Bilindiği gibi, iki yıl süren salgınla mücadele döneminin çözümünde gecikmeye yol açtığı, sağlık çalışanlarını yoran sorunlar, bakanlığın Beyaz Reform adını verdiği bir dizi değişim, yeni çıkarılan yasalarla güvence altına alınan haklarla büyük oranda aşıldı.
Bu sorunlardan sağlıkta şiddet ilk sırada olmak üzere bir kısmı önemini sürdürüyor. Şiddet olayları belirgin düzeyde azalmış olsa da belirlenen hedefe tam olarak ulaşılmış değil. Öte yandan, konunun hassasiyeti yapıcı olmaktan uzak yaklaşımlara da fırsat veriyor.
“SAĞLIKTA ŞİDDETE KARŞI EYLEM PLANI ÇALIŞMAMIZI YAKINDA UYGULAMA SÜRECİNE KOYACAĞIZ”
Bakan Koca, bütün çalışma arkadaşlarına gönderdiği mektupta, Beyaz Reform sürecinde tüm imkânları harekete geçirmeye, yeni imkânlar oluşturmaya çalıştıklarını ifade ederek, hep birlikte çözüme ortak olmanın, sağduyu içinde sonuç almanın örneğini yaşadıklarını, şimdi de doğru tutumun bu olduğunu vurguladı.
Bakan Koca’nın kaleme aldığı mektupta, büyük değişim gösteren maddi şartlardan sağlık çalışanlarını ağır davalara karşı güvence altına alan Malpraktis yasasına kadar pek çok konuda, değeri iyi bilinmesi istenen reform örnekleri var. Sağlıkta şiddetle daha etkin mücadele başta olmak üzere, nöbet ücretlerinin artırılması, enflasyona karşı hakların korunması, sağlık çalışanlarına yapılmakta olan sabit ödemenin emekliliğe sayılması gibi pek çok konu ise Beyaz Reform’un ikinci döneminde üzerinde çalışılan başlıklar arasında örnek gösteriliyor.
Sağlık camiasında çok yeni bir yankı uyandıracağı düşünülen satırlar muhtemelen şunlar: “Artık tamamlama aşamasında olduğumuz Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem Planı çalışmamızı yakında uygulama sürecine koyacağız.”
Söz konusu Eylem Planı uygulamaya konmadan önce sağlık çalışanlarının yapıcı katkılarına açılacak. Bakan Koca, şiddetle mücadele için yürütülen çalışmalara özel ikinci bir mektup yazacağını ise ayrıca belirtiyor.
Dr. Serkan Yılmaz'dan Bakan Koca'ya Cevap:
Değerli hekim arkadaşım, Sayın Sağlık Bakanı @drfahrettinkoca , Uzun ama pek bir şey söylemediğiniz mektubunuzu aldım, okudum. Aradığım cevapları bulamadım.
Mektubunuzda belirttiğinizin aksine sizinle olan tüm iletişim kanallarımız kapalı olduğu için size buradan yanıt vermeyi uygun gördüm.
Öncelikle Acil Tıp alanında hizmet veren bir hekim, bir öğretim üyesi ve bir dernek yöneticisi olarak Türkiye Sağlık ortamında bizler açısından düzelen hiç bir şey olmadığını dile getirmek isterim. Bizlerin merak ettiği sorular şunlar,
1- Sayılar elinizde, olası açıklamazsınız açıklayamazsınız, şiddeti azaltabildiniz mi? Haklınız, bugünden yarına bitmeyecek ama soru şu azaltabildiniz mi arttı mı? Kaç kişi ceza aldı, doktorunuzu hemşirenizi koruyamıyorsunuz, giderek arttan bu şiddet karşısında ne yapmayı planlıyorsunuz?
2- Dünyada nüfusünün 2 katı acil servis başvurusu olan ülke yok. Kalabalığı azaltacak nasıl bir yöntem geliştirdiniz? Her geçen gün acil servisler daha kalabalık, bu sorunu hastane öncesinde çözmeyi neden düşünmüyorsunuz?
3- Eşit işe eşit ücret talebininin anlaşılmayan tarafı nedir? 15 km arayla çalışan iki uzman neden 1,5 kat az veya fazla kazanır? 4924 neden bir kamçı gibi kullanılıyor?
4- Üniversiteleri sormuyorum bile oralar öldü, öldürüldü. Tek merak ettiğim cenazesini kaldıracak mısınız?
5- Acil tıp Uzmanlarının anayasal hakkı olmasına rağmen kamu yararı diyerek vermediğimiz özel hastanede Çalışma Hakkı ne zaman tanınacak?
6- Deprem bölgesinde çalışan tüm meslektaşlarımın temel insani ihtiyaçları neden halen tam olarak karşılanmış değil?
7- Yurt dışına giden “giderlerse gitsin dediğiniz doktorumuz hemşiremiz, çocuklarımızın neden gittiğini çakıştınız mı, ne yapmayı düşünüyorsunuz
8- Soru çok yer dar aslında ama can alıcı soru şu ;
“SİZCE BU TOPLUM SAĞLIKLI MI?”
Neden sağlık göstergelerini açıklamıyorsunuz?
Hani bunları söylemekten yorulduk biz, dönüp bir merhaba dediğiniz için yazdım. Akşam akşam can sıkmak istemem. Hoş çok sıkacağınızı da düşünmüyorum.
Selam eder, iyi çalışmalar dilerim.
Meslektaşınız
Dr Serkan Yılmaz