Bakan Koca duyurdu: MHRS'de yeni dönem pazartesi başlıyor!

Bakan Koca duyurdu: MHRS

Sağlık Bakanı Koca, hastane randevusunun bir gece önce onaylanmasını gerektiren Onaylı Randevu Sistemine, 13 Mayıs Pazartesi günü başlanacağını açıkladı.

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki (MHRS) sorunların çözümüne ilişkin alınan yeni kararları duyurdu.

 

  • Evlilik öncesi SMA Taşıyıcı Tarama Programı kapsamında 1 milyon 400 binden fazla çifti taradık.
  • Yenidoğan SMA Tarama Programı'nda 2 milyon 200 binden fazla bebeğimiz için tarama yaptık.
  • Tüm aşıların ülkemizde üretilmesi için çalışmalarımız sürüyor.

     

Onaylı randevu dönemine geçiş sisteminin devreye alındığını ve pazartesi günü başlayacağını bildiren Bakan Koca, ertesi güb randevusu olan hastaların saat 20.00'ye kadar onay vermesi gerektiğini bildirdi.

Yeni sistemden kanser hastaları ile 65 yaş üstü vatandaşların muaf olduğunu açıklayan Bakan Koca, randevulu ve randevusuz hasta sayısının neredeyse eşit olduğunu açıkladı.

15 RANDEVU ALAMAMA UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLDİ

İki kez randevusuna gelmeyenlerin 15 gün tüm branşlardanlardan randevu alamamasına yönelik tedbir alınacağı açıklamıştı. Bu uygulamadan vazgeçilmiş, mevcutta uygulanan aynı branştan randevu alamama uygulaması devam edilecek.

Bakan Koca'nın açıklamaları şöyle:

MHRS'DE ONAYLI RANDEVU DÖNEMİ BAŞLIYOR

Randevulu ve randevusuz hasta sayısı neredeyse eşit. Geçen yıl 23 milyon kişi, aldığı randevulardan en az birine gelmedi. Nüfusun yaklaşık 4’te biri demek. Gelinmeyen toplam randevu sayısı 81 milyon. Üç-dört saat kala iptal edilen randevu sayısı ise 21 milyon. Bu gibi sebeplerle randevu kapasitesinin yüzde 30’u kullanılamadı. Sınırlı sayıda sınırsız talebi karşılamaya çalışıyoruz. 

Onaylı randevu dönemine pazartesi başlıyoruz. Ertesi gün randevusu olan hasta geleceğini onaylayacak ve saat 20.00'ye kadar onay verecek.

65 yaş üstü hastalar ile kanser hastaları, onaylı işleminden istisnadır. Boş kalan randevuda öncelik talep bırakan hastada olacak.

SAĞLIKTA ŞİDDET VAKALARI

Sağlıkta yakın dönemde beyaz reform ile hekimlerin kamuya geçişi başta olmak üzere pek çok sonucu getirmiştir. Sağlıkta şiddet yasası sonucunda şiddet vakaları büyük ölçüde azalmıştır. Beyaz kod uygulaması yanı sıra gri kod uygulaması da pilot uygulama olarak başlatılmıştır. Beyaz kod sayısı 1 milyonda 31'den 1 milyondan 14'e inmiştir. Gri kod uygulanan bölgelerde ise bu düşüş ilave olarak yüzde 50'den fazladır. Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın emekliliklerine dair özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapılmıştır.

Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın emekliliklerine dair özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapılmıştır.

Uzaktan Sağlık Hizmeti ile ilgili altyapı çalışmalarımızı tamamladık ve pilot uygulamaları başlattık. Kronik hastaların takibi, rapor, reçete yenileme için de bu uygulama sayesinde çevrim içi hizmet sunmayı planlıyoruz. Kısa adı Yaşam olan sağlıklı Yaş Alma Merkezlerimizi hayata geçirdik, uygulamaya 80 yaş üzeri vatandaşlarımızdan başladık, yaş sınırını aşağı indirerek uygulamayı yaygın hale getireceğiz.

SMA TESTİ

Evlilik öncesi SMA Taşıyıcı Tarama Programı kapsamında 1 milyon 400 binden fazla çifti taradık. Yeni doğan SMA Tarama Programında 2 milyon 200 binden fazla bebeğimiz için tarama yaptık. Erken tanı, tedavi başarımızın yüzde 90'ın üzerine çıkmasını sağladık.

YERLİ AŞI

Hedefimiz ihtiyacımız olan tüm aşıların Türkiye'de üretilmesidir. Bağışıklama programındaki diğer bütün aşılar da Hıfzıssıhha’da üretilecek. 2028’de ise tüm aşılar yüzde 100 yerli üretim olacak.

İDRARDAN HPV

Muayene olmadan idrardan HPV taranabileceği çalışma başlattık. Birinci aşama tamamlandı. Dünyada örneği olmayan bir çalışma.

 

 

 

Sağlık-sen Adana Şube Başkanı Bekir Nennioğlu

Sağlık Bakanının Randevu Sistemi Açıklamaları Yetersiz Kalıyor

Sayın Fahrettin Koca, bugün yaptığı açıklamalarda sağlık randevu sistemiyle ilgili adımlar atmış olsa da, bu adımların yeterli ve yerinde olduğunu söylemek pek mümkün değil. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamada eksik kalacak bu yaklaşım, derhal başka çözümlerin üretilmesini zorunlu kılıyor. Çünkü sadece randevu sistemiyle sağlık sorunlarına çözüm getirilmesi, mevcut sorunların kökten çözülmesi için yeterli değil.

Sağlık çalışanları arasında çalışma barışının ve adil ücret dengesinin sağlanması sorunların baştan aşağı yeniden ele alınması gerekir.

Özellikle kronik hastalar için 4. basamak yoğun bakım hayatı geçirilerek her gün artarak devam eden bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.

Mutlaka 1. basamakta sevk zinciri olmalı, yoksa yapılan işlemlerin hiçbir değeri yok.
Derhal sevk zinciri oluşturularak Hastanelerin yükünün azaltılması gerekmektedir.

 

 

Son dönemde sağlık dünyasının gündeminde Kamu Merkezi Hastane Randevu Sisteminde (MHRS)  yaşanan sorunlar var.

Sağlık Bakanı Sayın Dr. Fahrettin Koca, değişik zamanlarda yaptığı açıklamalarda, 2022 yılında 33 milyon, 2023’de 23 milyon ve 2024 yılının ilk üç ayında 6 milyon hastanın kamu hastanelerindeki randevusuna gelmediğini açıkladı.

Yılbaşından itibaren randevu alıp gelmeyen hastalara aynı branştan 15 gün boyunca yeni randevu alma yasağı getirildi.

2024’ün ilk üç ayının sonunda 6 milyon hastanın randevusuna gelmemesi üzerine Sayın Bakan, sosyal medyasında ve kamuoyuna (17 Nisan) randevu alıp da gelmeyen hastalara uygulanan yasağın genişletildiğini açıkladı.

Bakan Koca: “İkinci kez randevuya gelmeyenlere 15 gün boyunca bütün branşları kapalı hale getireceğiz” açıklamasıyla cezayı kesti.

Ne yazık ki birçok kamusal uygulamada ortaya çıkan sorunları çözmenin ilk, en kısa ve en önce akla gelen çözümü yasaklar oluyor.

Hâlbuki ilk akla gelen çözüm çoğu zaman yanıltıcıdır. Çünkü insan aklı önce doğrusal, yani determinist düşünür ve bu doğrultuda çözüm üretir.

Hayat, hayal edemeyeceğimiz kadar kaotik ve karmaşıktır. Ve çözümler çoğu zaman çok farklı yerlerdedir.

Bilimsel yöntem, önemli bir sorunun çözümü oluştururken sorunun tanımlanması, çerçevelenmesi, irdelenmesi, tarafların ve olguların mümkün olduğu kadar kapsamlı dinlenilmesi ve araştırılması gerektiğini söyler.

Sonra farklı arka planı ve görüşleri olan kullanıcılar, uygulamacılar ve uzmanlarla birçok alternatif çözüm önerisinin geliştirilmesini vaaz eder.

Ve çözüm önerilerinin teknik, insani, mali, yasal, uygulanabilirlik ve kabul edilebilirlik açısından karşılaştırılması öngörür.

Mevcut çözümün, insani, yasal ve kabul edilebilirlik açısından yerindeliği tartışılır.

Nihayetinde çözüm önerisi veya çözüm paketinin oluşturulmasına salık verir.

Görünen o ki randevu sorunundaki çözüm yasak olmuştur.

Halbuki daha üç-dört ay önce randevu alıp da gelmeyene 15 gün boyunca aynı branştan randevu almak kapatılmıştı ama görülüyor ki bu uygulama işe yaramamış.

Anlaşılan aynı branş randevu yasağı hafif bulunmuş, “bütün branşları kapatmak bu hastaları adam eder” diye düşünülmüş.

Pandemi sürecinde izlenen covid-19 ile mücadele stratejisinde başarı sağlanırken, covidli olmayan vakalar ötelenmiş, hastanelerden uzaklaştırılmış veya hastanelerden kaçış yaşanmıştı.

O dönemde yaptığımız araştırmalarda ve yazdığımız yazılarda, bir merkezdeki bütün hastanelere covid-19 hastasının kabul edilmesinin yanlış olduğunu, mutlaka temiz hastanelerin olması gerektiğini belirtmiştik.

Hastaneler arasında riski eşit dağıtmak adına birçok merkezde bütün hastanelere covid-19 hastası kabul edilmişti. Bu durumda diğer hastaların hastanelerden kaçışı hızlanmıştı.

Bugün geldiğimiz noktada ötelenen hastalıklar, pandemi sonrası daha ileri seviyede kendisini göstermiş ve sağlık hizmeti talebinde beklenmeyen bir sıçrama yapmıştır.

Bu duruma hazır olmayan kamu hastanelerinde aşırı bir yoğunluk ve uygun zamana randevu alamama sorunları baş göstermiştir.

Biz biliyoruz ki akut hastalıklar bir anda ortaya çıkar ve kısa sürede hekime başvuruyu gerektirir.

Randevu sisteminde hastaya on-onbeş gün sonraya randevu veriliyorsa bu randevu hastanın işine yaramayacaktır. Fakat yine de bari bunu kaçırmayayım düşüncesiyle randevu alınacaktır.

Hasta, kendi çözümünü oluşturmak adına acil servisleri veya özel hastane imkânlarını zorlayarak hastalığına çözüm arayacaktır. Söz konusu olan candır. Can derdine düşmüş hastanın randevuyu iptal etmeyi es geçmesi doğru değildir ama anlaşılabilirdir.

Bizler sağlık yönetimi eğitiminde sağlık hizmetlerinin özelliklerini anlatırken “sağlık hizmeti talebinin ertelenemez” olduğunun üstünde ısrarla dururuz. İngiltere’den hastaların İstanbul’a gelmesinin altında da yatan önemli sebeplerden biri randevu sürelerinin uzunluğu değil midir?

Ayrıca hastaların sağlık hizmetlerine ulaşımının engellemesi insan hakları ve insan haklarının sağlığa yansıması olan hasta haklarının ihlalidir. Cari hukuk açısından konunun değerlendirilmesini hukukçuların işidir.

Biz, hasta hakları konusunda çalışmalar yaptığımız için hastaların randevu almasının engellenerek hizmette ulaşımının önünü kesilmesi, hastanın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına, tıbbi gereklere uygun sağlık hizmeti alma hakkına ve tıbbi özen görme hakkına aykırı olduğunu düşünüyoruz.

Randevu alınmadığı için tedavi olamayıp hastalığının artması, işgücü kaybı, organ kaybı veya can kaybı gibi bir durum söz konusu olduğunda Bakanlığa açılacak hukuki davaların sonucunun ne olacağını tahmin etmek zor.

Ayrıca kurumlar ve yöneticilerin vatandaşın hizmete ulaşımını engelleyici yaklaşımlarının demokratik sistemde bir karşılığı olduğu bilinir.

Sonuç olarak, randevusuna gelmeyen hastalara, birincisinde aynı branştan, ikincisinde tüm branşlardan randevu vermeme kararı gözden geçirilmelidir.

Randevuya gelmeme nedenleri ve randevuyu iptal etmeme nedenleri detaylı araştırılmalıdır.

Bu konuda bir araştırma yapmak için Karadeniz Teknik Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) birimine bir proje verdik.

Bakanlık işbirliği yaparsa konuyu ülke çapında büyük bir proje ile araştırabiliriz veya Bakanlık konuyu sağlık yönetimi akademisyenlerine araştırtabilir.

Biz akademisyenler etik kurul izinleri alsak bile birçok kurumdan kurumsal araştırma izni alamadığımız için doğrudan Bakanlığın konuya el atmasını önemli görüyoruz.

Hayatın kaotik ve karmaşıklığını idrak ederek, sorunlara ön kabuller veya sezgisel değil, bilimsel çözümler üretmek gerektiğini hatırlamak gerek.

Bütün hastalarımızın sağlık hizmetlerinden hakkaniyet ve tıbbi gereklilik doğrultusunda yararlanmasını ve sağlık hizmeti alma sürecinde tıbbi özen görmesini ve yönetsel uygulamaların hasta ve hasta hakları merkezli olmasını temenni ederiz.