Gaziantep Valiliği koordinasyonunda, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep’i Geliştirme Vakfı’nın (GAGEV) işbirliğinde, düzenlenen Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali (GastroANTEP) etkinlikleri kapsamında Gaziantep Sanat Mer
Gaziantep Valiliği koordinasyonunda, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep’i Geliştirme Vakfı’nın (GAGEV) işbirliğinde, düzenlenen Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali (GastroANTEP) etkinlikleri kapsamında Gaziantep Sanat Merkezi’nde Atık Sanatçısı Fzt. Zeynep Elbeyli’nin “Doğanın İki Yüzü” adlı sergisi açıldı.
Gastronomi atıklarından oluşturulan çalışmaları sanatseverlerin beğenisine sunan sergi, Dünya’nın En Büyük Organik A(r)tık Sergisi olarak tarihe geçti. Dünya’da ilk kez gastronomiyi sanatla buluşturan 387 çalışma, gastrosanat anlayışının fitilini ateşledi.
ŞAHİN: SANATINGÜCÜ ÇOK ÖNEMLİ
Serginin açış töreninde konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, başarı hikayesinin tek başına yazılamayacağını bildirerek, “Bu projenin dışında daha önce destekçilerimizle çok güzel işler başardık.
ELBEYLİ: HEDEFİM G8 ÜLKELERİ
Atıkları sanatla buluşturan sanatçı Fizyoterapist Zeynep Elbeyli ise, hiçbir zaman vazgeçmeyi düşünmediği 5 yıllık çalışmanın ürünü olarak böylesi önemli bir sergiyi açmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.Elbeyli, şunları aktardı: “Bu sergi, Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali’nin bir parçası oldu. ”Bir Antep biberini sekiz parçaya bölerek takı haline getirip, G-8 ülkelerinin First Lady’lerinin boğazına takmayı hedeflediğini belirten Elbeyli, doğanın iki yüzünü sanatla Dünya’ya anlatmayı düşündüğünü söyledi. Gastronomi sadece “mutfak sanatı” olmayıp tarih, coğrafya, arkeoloji psikoloji, teknoloji vs. gibi bir çok bilim ve disiplinin buluştuğu, yaşayan bir alandır. Zira her dönem ve coğrafya da farklılıklar ve değişim gösterir. Değişmeyen tek şey kullanılan malzemenin niteliği olup en temelde doğanın sunduğu şifa kaynaklarıyla insan sağlığını hedefler.
Bu sergi günümüzün acı gerçekliğine dikkat çekmek, sorgulamak, varlığımızı borçlu olduğumuz dünyamız ve doğanın cömertliğini ve yaşamsal önemini bir kez daha vurgulamak amacıyla hazırlandı. Ancak içeriği, kullanılan materyal ve yöntemi açısından bir ilk olma özelliği taşıyor. Görmeyip önemsemediğimiz hatta çöp olarak attığımız gizde kalmış bir çok organik parçanın damaklardaki tat, zevk ve şifasının ötesinde eşsiz estetik formlarını değerli madenler ile kaplayıp gözler önüne sermek istedik.Beş seneyi bulan hazırlık sürecinde, mutfaklarımızdan, gezdiğim değişik ülke ve coğrafyalardan topladığım 2000’i aşkın organik parçadan yaptığım seçkilerimin maliyetli ve meşakkatli yolculuklarında sürekli fısıltılarını işittim: Doğanın kuralları olduğunu, ancak kalıplarının olamayacağını bir kez daha derinden ayrımsadım. Doğada çöp olmadığını, doğanın döngüsel sistemini kıran ve ona zarar veren tek canlının insan olduğunu, ona değer vermenin aslında yaratılmışlığa saygı ve insanın kendisine değer vermesi ile eş anlamlı olduğunu, her bir canlının muhteşem bir şekilde tek ve eşsiz olduğunu ve daha bir çok şeyi...
Biz onları tüketerek yaşıyoruz; Bu kez onları -izin verdikleri oranda biçimleyip- yaşatmak istedim.
Özel kimyasal işlemlerden, en az 10 u bulan aşamadan geçerek ve hatta bazı beklenilmedik sürprizlerle yeniden başa dönerek,defalarca tekrarlayan uygulamalarla son hallerine kavuştular. Umarım beğeniniz ve sorgulamanız için yüreğinizle de buluşurlar.