Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 6 yaşındaki çocuğa istismar olayıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Yanık, “Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her toplumda karşılaşılabilecek konular.” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, çocuğun cinsel istismarının hangi sebeple, hangi gerekçeyle, hangi meşruiyet arayışıyla olursa olsun kabul edilemeyeceğini ve meşru gösterilemeyeceğini bildirdi.
Bakan Derya Yanık, A Haber’de katıldığı canlı yayında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
6 yaşında çocuğun cinsel istismara uğradığı iddiasına ilişkin soru üzerine, bunun çok tatsız ve hiç duymak istemedikleri haberlerden olduğunu belirten Yanık, “Bakanlık olarak biz uzun yıllardır düzenli olarak erken yaşta evlilikle mücadele noktasında çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz. Hala özellikle pilot bölgelerde çalışmalarımız devam ediyor. Ancak bu konu ‘Erken yaşta evlilik’ başlığında bile değerlendirilemeyecek kadar tatsız bir konu. Biz açılan bu ceza davasına bakanlık olarak müdahil olduk.” dedi.
İşin hukuki tarafında, delillerin toplanması, hakikatin ortaya çıkması ve mağdurun talep etmesi halinde her türlü sosyal, ekonomik ve sosyal hizmet desteğinin sağlanacağını kaydeden Yanık, “Çocuğun cinsel istismarı, söylerken bile bizi rahatsız eden, tüylerimizi diken diken eden bir mesele. Çocuğun cinsel istismarı hangi sebeple, hangi gerekçeyle, hangi meşruiyet arayışıyla olursa olsun kabul edilemez, onaylanmaz, meşru gösterilemez.” ifadelerini kullandı.
Bakan Yanık, şiddetle, istismarla, ihmalle, çocukların korunması noktasında 20 yıldır aralıksız mücadele ettiklerini, çocukların eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlere erişiminden güvenliğine her türlü ihtiyacının karşılanması için gayret gösterdiklerini bildirdi.
“YÜZLERCE VAKADA MAĞDURUN HAKKINI SAVUNMAK İÇİN YANINDAYIZ”
Bu konu kamuoyuna yansıdığı zaman davaya müdahil olduklarını açıkladıklarını hatırlatan Yanık, şöyle devam etti:
“Milletimiz şundan müsterih olsun, kendilerinin bilmediği yüzlerce vakada da biz mağdurun hakkını savunmak için yanındayız. Gerek kolluk sürecinde gerek sosyal hizmet ve güvenliğin, barınma ihtiyacının temini noktasında, bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Kaldı ki bu vakada zaten bir davaya müdahil olduğumuzu açıkladık ve bundan sonra da bu süreç hukuki anlamda tamamlanıp bitinceye kadar da içinde olacağız. Gerekli araştırmaların, hakikatin ortaya çıkması, mağdurun korunması ve küçüğün korunması noktasında üzerimize düşen bütün sorumlulukları bize tanımlanan hukuki çerçevede yerine getireceğiz.”
Mağdurun ve çocuğunun Bakanlık denetiminde bir yere alınarak korunması ya da psikolojik destek görüp görmeyeceğine ilişkin soruya ise Yanık, “Olabilir, gayet tabii talep ederse mağdur, çünkü artık 24 yaşında reşit biliyorsunuz. Dolayısıyla kendisinin talebi olursa gayet tabii biz o tür destekleri sağlarız.” yanıtını verdi.
“BİR ÇOCUĞUN İSTİSMARI ÜZERİNDEN OLUŞTURACAĞINIZ SİYASİ KAZANÇ, KAZANÇ DEĞİLDİR”
Bakan Yanık, bu olayın siyasete yansımaları konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine, “Kadına şiddet, çocuk istismarı, çocuğa yönelik ihmal ve istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Üzerinden siyaset üretilecek, siyaset tartışması yapılacak konular değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
İstismar vakalarında, şiddet vakalarında sosyal sınıf, kültürel sınıf, ekonomik sınıf ayrımı yapıp, “Burada şiddet olmaz, burada istismar olmaz” denilemediğini aktaran Yanık, şöyle konuştu:
“Her yerde ve her zeminde olabilir o yüzden çok daha dikkate alınması gereken, çok daha özenle mücadele edilmesi gereken ve üzerinden siyasi salvo yapılmaması gereken bir alandan bahsediyoruz. Gayet tabii siyasi partiler tartışırlar, birtakım kendi bakış açıları çerçevesinde yaklaşımları olur, bu ayrı bir şeydir ama insan söz konusu olduğunda, insana ilişkin temel hak ve özgürlüklerin korunması söz konusu olduğunda, bunu bir siyaset malzemesi haline dönüştürdüğünüzde meselenin esasını konuşamıyorsunuz.”
“15 YAŞIN ALTI TCK’YE GÖRE ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARIDIR”
Yanık, bakanlığın elindeki bilgiye göre mağdurun evlendirildiğinde kaç yaşında olduğuna ilişkin soruyu yanıtlarken, hukuki sürecin devam ettiğini hatırlattı, “İşte 6 yaş var, 7-8 yaş var, 13 yaşında nişanlanıp işte 14 yaşında evlendiği gibi birtakım haberler var. Hangisi olursa olsun en nihayetinde ortada bir çocuğun istismarı vakası var.” dedi.
Medeni Kanun’a göre 17 yaşında ebeveyn rızasıyla, 18 yaşını doldurduktan sonra da reşit olduğu için kişinin kendi isteğiyle evlenebileceğini belirten Yanık, “Dolayısıyla 16 yaşın altındaki bir yaşta herhangi bir şekilde bizim hukukumuzun kabul ettiği bir evlilik söz konusu olmaz, bu bir. İki 15 yaşın altı zaten Türk Ceza Kanunu’na göre çocuğun cinsel istismarıdır. 15 yaş altında herhangi bir rızayi, iradi tutumu da hukuk gözetmez. Türk Ceza Kanunu’muzda 15 yaşında altında herhalükarda mağdurun rızası olduğunu iddia etseniz bile orada rıza aranmaz.” ifadelerini kullandı.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDETE SIFIR TOLERANS”
Bakanlığın erken yaşta evlilikle mücadele çalışmalarıyla oranın düştüğünü, 1 kadın cinayetinin bile kendileri için yüksek olduğunu kaydeden Bakan Yanık, “Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans. Bizim mücadelemiz bir tek kadın, kadın kimliğinden dolayı şiddete uğramayıncaya kadar devam edecek.” diye konuştu.
Yanık, Aile ve Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim, İçişleri, Sağlık, Adalet bakanlıkları ve Diyanet İşleri Başkanlığıyla oluşturdukları “Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi” olarak, “Toplumda farkındalık, mağdurların izlenmesi ve takibi, adalete erişimin kolaylaştırılması, eğitim süreçlerinin kolaylaştırılması” çalışmalarında önemli mesafe aldıklarını söyledi.
Bunun Türkiye’de kadına yönelik şiddet vakası olmadığı, kadın cinayeti olmadığı anlamına gelmediğini ifade eden Yanık, “Yaptığımız çalışmalar, mesela sadece 2021-2022’nin ilk 10 ayı arasındaki sayıya baktığımızda yüzde 7 oranında bir azalma var. Bu bize şunu söylüyor, diyor ki, ‘Mücadele ettiğinde sonuç alıyorsun o zaman daha çok çalışacaksın.’ Yani çaba gösterdiğinizde sonuç aldığımız bir başlıktan bahsediyoruz. O yüzden daha çok çaba göstereceğiz.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan konu hakkında açıklama geldi.
Diyanet, yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Çocuklarımız bizim en hassas emanetimiz ve dokunulmaz değerimizdir. Çocuk haklarının korunması ve hayatın her alanında çocuğun yüksek yararının gözetilmesi dini, hukuki ve insani bir sorumluluktur. Çocuklarımızı her türlü şiddet ve istismardan korumak hem toplumsal hem de kurumsal vazifemizdir. Zira çocuğun örselenmesi, geleceğimizin yara alması anlamına gelir.
Son günlerde kamuoyunu meşgul eden ve medya organlarının gündemine giren kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi hususunda devletimizin ilgili kurumlarının konuyu hassasiyetle takip ettiklerine ve adaletin tecelli edeceğine inancımız tamdır. Ancak konunun yüce dinimiz İslam ile bağdaştırılarak Müslümanların itham edildiği bir sürece dönüştürülmesi son derece rahatsız edicidir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir defa daha ısrarla belirtmek isteriz ki, İslam’a göre, bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilmeleri söz konusu olamaz. Çocuk istismarı ile mücadeleye kararlılıkla devam eden Başkanlığımız, toplumumuza her alanda olduğu gibi evlilik ve aile konusunda da sahih dini bilgi sunmaya kararlılıkla devam edecektir.”
Yusuf Ziya Gümüşel’den açıklama:
İddiaların odağındaki isim Yusuf Ziya Gümüşel ise çıkan haberlere ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada söz konusu haberin “İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgahlanmış bir projenin ürünü” olduğu belirtilirken, H.K.G.’nin ‘psikolojik sıkıntılar’ yaşadığı iddia edildi.
Açıklama şöyle:
“03.12. 2022 tarihinde BirGün gazetesi ve internet sitesinde Timur Soykan imzasıyla yayınlanan haber, şahsımı ve ailemizi hedef göstererek yargılanması başlamamış bir davadaki yalan iddiaları yayınlayarak bunun üzerinden İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgâhlanmış bir projenin ürünüdür.
Söz konusu haberdeki iddiaların sahibi olan kızımız, İslami ve hukuki kurallara uygun olarak medeni kanunun reşit saydığı yaşta evlenmiş olup bu konuda ailemizin ve başka kişilerin hiçbir baskısı olmamıştır.
Son yıllarda ailevi sorunlar sebebiyle psikolojik sıkıntılar yaşayan 26 yaşındaki kızımız, birtakım yapıların etkisine girerek, eşinin evinden ayrılmış, başka bir yerde yaşamaya başlamış ve 12.10.2021 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmıştır.
Bu süreçte kızımız, etkisinde olduğu yapıların yönlendirmesiyle habere konu dil ve mahiyette birtakım iddialar ile suç duyurusunda bulunmuş olup hazırlanan iddianamenin mahkeme kararı gibi sunulması masumiyet karinesinin ihlalidir.
Tekrar ifade etmemiz gerekirse bu haber tamamen iddiadan ibarettir.
Mahkeme süreci devam etmektedir ve iddia edilen konuların aksine deliller mahkemeye sunulmuş olup, yargılama sürecinde tüm gerçekler açıklığa kavuşacaktır.
Biz iki seneden beri kızımızın ve torunumuzun sıkıntılarının üzüntüsünü yaşarken, böyle meşum bir vaziyette üzüntümüzün suistimal edilerek camiamızın hedef haline getirilmesi ayrı bir kahir sebebimiz olmuştur.
Şahsımıza ve ailemize, süreci devam eden bir davanın iddianamesi üzerinden yalan, iftira atan ve hakarette bulunan kişi ve kurumlar hakkında tüm yasal yollara başvuracağımızı ifade etmek isteriz.
Sürecin akışı içinde mahkemelerimizin hakikati ortaya çıkaracağı noktasındaki inancımız tamdır.”
İsmailağa cemaatinden ‘Yusuf Ziya Gümüşel’ açıklaması: ‘Cemaatimizle gönül bağı var, resmi görevi yok’
Twitter hesabından yapılan paylaşımda, “Kendisinin camiamıza gönül bağı olmakla beraber cemaatimizde ve vakfımızda herhangi bir resmi görevi ve yetkisi yoktur, olmamıştır” denildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Son günlerde belli çevreler eliyle gündemde tutulduğu görülen çirkin iddiaların camiamızla bir bağlantısı yoktur. Söz konusu iddialarda adı geçen Yusuf Ziya Gümüşel’in cemaatimizin lideri, yetkilisiymiş gibi yapılan haberler asılsızdır.
Kendisinin camiamıza gönül bağı olmakla beraber cemaatimizde ve vakfımızda herhangi bir resmi görevi ve yetkisi yoktur, olmamıştır.
Mahmud Efendi Hazretlerimizin ve hocalarımızın ‘resmi nikâh kıyılmadan dini nikâh kıyılmaması’ hususundaki hassasiyetleri kamuoyunca bilinmektedir. Cemaatimiz bugüne kadar bu hassasiyetlere aykırı olan herhangi bir olumsuz duruma konu olmamıştır. Söz konusu iddialar üzerinden cemaatimiz ve vakfımız hakkında ortaya atılan itham ve iftiralara karşı kamuoyumuzu sağduyuya davet ediyoruz.
Müfteriler hakkında da gerekli hukuki süreç başlatılacaktır. Anlaşıldığı kadarıyla bu mesele ailevi bir mesele olup, aile tarafından yapılan açıklamada da ‘iddiaların iftira olduğu’ kamuoyuyla paylaşılmıştır. Aile içerisindeki bu açıklamalardan sonra bize düşen, yargılama sonucunu beklemek, dedikodu ve iftiralardan sakınmaktır. İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı.”
Çocuğa cinsel istismar olayında Yusuf Ziya Gümüşel için takipsizlik veren savcı ile ilgili flaş karar!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanı sıfatıyla verdiği izinle, 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı iddialarına ilişkin soruşturmayı yürüten ve kovuşturmaya yer olmadığına hükmeden savcı hakkında HSK Birinci Dairesince inceleme başlatıldı.
İNCELEME İZNİ VERİLDİ
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Bozdağ, 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismarına yönelik iddialarla ilgili 2012’de hukuka aykırı olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği öne sürülen, daha önce kapatılan Kartal Cumhuriyet Başsavcılığında görev yapan ve halen İstanbul Anadolu Adliyesinde görevli Cumhuriyet Savcısı hakkında HSK’ye inceleme izni verdi.
MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRİLDİ
Bunun üzerine savcı hakkında HSK Birinci Dairesince inceleme başlatıldı ve müfettiş görevlendirildi.
ADLİ SÜREÇ
Öte yandan, İstanbul’da küçük yaşta kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen kişi ve anne-babası hakkında “nitelikli cinsel saldırı” ve “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçlarından yürütülen soruşturma tamamlandı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Kadir İ’nin “nitelikli cinsel saldırı” ve “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçlarından 30 yıldan az olmamak üzere, diğer sanıklar Yusuf Ziya G. ve Fatıma G’nin de “çocuğun nitelikli cinsel istismara iştirak” suçunu işledikleri gerekçesiyle 18 yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandırılması gerektiği belirtildi. Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame kapsamında 3 sanığın yargılanmasına 22 Mayıs 2023’te başlanacak.
İsmailağa cemaatiyle bağlantılı Hiranur Vakfı’nı kuran Yusuf Ziya Gümüşel'le ilgili şok iddia! 6 aşındaki kızı H.K.G'yi, o dönem 29 aşında olan Kadir İ. ile evlendirdi.
İsmailağa Cemaati’yle bağlantılı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. babasının kendisini 6 yaşındayken imam nikahıyla ‘evlendirdiğini’, çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığını belirtip savcılığa suç duyurusunda bulundu. 2012 yılında savcılık dosyayı kapattı. Kan donduran olayın ses kayıtları da savcılığın soruşturma dosyasına girdi. İşte BirGün'den Timur Soykan'ın savılığın hazırladığı iddianameden aktardığı yazısına göre 6 yaşında dini nikah ve tecavüzün tüyleri diken diken ayrıntıları...
2006’da Hiranur Vakfı’nı kuran Yusuf Ziya Gümüşel, İstanbul Sancaktepe’de dev bir külliye inşa ettirdi. Gümüşel’in kızı H.K.G. 1998’de İstanbul Fatih’te doğdu. İstanbul Savcılığınca hazırlanan iddianameye göre, Gümüşel ailesi, Çengelköy’de müritlerin oturduğu bir apartmanda yaşıyordu. Karşı dairede ise 29 yaşındaki Kadir İstekli yaşıyordu. Henüz 6 yaşındayken H.K.G’ye gelinliğe benzeyen beyaz bir kıyafet giydirip, Kadir İstekli'yi gösterip “O artık senin kocan” dediler. Kadir, onu bir fotoğrafçıya götürüp evlilik fotoğrafı çektirdi.
Yıllar sonra ifadesinde H.K.G. imam nikahı kıyıldıktan bir gün sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kadir, vücudumu okşadı, ayaklarıma sürtünüp daha sonra ayaklarıma boşaldı. Ben ağladım. Kadir evlendiğimizi söyledi. Annem, babam nasıl evliyse bizim de evli olduğumuzu anlattı. ‘Sen benim karımsın, ben senin kocanım’ dedi. ‘Evliler böyle oyunlar oynar ama bu oyun kimseye söylenmez. Bak annenle baban kimseye söylemiyor’ dedi. Annem ile babam Kadir’e ‘Damadım’ diyordu.”
Bir yıl sonra H.K.G, anne ve babasıyla memleketleri Sakarya Sapanca’ya gitti. Kadir de yanlarındaydı. Sapanca’daki evlerinin ikinci katında Kadir, H.K.G.’ye tecavüz etti. H.K.G. önceleri anne ve babasının yaşadığı kabustan haberinin olmadığını düşündü. Ancak daha sonra Kadir ona babasının onayını aldığını söyleyecekti.
Çengelköy’deki evlerine döndüklerinde tecavüz devam etti. Annesi önce karşı çıkmıştı. Ancak babası Yusuf Ziya Gümüşel, annesinin evde olmadığı günlerde H.K.G.’yi karşı dairedeki Kadir İstekli’ye teslim ediyordu. Çocuk bunun normal olduğu yalanıyla kandırılıyordu. Annesi H.K.G.’nin saçlarını tarayıp Kadir’in yanına gönderiyordu.
Küçük çocuğa 13 yaşındayken nişan, 14 yaşına geldiğinde ise düğün yapıldı. Düğünden sonra Kadir ile H.K.G. aynı evde yaşamaya başladı. Düğünden 4 ay sonra, 17 Ağustos 2012 günü, annesi Fatma Gümüşel tarafından hastaneye götürülen H.K.G.'nın hamile olduğu anlaşıldı ve doktorlar polis çağırdı.
H.K.G. ifadesinde ona öğretilenleri söyledi. “17 yaşındayım, kendi isteğimle evlendim” dedi. Annesi Fatma Gümüşel de ezberlediği cümleleri tekrarlıyordu. Sacılık H.K.G.’yi kemik yaşının tespiti için Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne sevk etti. Küçük çocuk hastaneye götürülürken yanında Hiranur Vakfı’nda çalışan Mehmet Emin Marangoz vardı. Kadir de oradaydı.
H.K.G.’nin yerine kemik testine 21 yaşındaki bir kadını soktular. Hastaneden ayrılırken H.K.G., Kadir’in, Mehmet Emin Marangoz’a kızdığını duydu. Kadir “Kızın yaşı 18 olsa yeterdi, daha büyük birini niye getirdiniz…” diyordu. 4 ay sonra 10 Aralık 2012’de kemik yaşı raporu çıktı. 17 yaşında olduğunu beyan eden H.K.G.’nin yaşı raporda 21 görünüyordu. Ve savcılık bu raora dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Bir gün radyo programında küçük kız çocuklarının evlendirilmesiyle ilgili konuşmaları duydu. Artık yaşadıklarının bir işkence olduğunu anlıyordu. Evden kaçmaya karar verdi ama babası engelledi. İfadesinde sonrasını şöyle anlatacaktı:
“Bu olaydan sonra tekrar içime kapandım. İtaat etmeye çalıştım, ailemin sözünden çıkmadım. 17 yaşında hamile kaldım. Çocuk doğduktan sonra huzur buldum. Ancak çocuğumu benden aldılar. Cep telefonundan araştırdığımda 6 yaşında evlendirmenin normal olmadığını anladım.”
H.K.G. 18 yaşına geldiğinde resmi nikah kıyıldı. Geçmişin ağır yükü ruhuna çöküyordu. İstanbul Pendik’te gittiği kadın doktor “Bu adam sana tecavüz etmiş, 6 yaşından itibaren her gün tecavüz etmiş” dedi. Artık sürekli bu sözleri düşünüyordu. Bu sırada gizlice sosyal medya kullanmaya başladı ve bir kadınla tanıştı. Ona hiç yaşamadığı çocukluğunu anlattı. Bu kadın ona şikayetçi olmasını söylüyordu, “Kadir ile konuşurken telefonunla ses kaydı al” dedi. H.K.G. bunun üzerine kocası Kadir İstekli'yi konuşturup ses kaydını aldı. İşte iddianameye giren o ses kaydı:
H.K.G: “Pendik’te gittiğim bir doktor vardı ya, o açık açık konuşmuştu benimle. Belki de haklıydı. ‘Bu adam sana 6 yaşında tecavüz etmiş, 6 yaşından 14 yaşına kadar her gün tecavüz etmiş…”
Kadir İstekli: Tecavüzle ne ilgisi var… Nereye getiriyorsun lafı. Karının konuştuğu da saçmalık.”
Her doktora gitmeyeceksin işte...
Kadir İstekli: “Her doktora gitmeyeceğin işte. Anan da öyle demişti. Yani bu yolda olmayan doktorlar iyi karşılamaz, uygun karşılamaz diye söylemişti zaten.”
H.K.G.: “Onun ilk başta yönlendirdiği doktor vardı. Ben ona söyledim işte böyle böyle.”
Kadir İstekli: “Allah Allah… onların ağzı ile konuşuyorsun. Ya ne tecavüzü ne alakası var.”
H.K.G: Keşke 6 yaşında ilişkiye girmeseydik, kesin mutlu olurduk biz ya değil mi?”
Kadir İstekli: “Yani orası öyle dediğin gibi de…”
H.K.G.: “6 yaşında nikahımız kıyılmayaydı. Keşke babam ilişkiye izin vermeseydi… Yani bu sıkıntıların hiçbiri olmazdı.”
Kadir İstekli: “Var mı yapacak bir şey onu söyle. Dönebiliyoz mu.”
H.K.G.: Ama telafi de olmuyo.
Kadir İstekli: “Yani tam bir hatadır. Gerçekten düşüncesiz, psikoloji. Bilmeden yapılmış olan bir hareket. Yanlış bir şey… Ha şu an ben kendi kız çocuğum olsa 6 yaşında evlendirir miyim. Evlendiririm. Ama o şekil bir şeye müsaade eder miyim. Etmem.”
H.K.G.: “Babam nasıl düşünmedi.”
Kadir İstekli: “Hocaefendi her şeyi dört dörtlük mü düşünüyo. Bırak sende Allah Allah.”
H.K.G: “Yani kızım daha küçük, 6 yaşında. İlişkiyi kaldırabilir mi, kaldıramaz mı, insan bunu bilmez mi… Hadi bir defa, iki defa, sonra gözetlersin. Nasıl desem, kızının durumunu gözetlersin… Yıllarca böyle devam etti. Yani bir değil, iki değil. Her gün sıkıntı yani. Gerçekten çok büyük sıkıntı hocam.”
Kadir İstekli: “Geriye dönülmüyo, dönülmüyo işte.”
H.K.G: “İşte, çünkü küçücüğüm. Anlam veremiyorum nasıl desem. Gerçekten zor, benim için zor yani. Benim açımdan da düşünmelisiniz. Babam da benim açımdan düşünmeli biraz.”
Kadir İstekli: “Daha düne kadar, sen konuşana kadar biz böyle bir sıkıntının olduğunu bilmiyorduk ki ya Allah Allah…”
H.K.G.: “Ama insan nasıl bilmez.”
Kadir İstekli: “Bilmiyo insan işte. Niye psikoloji mi okumuşum ben, okumamışım ki…”
H.K.G.: “Ama psikoloji bilmeye gerek yok ki bunu bilmek için… Küçücüksün daha. Mesela diyelim 6 yaşındayım. İşte nikahımız kıyılıyo. Sonra işte babam diyo ‘Bu damadım işte benim, falan.’ Yani çok normal bir şekilde herkes hayatına devam ediyo. Nasıl desem. Evde sürekli onun konusu var. Yani yetişkin bir kız gibi muamele ediliyo bana.”
Kadir İstekli: “Ben seni öyle görmemiştim. Öyle gittim işte. Ufaklığın öyle geçti dediğin gibi. Ne bileyim ya…”
H.K.G.: “Annem saçlarımı tarar senin yanına gönderirdi beni.”
H.K.G. bu konuşmayı kaydettikten sonra çilesi devam etti. Kadir ile cinsel ilişkiye girmek istemiyor ve sürekli tecavüze uğruyordu. Tam 2 yıl önce, 30 Kasım 2020’de vücudunda morluklarla İstanbul Anadolu Savcılığı’na gitti ve şikayetçi oldu. Kaydettiği konuşmanın yanı sıra fotoğraflar sundu savcılığa. Bir fotoğrafta 6 yaşındaydı, üzerinde gelinlik vardı. Yanında 29 yaşındaki Kadir duruyordu. 13 yaşında nişanda ve çocukluğu boyunca Kadir ile çekilen fotoğrafları da dosyaya ekledi.
Kadir İstekli, Yusuf Ziya Gümüşel ve Fatma Gümüşel, ifadelerinde H.K.G.’nin 16 yaşında nişanlandığını ve 17 yaşında evlendiğini savundular. 6 yaşında evlendirilmediğini ve tecavüze uğramadığını öne sürdüler. Kadir İstekli konuşma kaydı için “Sık sık 6 yaşında evlendiğimizi ve tecavüze uğradığını söylüyordu. Kavga büyümesin diye onu onaylıyordum” dedi. H.K.G.’nin şikayetçi olduğu sırada vücudunda olan morlukların düşmesi nedeniyle olduğunu iddia etti.
Bu kez savcılık H.K.G.’nin doğum kaydını Sapanca Nüfus Müdürlüğü’nden istedi. 1998 doğumluydu, üstelik İstanbul’daki Fatih Özel Hastanesi’nde dünyaya gelmişti. Yani H.K.G.’nin ifadeleri doğrulandı. 2012’de doktorun ihbarıyla başlayan soruşturma sırasında sadece 14 yaşındaydı ve evlendirilmişti. O soruşturmada annesi, H.K.G.’nin 17 yaşında olduğunu söylemiş, kemik testinde yerine başkası girdiği için 21 yaşında olduğuna dair rapor düzenlenmişti. Savcılık bu sahtecilikle ilgili suç duyurusunda bulundu.
H.K.G. işkence dolu yıllar sonunda ailesinden de şikayetçi olarak evi terk etti. Tecavüzcüden boşandı ve adalet istiyor. Ancak bütün delillere karşın iki yıl boyunca şikayetiyle ilgili dava açılmadı. Nihayet 30 Ekim 2022’de İstanbul Anadolu Başsavcılığı’nın iddianamesi tamamlandı.
Savcı iddianamede H.K.G.’nin anne ve babasının tecavüze göz yumduğunu anlattı. İddianamede Kadir İstekli, baba Yusuf Ziya Gümüşel ile anne Fatma Gümüşel’in zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediklerini belirtildi. Üç sanığın en az 27’şer yıl hapisle cezalandırılmaları istendi. Ayrıca savcı, Kadir İstekli için cinsel saldırı suçundan da ceza talep etti. H.K.G. şimdi İstanbul’a uzak bir kentte kendine yeni bir hayat kurmaya çalışıyor.(www.internethaber.com)
Davayı takip edeceğini belirten vakıf, “Hukuk sistemimize güveniyoruz ve mahkemenin en doğru kararı vereceğine inanıyoruz” dedi.
Vakıf olayı, “Bir aile içerisinde yaşandığı iddia edilen ve mahkemeye intikal etmiş dava” olarak tanımladı ve bu olay üzerinden “bir kurumu karalamaya çalışmanın” ve “İslami hassasiyetleri olan bütün insanları yaftalama niyetinde olmanın en hafif tabirle kötü niyet” olduğunu savundu.