerle önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizen Yılmaz, hastalığın ortaya çıkışındaki en önemli risk faktörünün ise tütün ve tütün ürünleri kullanımı olduğunu belirtti. Yılmaz, bu konuyla ilgili şu istatistikleri paylaştı: “Akciğer kanserli hastaların tamamına yakınının, oransal olarak yüzde 90’ının hayatlarının bir döneminde tütün ve sigara kullanmış olması, akciğer kanseri ve sigara arasındaki ilişkiyi açık bir şekilde gösteriyor. Sigara kullanımı konusunda ülkemiz etkin bir mücadele sürdürüyorsa da henüz oranlar çok yüksek. TUİK 2019 verilerine göre, her gün düzenli olarak tütün kullanan 15 yaş ve üzeri bireylerin oranı 2016 yılında yüzde 26, 5 iken, 2019 yılında bu aran artış gösterdi ve yüzde 28,0 oldu. 2019 yılında sigara kullanan erkeklerin oranı yüzde 41,3, kadınların ise yüzde 14,9 olarak belirlendi. Tütün kullanmayan bireylerin (bırakanlar ve hiç kullanmayanlar) oranı ise 2016 yılında yüzde 69,4 iken 2019 yılında azaldı ve yüzde 68,7 oldu. Yaş gruplarına göre incelendiğinde en çok tütün kullanan bireyler yüzde 42,8 ile 35-44 yaş grubunda yer aldı. Solunum hastalıklarının ortaya çıkış nedenleri arasında yer alan tütün kullanım oranlarının düşmesi, hastalığın önlenmesi için atılacak en net adım.”

 

İKİ DOZ AŞI YÜZDE 86 KORUYOR

COVID 19 salgını sürerken ve grip enfeksiyonunda bu yıl artış beklenirken, akciğer kanseri hastalarının mutlaka aşılarını tamamlamaları gerektiğini belirten Yılmaz, açıklamasını şöyle tamamladı: “Aşılar, belirli enfeksiyonlara karşı kişiyi korumak ve kişinin bağışıklık sisteminin enfeksiyon ajanını tanımasına yardımcı olmak amacıyla uygulanırlar. Kanserli veya kanser tedavisi gören kişilerde bağışıklık sisteminin zayıfladığı bu nedenle yeterli düzeyde bir korumanın sağlanamayacağına inanılır. O nedenle kanserli hastalar için hangi aşıların güvenli olduğunu bilmek önemlidir. Canlı virüs ya da inaktif aşı kullanımı konusunda hastalar hekimlerinden mutlaka bilgi almalıdırlar. Canlı virüs aşıları kanserli hastalarda uygulanmamalıdır. Canlı virüs aşıları, kanserli veya kanser tedavisi alan kişilerde hastalığa sebep olabilirler. Ülkemizde de uygulanan BioNtech başta olmak üzere, Moderna gibi aşılar genetik materyel (mRNA) aşılarıdır. Kişi aşılandıktan sonra, mRNA vücutta hücrelerin içine girer ve hücreler COVID-19 spike protein kopyalarını yapmalarını söyler. Bu durumda hastalığa sebep olmaz. Gelecekte virüs ile karşılaşacak bağışıklık sistemi hücrelerine, virüse karşı nasıl davranacaklarını öğretir. BioNTech aşısı ikinci dozdan sonra kanserli hastalarda yüzde 86’lık bir koruma sağlıyor. Yan etki profilinde de bir değişiklik bulunmuyor. Kanserli hastalarda ekstra hatırlatma aşısı, bağışıklık sistemin motive eder. Grip ve zatürre aşıları da canlı aşı olmadığından, akciğer kanserli hastalar da olabilirler. Aşının planlanması için hastalar hekimlerine başvurabilir.”

 

TÜSAD HAKKINDA

Göğüs hastalıkları alanında ülkemizin ilk bilimsel meslek kuruluşu olarak 22 Haziran 1970 yılında İstanbul’da kurulan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), halen Türkiye genelindeki 4.500’ün üzerindeki üyeleri ile “halkın akciğer sağlığını korumak” amacı doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Toplumsal ve mesleki eğitimi, araştırmaları destekleyerek halk sağlığının korunmasına yönelik faaliyetler yürüten TÜSAD, “Tükenmeyen bir nefesle” sloganı ile 51 yıllık geçmişinde 43 ulusal kongre, sayısız bilimsel toplantı, sempozyum, iki dünya kongresi ile bilinçlendirme ve farkındalık projelerine imza attı.