Her operasyonun; bir insanın hayatını, kimliğini ve geleceğini doğrudan etkileyebilecek bir ağırlık taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Murat Geyik, “Nöroşirurji((Beyin ve sinir cerrahisi) sadece hastalıkları tedavi etmek değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini korumak veya iyileştirmek anlamına gelir. Her vaka bir bulmaca gibidir: doğru teşhis, milimetrik hassasiyetle yapılan cerrahi müdahale ve sonrasında hastanın nörolojik fonksiyonlarını optimize etme çabası… Bu, hem büyük bir ayrıcalık hem de ağır bir sorumluluktur. Örneğin, bir tümörün çıkarılması sırasında sağlıklı beyin dokusuna zarar vermemek için ileri görüntüleme teknikleri ve intraoperatif nöromonitörizasyon gibi teknolojilerden faydalanırız. Ama aynı zamanda hastayla ve ailesiyle kurulan empati, güven ve iletişim de en az teknik beceri kadar önemlidir” ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Murat Geyik ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj…
Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 2001 yılında mezun oldum. 2009 yılında Gaziantep Üniversitesi’nden beyin cerrahi uzmanlığımı aldım. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nda 2014 yılında görevime başladım. 2017 yılında doçentlik unvanımı, 2023 yılında da profesörlük unvanı aldım. Endoskopik kaide (kafa tabanı) cerrahisi konusunda gerek yurtiçi (Kocaeli Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD Prof. Dr. Savaş Ceylan’ın yanında) gerek yurtdışı (Almanya’da endoskopik merkezlerde) eğitimi aldım. İki dönem hem Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji hem de Nörovasküler yönetimlerinde yer aldım. Türk Pediatrik Nöroşirürji Derneği’nin aktif üyesiyim. Son bir yıldır kulak burun boğaz bölümü ile beraber kurduğumuz Kafa Tabanı Derneği yönetiminde bulunmakla birlikte, eğitici seminer ve kurslar düzenlemekteyiz.
Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Ne tür cerrahi işlemler yapıyorsunuz?
Nöroşirurji(Beyin ve sinir cerrahisi), çok geniş yelpazeye sahip bir branştır ve ben bu alanın hem beyin (kranial) hem de omurga (spinal) cerrahilerini aktif olarak yürütüyorum. Özellikle son yıllarda odaklandığım konular arasında nöroonkoloji (tümör cerrahileri), nöroendoskopi (ventrikül cerrahisi), endoskopik hipofiz ve endoskopik kaide (kafa tabanı) cerrahileri, nörovasküler cerrahi (anevrizma ve arteriyo-venöz malformasyon cerrahileri) ve kaş içi yaklaşım bulunmaktadır. Vasküler nöroşirürji ve pediatrik nöroşirürji gibi alt disiplinlerde multidisipliner yaklaşımla çalışıyoruz. Akademik olarak da anevrizma cerrahileri, hipofiz cerrahileri, kompleks kafa tabanı tümörleri üzerine vaka serileri ve retrospektif analiz çalışmalarım bulunmakta.
GAÜN Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı kaç kişilik bir ekipten oluşuyor? GAÜN Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nı farklı kılan nedir? Yenilikleriniz var mı?
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, hâlihazırda 1 profesör, 1 doçent, 2 öğretim üyesi, 1 başasistan, 6 asistan doktor, ameliyathane hemşiresi, nörofizyoloji teknisyeni ve akademik sekreter olmak üzere oldukça dinamik ve koordineli bir ekipten oluşmaktadır.
Bizi farklı kılan en önemli unsur; sadece rutin cerrahi işlemleri değil, yüksek riskli ve ileri düzey mikronöroşirürjikal vakaları da başarıyla gerçekleştiren bir yapılanma içinde olmamızdır. 2 adet floresan mikroskopumuz, 2 adet de normal mikroskopumuz mevcuttur. İntraoperatif nöromonitörizasyon ve nöroendoskopik sistemler aktif olarak kullanılmaktadır. 2015 yılından beri uygulamaya koyduğumuz endoskopik cerrahiler, kompleks spinal deformite cerrahileri, ventriküloskopik müdahaleler ve endovasküler girişimler için nöroanjiyografi altyapısı bu vizyonun bir göstergesidir.
Nöroşirurji(Beyin ve sinir cerrahisi) sizin için ne ifade ediyor?
Nöroşirurji; insan vücudunun en karmaşık ve hassas sistemi olan sinir sistemiyle, özellikle beyin, omurilik ve periferik sinirlerle uğraşan bir tıp dalıdır. Benim için nöroşirurji; sanat ve zanaatın birleştiği, bilimsel bilgi, teknik ustalık ve insani sorumluluğun olduğu bir yaşam biçimidir. Beyin; düşüncenin, duyguların ve yaşamın merkezidir. Bu yüzden her operasyon, bir insanın hayatını, kimliğini ve geleceğini doğrudan etkileyebilecek bir ağırlık taşır.
Bir beyin cerrahı olarak konuşursak, nöroşirurji sadece hastalıkları tedavi etmek değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini korumak veya iyileştirmek anlamına gelir. Her vaka bir bulmaca gibidir: doğru teşhis, milimetrik hassasiyetle yapılan cerrahi müdahale ve sonrasında hastanın nörolojik fonksiyonlarını optimize etme çabası. Bu, hem büyük bir ayrıcalık hem de ağır bir sorumluluktur. Örneğin, bir tümörün çıkarılması sırasında sağlıklı beyin dokusuna zarar vermemek için ileri görüntüleme teknikleri ve intraoperatif nöromonitörizasyon gibi teknolojilerden faydalanırız. Ama aynı zamanda hastayla ve ailesiyle kurulan empati, güven ve iletişim de en az teknik beceri kadar önemlidir.
Kısaca, nöroşirurji benim için hem zihinsel hem de duygusal bir maratondur; insan hayatına dokunmanın en derin ve anlamlı yollarından biridir.
Beyin-sinir cerrahisi konusunda en çok yaptığınız cerrahi operasyon nedir? Hastanemizdeki cerrahi yoğunluk nedir?
En sık gerçekleştirdiğimiz cerrahiler arasında beyin tümörleri, endoskopik kafa tabanı ve hipofiz cerrahileri, beyin damar baloncuğu (anevrizma) cerrahileri ve damar yumağı (arteriyo-venöz malformasyon) cerrahisi uygulamaları yer alıyor.
Yıllık ortalama 1500 civarı cerrahi müdahale gerçekleştirmekteyiz. Bunun yaklaşık %65’ini beyin (kraniyal) cerrahileri, %35’ini omurga (spinal) cerrahileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda elektif ve acil vakalar arasında denge kurarak, 7/24 aktif bir cerrahi hizmet sunuyoruz. Özellikle pandemi sonrası dönemde artan vaka sayısına rağmen kaliteli cerrahi sonuçlarımızla dikkate değer bir çizgi yakaladık.
Yaşam koşulları, beslenme şekilleri beyin ve sinir hastalıklarını ne derece tetikliyor?
Yaşam koşulları; özellikle de stres, uyku bozuklukları, hareketsizlik, obezite ve kötü beslenme alışkanlıkları, nörolojik ve nöroşirürjik birçok hastalığın hem ortaya çıkışını hem de prognozunu doğrudan etkiliyor. Örneğin; obezite ve sedanter yaşam tarzı, hem lomber disk hernisi gelişme riskini artırmakta hem de postoperatif iyileşme sürecini uzatmaktadır.
Ayrıca modern yaşamın getirdiği aşırı ekran kullanımı, uzun süreli masa başı çalışma, boyun omurlarına binen yükü artırarak servikal disk hastalıklarını tetiklemektedir. Diğer taraftan, yetersiz antioksidan alımı, doymuş yağdan zengin beslenme ve hipertansiyon gibi faktörler ise serebrovasküler hastalıkların (inme, anevrizma gibi) hem ortaya çıkışında hem de şiddetinde rol oynamaktadır.
Beyin tümörleri açısından ise doğrudan bir beslenme-tümör ilişkisi net olarak kanıtlanmamış olsa da, özellikle kanserojen maruziyet (bazı gıda katkı maddeleri, pestisitler, iyonizan radyasyon) gibi faktörlerle ilişkili olabileceği yönünde çalışmalar mevcuttur.
Son teknolojik gelişmelerle beraber beyin ve sinir cerrahisinde dünyanın geldiği yer nedir? Yapay zekâdan nasıl faydalanılıyor? Bu konuda biz neredeyiz?
Dünyadaki son gelişmelerden bahsedecek olursak;
Yüksek çözünürlüklü görüntülemelerin özellikle hassas ölçüde lezyonları göstermede fayda sağladığını görüyoruz. Navigasyon teknolojileri, özellikle derin yerleşimli ve hassas bölgedeki lezyonların cerrahisinde çok yardımcı olmaktadır. Her gün gelişen genetik buluşlar, bizlere genetik altyapının beyin ve sinir cerrahisinde ne kadar önemli olduğunu ve henüz olmasa da gelecekte genetik tedavilerin de standart şekilde yerini alacağını göstermekte.
Yapay Zekânın Rolünü ise:
-Teşhis ve Planlama
-Ameliyat Simülasyonu hastaya özel 3D modeller üzerinde cerrahi strateji planlanıyor.
-Ameliyat Sırasında Destek
-Gerçek Zamanlı Görüntü Analizi
-Postoperatif Takip
-Nörolojik İyileşme Tahmini
-Erken Komplikasyon Tespiti şeklinde sıralayabiliriz.
Bu konu ile ilgili Modern Nöroşirurji’nin Öncülerinden olan Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in "Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, nöroşirurji sanatı hâlâ cerrahın tecrübesi, sezgisi ve hastayla kurduğu insani bağa dayanıyor” şeklinde bir sözü var. Ben de Yüzyılın Beyin Cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e katılıyor, kendisini rahmetle ve minnetle anıyorum.
Bu mesleğin risklerinden bahseder misiniz?
Nöroşirurji, tıp dalları arasında en yüksek risk barındıran bilim dallarından biridir. Çünkü müdahale ettiğimiz yapılar yani beyin, omurilik ve sinirler insan yaşamının ve fonksiyonlarının temelini oluşturur. Bu riskleri birkaç ana başlıkta toplayabiliriz.
Nörolojik Hasar Riski: Beyin ve omurilik, milimetrik hatalara bile tolerans göstermez. Örneğin, bir tümör rezeksiyonu veya anevrizma kliplemesi sırasında sağlıklı dokuya zarar vermek; felç, konuşma kaybı, bilişsel bozukluklar veya koma gibi komplikasyonlara yol açabilir. İntraoperatif nöromonitörizasyon ve navigasyon sistemleri bu riski azaltır, ancak sıfıra indirmez.
Kanama ve Enfeksiyon: Beyin cerrahisinde kanama kontrolü kritik öneme sahiptir. Küçük bir damar hasarı bile intrakraniyal hematoma neden olabilir, bu da acil müdahale gerektirir. Postoperatif enfeksiyonlar, özellikle menenjit veya abse, hastanın iyileşme sürecini ciddi şekilde tehdit eder.
Anestezi ve Sistemik Komplikasyonlar: Uzun süren cerrahiler, özellikle kraniyotomiler, kardiyovasküler veya solunum komplikasyon riskini artırır. Derin ven trombozu veya pulmoner emboli gibi sistemik sorunlar da görülebilir.
Fonksiyonel Kayıplar: Bazı durumlarda, örneğin epilepsi cerrahisi veya derin beyin stimülasyonu gibi prosedürlerde, hedeflenen bölgenin çıkarılması veya uyarılması, istem dışı hafıza kaybı, kişilik değişiklikleri veya motor fonksiyonlarda bozulma riski taşır.
Psikolojik ve Etik Yük: Her operasyon, hastanın ve ailesinin hayatında dönüm noktası olabilir. Başarısızlık, cerrah için sadece teknik bir hata değil, aynı zamanda derin bir duygusal yük getirir. Yanlış bir karar veya komplikasyon, hastanın yaşam kalitesini dramatik şekilde etkileyebilir.
Mesleki Riskler: Cerrah açısından, uzun çalışma saatleri, yüksek stres ve sürekli zihinsel odak gerekliliği, tükenmişlik ve mental sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, malpraktis davaları gibi yasal riskler de mesleğin bir gerçeğidir.
Bu risklere rağmen nöroşirurji; titiz hazırlık, ekip çalışması ve ileri teknolojiyle bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışır. Her vaka, risk-fayda dengesinin çok dikkatli değerlendirilmesini gerektirir; çünkü nihayetinde hedef, hastanın hayatını kurtarmak veya kalitesini artırmaktır.
Unutamadığınız bir anınız var mı?
Unutamadığım anıdan ziyade beyin cerrahisi beni her zaman şaşırtmıştır. Örnek vermek gerekirse, motor alan dediğimiz beynin önemli bir bölgesi mevcuttur. Ameliyat sonrasında bazı hastalarda bu bölgenin lezyonlarında çok bariz kuvvet kaybı, konuşamama gibi semptomlar olurken bazı hastalarda ise hiçbir sıkıntı olmaz. Bunun gibi olayları hemen her zaman yaşamak insanı gerçekten çok şaşırtıyor. İlerlememiz gereken çok yol var ve her geçen gün yeni şeyler öğrenerek hayata devam etmek açıkçası beni çok etkiliyor.
İleriye yönelik projeleriniz var mı?
İleriye yönelik birkaç önemli projem bulunuyor. Özellikle yapay zekâ destekli cerrahi planlama sistemleri üzerine yoğunlaşıyorum. Amacımız, beyin tümörü cerrahisinde intraoperatif karar verme süreçlerini daha güvenli ve hassas hâle getirecek algoritmalar geliştirmek. Bu sistemler, ameliyat öncesi ve sırası görüntülemeleri analiz ederek cerraha anlık rehberlik sunabilecek.
Bir diğer projem ise nöromodülasyon tekniklerinin bireyselleştirilmesine yönelik. Hastaların genetik profilleri, beyin bağlantısallık haritaları ve klinik verileri birleştirilerek kişiye özel tedavi planları oluşturmayı hedefliyoruz.