Tarih: 13.06.2023 11:20

DİSLEKSİ BULUŞMALARI GAZİANTEP’TE GERÇEKLEŞTİRLDİ

Facebook Twitter Linked-in

 

Flora Plast ve Gante yapı sponsorluğunda gerçekleştirilen 1.Gaziantep Disleksi buluşmalarında, disleksili bireylerin yaşadıkları zorluklar simülasyonlarla anlatıldı.

 

Gaziantep’te öğrenme güçlüğü yaşayan disleksili bireylerin yaşadıkları zorluklar, simülasyonlarla anlatıldı. Gaziantep Eczacılar Odası’nda Flora Plast ve Gante yapı sponsorluğunda gerçekleştirilen 1.Gaziantep Disleksi buluşmalarında, disleksili çocukların eğitimleri konusunda aillere ve öğretmenlere çeşitli bilgiler verildi.

 

Merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Disleksi Meclisi Divan Kurulu üyesi ve Disleksi Derneği Gaziantep İl temsilcisi Uzman Psikolog Bahadır Bilgin, Gaziantep’te ilk kez düzenlenen Disleksi buluşmaları sayesinde, diskelsili öğrencilerin daha iyi eğitim alabilmesi konusunda çeşitli bilgiler verdi.

 

Türkiye Disleksi Meclisi ve Albatroslar’ın öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar için inovatif kararlar almak, istişarede bulunmak amacıyla Gaziantep’te toplandığını dile getiren Bilgin ” Disleksili çocukların sorunları ve çözüm yollarını konuştuk. Bu konuda öğretmen ve öğrencilerimize disleksili çocuklara davranış biçimleri hakkında bilgiler verdik. Yaşanan sıkıntıların çözümü için izlenecek yollar hakkında fikir alış- verişinde bulunduk.” Diye konuştu.

 

 

ERKEN TESHİS ÖENEMLİ

 

Bilgin “öğrenme güçlüğü olarak bilinen disleksi, bir bireyin normal zeka düzeyinde olmasına rağmen dil, okuma, ve yazma becerilerinde sorunlar yaşamasına neden olan bir özel öğrenme bozukluğudur. Disleksisi olan bir birey, konuşma seslerini tanısa bile, bunların harfler ya da kelimeler ile olan ilişkilerini öğrenmede zorluk çeker. Genellikle okuma bozukluğu şeklinde gözlemlenen disleksi, aynı zamanda dikkat ve hafızayı da etkileyebilir ve beynin dili işleyen bölgelerini etkiler. Disleksi olan bireyler normal zekaya sahiptir ve genellikle görüşleri ile ilgili bir sorun yaşamazlar. Disleksi olan çocukların çoğu özel ders veya özel bir eğitim programı ile okulda başarılı olabilir. Duygusal destek disleksi ile başa çıkma sürecinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır.

 

Disleksi için belirli bir tedavi olmamasına rağmen, erken teşhis ve müdahale en iyi sonucu verir.”dedi.

 

 

ÇOCUĞUNUZ, ÖĞRENCİNİZ ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞIYORSA!

 

Dünyanın en yaygın öğrenme farklılıklarından biri olan disleksi, birçok kişinin hayatında güçlük yaşamasına dolayısıyla ebeveynlerin, çocuğun bu güçlükle başa çıkma yollarını aramasıyla geçebiliyor, hatta dönüşü olmayan sonuçlar ile karşılaşabiliyor. Birçok kişi tarafından “Hastalık” diye bilinen disleksi konusuna farkındalık katma adına Merkezi Ankara’da bulunan Disleksi Derneği’nin Divan kurulu üyesi, Disleksi Türkiye Temsilciler Meclisi kurucu üyesi, Gaziantep İl Temsilcisi Klinisyen Psikolog Bahadır Bilgin ile bir ropörtaj gerçekleştirdik.

 

Bahadır Bey ile ruh sağlığı alanında 27. yıllık tecrübesi ve farkındalığından yola çıkarak yaptığımız röportajda, çocuğu ya da öğrencisi öğrenme güçlüğü yaşayan ebeveyn ve öğretmenlerin endişelerini gidermeye çalıştık...

 

ÖNCELİKLE SİZLERİN DİSLEKSİLİ ÇOCUKLAR ADINA YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALAR NELERDİR?

 

Çok yoğun çalışmalar yapıyoruz aslında. Türkiye’nin çatı kuruluşu olunca haliyle işler çok ama çok yoğunlaşıyor. Güncel olarak 28 sehir 8 ilçe 5 ülke temsilciliğimiz var. Yoğun olarak hak ve farkındalık temelli çalışmalara ağırlık veriyoruz. Aile çocuğu için hangi yasal haklara sahip olduğunu çoğu zaman bilmeyebiliyor ve yine çoğu zaman yanlış yönlendirmeler, bürokratik işlemler, ilgisizlik, kabullenmeme, görmezden gelme vb. sebeplerle çocuk örselenebiliyor ve en sonunda bizlere ulaşarak ciddi anlamda destek görebiliyor. Bununla birlikte dernek olarak bir takım eğitim hizmetlerde bulunuyor, hem öğretmen yetiştiriyor hem de öğrencilerimizi eğitiyoruz. Bu eğitimlerin kimi ücretli kimi de ücretsiz olabiliyor. Eğitime gelenlere aradığının karşılığını vermeye odaklanıyoruz. Son olarak dediğim gibi farkındalık çalışmalarımız da var. Kurumumuzun kitapçıkları, broşürleri bugün tüm Türkiye’de, neredeyse her köy, kasabada. Bunu sağlayan, bakanlıklar ve üniversitelerce desteklenen STK’yız biz. Bir çalışma örneğimizden söz edecek olursak; aile bakanlığı ile kamu spotu çektik. Ulusal TV’ ler de bu spot sayesinde ülkedeki farkındalık oranı %4 arttırma şansı yakaladık. Bu şu demek; yüzbinlerce aile konuya vakıf oldu. Dolayısı ile bir çok aile çocuğunun, bir çok öğretmen öğrencisinin öğrenme güçlüğü yaşadığını öğrendi ve özel eğitim şansı oluştu. Bir deniz yıldızı hikayesini de kurum olarak de biz yazıyoruz işte.

 

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN ÇOCUKLARIN GELİŞİMİ İÇİN SİZCE DAHA NELER YAPILABİLİR?

 

Araştırmalar, disleksik çocuklarda psikojen sorunlara yüzde 60’lara varan oranlarda rastlandığını gösteriyor. Israrla okul öncesine inmek orada erkenden tespit etmek zorunda olduğumuzu deneyimliyoruz. Bunun için de okul öncesi sürece ilişkin programlarının acilen revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kreşlerde yüz binlerce ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ yaşayan çocuk kurtarılabilirken okula başladıklarında ömür boyu yaşayacakları psikolojik travmalara maruz kalabiliyorlar maalesef. Eğitim tek başına ihtiyaca cevap olamayabileceği gibi disleksili bireyler için multi-disipliner çalışılmayı esas almak gerektiğine inanıyoruz.

 

Öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin psikososyal ve eğitim desteği ihtiyacı var. Ayrımcılığa, akran zorbalığına, şiddete, aile, öğretmen, akran tutumlarına, duygusal desteğe dikkat edelim. Aksi durumlara ısrarla karşıyız. Kapsayıcı eğitim hakkını önemsiyoruz. Diğer bir ifade ile birlikte eğitim ve ortak sosyal haklar.

 

DİSLEKSİ NEDİR?

 

Disleksi, temel olarak okuma, yazma ve heceleme ile ilgili sorunlara neden olan yaygın bir öğrenme güçlüğüdür. Özel öğrenme güçlüğü, okul çağı çocuklarında yüzde 10 oranında görülürken, ülkemizde resmi kayıtlara göre disleksi tanısı almış 41 bin 600 çocuk var ama kayıt dışı sayılarla Türkiye’deki disleksili çocuk sayısı 120 binin üzerinde olduğu şeklinde değerlendirilmektedir.

 

Bu belirli bir öğrenme güçlüğüdür, yani okuma ve yazma gibi öğrenme için kullanılan belirli yeteneklerle ilgili sorunlara neden olur. Ancak öğrenme güçlüğünün aksine, zeka etkilenmez.

 

Disleksi, kişinin günlük yaşam kalitesinde zorluklar yaşanmasına sebep olabilen bir sorundur, ancak okuma ve yazma becerilerini geliştirmek ve sorunu olanların okulda ve işte başarılı olmalarına yardımcı olmak için eğitim desteği ziyadesiyle kıymetlidir. Bu çocuklar da akademik seyir alabilir diledikleri bölümü okuyabilir, öğretmen, avukat, doktor vb. mesleklere sahip olabilirler.

 

DİSLEKSİNİN TÜRLERİ VAR MIDIR, KAÇA AYRILIR?

 

ÖĞRENME SORUNLARI birçok alanda görülebilmekle birlikte akademik olarak temelde okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu (disgrafi), matematik bozukluğu (diskalkuli) şeklinde üç ana grup olarak özetlenebilir. En sık görülen ve en bilinen form disleksidir ve bu nedenle ÖÖG (ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ) yerine sıklıkla disleksi ifadesi kullanılabilmektedir.

 

 

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?

 

Disleksi belirtileri, özgül öğrenme bozukluklarının alt tipi olan ve okuma bozukluğu olarak bilinen disleksinin belirtileri olarak tanımlanabilir.

 

Disleksi belirtileri genellikle çocuk okula başladığında ve okuma yazma öğrenmeye daha fazla odaklanmaya başladığında ortaya çıkar.

 

Disleksi olan bir kişinin bazı belirtilerinden söz edecek olursak şunları söyleyebilirim:

 

Harflerin anlamakta güçlük çekme,

 

Benzer eş sesli harfleri karıştırma,

 

Okuma esnasında bir sonraki alt satıra geçmede zorluk,

 

Hece tekrarları yapma,

 

Harfleri okurken, yazarken harf atlama,

 

Çok yavaş okuyup yazma,

 

Kelimelerdeki harflerin sırasını karıştırma,

 

Benzer görünen ve harfleri yanlış şekilde yazan harflerle (“b” ve “d” gibi) karıştırma,

 

Kötü veya tutarsız yazım hataları yapma,

 

Sözlü olarak söylendiğinde bilgileri anlama, ancak yazılı olan bilgilerde zorluk yaşama,

 

Bir dizi talimatı yerine getirmeyi zor bulma,

 

Planlama ve organizasyon ile mücadele verme,

 

Çocukluklarda görülen ve sağ-sol ayrımının yapılamaması,

 

Genellikle konuşma gecikme,

 

Dil gelişimindeki gecikme,

 

Oyunları öğrenmede güçlük,

 

Arkadaşlarıyla ilişki kurmada problemler,

 

Okulun başlamasıyla okuma ve aritmetik öğrenmede zorluk.

 

ÇOCUK-ERGEN RUH SAĞLIĞI UZMANINDAN YARDIM İSTENMELİ

 

Özel öğrenme güçlüğüne yüzde 60-70 oranında ikinci bir zorluk eşlik eder. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), kaygı bozukluğu, depresyon ve davranım bozuklukları sık eşlik eden sorunlar arasında yer alabilir. Disleksi gibi, DEHB de nörogelişimsel bir farklılıktır. Yani iki durum da aynı kökenden geliştiği düşünülür. Bu nedenle sıklıkla birlikte görülürler. Disleksisi olan çocuklarda, dikkat problemleri, hareketlilik, dürtü kontrol problemleri DEHB varlığına işaret edebilir. Eşlik eden DEHB varlığı, mutlaka müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Fark edilmez ve tedavi edilmezse disleksinin üstesinden gelmek zorlaşır. Böyle durumlarda çocuk-ergen ruh sağlığı uzmanından yardım istenmeli, aksatılmamalıdır.

 

Bunların yanında disleksisi olan kişiler genellikle yaratıcı düşünme ve problem çözme gibi diğer alanlarda iyi becerilere sahiptir.

 

ÇOCUKLAR YAŞADIKLARI BU DURUMDAN HABERDAR MI PEKİ?

 

Evet, tabi. Yaşadıkları aksayan durumlar, farklılığı neredeyse herkesten önce hissederler. Sınıf arkadaşlarının çoğu zaman zorlanmadan öğrendiklerini öğrenmede kendilerinin zorlandığını fark edebilirler. Ailesinin ve öğretmeninin kendisiyle ilgili endişesini de hissederler. Anne, baba ve öğretmen, çocuğun yaşadığı probleme ilişkin doğru davranış göstermezse durum çocuğun endişesi artabilir. Ebeveynin ve öğretmenin zorlayıcı tutumlarına üzücüdür ki ülkemizde sıklıkla rastlanır. Çocuk kendisinden beklenen beceriyi kazanması için ısrarla yanlış olarak gördüğümüz tutum olan ceza ile karşı karşıya kalır, zorlanır ya da üstüne gidilir ve çok çalıştırılır. Bu tepkilere maruz kalmaları asla ama asla sorunun çözümüne hizmet etmeyecektir. Bu durumda bir çocuğun umuduna zarar veremezsiniz. Bu konudaki tercihlerinizde elbette özgürsünüz ancak olası sonuçların sorumluluğunu da üstlenmek zorunda kalırsınız. Bu önceliğiniz olabilir ama aslolan sorumluluklardır. Öncelikleriniz sorumluluklarınızdan daha kıymetli değildir. Bilim de akıl da böyle der.

 

AİLELER VE ÖĞRETMENLER ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN ÇOCUKLARI, ÖĞRENCİLERİ İÇİN NASIL YARDIM ALABİLİRLER?

 

Çocukta disleksi olabileceği düşünülüyorsa, aileler ilk adım olarak öğretmeni, rehber öğretmeni, sonra bir çocuk - ergen ruh sağlığı uzman yardımı alabilirler. İhtiyaç halinde derneğimiz ya da kurumumuza gelerek endişeleri ve doğru adımlar hakkında görüşebilirler.

 

Okul gerekirse raporlu olması koşulu ile çocuğa yardımcı olmak için ek destek sunabilir.

 

Çocuk ekstra desteğe rağmen sorun yaşamaya devam ederse,

 

aile veya okul, öğrenme güçlüğünü değerlendirmede bir uzmandan ya da Avrupa Disleksi Birliği Türkiye Temsilcisi, Disleksi Derneği üyesi Ankara merkezli kurumumuzdan derinlemesine özel bir değerlendirme, yönlendirme ve eğitim talep etmeyi düşünebilirler.

 

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNDE DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR NELERDİR?

 

Disleksiyle ilgili öncelikle doğru bilinmesi gereken en önemli yanlış bir zekâ problemi olmadığıdır. Bu çocuklar normal veya normalin üstünde zekâ düzeyine sahiptirler. Doğru eğitim yöntemleri ile bu durumun üstesinden gelinebilir.

 

Bir de rapor edilmesinden/almaktan kaçınan anne-babalar vardır. Disleksisi olan bir çocuğun disleksi raporunun olmaması eğitimde edinilen haklarından mahrum kalmasını ( bep vb. ) ayrıca devletimizin sunduğu imkanlardan ( özel eğitim ücretinin ödenmesi vb.) yararlanmasının önüne geçebilecektir. Tekrar etmemde fayda var; disleksi bir hastalık değildir, öğrenme güçlüğü yaşanıyorsa rapor bir haktır ve bir sakıncası yoktur.

 

Disleksi varsa bu belki de bir hediyedir.

 

Aileler disleksiyi araştırdığı gibi disleksisi olan ünlüleri de araştırmalılar. Bu iyi gelebilir. Bakın size birkaç disleksisi olan ünlü sayayım… Sözel konulardaki eksikliğini, sayısal alanlarda -özellikle fizikte- ne denli başarıyla kapattığını söylemeye gerek olmayan Albert Einstein, Disleksi nedeniyle okul zamanlarında birçok zorluk yaşayan Thomas Edison, 35 senelik yaşamında 626 esere imzasını atan klasik batı müziğinin en üretken ve en etkili bestekarlarından birisi olan Wolfgang Amadeus Mozart, ilk motorlu uçağın mucidi olan Wright Kardeşler, “Dikkatimi toplamak konusunda kendimi eğitmem gerekiyordu. Daha iyisini yapabileceğimi ve aynı zamanda daha iyi okuyabileceğimi herkese göstermekti dileğim” diyen ünlü oyuncu Tom Cruise, fizik ve matematik alanındaki önemli başarılarıyla en zeki insanlardan kabul edilen Stephen Hawking, “Okul yıllarında kendimi oldukça bezgin ve cesaretim kırılmış hissederdim. Kendini sınıftan tamamen dışlanmış veya yarışın en sonunda hissetmek berbat bir duyguydu” diyen, tarihe damga vurmuş İngiliz Başbakan Winston Churchill, 1966 yılında bir baykuşu ezerek ölümüne sebep olmuş ve o süreçten sonra yaşadığı strese bağlı olarak hastalığı daha yoğun ve ağır bir biçimde yaşamış olan tarihin gördüğü en ünlü yapımcılardan olan Walt Disney, “Ailedeki en yavaş kişi olduğumu düşünürdüm. Korkarım oldukça haklıydım ve bu gerçeği kabul etmem gerekiyordu. Yazmak ve hecelemek benim için kabustu. Yazdığım harfler asıllarından çok farklı oluyordu. Okuma ve telaffuzum da felaket derecede kötüydü” diyen ünlü yazar Agatha Christie, yazma ve okuma konusunda türlü zorluklar yaşamış ve disleksi hastalığından mustarip ünlülerden.

 

Çocukluk dönemi boyunca bu hastalıktan ötürü zorluklar yaşamış ve derslerin de bir miktar başarısız olmuş ünlü oyuncu Sylvester Stallone, “Entelektüel, başkalarından daha çok şey bilmediğini daha çok sözcükle anlatan kişidir” cümlesinin sahibi eski Amerikan Başkanı Dwight D. Eisenhower, insanlarla olan derdi hiçbir zaman bitmemiş, insanlara bir şeyler öğretme çabasından ziyade onlara başka açılardan bakabilmeyi, daha derinleri görebilmeyi öğütlemiş, delilik ile dahilik arasında uzun bir süre gidip gelmiş bir ressam olan Pablo Picasso, aykırı kişiliği ile çizilen sınırların çok ötesinde yaşayan ve arkasında milyonlarca hayran bırakarak bu dünyadan göçen ünlü müzisyen John Lennon da bu durumdan mustarip idi. Durumuna rağmen ortaya koyduğu harika yapıtlardan söz etmeye gerek olmayan dahi, John Lennon, İnsanlık tarihinin en üretken ve yaratıcı zihinlerinden birisine sahip olan Leonardo da Vinci.

 

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNDE EĞİTİMİN ÖNEMİ NEDİR?

 

Çocukta disleksi varsa, muhtemelen bir disleksi merkezinden ekstra eğitim desteğine ihtiyacı olacaktır. Profesyonel destekle nitelikli bir disleksi merkezine gitmek ısrarla fayda sağlasa da, çocuğunuzun normal bir okula gitmemesi için genellikle hiçbir neden yoktur. Disleksi, nitelikli, doğru bir eğitimle yenilebilir. Dislekside eğitimin önemi olabildiğince kıymetlidir.

 

Disleksi bir hastalık değil, nörogelişimsel bir problemdir.

 

Disleksili çocukların öğrenme ile beyindeki bazı bağlantı yolları normale göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle öğrenmenin değişik alanlarında güçlükler yaşayabilmektedirler. Dediğim gibi; nitelikli, doğru eğitim yöntemleri ile disleksinin çok iyi sonuçlar alınabiliyor. Disleksi öyle kendiliğinden düzelecek bir durum değildir.

 

DİSLEKSİNİN SEBEPLERİ NELERDİR? ZEKA İLE BİR İLİŞKİSİ VAR MIDIR?

 

Disleksisi olan kişiler, kelimeleri oluşturan farklı sesleri tanımakta ve bunları harflerle ilişkilendirmekte zorlanırlar.

 

Disleksi, genel zeka düzeyi ile ilgili değildir. Tüm entelektüel yeteneklere sahip çocuklar ve yetişkinlerde disleksiden etkilenebilir. Disleksinin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genellikle ailelerden geliyor gibi görünen çalışmalar da vardır.

 

Kalıtsal, diğer bir ifade ile ebeveynlerinizden miras kalan belirli genlerin, erken yaşamda beynin bazı bölümlerinin gelişimini etkileyecek şekilde birlikte seyri ile ilgili olabileceği de düşünülür. Ailede bir bireyin disleksi olması disleksi riski taşındığı ifade edebilir. Ancak ailesel geçiş yüzde 100 değildir. Yani anne veya babada disleksi varsa çocukta da disleksi olacak şartı yoktur, ancak olma olasılığı normale göre yüksek görülmektedir.

 

Sadece genetik faktörler değil çevresel faktörlerde disleksinin oluşum sebepleri arasında yer alabilir. Prematüre doğum, annenin hamilelikte bebeği nikotine ve alkole maruz bırakması, dengesiz ve düzensiz beslenme gibi etmenler olabilir.

 

AİLE VE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLERİNİZ NELERDİR?

 

Çocuğu ya da öğrencisi yukarıda ifade ettiğim belirtileri gösteriyor, tersten yazıyor ve okuyorsa ya da okulöncesi dönemde bazı şeyleri yaşıtlarına göre daha geç öğrendiyse, okuma güçlüğü yaşıyor ve okuduğunu anlamıyorsa “disleksi” (özel öğrenme güçlüğü) olabilir. Disleksi tanısının çocuğun eğitim hayatı başlarında konulması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Tanının gecikmesi durumunda depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabileceklerine dikkat çekmek pandemi döneminde gördükleri zararın telafisi ile eğitimlerinin daha çok önemsenmesi, aksatılmaması gerektiğini ifade etmek isterim.

 

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların dolayısı ile ailelerin yaşadığı güçlükleri uzun yıllardır dernek çalışmalarından biliyoruz bu sebeple Gaziantep’e Ankara merkezli butik bir rehabilite disleksi merkezi kazandırdık. Adı ALBATROS dediğim gibi Ankara merkezli ve tüm şubeleri ile eşgüdümlü ve sadece disleksi ve dikkat eksikliği çalışılıyor.

 

Aileler, öğretmenler özgül öğrenme güçlüğü, belirtileri gibi konular hakkında daha fazla bilgi edinmek için ücretsiz olarak verdiğim disleksi sohbetlerimize katılabilir, çocukları için nitelikli eğitim alabilirler.

 

Özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların farkındalığına katkı adına genel merkezimiz adına teşekkür ederim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —