Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz. İrfan Demirci; ''Eczanesini ayakta tutabilme mücadelesinde olan eczacı için yeni yılın ilk kötü haberi sektörde paydaşı olduğu ecza depolarından geldi.''
Eczanesini ayakta tutabilme mücadelesinde olan eczacı için yeni yılın ilk kötü haberi sektörde paydaşı olduğu ecza depolarından geldi. Dağıtım kanalları, içinde bulundukları koşulları gerekçe göstererek satış koşullarında eczane aleyhine değişikliğe gidildiğini açıkladılar. Bu beyan ilginçtir ki yazılı biçimde değil, satış temsilcileri tarafından eczacılarına sözlü biçimde tebliğ edildi.
Satış koşullarının bu biçimdeki değişikliğinden geriye dönüş sağlanmazsa, eczaneler ;İlaç Fiyat Kararnamesi, ekonomik kriz ve ilaç firmalarının olumsuz uygulamalarından sonra ayakta kalabilme mücadelesinde yeni bir tehditle daha karşı karşıya kalacaklar.
Aslına bakarsak depolar koşullarını olumsuz biçime taşıyacaklarının sinyalini, geçtiğimiz sonbaharda ‘beslenme solüsyonları vadesinde tahsil edilecektir’ uygulamasının tepki üzerine geri çekilen denemesiyle vermişti.
Eczaneyi içinde bulunduğu zorluktan daha da kötü koşula sürükleyecek bu girişim için eczacı ve örgütü haklı olarak ciddi tepki gösteriyor.
Dağıtım kanalları eczacının tepkisine yol açan eczane aleyhine ortaya koydukları satış koşulu değişikliği için bahanelerini hangi gerekçelere dayandırıyorlar?
Aslına bakarsak dayandıkları gerekçeleri çok iyi biliyoruz çünkü bu nedenler eczaneleri yıllardır ekonomik olarak zorlayan nedenler.
Nelerdir bunlar diye hatırlayacak olursak;
İlaç fiyat kararnamesinin son 15 yıldaki enflasyon ve ilaç fiyat artışına paralel değiştirilmemesi,
Sorunun düzelmesi için ilaç fiyat artışlarına göre güncellenebilir bir mevzuata kavuşturulacağına, pansuman birkaç değişiklikle geçiştirilerek kronik bir soruna dönüştürülmesi.
Ülkede yaşanan ağır ekonomik krizin faizlerdeki artışla birlikte sektörümüze olumsuz biçimde yansıması.
İlaç firmalarının eczanenin yaşamını zorlaştıran vade ve devletle yaptıkları anlaşmada verdikleri KKİ’ yi eczane üzerinden geri alma dayatmaları.
Beşinci nedense belki bu dört temel nedeni ortaya çıkaran ana unsur olan kamunun gayri safi milli hasıladan ilaca ayırdığı payı yıllar içinde düşürmesi. Burada temel rakamsal veri artık her bir eczacının ezberlediği %1,6’lardan %0,7’lere gerileyen ve dünyada benzer ülkelerde rastlanmayan bu kaynak aktarımının azaltılmasıdır. Unutmamalıyız ki eczanenin yaşadığı krizin ana nedeni de geriletilen bu orandır.
Dağıtım kanalları, bu nedenlerin kendilerine yansıması olarak depocu İFK’ sının beklentilerin çok altında güncellenmesi, yüksek faiz ve 90 altı ürünlerin cirodaki % 25’lere varan ağırlığını gerekçe göstererek kayıplarını eczane üstünden telafi yoluna gitmek çabasındalar.
Bugün bizim için eczacı karlılığını azaltan temel verilerden olan 2. Ve 3. Kademedeki ilacın oranı eczanelere yönelik İFK’ da göreceli olarak azalmış olsa da, depoların kararnamesindeki 2. Ve 3. Kademedeki oran % 60’lara yakındır. Buna yüksek faizle birlikte 90 altı vadedeki ilaçlarda eklendiğinde sorun daha da büyümektedir.
Son 15 yılda ilaç sanayi de, dağıtım kanalları da kamunun ilaç politikaları üzerinde uyguladığı her sıkılaştırma operasyonunda, her ekonomik krizde telafiyi eczaneden sağlama yoluna gittiklerini biz eczacılara gösterdiler. Kendilerince kolay yolu seçip yarattıkları domino etkisiyle günü bu biçimde kurtarmaya çalışıyorlar.
Bu konuda mücadele için şunu bilmek gerekiyor. İlaç sanayii, dağıtım kanalları ve eczaneleri kapsayan bir iyileştirme olmadan kimse kendini kurtaramaz. 14 yıldır uygulanan kayıpları eczaneden kapatma anlayışı ne sanayi ve firmaları ne de dağıtım kanallarını kurtarmaz. Bu nedenle mücadelenin ana ekseni bu çıkış üzerine kurulmalı ve sektörün bu paydaşları da eczacı örgütü gibi GSMH’dan ilaca ayrılan payın % 1’in üzerine çıkarılması için ses vermelidirler.
İlacın kararnamede yazılı biçimde fiyatlandırılması, gerçekçi rakamlarla düzenlenmiş baremleri içeren eczane ve depo karlılığını kapsayan İlaç Fiyat Kararnamelerinin düzenlenmesine dönük çabalar yürütülmesi gerekiyor.
Dağıtım kanallarının eczane karlılığını azaltma yolunu seçmedeki en önemli gerekçelerinden olan ciroda % 25’i bulan 90 gün vadenin altındaki ürünlerin oranını azaltmak için üst örgütümüz, dağıtım kanalları ve kooperatiflerimiz bir araya gelerek, bu olumsuzluğun değiştirilmesini öncelikli hedef haline getirmelidir.
Eczanenin yaşadığı dayatmanın içine sokuşturulan ve öncelikli olarak bakılması gereken başka bir konuda, dağıtım kanallarının fatura altındaki ödentileri buradan çıkarıp, dönemler halinde mahsuplaşma yönetimine dönüştürmeleri eczaneler arası farklı uygulamalara yol açabileceği için kabul edilemez bir yöntemdir. Kooperatiflerimizin üyelerine uyguladıkları şeffaf ve eşitlikçi yaklaşım, dağıtım kanalları tarafından da eczacıya uygulanmalıdır.
Ekonomi yönetimi enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi için 2026 yılı sonunu işaret ediyor. Dolayısıyla 2024 için önümüzdeki aylarda fiyat ve faiz artışları sürecek gözüküyor. Yani bizim gibi küçük sermayeli ve düşük karlı, hele de devletin finanse ettiği ilaç-sağlık alanında çalışan eczacılar için geleceğe dönük iyimser tahminlerde bulunmak zor.
Bu yüzden her şeyden önce örgütsel gücümüzün fakında olmalı ve bu gücü eczacının aleyhine olan tüm yaptırımlarda doğru biçimde tereddüt etmeden hayata geçirmeliyiz.
Sorunun temelini kavrayıp, çözüm yollarını da ortaya koyarak anlatmalı, gücümüzü iş birlikleriyle artırıp sektöre önderlik etmeliyiz.
Eczanenin ayakta kalmasının zorda olmasının yanında, devletin ilaca bakışı sonucunda hastanın ilaca erişimde yaşadığı sorunlar, ilaç yokları daha sert biçimde ve durmaksızın dile getirilmelidir.
Eczacıyı güçlü yapan örgütüdür, eczacıyı yaşadığı bu zorluklardan çıkaracak olan da örgütüdür. Eczaneye domino etkisiyle sorunlarını yükleyenlere aynı etkiyle cevap verilmelidir. Yaşananlar Ecza Kooperatiflerinin eczacı için ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Eczacı da dönüp kendi örgütü olan kooperatiflere sahip çıkmalı ve kooperatiflerin eczacı örgütü ile birlikte domino etkisiyle mücadele edebilme gücünü artırmalıdır.