Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Sülü, “Doğuştan kalp hastalıkları birçok bulguyla ya da bazen tesadüfen muayeneler esnasında fark edilebilir. Çocukların yaşına ve kalp hastalığının türüne göre bulgular değişkenlik gösterebilir. En sık karşılaştığımız bulguları; emerken yorulma, morarma, kilo alamama, büyüme geriliği, sık nefes alıp verme, çabuk yorulma, sık akciğer enfeksiyonları, bayılma, çarpıntı şeklinde sıralayabiliriz. Birçok önemli hastalığın tanısı anne karnında rutin takipler esnasında fark ediliyor. Ya da doğum sonrası muayenelerde üfürüm duyulması, kalp yetersizliği bulguları, spor öncesi veya aile öyküsü nedeni ile taramalarda fark ediliyor. Ebeveynlerin, bahsettiğim bulguların olması durumunda çocuk doktoruna başvurmalarını öneriyorum” ifadelerine yer verdi.
Öncelikli olarak kendinizden bahsedebilir misiniz?
1982 yılında Gaziantep’te doğdum. İlkokulu Gaziantep’te okuduktan sonra ailemle birlikte Aydın/ Söke’ye taşındık ortaöğretimimi orada tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2005 yılında mezun olduktan sonra Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimine Akdeniz Üniversitesi’nde başladım ve 2011 -2013 yılları arasında Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetimi tamamladım. 2013-2016 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nde Çocuk Kardiyoloji yan dal asistanı olarak çalıştım ve sonrasında 2016-2018 yılları arasında Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yan dal mecburi hizmetimi yaptım. Bir yıl kadar Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde çalıştıktan sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyoloji kliniğinde Dr. Öğretim üyesi olarak çalıştım ve Kasım 2024’den beri hastanemizde çalışmaya devam ediyorum.
Yan dal eğitim sürecimde 3 aylık rotasyon ile İstanbul Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde pediatrik kardiyovasküler cerrahi yoğun bakımda eğitim aldım. Ayrıca Haziran 2021’den Mart 2022’ye kadar dokuz ay aynı merkezde Pediatrik aritmi ve Elektrofizyoloji eğitimi aldım.
Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Çocuk Kardiyoloji alanında ulusal ve uluslararası çalışmalar yaptım. Elektrofizyoloji eğitimim sonrası özellikle pediatrik aritmi ve elektrofizyoloji başta olmak üzere çocuk kardiyoloji alanında çalışmalarım devam etmektedir.
GAÜN Tıp Fakültesi Hastanesi bünyesinde çalışmak sizde neler hissettiriyor?
Gaziantep Üniversitesi çocuk kardiyoloji kliniği eğitimimi aldığım ve o dönemde de huzurla ve mutlulukla çalıştığım klinikte olmak evimde gibi hissettiriyor. Üst düzey bir klinikte alanında çok başarılı hocalarımla çalışıyor olmak aynı zamanda güven de veriyor. Elektrofizyolojik çalışmalara başladığım zaman kendimi daha da iyi hissedeceğim. Böylelikle bölgemizde ciddi bir eksiklik giderilmiş olacak, kliniğimize ve hastanemize de önemli bir katkıda bulunacağına inanıyorum.
GAÜN Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? GAÜN Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı ’nın özellikli bir hizmeti var mı?
Beş öğretim üyesi, iki yan dal araştırma görevlisi olarak çalışmaktayız. Poliklinikte 1 hemşire ve 2 tıbbi sekreterle, anjiografi ünitesinde ise 5 hemşire, 3 radyoloji teknisyeni ile birlikte çalışıyoruz. Ayrıca çocuk kardiyoloji servisinde hemşire, sekreter ve asistanlarımızla birlikte hizmet veriyoruz. Çocuk kardiyoloji bölümümüzde uzun yıllardır ekokardiyografi, tanısal/ girişimsel anjiografik işlemler, 24 saatlik ritim Holter, Event recorder(olay kaydediciler), kalp pillerinin takılması ve takipleri gibi birçok hastaya tanı ve tedavi işlemleri yapılmaktadır. Kliniğe başlamamdaki ana amaç çocuklarda görülen ritim problemleri ile ilgili tanısal ve tedavi gibi işlemleri yapmaktır. Şu anda ise girişimsel elektrofizyolojik ve ablasyon ünitesinin kurulması ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. Sonrasında bu işlemlere de başlayacağız.
Doğuştan ve sonradan olan kalp rahatsızlığı nasıl anlaşılır? Ebeveynlere bu konuda neler söylemek istersiniz?
Doğuştan kalp hastalıkları birçok bulguyla ya da bazen tesadüfen muayeneler esnasında fark edilebilir. Çocukların yaşına ve kalp hastalığının türüne göre bulgular değişkenlik gösterebilir. En sık karşılaştığımız bulguları; emerken yorulma, morarma, kilo alamama, büyüme geriliği, sık nefes alıp verme, çabuk yorulma, sık akciğer enfeksiyonları, bayılma, çarpıntı şeklinde sıralayabiliriz. Birçok önemli hastalığın tanısı anne karnında rutin takipler esnasında fark ediliyor. Ya da doğum sonrası muayenelerde üfürüm duyulması, kalp yetersizliği bulguları, spor öncesi veya aile öyküsü nedeni ile taramalarda fark ediliyor. Ebeveynlerin, bahsettiğim bulguların olması durumunda çocuk doktoruna başvurmalarını öneriyorum.
Benim özel ilgi alanım olan ritim problemleri ise sıklıkla çarpıntı, bayılma ve bazen kalp yetersizliği bulguları görülmektedir. Bazı ritim problemleri ise ailede hastalık taraması için başvuruda tanı alabilir. Nadiren de olsa bazen ilk bulgu ani kalp durması, hatta ölüm bile olabiliyor. Bu konuda özellikle hekim arkadaşlarımıza görev düşmektedir. Ailelerin bu konuda tarama yaptırması için yönlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde bu hastalıkların büyük çoğunluğu ilaç, cihaz veya ablasyon gibi yöntemler ile tedavi edilmektedir.
Çocuklarda en çok karşılaştığınız kalp hastalığı nedir? Bunun nedeni nedir?
Çocuklarda en sık rastladığımız kalp hastalıkları doğumsal kalp delikleridir. Bunun sıklıkla özel bir nedeni bulunmamaktadır. Genellikle çok faktörlüdür. Ritim problemlerinden en sık karşılaşılanı ise supraventriküler taşikardi dediğimiz kalbin kulakçıklarından kaynaklanan elektriksel bir ileti problemidir.
Çocuklardaki kalp rahatsızlıklarının tedavi yöntemleri nelerdir? Erken teşhis ne kadar önemli?
Çocuklarda kalp hastalıklarının tedavi yöntemleri hastalığın özellikleri ve çocuğun yaşına bağlı olarak değişmektedir. Genel anlamda ilaçlar, anjiografik tedavi yöntemleri ve cerrahi tedavi yöntemleri kullandığımız ana yöntemlerdir. Bazen bu tedavileri birlikte de kullanabiliyoruz. Ritim problemlerinde ise yine hastaya göre karar vermekle birlikte ilaç tedavileri, ablasyon (yakma veya dondurma ile) ve cihaz tedavileri (pil ve şok veren piller) kullanılmaktadır. Erken teşhis tüm hastalıklarda olduğu gibi çocuk kalp hastalıklarında da çok önemlidir. Geç kalındığı zaman bazen tedavi şansı kaybedilebilir, tedavi zorlaşabilir.
Mesleğinizin zorluklarından bahseder misiniz? Sizi çok etkileyen bir anınız var mı?
Çocuk hasta ile uğraşıyor olmak ve riskli, hayatı tehdit eden hastalıklarla uğraşmak elbette zor. Girişimsel tedaviler küçük çocuklarda çok daha zorlayıcı olabilmektedir. Beni en zorlayan durumlar ise hastaların karşısında bazen çaresiz kalmak ve hasta kayıpları yaşamak. Ayrıca takip/tedavide ilgisiz olan, tedavi reddi olan hasta yakınlarının tutumları ve sağlıkta şiddet bir diğer zor kısmı diye düşünüyorum.
Aslında çok fazla anım var. Ama en zorlandığım anlardan biri; Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde çocuk uzmanı olarak çalışırken, 16 saat boyunca yoğun bakımda yer olmadığı için acilde solunum cihazının yapması gereken işi balon ve elle yaptığım hastanın annesinin, tam sevk için yer bulmuşken, “Ben göndermem, bana ver, ben eve götüreceğim” diye direnmesiydi. Neyse ki hastane jandarmasının kendisiyle konuşmasının ardından ikna oldu ve bebeği sevk ettim. Yan dal eğitimim döneminde burada çalışıyorken bir hastamıza ölümcül olabilecek kalp ritim problemi nedeni ile pil takılmasını önermiştik ve annesi “Pil takarsanız bu kızı kimse almaz” demişti. Ardından tedaviyi reddetmişti. Maalesef hastamız birkaç ay sonra ani kalp durması nedeniyle hastanemize getirilmişti. Hastamızın kalbi tekrar çalıştırılmış ve sonrasında şok veren pil cihazı takılmıştı.
İleriye yönelik projeleriniz var mı?
Şu anda en öncelikli projemiz elektrofizyoloji sistemi kurulması ve sonrasında elektrofizyoloji ve ablasyon işlemlerine başlayabilmektir. Ekibimizle birlikte özellikle toplum bazlı çalışmalar ve taramalar konusunda düşündüğüm projelerim de var.
Röportaj/Fotoğraf: Elif Emiroğlu Sönmez