DÜNYA EBELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!
(İKLİM ÇÖZÜMÜ AKTİVİSTLERİ OLARAK İNSANI DA DOĞAYI DA SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ!)
Anne ve çocuk sağlığı hizmetleri başta olmak üzere topluma temel sağlık hizmetlerinin götürülmesinde, sağlığın korunmasında ve geliştirilmesinde kritik işlevleri olan ama emeği ve meslek statüsü her geçen değersizleştirilen Sevgili meslektaşlarımız, Ebelerimiz! Dünya Ebeler Günümüz Kutlu Olsun.
Sağlık insan gücünün vazgeçilmez üyeleri olmamıza karşın biz ebeler, mesleksel işlevlerimiz ve çalışma koşullarımız açısından ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Güvencesiz istihdam politikaları, zorlu çalışma koşulları ve özlük haklarının yetersizliği, mesleksel ve çalışma koşullarına ilişkin sorunlarımız Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yeni bir boyuta taşınarak, daha da çözümsüz hale getirilmiştir.
Sağlık politikacıları, yöneticileri tarafından çözümsüz bırakılan sorunlarımız, her ebeler haftasında ve ebeler gününde konuşulur, mesleğimizin kutsallığı ve değeri için methiyeler dizilir, kutlamalar yapıldıktan sonra 6 Mayısta sorunlarımızla baş başa bırakılırız. Evet biz de biliyoruz emeğimizin ne kadar kıymetli olduğunu. Zaten kimse bizden daha iyi bilemez ki…
Evet emeğimizin kıymetine dair;
‘’Dünya Sağlık Örgütü’nün; ebeler uluslararası standartlarda eğitildiğinde ve ebelik hizmetleri, aile planlaması dahil koruyucu üreme sağlığı hizmetlerini de içerdiğinde tüm anne ölümlerinin, ölü doğumların ve yenidoğan ölümlerinin %80’inden fazlası önlenebilmektedir. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, bağışıklama, emzirme, gebelikte tütün kullanımının bırakılması, sıtma, tüberküloz, HIV ve gebelikte obezite, erken çocukluk gelişimi ve doğum sonrası depresyon dahil olmak üzere sağlıkla ilgili 50’den fazla sağlık sonucu iyileşmektedir” açıklaması sağlık politika yapıcılarına ebelerin koruyucu sağlık hizmetindeki rolünü hatırlatmaktadır.
Mesleğimiz, halk sağlığı açısından çok değerli ve rolümüz oldukça önemlidir. Çünkü;
“Dünya genelinde, çoğu bölgede anne ölüm oranı değişmemekte ya da daha da kötüleşmektedir. Dünya’da her yıl 287.000 kadın doğum yaparken hayatını kaybetmekte, 2,4 milyon yeni doğan ölmekte ve 2,2 milyonu da ölü doğmaktadır. Pek çoğu, ebeler tarafından sağlanan uygun doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım hizmetleriyle önlenebilecek komplikasyonlar ve hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı-2022’ye göre ülkemizde anne ölüm oranı 100.000 canlı doğumda12,6, bebek ölüm hızı 1.000 canlı doğumda 9,2, yenidoğan ölüm hızı ise 5,7’dir. Ülkemizde doğumların %97,3’ü hastanede gerçekleşmektedir. Gebelerin %99,7’si doğum öncesi en az 1 kez hastaneye gitmektedir”
Ebelik dünyanın her yerinde son derece saygın bir meslektir. Ülkemizde de ebenin sağlık sistemi içindeki yerini ve önemini anlatabilmek için şunu hayal etmenizi istiyorum. En değerli yakınınız yada siz doğum sancıları içindesiniz ancak o günden itibaren 3 gün süre ile Türkiye de ki bütün ebeler bir sebeple iş başında değiller. O an karşınızda bir ebe görmek için nelerinizi feda ederdiniz?
Ebeler Sağlık Bakanlığından çok şey istemiyor. Bu ülke ve geleceği için bir Ebelik Kanunu ve candan can çıktığı anda karşılaştığı risklerin maddi ve manevi karşılığını istiyor.
Bu kanunla ebelik bilimsel ve teknolojik gelişmelere daha kolay adapte olacaktır. Böylece ülkemiz de Ebelerin bilgi ve beceri düzeyleri, eğitim alanlarının yeterlilikleri, dünyada uygulanan yeniliklerin sahaya aktarılması, ebelik okullarındaki müfredatın güncellenmesi, hizmet içi eğitimler, kazandırılması gereken sertifikasyonlar gibi konular yeniden gözden geçirilecek olup tüm bu çalışmalar ana, çocuk sağlığını doğrudan pozitif yönde etkileyecektir.
Emeğimizin kıymetine rolümüzün önemine rağmen Dünya genelinde ve ülkemizde ebe istihdamı yetersizdir.
“194 ülke sağlık verilerinden oluşan 2021 yılı Dünya Ebelik Durum Raporu’na göre, dünyanın cinsel sağlık ve üreme sağlığı, anne, yeni doğan ve ergen sağlığı hizmetlerini sunmak için 1,1 milyon daha sağlık çalışanına ihtiyaç duymaktadır ve bu eksikliğin %80'ini ebeler oluşturmaktadır. Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı-2022’ye göre ülkemizde halen 59.632 ebe görev yapmaktadır. 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı ülkemizde 356 iken, OECD ülkelerinde bu değer 1.002’dir.”
İşte tam da bu nedenlerle biz ebeler olarak 6 Mayıs ve sonrasında katmerleşen sorunlarımızın kat kat açılarak çözülmesini ve emeğimizin hakkının, hak ettiği değerin teslim edilmesini istiyoruz.
Bizler Aile Hekimliği (AH) modelinin uygulanmaya başlamasıyla yok olan, ebelerin sosyalleştirme dönemindeki koruyucu sağlık hizmetleri arasında yer alan vazgeçilmez konumunun tekrar inşa edilmesini istiyoruz.
Uluslararası Ebeler Konfederasyonu 2024 yılı Dünya ebeler günü temasını “Ebeler iklim çözümü aktivistidir” olarak belirlemiştir ki küresel ısınmanın doğaya ve insana etkileri sonucunda yaşanan afetlerde kadınlar ve bebeklerin sağlığı önemli ölçüde etkilenmektedir. Biz ebelerin yaşam savunuculuğundaki rolümüz sadece insan için değil doğadaki tüm canlıların yaşaması üzerinedir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin önemsendiği sağlık sistemlerinde ebelerin rolü de statüsü de önemli ve saygındır. İnsanların yaşadıkları topluluklar içinde hizmet sunan ebeler; sağlık tesislerine başvuru için seyahat ihtiyacını azaltıyor. Bir ebenin yerinden bakımına erişim, kadınlara daha fazla sağlık bilgisinin aktarılmasını sağlar. Bu sağlık hizmetlerine ulaşım için karbon ayak izini azaltır ve bu hizmetleri herkes için daha sürdürülebilir ve erişilebilir hale getirir.
Hemşireler, sağlık memurları ve acil tıp teknisyenleri ile bir potada eritilip, Aile Sağlığı Çalışanı olmak istemiyoruz. Bu modelle toplumla koparılan bağımızı, rutin işlemlere sıkıştırılan meslek kimliğimizi geri almak ve meslek itibarını arttıracak politikalar uygulanmasını istiyoruz.
Ebelik bölümünü severek seçen bizler, nitelikli bir eğitimin mesleki saygınlık açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yeterli sayıda akademisyenin olduğu, yeterli sayıda akademisyenin ise ebe olmasını, üniversitelerimizin mesleki eğitim verecek alt yapıya sahip olmasını, uygulama alanlarının yeterli olmasını ve öğrenci kontenjanlarını sağlık insan gücü planlamalarına göre belirlenmesini istiyoruz.
Doğum öncesi, doğum ve doğum sonu annenin ve bebeğin sağlığının korunmasındaki ve geliştirilmesi, üreme sağlığı başta olmak üzere koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumundaki rolümüz ve sağlık örgütlenmesindeki önemi nedeniyle severek seçtiğimiz mesleğimizi uygularken, saygın bir konumda olduğumuzu düşünmek istiyoruz. Bizlere bugünlerde saygın bir konumda olmadığımız duygusu yaşatılmaktadır. Çoğumuz görev tanımlarımızın, yetki ve sorumluklarımızın belirli olmadığını, yeterli ücret alamadığımızı, meslek özerkliğimizin ve iş güvencemizin olmadığını düşünmekte ve gelecekten kaygı duymaktayız.
Hemşire insan gücü yetersizliğini gidermek için sağlık politikacılarının günü kurtarma araçları meslek kimliklerini, itibarlarını değersizleştirirken, halkın yani aynı zamanda bizlerin nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını da ihlal ederken biz Ebeler hemşirelik mesleğinin gölgesinde bırakıldık. Hatta sağlık istatistiklerinde bile ülkemizde ne kadar ebe çalıştığını bile göremeyiz. Hemşire ve ebe sayısı diye geçen istatistiklerde de potada eritilme hali devam eder. Oysa bizhiçbir mesleğin gölgesinde bırakılmadan yetki belgeleri ile mesleklerimizden vazgeçmek istemiyoruz.
Biz Ebeler, çalıştığımız kurumlarda iş güvenliği ile ilgi sorunlar yaşamaktayız. Kesici delici alet yaralanmaları, doğum sırasında vücut sıvıları ile temas sonucunda biyolojik risklerle, yetersiz sayıda istihdam sonucu aşırı iş yükü ve iş yükünün yol açtığı iş stresi yaşıyoruz. Yöneticilerin baskıcı tutumları, angarya iş dayatmaları, meslek özerkliğinin yok sayılması biz ebeleri her geçen gün mesleklerimizden soğutuyor. Performans ve sayı baskısı nedeniyle aile hekimliklerinde de hastanelerde de mesleğimizi icra edemez hale getirildik.
Ebelik yasasının olmaması mevzuat ve özlük haklarımızı olumsuz olarak etkilemektedir. Bu durum görev, yetki ve sorumluluklarımızın belirsizleşmesine, eğitim aldığımız alan dışında çalışmanın yaygınlaşmasına ve mesleğimizi uygulayamaz hale gelmememize neden olmaktadır. Biz ebelik yasası çıksın diye her platformda talepte bulundukça Ebelik yasası yerine 1 Mart 2024 tarihinde Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3. Maddesinde; bizlerin meslek örgütlerine danışılmadan yeni sorunlara yol açabilecek bir düzenleme yoluna gidilmiştir. Biz meslek örgütlerimiz, sendikalarımız ve alandaki bağımsız akademisyenlere danışılarak özlük haklarımızı, görev ve yetkilerimiz günümüz koşullarına uygun düzenleyecek bir Ebelik yasası isteğimizde ısrar ediyoruz.
Meslek değerini ve meslek sorunları en iyi bilenler olarak sorunlarımız giderilinceye kadar SES çıkarmaya devam edeceğiz. 5 Mayıslarda çıkardığımız bu güçlü SES, 6 Mayıs sonrasında da hiç kesilmeden devam edecek. Bizler;
İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırının üstünde emekliliğe yansıyacak tek kalemde ücret,
➢ Güvenceli istihdam
➢ Ebelik Yasası
➢ Meslek özerkliği ve mesleki statümüzün yükseltilmesi,
➢ Güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması
➢ Halk sağlığındaki rolümüz ve toplumla olan bağımızı
➢ Nitelikli eğitim ve nitelikli sağlık hizmeti üretim taleplerimizi
Bugüne kadar yürüttüğü mücadele pratikleri ile iktidar baskılarına rağmen hiç geri adım atmayan Sendikamız SES’le birlikte duyurmaya ve taleplerimizi elde edinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
Uluslararası Ebeler Konfederasyonu’nun (ICM) dediği ve bizlerin de yıllardır şiar edindiğimiz gibi “iklim çözümü aktivistleri“ olarak
Yaşamak, yaşatmak istiyoruz!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
SES Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri
Ebe Nazife KÜLEKÇİ