İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Soylu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarına ilişkin, “Bir organize suç şüphelisinin, yıllarca Türkiye’de herkesin
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in içi boş iddialarla Türkiye’yi hedef aldığını vurgulayan Soylu, Peker’in bu amaçla birilerinin sözcülüğünü yaptığını söyledi.
Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
“İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye’ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese ‘İpiniz elimde’ diyor. Ve bir sessizlik hakim.
Bugün bir Kuzey Suriye’de bir devlet kurulmaya çalışıyor. Suriye’nin içerisinde ABD’nin üsleri 6’dan 14’e çıktı. 2019 sonrasında 2020 ve 2021’de. Bir taraftan bütün bunlar gerçekleştirilirken Türkiye’ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep beraber yaşadık.
‘HEDEF TÜRKİYE’
Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün. Hareket kabiliyeti olmasın. Türkiye’nin kendine ait bizim istediğimiz bir anayasası olsun, Türkiye Suriye, Lübnan ve Irak gibi benzer ülkelerin konumuna düşsün, ve biz burada her şeyi istediğimiz gibi yapabilme kabiliyetine sahip olalım istiyorlar.
17-25 Aralık, 6-7 Ekim, 15 Temmuz bütün süreçlerinde Türkiye bir operasyona tabii tutuluyor. Türkiye’nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Bir operasyondur. Hedef Türkiye.”
‘BİR ARA SAYIN DAVUTOĞLU’NUN TAM ANLAMIYLA DENGESİ KAYBOLDU’
7 Haziran-1 Kasım 2015 döneminde partideki tartışmalara değinen Soylu, “Bir ara Sayın Davutoğlu, tam anlamıyla dengesi kayboldu, ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunuzu dinletiyorum ve biliyorum.’ dedi. MYK üyeleri, partinin genel başkan yardımcılarını... 1 Kasım seçimlerinden sonra başka bir şey daha oldu. Ahmet Davutoğlu’nun think-tank kuruluşlarından birisine Mithat Sancar geldi, özetle ‘Apo içeriden çıkacak, kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, başına geçecek, Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak.’ dedi. 4 temel başlıkta bir değerlendirme yaptı. Biz bütün bunları yaşadık.” diye konuştu.
Soylu, özetle şunları söyledi:
YALAN MAKİNESİ:
Bir yalan makinasıyla karşı karşıyayız. Bugün sabah komiser yardımcısı ile emniyet görevlisini açığa aldım. Bu suç örgütüyle ilişkide bulunan herkes bedelini ödeyecektir. Hiç kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Bedelini ödeyecektir. Türkiye’ye operasyon yaptırmayacağız.
TUNCEL İLE PEKER’İ KİM ORTAK YAPAR?:
(Özne neden sizsiniz?) Özne ben değilim. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye’nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta ‘Biz yaptık’ diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker’i kim ortak yapar? Erhan Tuncel kim? Sedat Peker’e Erhan Tuncel’i kim emanet eder? Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder?
TECAVÜZ ETMİŞ BİR KIZA:
Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor ‘budur’ diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, ‘Biz Bilecik’ten aldık’ diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. ‘Bilecik’e hiç gitmedik’ diyor. Bilecik’te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu.
PEKER’E KORUMA:
(Sedat Peker’e koruma verildiğini öğrendiğinizde ne yaptınız?)Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018’in ortalarından sonra İstihbarat Başkanı ‘Bir operasyondayız, biraz sabredin’ dedi. ‘Biz bunları dinliyoruz, bir iş üstündeler, ne olursunuz sabredin’ dedi. Netice itibariyle biraz sabrettik, sonra da aldık onları. Bu konuyla ilgili soruşturma açtık, Mülkiye Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığımızın başkanlığında. Emniyet Teftiş Başkan Yardımcımızla. Bu koruma işinde eksik, aksak nedir bunların tamamına bakacak. Burada kimin bir istismarı, imtiyazı varsa, kurgusu varsa hesabı sorulacak.
KUTLU ADALI CİNAYETİ:
(Atilla Peker dışındakiler neden gözaltına alınmadı?) Atilla Peker, ihbarla, ruhsatsız tabanca sebebiyle gözatına alındı. (Kutlu Adalı cinayeti) Tam da bunun için alınması lazım. Bugün alınması için KOM Dairesi’ne yazı yazdım. Benim mi yazdırmam lazım, resen devreye girilmesi lazım değil mi? Benim görevim İçişleri Bakanı olarak önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an müdahale etmektir. Olay çıktıktan sonra olay sonu raporu yazmak değil. Kutlu Adalı cinayetinde en ufak bir şey açık duruyorsa bizim için namus meselesidir. Kim yaptıysa bedelini ödemeli.
MEHMET AĞAR’IN YERİNDE OLSAM...
(Adalı cinayetiyle ilgili Korkut Eken duruyor, Mehmet Ağar duruyor. Soruşturma yok...) Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995’te DYP ilçe başkanıydım. Tansu Hanım’la karşılaşmaya başlayınca Mehmet Ağar’a karşı pozisyon aldık. 2007’ye kadar Ağar’a muhalefet ettim. Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir’e de karşıydım. Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş. Eğer ben hukukun dışında bir iş yapmışsam, yaptığım işin peşine takılmam. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum. Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.
ÖTESİ DAHA VAR:
(10 bin dolar alan milletvekili kim?) Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben söyleyeceğim.
SAVCIYA ANLATACAĞIM:
(İstifa edecek misiniz?) Hayır istifa etmeyeceğim. Ben Türkiye’de en çok istifası istenen adamlardan bir tanesiyim. Parlamento sistemi içinde en çok gensoru verilen adam benim. Bir deli kuyuya taş atmış. Yarın bu deli çıkar derse ki, ‘Ben sadece onu değil, şunu da şunu da’ dedikten sonra. ‘Ben Süleyman Soylu’ya 5 bin dolar para gönderdim’ diyebilir mi? Der. ‘Ben 20 yıldır buna yatırım yaptım’ diyor. Hayatımın hangi noktasında var? Ben savcılığa başvurdum mu? İki ayrı madde var. İddiaların araştırılmasını istiyorum, doğru mu? İddialarda tek ben miyim? İddialarda tek ben değilsem. Bir sürü insan var. Hadi Özışık var. Süleyman Özışık var. Birçok isim söyleniyor. Hepsini çağıracaklar, soruşturacaklar.(milliyet)